Arslantepe Höyüğü’nde arkeologlar, yaklaşık 3.000 yıllık bir yer altı et pişirme fırını keşfetti. Yapı, geleneksel tandıra benzer görünmesine rağmen farklı bir amaç için kullanılıyordu. Bu buluntu, arkeoloji ve gastronomi açısından büyük önem taşıyor.
Malatya şehir merkezine sadece 7 kilometre uzaklıkta bulunan Arslantepe, MÖ 5000’den MS 11. yüzyıla kadar kesintisiz yerleşime sahne olmuş. Yaklaşık 30 metre yüksekliğinde ve 4,5 hektarlık alanı kaplayan höyük, ilk devlet düzeninin izlerini taşıyan saraylar, tapınaklar ve mühür baskılarıyla ünlü. 2021 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edildi ve Anadolu’daki en erken devletleşme örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.
Kazı başkanı Prof. Dr. Francesca Balossi Restelli, 2025 yılı kazı sezonunun Ağustos ayında başladığını ve çalışmaların höyüğün kuzey bölümünde yoğunlaştığını belirtti.

Keşfedilen yapı, dışarıdan tandıra benzer görünse de farklı özellikler taşıyor: Yer altına inşa edilmiş, ocak ayakları pişmiş topraktan yapılmış ve içinde çok sayıda hayvan kemiği bulunmuş. Bu bulgular, yapının ekmek değil, et pişirmek için kullanıldığını ortaya koyuyor. Bu yıl bulunan üçüncü örnek olduğu ifade ediliyor.
Prof. Restelli’ye göre, pişirme yöntemi günümüzde bilinen “kağıt kebabı” tekniğine oldukça benziyor. Eti fırının içine yerleştirip, pişmiş toprak kapakla kapatıyor ve saatlerce, bazen tüm gece boyunca pişiriliyor. Bu yöntem, Malatya’da hâlâ popüler olan uzun süreli et pişirme gelenekleriyle bağlantılı.
Bu keşif, Arslantepe Höyüğü’nün sadece siyasi, dini ve mimari açıdan değil, günlük yaşam ve yemek kültürü açısından da önemli bir değer taşıdığını gösteriyor. Geç Hitit dönemine ait bu fırınlar, geçmişi yeniden “pişiriyor” ve tarih ile günümüz arasında somut bir gastronomik köprü kuruyor.