26 April 2024 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Kadınlar, Antik Yunan Seramiklerinin Ardındaki Gerçek Kahramanlar mıydı?

Dipylon amforasını klasik arkeolojiyle ilgilenen herkes duymuştur. Antik Atina kentinin kuzeybatısında Kerameikos’taki Dipylon Kapısı civarında Dipylon mezarlığında bulunmuştur. Amforayı yapan usta Dipylon usta ise en erken tanımlanması yapılabilmiş ender zanaatkarlardan biridir.

Yaklaşık 5 fit (1.63 cm civarı) yüksekliğindeki amfora, Dipylon Ustaya ithaf edilen birçok boyalı vazodan biridir. Tarihçiler her zaman bu ustanın bir erkek olduğunu varsaydılar. Aslında, varsayım uzun zamandır erkek zanaatkârların tarihi boyunca antik Yunan toplumunun ikonik çanak çömleklerini yaptıklarıydı.

Ne de olsa Antik Yunanistan, kadın hakları ve katkıları konusundaki sicili çokta temiz sayılmaz. Yaklaşık 2.400 yıl önce “Politika” kitabında Aristoteles, “erkek doğası gereği üstün, kadın aşağıdır” diye yazmıştı.

Toronto Üniversitesi’nde klasik arkeolog olan Sarah Murray, “ Hiç kimse bu çömlek yapımında kadınların yer aldığını gerçekten düşünmemişti.Tartışılmıyordu çünkü varsayım olarak tarihe yerleşti” dedi.

Arkeoloji American Journal’da yayınlanan makalesinde  Murray ve onun iki lisans öğrencisi bu varsayımlara meydan okudu. Murray, Antik Yunan tarihinin en az bir önemli döneminde seramikten öncelikle kadınların sorumlu olduğunu iddia ediyor.

Dipylon amforası

Analizleri, cinsiyetle ilgili arkeolojik soruları yeniden çerçevelendiriyor ve Antik Yunanistan’ın en gizemli dönemlerinden birinde yaşamın daha uyumlu bir resmini çiziyor. Aynı zamanda, insanlık tarihi araştırmalarında sürmekte olan daha büyük bir çabaya da değiniyor: Modern önyargıların geçmişin anlayışlarını nasıl çarpıttığını sorgulamak.

Bilim insanlarının Protogeometrik ve Geometrik dönemler olarak adlandırdıkları dönemi içeren Yunan Erken Demir Çağı, MÖ 1050’den MÖ 700’e kadar sürmüştür. Bu dönemden kalan yazılı bir kayıt kalmamıştır. Murray, “çömlekçilik toplumun dayanağıdır, ancak bence bu anlayış sorunludur!” dedi.

Bilim insanları, bu seramiklerin erkekler tarafından yapıldığına inanıyorlar çünkü tarihi kayıtlar ve klasik metinler, Yunan tarihinin çeşitli dönemlerinde erkek egemen bir toplumun resmini çiziyor. Ancak Murray ve meslektaşları bu analize katılmıyor.

Birincisi, Erken Demir Çağı döneminde cinsiyet rollerinin değişmiş olabileceğini savunuyorlar. Bu argümanı kısmen, dönemin önceki Bronz Çağı’nın lüks saraylarından ekonomik ve politik olarak çok farklı olduğuna ve sonraki Arkaik dönemin artan nüfusu ve sosyal karmaşıklığına dair tarihsel kanıtlara dayandırıyorlar.

Aksine, Erken Demir Çağı kanıtları nüfusun azaldığını gösteriyor. Murray’e göre, toplumların çok fazla toprağı ve az insanı olduğunda, kadınlar çömlek üretimini yönetme eğilimindedir.

Murray ve meslektaşları ayrıca seramiğin resimlerini teorilerinin kanıtı olarak gösteriyorlar. Dönemin çanak çömleği, Dipylon amforada olduğu gibi vazolar üzerindeki geometrik desenlere ani bir kayma ile tanımlanır.

Bilim insanları geleneksel olarak bu kalıpları Yunan erkeklerin sanatsal evriminin bir aşaması olarak tanımladılar. Murray ve öğrencileri tamamen farklı bir durum ortaya koyuyorlar: Çanak çömlek üzerinde geometrik sanata bu geçişin dokumayla bir bağlantısı olduğunu gösteriyor. “Tarzın tekstil ürünlerinden esinlendiği gerçeği, gün gibi aşikar! ” diyor. “Kadınlar neredeyse her zaman dokumacıdır.”

Çanak çömlek üzerindeki cenaze sahneleri de kadınların katkılarına işaret ediyor. Başrollerinde erkeklerin yer aldığı antik Yunan toplumunun hikayelerinin çoğunda bile, kadınlar cenaze törenlerinde büyük bir rol oynamaktadır. Son yıllara kadar devam eden bir gelenek olan cenaze törenleri için bedenler hazırladılar, yürüyüşlere liderlik ettiler ve hatta profesyonel olarak yas tuttular. O döneme ait kadın ve çocuk mezarları, erkek mezarlarından çok daha fazla çeşitli seramikler içermektedir. Savaş sahneleriyle kaplı Arkaik vazoların ve bu döneme ait destansı savaşçı şiirlerinin aksine, Erken Demir Çağı kaplarının çoğu Yunan kadınlarının dünyasının göstergesi gibidir.

Dartmouth Koleji’nde bir klasik arkeolog olan Julie Hruby, Murray ve öğrencilerinin makalesini “olağanüstü mantıklı” bulduğunu açıklıyor. Keramikler üzerinden parmak incelemesinde parmak baskı derinliğinden yapan ustanın cinsiyetini anlamak mümkün olduğu için. Parmak izi analizlerini heyecanla beklediğini belirtti.

Ancak murray’ın amacı bireysel eserleri kimin yaptığından çok başka bir gerçeğe odaklanmış durumda. Yeni makalesi ise kesinlikle bilim dünyasında kaygı uyandıracak cinsten. Bugüne kadar bilim insanları , toplumsal cinsiyet ve sanat hakkındaki fikirlerini antik dünyaya yansıttıkları için kanıtları yeterince incelememiş olabilirler.

Murray bu soruyu sormakta haksız değil. Kuzey Florida Üniversitesi’nde antropolog olan John Kantner, meslektaşları ile birlikte, ABD’nin Güneybatı Puebloan toplumunda kadınların çömlekçiler olduğuna dair uzun süredir devam eden inançlara rağmen, parmak izi analizinin hem erkeklerin hem de kadınların el yapımı çömlek yaptığını gösterdiğini gösterdi. Kantner, “Dünya genelindeki tüm bu vakalara baktığınızda oldukça açık, özünde cinsiyete dayalı bir aktivite yok” diyor.

Manitoba Üniversitesi’nde farklı kültür ve dönemlere ait seramikler üzerine çalışan bir antropolog olan Kent Fowler, benzer bir noktaya değiniyor: “Cinsiyet [şimdi] ikili değil ve geçmişte de ikili değil.” O halde akademisyenlerin karşı karşıya olduğu bir zorluk, kendi toplumlarının toplumsal cinsiyet hakkındaki fikirlerinin üstesinden nasıl gelip onların yorumlarını etkilemelerine izin vermemek.

Fowler, dokuma tarzlarından toplumsal cinsiyet hakkında sonuçlar çıkarmanın biraz zayıf bir yaklaşım olduğunu düşünse de, Murray’nin “kalıp dışı” düşüncesini seviyor. Makalesinin yeni soruları harekete geçirdiğini ve hangi verilerin alakalı olduğuna dair fikirleri genişlettiğini ekliyor, bu da “saha çalışmasının en başından itibaren potansiyel olarak bile değiştirilme şekli” anlamına gelebilir.

Makale ilginizi çektiyse tamamını okumak için https://www.ajaonline.org/article/4078 adresini ziyaret edebilirsiniz.

Banner
Benzer Yazılar

Vahiy Kitabı ile büyü tabletleri arasında benzerlikler bulundu

11 Şubat 2023

11 Şubat 2023

Johannes Gutenberg Üniversitesi Mainz’dan (JGU) Dr. Michael Hölscher başkanlığındaki bir araştırma projesi, vahiy kitabının büyü tabletleri ile benzer bazı ifadelere...

Persler Hakkında Bilinmeyen 5 Gerçek

22 Ocak 2021

22 Ocak 2021

Pers kültürü, 1000 yıldan daha fazla bir süre Yakın Doğu ve Dünya’nın geri kalanını etkiledi. Kültürleri, bir çok yönüyle uzun...

Notre Dame Katedrali’nde antik mezarlar keşfedildi

15 Mart 2022

15 Mart 2022

2019 yılında çıkan yangında hasar gören Notre Dame Katedrali’nde devam eden restorasyon çalışmalarında antik döneme ait mezarlar keşfedildi. Dünyanın önemli...

Hitit Çivi Yazısı Metinleri Yakında Çevrimiçi Olarak Erişilebilir Olacak

17 Ekim 2020

17 Ekim 2020

En eski Anadolu Uygarlıklarından biri olan Hititler günümüzden 3500 yıl önce yaşadılar. Kurdukları büyük İmparatorluklarıyla çevrelerindeki her yeri hatta en...

“Posta pullarının Mona Lisa’sı” 15 Milyon Dolara Satışa Çıkıyor

28 Nisan 2021

28 Nisan 2021

Dünyanın en eski pulu olarak bilinen 1 sentlik posta pulu “Posta Pullarının Mona Lisa’sı” başkent Londra’daki Sotheby’s Müzayede Evi’nde gösterime...

Mecdelli Meryem’in doğduğu yer Migdal’da ikinci sinagog keşfedildi

13 Aralık 2021

13 Aralık 2021

İsrailli arkeologlar, Mecdelli Meryem’in (Magdalalı Meryem olarak da bilinir) doğum yeri olduğu tahmin edilen Migdal’da (Magdala) İkinci Tapınaklar Dönemi’nden kalma...

Çorum’daki ilk yerleşik hayat izlerine ait buluntular keşfedildi

22 Ocak 2023

22 Ocak 2023

Çorum’da 8 bin 500 yıl öncesine ait ilk yerleşik hayat izlerine ait buluntular keşfedildi. Hitit Üniversitesi Arkeoloji Bölümünce iki yıldır...

Mersin’de 8 Bin Yıllık Kaya Resimleri Bulundu

28 Şubat 2021

28 Şubat 2021

Son günlerde birçok kaya resmi bulundu haberleri ile karşılaştık. Bu haberlerden Avustralya’da bulunan 17 bin 500 yıllık gerçek boyutlu kanguru...

Avcı-toplayıcı insanların 14 bin yıllık tarım aletleri bulundu

9 Ekim 2021

9 Ekim 2021

Anadolu’da yaşayan avcı-toplayıcı kültür dönemi insanlarının yaşantıları ile ilgili maddi varlıklara son arkeolojik kazılar ile daha çok ulaşılmaya başlandı. Göbeklitepe,...

Troya ile Tavşanlı Höyük arasındaki bağı gösteren bulgulara ulaşıldı

23 Ağustos 2022

23 Ağustos 2022

Anadolu’nun iki önemli arkeolojik sit alanı Troya ve Tavşanlı Höyük arasında Tunç Çağı’nda kurdukları bağı gösteren bulgulara ulaşıldı. Kütahya’nın Tavşanlı...

Uygur, “Mısırlı Hemşire Satsneferu Heykeli” Türkiye’ye Getirilmeli

6 Ekim 2021

6 Ekim 2021

Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği Başkanı Haluk Uygur, Adana’da 1882 yılında bir binanın inşaat kazısı sırasında bulunan ve bir iddiaya...

Demir Çağı Savaşçılarının Kuş Tüyü Yatakları Araştırmacıları Şaşırttı

28 Mart 2021

28 Mart 2021

İsveç’te bulunan 7 nci yüzyıla ait Viking öncesi döneme tarihlendirilen mezarlardan şaşırtıcı sonuçlar geliyor. Demir çağına tarihlendirilen mezarlıktaki savaşçıların kuş...

Tanzanya’nın gizemli ayak izleri, ayılar tarafından değil, ilk insanlar tarafından yapıldı.

6 Aralık 2021

6 Aralık 2021

Arkeologlar tarafından keşfedilen tarih öncesi ayak izlerinin, insanlar tarafından mı yoksa soyu tükenmiş hayvanlar tarafından mı bırakıldığını belirlemek bazı zamanlarda...

Beş yıl boyunca uzmanlar Esna kentindeki tapınak tavanında çok sayıda kabartma ortaya çıkardılar

20 Ekim 2023

20 Ekim 2023

Mısır Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı ve Tübingen Üniversitesi’nin ortak projesi olan Esna kentindeki tapınak tavanında astronomik temsillere sahip çok...

Türklerin Moğolistan’daki Göbeklitepesi Hüys Tolgoy Yazıtı

20 Mart 2022

20 Mart 2022

İlk dönem Türk Kaganlık tarihini çoğunlukla Çin yazılı kaynaklarından öğrenmekteyiz. Çin kaynaklarının haricinde az sayıda Türklere ait yazılı kaynaklarda bulunmaktadır....

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]