Her ulusun mitolojisinde hayvan totemleri vardır. Türk ulusunun mitolojisinde de birçok hayvanın varlığını görmekteyiz. Bu hayvanların başında Türk ulusunun zor zamanlarında kurtarıcı ve rehberi olarak görülen kurt gelmektedir.
Türk mitolojisinde kurt, agresif bir hayvandır. Kurt, savaşçı ve özgürlük yanı ağır basan totemdir. Dolaysıyla, geçmişte Türk boyları, kurdu savaşlarda korunma amacıyla taşırlardı.
Türklerde kurdun zor zamanlarda Gök tarafından gönderilen bir rehber ve kurtarıcı olduğu inancı ve simgesi tüm Türklerin alt belleklerine yerleşmiş olduğu düşüncesinin dile getirildiği Günnur Yücekal Arpacı’nın Gök-Tanrı İnancının Bilinmeyenleri kitabında Altay’ın dini ve ulusal lideri Akay Kine, kurt hakkında şu bilgileri veriyor.
Akay Kine; Kurt, kurtarıcı ve önderdir
“Her insanın ak ve kara totemi vardır. Bunun hangi hayvan olduğunu sana ataların söyler. Örneğin; benim (Akay’ın) kara totemim deve; ak totemim ise maral yani dişi geyiktir. Geyik, anayı, kadını, başlangıç, sıcaklık ve doğurganlığı temsil eder.
Her insanın totemi olduğu gibi her kabilenin de totemi olduğunu söyleyen Akay Kine, bu totemler içinde Bozkurt hakkında şu bilgileri veriyor. “Bozkurt totemi, kara totemdir. Agresif totemdir. Onu savaş zamanlarında korumak insanlar hep yanında taşımışlardır. Kurt bu konuda çok fazla ön plana çıkmıştır. Bu kapsamda birinci totem kurttur. Bu konumundan ötürü Kurt akıllarda çok kalmış totemdir. Türkiye’de de bu yüzden akıllarda Bozkurt kalmıştır. Kurt, toprak ve suyun gücünden gelen bir şey, bu da bizim için çok önemlidir. ve bizi kötü ruhlardan koruyanda kurt olmuştur ve kurdun vatanı yoktur, o her yerde vardır.”
Sürü halinde dolaşan kurtların Türkler nezdinde bir önemi olmadığı, yalnız yaşayan kurdun Bozkurt’un değerli olduğunu belirten Kine, “oluşan bazı kelimeler yalnız yaşayan kurt mitolojisinden türetilmiştir. Kurt-armak, kurt-garmak, kurt-ulmak (kurt olmak yani bağımsızlığa kavuşmak, kurt-uluş (kurt oluş) v.b.” bilgisini verir.
Uluma ölüm getirir o yüzden iyi kabul edilmez
Annelerin ağlayan çocuklara kızgınlıkla söylediği “Uluyup durma” sözünü özellikle orta yaş grubu duymuştur.
Çocuk sesli bir şekilde ağladığında anneler çocuklara uluyup durma başını yiyeceksin diye kızgın bir şekilde azarlar ve susturmaya çalışırlardı. Çoğu anne bu kullanımın manasını bilmeden hayatlarında yaşatırlardı. Ulumak-ölüm arasında ne bağlantı var yine kitap ta Akay Kine şu şekilde açıklamakta…
“Uluma sesi tedirginlik içerir çünkü gece ile ilgilidir. Uluma başlayınca (bir insan ölecek) denir. Uluma kötü güçleri çağırmadır. Bir insanın uluması da, ağlaması da iyi değildir, kötü güçleri çağırmak demektir durdurmak gerekir. Her Türk kurdun anlamını iyi bilmelidir. O her zaman koruma amaçlıdır, savaş gibi zamanlarda evin başköşesine konur ve o agresifliğin göstergesidir. İnsan için ise, her zaman agresif durumda olmak yıpratıcıdır.”
Uluma ile kıyamet arasında bir bağında olduğunu dile getiren Akay Kine, kıyamet esnasında kurt bir tepeye çıkar ve ulur. Ulumasında kurt, Tanrı’ya ” Neden beni bıraktın” dediğini o yüzden ulumanın iyi bir şey olmadığını ölüm ve kıyameti çağrıştırdığını söyler.
Ancak, cenaze törenlerinde ağlamanın önemli olduğunu belirten Akay Kine, cenazelerde kadın erkek ayrımı olmadan herkesin hıçkıra hıçkıra uluyarak ağlandığını ve halk dilinde kullanılan “kan ağladım” lafının kökenin buradan geldiğini ifade eder.
“Kan Ağlıyorum” lafının geliş hikayesi
Akay Kine; kan ağlıyorum lafının Çin kaynaklarında “Onlar, cenazenin içinde olduğu çadırın kapısının önüne gelir gelmez kanlarının gözyaşlarıyla birlikte aktığının görülmesi için yüzlerini bir bıçakla kesmektedirler” şeklinde geçtiğini söyler.
Akay Kine’nin kurt hakkında verdiği bilgilere baktığımızda Türk mitolojisinde Kurdun Bozkurt’un, bağımsızlık, özgürlük sembolü, Türk Ulusu’nun kurtarıcı ve yol göstericisi ancak bir diğer yandan ölümü getiren kıyamet habercisi bir totem olduğunu görüyoruz. Bozkurt’un, artı ve eksi yönden değerlendirilebilen agresif bir hayvan olduğunu böylece daha iyi anlayabiliyoruz.