19 April 2025 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Fransa’daki Kelt Nekropolünde Muhteşem Demir Çağı Eserleri Ortaya Çıkarıldı

Fransa’nın pitoresk coğrafyasında, Vichy kasabasının hemen kuzeyinde yer alan Creuzier-le-Neuf, topraklarının altında binlerce yıllık bir geçmişi saklıyordu. 2022 yılında gerçekleştirilen dikkatli bir arkeolojik kazı, bu sessiz kasabayı bir anda Demir Çağı tarihinin önemli bir merkezi haline getirdi. Toprağın derinliklerinden gün yüzüne çıkarılan olağanüstü bir Kelt nekropolü, içinde barındırdığı birbirinden değerli metal eserlerle adeta zamanın perdesini araladı.

Orta La Tène dönemine, yani günümüzden yaklaşık 2400 ila 2200 yıl öncesine tarihlenen bu nekropol, dönemin cenaze törenleri ve toplumsal hiyerarşileri hakkında çarpıcı bilgiler sunuyor. Özellikle dönemin seçkin kesimine ait olduğu anlaşılan bu mezarlar, Demir Çağı dünyasına eşsiz bir pencere açıyor.

990 numaralı mezarda keşfedilen metal eşyalar: fibula, kemer halkaları ve kılıç. Kaynak: Flore Giraud, Inrap

Yaklaşık 650 metrekarelik bir alana yayılan nekropol, etrafı geniş bir hendekle çevrili dikdörtgen bir yapıya sahip. Arkeologlar, bu kutsal alan içerisinde çoğunluğu kuzey-güney doğrultusunda düzenlenmiş 100’den fazla mezar tespit etti. Bu özenli düzenleme, Arverni, Aedui ve Bituriges gibi Galya topluluklarının karmaşık sosyal yapılarını ve ritüel pratiklerini gözler önüne seriyor.

Kazının en şaşırtıcı yönlerinden biri, bölgenin yüksek asitli toprak yapısına rağmen metal eserlerin inanılmaz derecede iyi korunmuş olmasıydı. Mezar buluntularının neredeyse yarısında, tekli veya çiftli olarak bulunan bronz bilezikler dikkat çekiyordu. Bu bilezikler, basit sarmal formlardan başlayıp kıvrımlı ve dairesel motiflerle bezenmiş karmaşık tasarımlara kadar inanılmaz bir çeşitlilik sergiliyor. Birçoğunda ustaca gizlenmiş tokalar bulunan bu bilezikler, dönemin zanaatkarlarının yüksek düzeydeki işçiliğini ve teknik becerisini açıkça ortaya koyuyor.

Bileziklerin yanı sıra, demir veya bakır alaşımlarından yapılmış 18 adet fibula (giysileri tutturmak için kullanılan broş) da gün ışığına çıkarıldı. Bulunduklarında oldukça yıpranmış olmalarına rağmen, Vienne’deki CREAM uzmanlarının titiz restorasyon çalışmaları sayesinde bu fibulaların zarif detayları yeniden canlandırıldı. Özellikle bir fibula, bileziklerle benzer motifler taşıyordu ve bu da eserler arasında stilistik bir bağlantı olduğunu düşündürüyor.

Ocelli ve uzun kıvrımlarla süslenmiş iki bilezikten birinin detayı (mezar 791). Credit: Flore Giraud, Inrap

Ancak kazının en çarpıcı keşifleri, ayrı mezarlarda bulunan iki muhteşem kılıç oldu. 782 numaralı mezardan çıkarılan ilk kılıç, orijinal ve süslü kınıyla birlikte bulunmasıyla dikkat çekiyor. Kının üzerindeki kıvrımlı işlemeler, gamalı haç motifleri ve muhtemelen cam hamuru kakmaları, bu silahı adeta bir sanat eserine dönüştürüyor. Kılıcın röntgen analizi, bıçağında bir çizgiyle ayrılmış bir daire ve hilal gibi karmaşık kakmaları ortaya çıkardı. Bu detaylar, kılıcın MÖ 4. yüzyılın başlarına tarihlendiğini gösteriyor.

Bakır alaşımlı bilezik (mezar 784), çift kazıma çizgiyle vurgulanmış, iyi işaretlenmiş, eşit aralıklı üç boncuktan oluşmaktadır. Fotoğraf: Flore Giraud, Inrap

990 numaralı mezarda bulunan ikinci kılıca ise, bele takılmasına olanak sağlayan askı halkaları eşlik ediyor. İlkine göre daha sade bir görünüme sahip olsa da, kınının ucunda gizemli bir çift göz motifi bulunuyor. Oksitlenmeyle birlikte korunmuş kumaş parçaları ise, ölen kişinin kıyafetlerine veya belki de bir kefene ait olabileceğine işaret ediyor. Bu kılıcın tipolojisi ve boyutları da, tıpkı ilki gibi MÖ 4. yüzyıla ait olduğunu gösteriyor.

Ulusal Önleyici Arkeolojik Araştırma Enstitüsü (Inrap) bünyesindeki bilim insanları Benjamin Oury’nin bilimsel yönetimi ve Vincent Georges’un gözetimi altında yürütülen bu önemli kazı, Vichy Communauté’nin desteklediği ve Bölgesel Arkeoloji Servisi’nin denetlediği bir geliştirme projesinin parçasıydı. Creuzier-le-Neuf alanının, Roma öncesi Galya’sının toplumsal dinamiklerini ve ritüel uygulamalarını anlamamız açısından ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Ulusal Önleyici Arkeolojik Araştırmalar Enstitüsü (Inrap)

Kapak Görseli: 782 numaralı gömüde keşfedilen anten saplı, tamamen süslü kısa kılıç. Flore Giraud, Inrap

Banner
Benzer Yazılar

İsrail’de bir evde Babil-Aramice yazılmış tılsımlı kaseler bulundu

8 Mart 2022

8 Mart 2022

İnsan, kendini, ailesini, evini, ekinlerini, eşyalarını kısacası kendine ait her şeyi görünen ya da görünmeyen her türlü kötü güçlerden korumak...

İranlı arkeolog Hamidreza Karami, “toprak barajlar 2500 yıllık Ahameniş tekniğine göre inşa ediliyor”

3 Mart 2022

3 Mart 2022

MÖ 550 yıllarında Büyük Kiros’un liderliğinde kurulan Ahameniş, dönemin en önemli Pers imparatorluğudur. Büyük Kiros ile başlayan askeri fetihlerle Fenike,...

Metropolis Antik Kentinde Bulunan Sarnıçlar Şehrin Yaşamına Ayna Tutuyor

5 Ocak 2021

5 Ocak 2021

İzmir’in Torbalı ilçesine Yeniköy ve Özbey mahalleri sınırları içerisinde kalan Metropolis antik şehri kazıları 1990 yılından beri devam ediyor. Kültür...

Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Harran’da bilinen ilk medreselerden biri açığa çıkarılıyor

21 Kasım 2021

21 Kasım 2021

Şanlıurfa ilinde bulunan Harran, dünyada bilinen en eski yerleşim yerlerden birisidir. Birçok kültürel katmana ev sahipliği yapan Harran ören yerinde...

Tanrı Mars’ın Gravürü Romalılara mı Yoksa Britonlara mı Ait?

15 Ocak 2021

15 Ocak 2021

İngiltere’nin, Colchester şehrinde bulunan Roma dönemine ait mücevherden yapılmış yüzük mührün düşünülen tarihten çok daha eski olduğu ortaya çıktı. Üzerinde...

Hristiyanlığın ilk yıllarında piskoposlar Antik Çağ’ın bilgilerinden yararlanıyorlardı

13 Temmuz 2022

13 Temmuz 2022

Hristiyanlığın ilk yıllarında piskoposlar, Hristiyanlığı yaymak, Kilise’nin toplum üzerindeki etkisini artırmak için Antik Çağ’ın bilgilerinden ve düzenledikleri ritüellerin oluşturduğu yoğun...

Harran Ören Yeri’nde tanrıça Gula ile ilişkilendirilen ritüel köpek mezarları ortaya çıkarıldı

17 Aralık 2024

17 Aralık 2024

Dünya’nın en eski yerleşim yerlerinden Harran Ören Yeri’nde, Demir Çağı’na ait 4 köpek mezarı ortaya çıkarıldı. Ritüel olarak gömülen köpekler,...

Sırp Arkeologlar, İmparator Caracalla’ya Adanmış Roma Zafer Takı’nı Ortaya Çıkardı

24 Ocak 2024

24 Ocak 2024

Sırbistan’daki arkeologlar, Belgrad’ın 70 km (45 mil) doğusundaki Kostollac kasabası yakınlarındaki bir Roma şehri olan Viminacium’da üçüncü yüzyıldan kalma antik...

Çek Arkeologlar Süslü Hediyelerle Dolu Bir Mezar Keşfetti

6 Mart 2021

6 Mart 2021

Çek Arkeologlar Süslü Hediyelerle Dolu Bir Mezar Keşfetti, Doğu Bohemya müzesi arkeologları Hradec Králové’de 5 yy tarihlenen bir mezar alanı...

Arnavutluk’ta kayıp 2 bin yıllık antik kent Bassania bulunmuş olabilir

19 Haziran 2022

19 Haziran 2022

Arnavutluk’un kuzeybatısında İşkodra köyü yakınlarında 2018 yılında bir antik kentin izleri tespit edilmişti. Kazılarda ele edilen ilk bulgular 2 bin...

Buzul arkeologları eriyen buzda 1500 yıllık demir uçlu ok buldular

19 Ağustos 2022

19 Ağustos 2022

Buzul Arkeolojisi Programı’nda (Glacier Archaeology Program) çalışan buzul arkeologları Norveç Jotunheimen sıradağlarında, deniz seviyesinden 1750 metre yükseklikte eriyen buzul alanında...

Bohemya Orta Çağ Mezarlığında Afrika Kökenli Kadın Kafatası Bulundu

20 Ocak 2022

20 Ocak 2022

Bohemya bölgesinde yer alan Tetin Kalesi yakınlarında bulunan bir Orta Çağ mezarlığını kazan arkeologlar, Afrika kökenli bir kadına ait olduğunu...

Yeşilova Höyük kazılarında 5 bin yıllık mermer idol ortaya çıkarıldı

17 Ağustos 2022

17 Ağustos 2022

Truva Antik Kenti ile benzerlikler görülen Yeşilova Höyük’te devam eden kazılarda 5 bin yıllık mermer idol bulundu. İzmir’in Bornova ilçesinde...

2.500 yıllık Fenike gemi enkazı İspanyol arkeologlar tarafından kurtarılıyor

6 Temmuz 2023

6 Temmuz 2023

İspanya’nın güneydoğusundaki Murcia bölgesinde su altında 2.500 yıllık bir Fenike gemi enkazı bulundu. 2.500 yıl öncesine dayanan olağanüstü bir Fenike...

KIŠIB: 80 bin Mezopotamya mühründen dijital bir arşiv oluşturuluyor

20 Aralık 2024

20 Aralık 2024

Önümüzdeki 16 yıl boyunca, Berlin’deki Yakın Doğu Arkeolojisi Enstitüsü (Freie Universität Berlin) ve Ludwig-Maximilians-Universität München (LMU Münih) araştırma ekibi, eski...

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]