27 July 2024 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Kadınlar, Antik Yunan Seramiklerinin Ardındaki Gerçek Kahramanlar mıydı?

Dipylon amforasını klasik arkeolojiyle ilgilenen herkes duymuştur. Antik Atina kentinin kuzeybatısında Kerameikos’taki Dipylon Kapısı civarında Dipylon mezarlığında bulunmuştur. Amforayı yapan usta Dipylon usta ise en erken tanımlanması yapılabilmiş ender zanaatkarlardan biridir.

Yaklaşık 5 fit (1.63 cm civarı) yüksekliğindeki amfora, Dipylon Ustaya ithaf edilen birçok boyalı vazodan biridir. Tarihçiler her zaman bu ustanın bir erkek olduğunu varsaydılar. Aslında, varsayım uzun zamandır erkek zanaatkârların tarihi boyunca antik Yunan toplumunun ikonik çanak çömleklerini yaptıklarıydı.

Ne de olsa Antik Yunanistan, kadın hakları ve katkıları konusundaki sicili çokta temiz sayılmaz. Yaklaşık 2.400 yıl önce “Politika” kitabında Aristoteles, “erkek doğası gereği üstün, kadın aşağıdır” diye yazmıştı.

Toronto Üniversitesi’nde klasik arkeolog olan Sarah Murray, “ Hiç kimse bu çömlek yapımında kadınların yer aldığını gerçekten düşünmemişti.Tartışılmıyordu çünkü varsayım olarak tarihe yerleşti” dedi.

Arkeoloji American Journal’da yayınlanan makalesinde  Murray ve onun iki lisans öğrencisi bu varsayımlara meydan okudu. Murray, Antik Yunan tarihinin en az bir önemli döneminde seramikten öncelikle kadınların sorumlu olduğunu iddia ediyor.

Dipylon amforası

Analizleri, cinsiyetle ilgili arkeolojik soruları yeniden çerçevelendiriyor ve Antik Yunanistan’ın en gizemli dönemlerinden birinde yaşamın daha uyumlu bir resmini çiziyor. Aynı zamanda, insanlık tarihi araştırmalarında sürmekte olan daha büyük bir çabaya da değiniyor: Modern önyargıların geçmişin anlayışlarını nasıl çarpıttığını sorgulamak.

Bilim insanlarının Protogeometrik ve Geometrik dönemler olarak adlandırdıkları dönemi içeren Yunan Erken Demir Çağı, MÖ 1050’den MÖ 700’e kadar sürmüştür. Bu dönemden kalan yazılı bir kayıt kalmamıştır. Murray, “çömlekçilik toplumun dayanağıdır, ancak bence bu anlayış sorunludur!” dedi.

Bilim insanları, bu seramiklerin erkekler tarafından yapıldığına inanıyorlar çünkü tarihi kayıtlar ve klasik metinler, Yunan tarihinin çeşitli dönemlerinde erkek egemen bir toplumun resmini çiziyor. Ancak Murray ve meslektaşları bu analize katılmıyor.

Birincisi, Erken Demir Çağı döneminde cinsiyet rollerinin değişmiş olabileceğini savunuyorlar. Bu argümanı kısmen, dönemin önceki Bronz Çağı’nın lüks saraylarından ekonomik ve politik olarak çok farklı olduğuna ve sonraki Arkaik dönemin artan nüfusu ve sosyal karmaşıklığına dair tarihsel kanıtlara dayandırıyorlar.

Aksine, Erken Demir Çağı kanıtları nüfusun azaldığını gösteriyor. Murray’e göre, toplumların çok fazla toprağı ve az insanı olduğunda, kadınlar çömlek üretimini yönetme eğilimindedir.

Murray ve meslektaşları ayrıca seramiğin resimlerini teorilerinin kanıtı olarak gösteriyorlar. Dönemin çanak çömleği, Dipylon amforada olduğu gibi vazolar üzerindeki geometrik desenlere ani bir kayma ile tanımlanır.

Bilim insanları geleneksel olarak bu kalıpları Yunan erkeklerin sanatsal evriminin bir aşaması olarak tanımladılar. Murray ve öğrencileri tamamen farklı bir durum ortaya koyuyorlar: Çanak çömlek üzerinde geometrik sanata bu geçişin dokumayla bir bağlantısı olduğunu gösteriyor. “Tarzın tekstil ürünlerinden esinlendiği gerçeği, gün gibi aşikar! ” diyor. “Kadınlar neredeyse her zaman dokumacıdır.”

Çanak çömlek üzerindeki cenaze sahneleri de kadınların katkılarına işaret ediyor. Başrollerinde erkeklerin yer aldığı antik Yunan toplumunun hikayelerinin çoğunda bile, kadınlar cenaze törenlerinde büyük bir rol oynamaktadır. Son yıllara kadar devam eden bir gelenek olan cenaze törenleri için bedenler hazırladılar, yürüyüşlere liderlik ettiler ve hatta profesyonel olarak yas tuttular. O döneme ait kadın ve çocuk mezarları, erkek mezarlarından çok daha fazla çeşitli seramikler içermektedir. Savaş sahneleriyle kaplı Arkaik vazoların ve bu döneme ait destansı savaşçı şiirlerinin aksine, Erken Demir Çağı kaplarının çoğu Yunan kadınlarının dünyasının göstergesi gibidir.

Dartmouth Koleji’nde bir klasik arkeolog olan Julie Hruby, Murray ve öğrencilerinin makalesini “olağanüstü mantıklı” bulduğunu açıklıyor. Keramikler üzerinden parmak incelemesinde parmak baskı derinliğinden yapan ustanın cinsiyetini anlamak mümkün olduğu için. Parmak izi analizlerini heyecanla beklediğini belirtti.

Ancak murray’ın amacı bireysel eserleri kimin yaptığından çok başka bir gerçeğe odaklanmış durumda. Yeni makalesi ise kesinlikle bilim dünyasında kaygı uyandıracak cinsten. Bugüne kadar bilim insanları , toplumsal cinsiyet ve sanat hakkındaki fikirlerini antik dünyaya yansıttıkları için kanıtları yeterince incelememiş olabilirler.

Murray bu soruyu sormakta haksız değil. Kuzey Florida Üniversitesi’nde antropolog olan John Kantner, meslektaşları ile birlikte, ABD’nin Güneybatı Puebloan toplumunda kadınların çömlekçiler olduğuna dair uzun süredir devam eden inançlara rağmen, parmak izi analizinin hem erkeklerin hem de kadınların el yapımı çömlek yaptığını gösterdiğini gösterdi. Kantner, “Dünya genelindeki tüm bu vakalara baktığınızda oldukça açık, özünde cinsiyete dayalı bir aktivite yok” diyor.

Manitoba Üniversitesi’nde farklı kültür ve dönemlere ait seramikler üzerine çalışan bir antropolog olan Kent Fowler, benzer bir noktaya değiniyor: “Cinsiyet [şimdi] ikili değil ve geçmişte de ikili değil.” O halde akademisyenlerin karşı karşıya olduğu bir zorluk, kendi toplumlarının toplumsal cinsiyet hakkındaki fikirlerinin üstesinden nasıl gelip onların yorumlarını etkilemelerine izin vermemek.

Fowler, dokuma tarzlarından toplumsal cinsiyet hakkında sonuçlar çıkarmanın biraz zayıf bir yaklaşım olduğunu düşünse de, Murray’nin “kalıp dışı” düşüncesini seviyor. Makalesinin yeni soruları harekete geçirdiğini ve hangi verilerin alakalı olduğuna dair fikirleri genişlettiğini ekliyor, bu da “saha çalışmasının en başından itibaren potansiyel olarak bile değiştirilme şekli” anlamına gelebilir.

Makale ilginizi çektiyse tamamını okumak için https://www.ajaonline.org/article/4078 adresini ziyaret edebilirsiniz.

Banner
Benzer Yazılar

Almanya’nın Chiemsee Gölü’ndeki 600 yıllık bir kilisenin kalıntıları aranırken 1.000 yıllık bir kült alanı keşfedildi

26 Şubat 2024

26 Şubat 2024

Arkeologlar, Almanya’nın Chiemsee Gölü’ndeki bir ada olan Fraueninsel’de, 1800’lerin başında yıkılan 600 yıllık bir kilisenin kalıntılarını ararken 1.000 yıldır yeraltında...

Perre Antik Kenti’nde depremde yıkılmış yapı ortaya çıkarıldı

9 Kasım 2021

9 Kasım 2021

Kommagane Krallığı’nın 5 büyük kentinden biri olan günümüzde Pirin olarak bilinen Perre Antik Kenti kazı çalışmaları devam ediyor. M. Ö....

Arkeologlar, Çin Seddi’nde 59 adet antik taş el bombası buldu

17 Ekim 2023

17 Ekim 2023

Çinli arkeologlar, Beijing’de UNESCO Dünya Mirası Alanı olan Badaling Çin Seddi’nin batı kısmındaki bir binanın kalıntılarından, 59 antik taş el...

Musul’da Asur dönemi anıtsal kaya oyma kabartması ortaya çıkarıldı

18 Ekim 2022

18 Ekim 2022

Iraklı arkeologlar tarafından Musul’da Maşki Kapısı’nda başlatılan kazı çalışmalarında Asur dönemi anıtsal kaya oyma kabartması ortaya çıkarıldı. Oymalar, M.Ö. 705’ten...

Batı Tibet Platosu’nda dünyanın en eski taş iğneleri bulundu

27 Haziran 2024

27 Haziran 2024

Batı Tibet Platosu’nda 2020’de Xiada Co Gölü kıyısına yakın bir yerde kazı yapan arkeologlar altı tuhaf taş eser keşfetti. Her...

Almanya’da “yerden ısıtmalı” 2.000 yıllık eşsiz lüks Roma villası bulundu

3 Kasım 2022

3 Kasım 2022

Almanya’nın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Bavyera’nın Kempten kentinde termal banyolu ve yerden ısıtmalı lüks bir Roma villası ortaya...

Aigai kazılarında bulunan 1800 yıllık mermer yazıt çözüldü

2 Ekim 2022

2 Ekim 2022

2005 yılında Aigai Antik Kenti’nde bulunan 3 parça mermerden oluşan 1800 yıllık yazıt çözüldü. Tercümesi yapılan mermer yazıt, Aigai halkının...

18.000 Yıllık Müzik Aletinin Sesi Kayda Alındı

11 Şubat 2021

11 Şubat 2021

Tarihin en eski müzik aleti olarak kabul edilen deniz salyangozu kabuğu bize 18.000 yıl önceki sesi duymamızı sağladı. 1931 yılında...

Çin’de Erkekler İçin “Ay Sütünden” Yapılmış 2700 Yıllık Yüz Kremi Bulundu

9 Şubat 2021

9 Şubat 2021

Çin ve Alman araştırmacıların görev aldığı Çin’deki bir kazı alanında, erkekler için yapılmış 2.700 yıllık bir yüz kremine dair kanıt...

Kuzey Çin’de 5500 yıllık beşgen yapı bulundu

13 Kasım 2021

13 Kasım 2021

Arkeologlar, kuzey Çin’in Shanxi Eyaleti, Taiyuan’da 5500 yıl öncesine dayanan beşgen bir yapının kalıntılarını keşfettiler. Taiyuan Arkeoloji Enstitüsüne göre, kalıntılar,...

Biberon Kullanımı 3 Bin Yıl Öncesine Dayanıyor

17 Şubat 2021

17 Şubat 2021

Bebeklerimize ek süt ve mama vermek için kullandığımız biberon günümüzden 3 bin yıl önce kullanılmış olabilir. Almanya’da açılan mezarlardan çıkarılan...

Araba Yarışları Konstantinopolis’i Nasıl Kurtardı?

16 Şubat 2021

16 Şubat 2021

Araba yarışları “ludi cirenses” Roma ve Bizans İmparatorlukları için vazgeçilmez sporlardan biriydi. Ludi’lerin düzenlendiği günler tatil günleri kabul edilirdi ve...

Moğolistan’da bir mezarda keşfedilen boyalı bir ahşap eyer, modern biniciliğin en eski kanıtlarını temsil ediyor

14 Aralık 2023

14 Aralık 2023

Araştırmacılar, Moğolistan’ın Khovd eyaletinin engebeli arazisinde halk arasında “atlılar mağarası” olarak bilinen Urd Ulaan Uneet’teki bir mezarda demir üzengi ile...

Arkeologlar 2000 Yıl Önce Moda Olduğunu Düşündükleri Bir Saç Stili Ortaya Çıkardı

20 Şubat 2021

20 Şubat 2021

Cambridgeshire’daki Wimpole’da yapılan kazılarda bulunan 5 cm boyutundaki küçük heykelcik detaylarıyla şaşırttı. National Trust arkeologları ve Oxford Archaeology East’ten meslektaşları,...

Göğe, yıldızlara bakan tanrıça heykeli bulundu

1 Şubat 2022

1 Şubat 2022

İzmir’in Buca ilçesinde 8 bin 500 yıl öncesi yerleşim izlerine rastlanan Yeşilova Höyük’te “Göğe, yıldızlara bakan tanrıça heykeli” bulundu. Kültür...

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]