Mezopotamya ve Anadolu’da ilk uygarlıklar ortaya çıkmaya başlarken, sosyal yapı, ekonomi ve kültürde önemli dönüşümler yaşandı. Bu döneme ışık tutan en aydınlatıcı arkeolojik alanlar arasında, Doğu Türkiye’de bulunan antik bir kraliyet mezarlığı olan Başur Höyük yer almaktadır. Son çalışmalar, bu alanın, Mezopotamya dünyasının sınırlarında yer alarak, Tunç Çağı’nda eşitsizliğin kökenlerine dair önemli bilgiler sunduğunu göstermektedir.
Günümüzde Siirt ilinde bulunan Başur Höyük, MÖ üçüncü binyılda önemli bir yerleşim yeri olarak tanımlanmıştır. Kazılar, bölgenin seçkinlerine ait, silahlar, prestij nesneleri ve adaklar gibi olağanüstü mezar eşyaları içeren anıtsal mezarları ortaya çıkarmıştır. Bu bulgular, bölge sakinleri arasında açık bir sosyal farklılaşma olduğunu ve Başur Höyük’ün Mezopotamya’nın büyük şehirleriyle güçlü bağlantıları olan yerel bir güç merkezi olduğunu göstermektedir.
Son arkeolojik çalışmalar, özellikle Başur Höyük’ten elde edilen bulgular aracılığıyla, Mezopotamya’daki krallığın kökenleri hakkındaki uzun süredir devam eden inançlara meydan okumaktadır. Bu bölgedeki kazılar, krallık ve savaşçı aristokrasilerin, daha önce düşünülenden çok daha erken bir zamanda, kentsel merkezlerin dışında ortaya çıkmış olabileceğine dair kanıtlar ortaya çıkarmıştır.

Özellikle, Malatya Ovası’ndaki Arslantepe’de, MÖ 3300 civarına tarihlenen bir saray kompleksi, o dönemde laik yönetime dair kanıtların ya ihmal edilebilir ya da belirsiz olduğu, alçak Mezopotamya’daki kentsel büyümenin en yakın merkezlerinden uzakta, kentsel olmayan bir ortamda belgelenmiştir. Bu bulgu, saray yapılarının daha önce düşünülenden daha erken var olabileceğini gösteren son araştırmalarla uyumludur ve bu tür yapıların yalnızca şehirlerin yükselişinden sonra ortaya çıktığı şeklindeki geleneksel görüşe meydan okumaktadır. Ek olarak, alan, önemli miktarda metal silah ve süslemeler içeren, bilinen en eski “kraliyet mezarı” olarak tanımlanan şeyi ortaya çıkarmıştır. Bu ana mezarın çevresinde, erken toplumlardaki sosyal hiyerarşilerin karmaşıklığını daha da vurgulayan, ritüel kurban kurbanları olarak yorumlanan yan mezarlar bulunmaktadır.
Alanın en çarpıcı keşiflerinden biri, diğer antik uygarlıklarda da belgelenen bir uygulama olan insan kurbanlarına dair kanıtlardır. Arkeologlar, yöneticilerin yanında gömülü birden fazla bireyin kalıntılarını bulmuşlardır; bu, öbür dünyaya ritüel bir geçişi ve ölümde bile sosyal düzenin korunmasını sembolize etmektedir. Bu tür kurban uygulamaları, liderlerin bu ritüelleri gücü göstermek ve tebaaları arasında sadakati pekiştirmek için kullandığı hiyerarşik toplumlarda yaygındı. Biyoarkeolojik analizler, kurbanların genellikle kasıtlı olarak seçildiğini, ağırlıklı olarak genç kızlar olduğunu ve bu erken toplumlarda mevcut olan keskin eşitsizlikleri vurguladığını ortaya koymaktadır.

Başur Höyük’te bulunan mezar eşyaları, Tunç Çağı’nda bölgedeki artan eşitsizliği daha da göstermektedir. Seçkin mezarlar, değerli kaynaklara ve ileri teknolojilere ayrıcalıklı erişimi simgeleyen bronz hançerler, mızrak uçları, silindir mühürler ve karmaşık altın ve gümüş takılar içermektedir. Bu unsurlar, sosyal eşitsizliğin kendiliğinden ortaya çıkmadığı, güç birikimi, kaynak kontrolü ve sınıf farklılıklarının kurumsallaşmasıyla yönlendirilen kademeli bir sürecin sonucu olduğu hipotezini desteklemektedir.
Bu kraliyet mezarlığının analizi, insan toplumlarının eşitlikçi sistemlerden nasıl son derece katmanlı yapılara dönüştüğüne dair anlayışımızı geliştirmektedir. Mezopotamya şehirleri ve Anadolu’nun kabile nüfusları arasında konumlanan Başur Höyük, fikirlerin, teknolojilerin ve güç dinamiklerinin yayılmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Araştırmacılar, Mezopotamya’daki erken devlet oluşumunun sadece şehirlerin, bürokrasinin ve hanedan seçkinlerinin bir kombinasyonu olarak nitelendirilemeyeceğini savunmaktadırlar. Bunun yerine, radikal eşitsizlik biçimleri, daha geniş siyasi ilişkileri etkilemeden önce küçük ölçekli topluluklarda ortaya çıkmış olabilir.
Başur Höyük’ten yeni bulgular ortaya çıkmaya devam ettikçe, erken sosyal hiyerarşilerin karmaşıklığına ve antik toplumlarda eşitsizliğin kurulmasına yol açan süreçlere dair anlayışımızı yeniden şekillendirme sözü vermektedirler.
Wengrow, D., Hassett, B., Saglamtimur, H., Marsh, W., Brace, S., Pilaar Birch, SE, … Barnes, I. (2025). Inequality at the Dawn of the Bronze Age: The Case of Bashur Höyük, a ‘Royal’ Cemetery on the Margins of the Mesopotamian World. Cambridge Journal of Archaeology, 1-12. doi:10.1017/S0959774324000398
Kapak Görseli: Bashur Mound Research Project/Cambridge Archaeological Journal 2025