30 March 2023 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Büyük İskender’in Kaybolan Mezarı Venedik’de mi?

Makedonyalı III. Aleksandros namı değer Büyük İskender’in kaybolan mezarının Venedik’de olabileceği teorisi konuşulmakta. Büyük İskender’in kaybolan mezarı Venedik’te olabileceğine dair teori Andrew Chugg’un “Büyük İskender’in Mezarı Arayışı” adlı kitabında yer alıyor.

Büyük İskender (M.Ö. 20 Temmuz 356- 10 Haziran 323), genç yaşta (20 li yaşlarında) babası II. Filipİn tahtına geçmişti. Hükümdarlığının büyük kısmını Güneybatı Asya ve Kuzeydoğu Afrika’ya düzenlediği başarılı seferlerle geçirmiştir. Bu başarılı seferler Büyük İskender’i Yunanistan’dan Kuzeybatı Hindistan’a kadar uzanan antik dünyanın en büyük imparatoru yapmıştır.

Pers Ahameniş İmparatorluğu’nu ortadan kaldıran ve Hindistan’ı fetheden Büyük İskender, geri dönüş kararı aldı ancak yolda ölmüştür. Büyük askeri başarılara imza atan ve antik dünyanın en güçlü en büyük imparatorluğun hükümdarı olan Büyük İskender’in cesedi ve bulunduğu mezar bu tarihten itibaren sırlara bürünmüştür.

Büyük-İskender_in-ölümü
Pers Ahameniş İmparatorluğu’nu ortadan kaldıran ve Hindistan’ı fetheden Büyük İskender, geri dönüş yolunda ölür.

Büyük İskender’in mezarı ortadan kayboluyor

Hindistan dahil birçok yeri fetheden Büyük İskender’in cansız bedeni, Ptolemy tarafından Mısır’ın Memphis kentine gömüldü. Ancak, daha sonra oğlu mezarı buradan İskender’in kendi adına kurduğu İskenderiye kentine taşır ve altın bir tabut içine koyarak gömer.

Büyük İskender’in mezarı çok uzun yıllar sonra bile Julius Caesar, Augustus, Caligula, Septimius Severus ve Caracalla da dahil olmak üzere birçok Roma imparatorunun ziyaretlerine tanık olur. Bir başka kayıtlarda ise; Kleopatra, İskenderiye’nin mezarından Octavian Augustus ile savaşlarını finanse etmek için altın alması yöre halkını çok kızdırmış olması mezara verilen önemin ne kadar fazla olduğunu göstermektedir.

Birçok Roma imparatorunun ziyaretlerinden sonra M. S. 400 yılında John Chrysostom İskenderiye’yi ziyaret etti ve ünlü mezarı istedi ancak mezar ortada yoktu. Büyük İskender’in mezarı ile ilgili en son kayıt MS 390 dolaylarında, Libanius aktarmıştı. Libanius, “İskenderiye’nin cesedinin sergilendiği İskenderiye” yorumunu yaparak mezar yerini işaret etmişti.
İskender’in mezarının kaybolduğuna dair emarelerin ortaya çıktığı zaman dilimi Hristiyan inancının yayıldığı dönemdir. Hristiyan inancını benimseyenler, pagan kültürünün tüm değerlerini ortadan kaldırmaya başlamışlardır. Heykeller, mezarlar ve diğer maddi varlıklar kırılıp dökülmüşlerdir. Ayrıca, MS 389 ile 391 yılları arasında İmparator Theodosius’un yayınlandığı “Theodosian Kararnameleri” ile Hristiyanlık tek yasal din olarak belirlenmiş ve pagan uygulamaları yasaklanmıştı. Bu yıkılıp dökülme hareketlerine bu kararname de tuz biber olmuş sonraki yıllarda, sayısız pagan tapınağının ve kutsal yerlerin yıkılmasına neden olmuştur. Yaşarken Büyük İskender, kendisini tanrı olarak göstermeye çalışmış olması ve ölümünden sonra ise sevenlerinin onun mezarına kutsiyetlik aktarması Hrıstiyanlar’ın hışmına uğramasına neden olmuş olabilir.

Aziz Mark’ın cesedi Büyük İskender’in cesedinin kaçırılmasında kullanıldı mı?

Hristiyan inancında Aziz Mark’ın yeri oldukça önemlidir. Aziz Mark, İskenderiye şehrinde M.S. 68’de putperestler tarafından şehit edilmiştir. Yine Hıristiyan geleneğine göre; Dorotheus, Eutychius ve Chronicon Paschale, Mark’ın katillerinin Hristiyanlara son bir küçümseme olarak vücudunu yaktığını belirtmiştir.
“Aziz Markos İşleri” adlı bir metin, mucizevi bir fırtınanın alevleri söndürdüğünü ve Hıristiyanların cesedi ateşten alabildiklerini aktarmaktadır. Yazar Andrew Chugg, Aziz Mark’ın varsayılan cesedinin, Hıristiyanlar tarafından yıkımdan kurtarmak için Theodosian Kararnamelerinin ortasında Mark olarak yeniden dillendirilen ünlü Büyük İskender’e ait olduğunu öne sürmektedir.

Aziz-Mark_ın-şehit-edilmesi
Aziz Mark, İskenderiye şehrinde M.S. 68’de putperestler tarafından şehit edilmiştir.

Aziz Mark’ın mezarının taşınmasında Venedik Faktörü

Yukarıda yer alan hikayenin dışında Aziz Mark’ın mezarının taşınmasına ait bir ikinci hikaye de şöyledir. Yüzyıllar sonra Arap kuvvetleri İskenderiye dahil çok Kuzey Afrika fethetmişti. Bölgede Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında gerginlik artıyordu. MS 828’de, iki Venedik ticaret gemisi kaptanı, Aziz Mark’ın varsayılan cesedini güvenli bir yere götürmek için yerel Hıristiyan yetkililerle bir anlaşma yaptı. Cesedi mezarından çıkardılar, içindekilerin yakından incelenmesini önlemek için domuz etiyle kaplı bir vagonun içine koydular ve Venedik’e gitmek üzere gemilerine başarıyla kaçırdılar.

Kaçırılan ceset, Venedikli yetkililer, bugün hala ayakta olan muhteşem Basilica di San Marco’nun altına 1094 yılında toprağa verildi. Yaşanan sel baskınları cesedin zarar görmesine neden olduğu için 1811’de kilise, kalıntıları çıkardı ve ana kattaki yüksek sunağa tekrar gömdü.

Saint Mark cesedinde mumya kalıntıları olayın rengini değiştiriyor

Birkaç bilgi parçası, Saint Marks’ın cesedinin başlangıçta mumyalanmış olabileceğine işaret ediyor. Eski Hıristiyanların pagan mumyalama uygulamalarını takip edeceklerine yönelik bir bilgi yok bu arada… Bu nedenle mumyalama, Mark’ın mezarının farklı bir sakini olduğuna işaret ediyor. 1275’ten La Cronique des Veniciens’deki Martino da Canale, “Dünyanın tüm baharatları İskenderiye’de bir araya toplanmış olsaydı, şehri bu kadar koklayamazlardı” demesi, cesetten gelen baharat aroması ile tutarlı kılmıştı. Ek olarak, kayıtlar, keten sargıların o sırada cesedi mühürlediğini gösteriyor.

Bazilika’daki mozaikler, bedeni bir iskeletten çok sağlam bir ceset olarak tasvir ediyor. Bu sadece bir sanatsal ruhsat olabilir, ancak belki de mumyalanmış bir bedenin başlangıçta Venedik’e geldiğini yansıtıyor da olabilir. Daha fazla ipucu, kalıntıların yüksek sunaktaki mevcut konumlarına nakledilmesinden geliyor. Leonardo Conte Manin gözlemlerinde şu bilgiler yer aldı. Mark’ın yapması gerektiği gibi iskeletin ateşten zarar gördüğünü gösteren hiçbir kanıt içermiyor. İskeletin belirli bölgelerde kumaşa yapıştığı iddiası, şimdi çürümüş olan eski bir mumyanın beklenen durumu ile tutarlıdır.

Aziz Mark’ın mezarında Büyük İskender’in olabileceğini gösteren heykel

Son bir heykel parçası, Aziz Mark’ın mezarındaki bedenin kökenine ilişkin en ilgi çekici ve cevapsız soruları beraberinde getiriyor. Daha büyük bir orijinalin kırık bir kısmı olan büyük bir oyulmuş kireçtaşı parçası, Bazilika mahzeninde Mark’ın orijinal mezarının bulunduğu yerden sadece birkaç metre uzakta bulundu. Şu anda Venedik’teki Aziz Apollonia Manastırı’nda sergilenen blok, kalkan, baldırlar, kılıç ve bir mızrak parçası kabartmasını tasvir ediyor. Bu silahlar, 1998’de Eugenio Polito’nun Andrew Chugg’un araştırmasına başlamadan yıllar önce yaptığı bir çalışmada bağımsız olarak öne sürülen bir gerçek olan Makedon tarzlarıyla tutarlı .

Polito, “Benzer motiflere sahip bir cenaze anıtına ilişkin atıfta bulunulmamış bir parça bugün Venedik’te korunmaktadır, ancak kesinlikle Helenistik dünyadan gelmektedir. Merkezinde bir yıldız motifli bir Makedon kalkanı, bir çift baldır ve uzun bir mızrak bulunmaktadır ( bir sarissa?) ve en küçük tarafında bir kılıç kalıntıları… blok, genel olarak MÖ 3. ve 2. yüzyılın başı arasına yerleştirilebilecek büyük bir anıta ait olmalıdır. ”

Aziz-Mark_ın-Bazilika-mahzeninde-bulunan-cesedinin-yakınında-bulunan-Makedon-mezar-bloğu
Yıldız motifi” Vergina Yıldızı veya Makedonya Yıldızı ile çarpıcı bir benzerlik taşıyor. İskender’in ailesiyle yakından ilişkili bir semboldü ve birçok ilgili mezarda görülebiliyordu.

Makedonya Yıldızı Büyük İskender’i işaret ediyor

“Yıldız motifi” Vergina Yıldızı veya Makedonya Yıldızı ile çarpıcı bir benzerlik taşıyor. İskender’in ailesiyle yakından ilişkili bir semboldü ve birçok ilgili mezarda görülebiliyordu. Bloğa oyulmuş kılıcın Yunan tarzı bir kopsis olduğu tartışılmaz. Mızrağı, iniş açısında taş bloğun tabanındaki mantıksal sonucuna kadar uzatırsanız, boyutu kendine özgü Makedon sarissa ile eşleşir. Babası tarafından geliştirilen bu ölümcül silahlar, Büyük İskender’in dünyayı fethetmesine yardımcı oldu. Bununla birlikte, Roma askeri taktikleri onları geçersiz kıldı ve daha sonra böyle bir mızraktan Roma oymalarını olası hale getirdi. Aziz Mark Bazilikası’nın mahzeninde, belirgin Makedon bağlantıları olan bu oyma, vücudun orijinal dinlenme yerinden bir taş atımından daha az bir mesafede yer alıyordu?

Ayrıca Andrew Chugg, orijinal taşın boyutlarının bir tahminine dayanarak ölçümler yaptı. Levhanın, şu anda British Museum’da sergilenmekte olan Nectanebo II’nin lahitinin dış kaplaması için mükemmel bir eşleşme olduğunu iddia ediyor. Bu lahit uzun zamandır İskender’le ilişkilendirildi. Chugg, İskender’in Memphis’teki muhtemelen ilk dinlenme yeri olduğunu iddia ediyor. Neredeyse tamamlanmış, amaçlanan sakin Mısır’dan kaçmıştı ve Ptolemy İskender’in cesediyle geldiğinde, böyle büyük bir krala uygun geçici bir dinlenme yerine ihtiyaç duyduğunda, görkemli mezar boştu.

Aziz Mark’ın mezarının Büyük İskender’e ait olduğu nasıl kesinleşir

Venedikler’in Mısır’dan kaçırıp getirdikleri Aziz Mark’ın mezarının, son bulgulardan yola çıkarak Büyük İskender’in cesedine ev sahipliği yaptığı nasıl kesinleşir. Kesinleştirme yöntemlerin birisi; çoklu karbon yaş tayini, DNA testi ve diş minesi analizi teknikleri kullanılabilir. Anlaşılır bir şekilde bunlar, vücuttan invaziv numunenin çıkarılmasını gerektirecekleri için daha az çekici olabilir. Bununla birlikte, yalnızca kalıntıların fiziksel muayenesinden çok şey öğrenilebilir.
Bir diğer yöntem ise; görsel bir inceleme, ölüm anında cinsiyet ve yaşı belirlenmesidir. Eski tarihçiler İskender’in kemiğe çarptığı bilinen iki yarasını kaydetmişlerdir, biri alt bacakta ve diğeri “göğüs kemiğinde”, muhtemelen sternumda. Bu iki konumdaki kemik hasarı ve iyileşme kanıtı, daha fazla araştırma yapılmasını gerektirebilir. Bu hasarın olmaması, bedenin İskender’inki olduğu teorilerini reddetmek için yeterli olacaktır. Ek olarak, Manin’in 19. yüzyıldaki gözlemleri , kafatasının sağlam olduğunu ve yüzün yeniden yapılandırılmasını bir seçenek bıraktığını gösterdi.

Marian Vermeulen’in kaleme aldığı yazının orjinalini buradan okuyabilirsiniz.

Banner
Benzer Yazılar

Google Arts & Culture ile Mısır’ın En Önemli Arkeolojik Alanlarını Sanal Olarak Gezin

16 Ocak 2021

16 Ocak 2021

“Firavun mezarlarından Memluk camilerine ve Kıpti manastırlarından Roma villalarına” artık Mısır’ın en önemli arkeolojik alanlarına çevrimiçi turlar yapabilirsiniz. Google Arts &...

İngiltere’nin Roma Dönemine Ait İlk 5. yy. Mozaiği Keşfedildi

15 Aralık 2020

15 Aralık 2020

Araştırmacılar, Gloucestershire’daki Chedworth Roman Villa’sından yeni çıkan kalıntıların İngiltere’nin ilk bilinen 5. yüzyıl mozaiğini tanımlamış olabileceğini duyurdu. Cotswold sitesi, 2....

Batman Müzesi’nde Altın Sikkeler Kayboldu İddiası

20 Haziran 2021

20 Haziran 2021

Batman Müzesi’nde tarihi eser kaçakçıların elinden 2017 yılında kurtarılan  20’ye yakın Roma ve İslam dönemine ait altın sikkenin kaybolduğu iddia...

Smyrna Antik Tiyatrosu’nda 1800 yıllık Satyros heykel başı çıkarıldı

30 Temmuz 2022

30 Temmuz 2022

İzmir, Kadifekale ve Smyrna Agorası arasındaki yamaçta bulunan Antik Smyrna Tiyatrosu’nda yapılan kazılarda M. S. 2. yüzyıla tarihlenen bir heykel...

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Cizre’de Yapılan Müze kompleksi 2022’de Tamamlanacak”

11 Şubat 2021

11 Şubat 2021

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, kızılay Cizre Gönüllü merkezi’nin açılışı ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere Şırnak’a geldi. Hamidiye...

Dünyanın En Eski Yer Adı İşaretleri

4 Aralık 2020

4 Aralık 2020

Dünya’nın tarihi boyunca eski kültürlere ve yaşamlara ilgimiz ve merakımız her geçen gün artarak devam etmekte. Araştırmacılar insanoğlunun merakından yola...

Çin’in Hunan Eyaletinde Keşfedilen Antik Mezar Kompleksi

12 Ekim 2020

12 Ekim 2020

Çin’in Hunan eyaletindeki bir otobanda Han hanedanlığına ait (MÖ 202 – MS 220) tarihlenen bir grup antik mezar keşfedildi. Süregelen...

Madavans Mağaraları Dünyaya Tanıtılacak

6 Nisan 2021

6 Nisan 2021

Bitlis kent merkezine 65 km. uzaklıkta bulunan Ahlat, Selçuklu dönemine ait her biri sanat eseri niteliğindeki mezar taşları ile tanınmaktadır....

Karkamış Antik Kenti kazıları Geç Hitit Dönemine Işık Tutuyor

6 Mayıs 2022

6 Mayıs 2022

Türkiye Suriye sınırında yer alan Karkamış Antik Kenti’nde devam eden kazılar Tunç Çağı özellikle de Geç Hitit Dönemine ait bulgular...

İstinat Duvarı Çalışmasına Bakarken Roma Döneminden Kalma Stel Keşfetti

14 Ocak 2021

14 Ocak 2021

Erdoğan Tunaboylu, Bursa iline bağlı Nilüfer ilçesinde ki Evinin karşısında yapılan istinat duvarının yapımını izlerken Roma döneminden kalma steli keşfetti....

Gre Fılla Höyüğü buluntuları bölgenin Göbeklitepe ile çağdaş olduğunu gösteriyor

4 Ağustos 2022

4 Ağustos 2022

Diyarbakır’ın Kocaköy ilçesindeki Gre Fılla Höyüğü’nde gerçekleştirilen kazılarda elde edilen buluntular bölgenin Göbeklitepe ile çağdaş olduğunu gösterdi. Çanak-Çömleksiz Neolitik Dönem’de...

Prag’da 7.000 Yıllık Gizemli Dairesel Yapı Ortaya Çıkarılıyor

15 Eylül 2022

15 Eylül 2022

Arkeologlar, Çek Cumhuriyeti’nin Prag kentinin eteklerindeki Vinoř bölgesinde bulunan 7.000 yıllık roundel olarak adlandırılan (Çek dilinde ‘rondely’, yuvarlak anlamına geliyor)...

Mezolitik Taş Devri’nde bir çocuk kuş tüyleri, bitki lifleri, kürkü ve köpeği ile gömülmüş

4 Kasım 2022

4 Kasım 2022

Finlandiya’nın doğusunda Outokumpu belediyesi sınırları içinde kalan Majoonsuo’da gerçekleştirilen kazılarda Mezolitik Taş Devri’ne ait bir mezar alanı keşfedildi. Mezar alanında...

Mukiş Krallığı Başkenti Aççana Höyük Kazıları Devam Ediliyor

16 Temmuz 2021

16 Temmuz 2021

Bereketli toprakları, Doğu Akdeniz kara ve deniz ticaretinin önemli kesişme noktası M. Ö. 2 bin yılında varlığı görülen Mukiş Krallığı’nın...

Osmanlı Mezar Taşları Mezarlık Duvarında Kullanılmış

20 Mart 2021

20 Mart 2021

Osmanlı mezar taşları mezarlık duvarı yapımında kullanılmış. İstanbul’un Şile ilçesi’nde Osmanlı dönemi 16 ve 17. yüzyıllarına ait kitabeli mezar taşları...

Yorumlar
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]