İnsan doğduğu Afrika’dan büyük olasılıkla değişen iklim ve beraberinde gelen yiyecek, içecek ve barınma sorunları nedeniyle göç etmeye başladı. Afrika Kara kıtasından yola çıkan insan, binlerce kilometre yürüyerek Avustralya kıtasından uzak Asya’ya yönelmiş ve uzun yıllar sonra Anadolu’ya kadar ulaşmıştır.
Anadolu, bulunduğu konum itibari ile birçok göç dalgasına uğramış, yüzlerce kavmin gerek uğrak yeri gerekse de yurtluğu olmuştur.
Prehistorik çağdan tunç çağına, demir çağından günümüze kadar Anadolu’da tarihe iz bırakmış onlarca medeniyet kurulmuş ve yıkılmıştır.
Antalya Karain mağarası, İstanbul Yarımburgaz mağarası Anadolu’da insan varlığını gösteren bulguları bizlere sunarken, hala tartışma konusu olan Göbeklitepe, Konya Çatalhöyük, Burdur Hacılar, Konya Boncuklu Höyük gibi yerleşimlerle de ilk tarım topluluğunun temellerini görmekteyiz.
Anadolu toprakları M. Ö. 3.000 yıllarından bu yana iri ufaklı birçok krallığa ev sahipliği yapmıştır. Hatti, Hitit, Arzawa, Frig, Urartu, Lidya, İyonya, Truva ve daha birçok irili ufaklı yerleşik krallıklar var olmuştur.
Mezopotamya kültürü ile içli dışlı olan Anadolu, Asur tüccarların gözde yeri olmuştur. Asurlu tüccarların yazıyı getirmesi ile Anadolu’da yazılı tarih (proto) dönemi başlamıştır.
Yazılı kültür evresine geçmesini sağlayan Asurlu tüccarlar, kurdukları ticaret kolonileri ile Anadolu altın yıllarını yaşamaya başlamıştır.
Anadolu’da Türk İzini Türki Krallığı’nda Bulabilir Miyiz?
Ticaretin zirve yaptığı M. Ö. 2250 yıllarında Akad kralı Naramsin, Anadolu’ya seferler düzenlemiştir. Naramsin düzenlediği seferlerle sedir ormanlarını (Amanos dağları) ve Gümüş Dağları’nı (Toros Dağları’nı) aşarak iç kısımlara ilerlemiştir. Naramsin, Anadolu’da kendisine karşı ayaklanmaları bastırmak için sefere çıkmıştır.
Naramsin’in gerçekleştirdiği seferin kayıt edildiği Şartamhari metinlerinde, Akad Kralı Naramsin’in, Hatti kralı Pampa’nın önderliğinde toplanan 17 krala karşı savaştığı anlatılır. M.Ö. 2250’lere tarihlenen bu hadise, Şartamhari metinlerinin Hattuşaş arşivinde ele geçirilen Hititçe kopyasında (KBo III, 13), tüm ayrıntıları ile gözler önüne serilmektedir.
İlk 7 satırı kırık olan metin, 8. satırdan itibaren şöyle devam etmektedir;
8) Bana karşı bütün memleketler isyan ettiler
9) GUŞUA kralı Anmanailu, Pakki kralı Bamanailu
10) Ulluwi (Ullama) kralı Lupanailu, sonra ………kralı……..İnmipailu
11) Hatti kralı Pampa, Kaniş kralı Zipani, ………. kralı Nur Dagan,
12) Amurru kralı Huwaruwaş, Paraşi kralı Tişenki
13) Armanu kralı Mudakina, Sedir dağları kralı İşgippu
14) Larak kralı Ur-Larak, Nikku kralı Ur-Banda,
15) Türki kralı İlşu-Nail, Kursaura kralı Tişbinki,
16) toplam 17 kral, ki onlar savaşa girdiler, ve ben onları vurdum.
17) Hurrilere karşı bütün orduyu seferber ettim ve sonra (tanrılara) şarap takdim ettim.
18) O zaman savaşçılarıma binlerce düşman askeri hiç mukavemet etmedi.
Metnin tahrip olmuş arka yüzünde, geceleyin düşman karargâhına bir baskın yapıldığı ve onların yenilgiye uğratıldığı anlatılmakta, alınan ganimetlerden eksik cümleler halinde bahsedilmektedir. Söz konusu olan bu metin, Anadolu kökenli olmamakla beraber, Anadolu hakkında bilgi veren en eski yazılı vesikadır.
Bu metinden anlaşıldığı kadarıyla, M. Ö. 3. Binyılın sonlarında Anadolu’da büyük bir devlet yoktu. Ancak, her şehirde küçük bir krallık hüküm sürmekte idi. Aralarında hâkimiyet mücadelesi yaptıklarına şüphe olmayan bu şehir devletleri, dıştan gelen tehlikeler karşısında içlerindeki en güçlü şehir kralının liderliği altında birleşerek, tek bir güç halinde mücadele etmesini de biliyorlardı. Ekrem Memiş’e göre metnin 15. Satırında geçen “Türki kralı İlşu-Nail” ifadesi Anadolu’daki Türk varlığının en önemli göstergesidir.
Söz konusu coğrafyada M.Ö. 6.000 civarına tarihlenen Hakkari- Van bölgesi kaya resimleri ve M.Ö. 1.200 civarına tarihlenen Hakkari Stelleri ile İran ve Azerbaycan topraklarında bulunan balbalların varlığı bu halkların bölgedeki varlıklarını ispatlayan en önemli kanıtları oluşturmaktadır. Doğu Anadolu bölgesinde bulunan kaya resimlerinin ve kurganların detaylı çalışılmasıyla eminiz ki kültürün güneye geçişini ve bölgedeki etkinliklerini daha net anlayabilmemiz mümkün olacaktır.1
Anadolu’da Türki Krallığı’nın var olduğu dönemde yazının bulunmaması sadece sözü edilen bu krallık ile Türk varlığının ispatı için Şartamhari metni haricinde bir bulgunun olmaması Anadolu’da Türk kavramının varlığının M. Ö. 3.000 ve daha geçmişe çekilmesine yeterli olmayacaktır.
Amasya Oluz Höyük kazılarında Prof. Dr. Şevket Dönmez başkanlığında gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkarılan mezarlarda Eski Türk ölü gömme kültürünün izlerine rastlanmıştır. Oluz Höyük’te ki kurgan tipi mezarlar, Türk izlerini destekleyici materyalleri barındırmaktadır. Kazı Başkanı Prof. Dr. Şevket Dönmez, “Oluz Höyük kurgan mezarları ve diğer antropolojik verilerin Oğuz Türklerinin Anadolu’ya göç takvimini M. S. 9 ila M. S. 10. yüzyıllara kadar çekmektedir” bilgisini paylaşmıştır.
Geçtiğimiz günlerde Erzurum’da bir köylünün bulduğu Taş Baba heykeli ve ondan önce bulunmuş heykel de Türk kültürünün Anadolu’da ki izlerini artırmaktadır. Bundan sonra ulaşılabilecek arkeolojik maddi varlıklar ile bu sorunsalın çözümlenebileceğini düşünmekteyiz.
1 İtalik ile yazılmış paragraf Rahmi Serhat KEMER’in “Üst Paleolitik Çağlardan Tunç Çağlarına Avrasya Coğrafyasında Göçler” adlı makalesinden alınmıştır.