Anadolu’nun bin tanrılı halkı Hititler‘in ana tanrıçası Arinna’nın Güneş Tanrıçası İzmir Arkeoloji Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor.
Hitit panteonunda en büyük tanrı, fırtına tanrısı Teşup ve karısı Hepat (Hurri Kökenli) tanrıçada Arinna’nın Güneş Tanrıçası’dır (Hatti kökenli). Hititler için kutsal kent olan Arinna’da bulunduğu için bu kent ile özdeşleşmiştir.
Yaklaşık 3 bin 500 yıllık bir geçmişe sahip olan Güneş Tanrıçası, 2015 yılında kaçakçılar tarafından yurtdışına kaçırılmak üzereyken İzmir polisi tarafından ele geçirilmişti.
Arinna’nın Güneş Tanrıçası İzmir Arkeoloji Müzesi’nde Sergileniyor
Hitit medeniyetinin kutsal şehri Arinna’nın Güneş Tanrıçası, altın ve gümüş karışımından yapılmıştır. 2,7 santimetre (1 inç) boyundadır. İnce bir tabaktan kesilmiş halo biçimli kafası, aslan pençeli kolçakları ve ayaklarıyla tahtta oturuyor şeklinde yapılmıştır.
Tanrıça heykelcik tarihi eser kaçakçılarından kurtarılan önemli kültürel varlığımızdır.
3 bin 500 yıllık geçmişe sahip olan heykelcik, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından müze deposundan proje olarak ortaya çıkarıldı. Ve İzmir Arkeoloji Müzesi‘nde sergilenmeye başlandı.
Proje kapsamında, altın ve gümüş karışımından , müzedeki özel hazine odasında ziyaretçileri karşılıyor.
Güneş Tanrıçası figürünün değişen yüzü
İzmir Arkeoloji Müzesi Müdürü Hünkar Keser, AA muhabirine yaptığı açıklamada, müzede bulunan 180.000 eserin yalnızca% 5’inin depoda çok sayıda değerli eserin muhafaza edilmesi nedeniyle sergilenebileceğini söyledi.
Keser, Ocak ayında müzenin Van’ın doğusundaki 2.800 yıllık Urartu kültürünü yansıtan prenses sanatını sergilemeye başladığını, Şubat ayında ise 2.600 yıl önce Atina’daki Çömlekçiler Çarşısı’nda işlenen parfüm şişelerinin sergilendiğini söyledi.
“Hepat, Kubaba ve daha sonra Kybele adlarıyla antik Anadolu’ya ait bir kült olan Arinna’nın Güneş Tanrıçası’nın izlerini hala görüyoruz” dedi.
Keser’e göre tanrıça heykellerinin üzerindeki parlak taçlar, isimleri farklı olsa da, anlaşılan eski Yunan ve Roma medeniyetlerindeki güneş tanrıçası özelliklerini anımsatıyor. “Bizans dönemine gelince Meryem Ana’nın başındaki ışık halelere dönüşecek.”
Keser, insanları kötülük ve kötü düşüncelere karşı koruduğuna inanılan heykelcinin değerinin paha biçilemez olduğunu vurguladı.
Eserin müzeye kazılarla değil, polisin itinalı çalışması sonucunda getirildiğini kaydeden Keser, “Polisin gözetimi ve gizli operasyonu olmasaydı belki bu eseri göremezdik” dedi.