Orta Asya’nın kalbinde, Türk dünyasının ortak tarihine ev sahipliği yapan Şahruhiye antik kenti, Türk ve Özbek arkeologların yürüttüğü ortak kazı projesiyle yeniden keşfediliyor. Türk devletlerinin izlerini taşıyan bu kadim şehir, bilimsel iş birliğinin güçlü bir örneği olarak dikkat çekiyor.
Taşkent’in kuzeydoğusunda, tarihi İpek Yolu’nun kavşak noktalarından birinde yer alan Şahruhiye, Türk Tarih Kurumu, TİKA ve Özbekistan Bilimler Akademisi iş birliğiyle gerçekleştirilen kazı projesiyle gün yüzüne çıkarılıyor. Kazı çalışmaları, Türkiye’den 14 kişilik uzman ekip ile Özbek arkeologların ilk kez ortaklaşa yürüttüğü arkeolojik kazı olma özelliği taşıyor. Projeye Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuba Tombuloğlu başkanlık ediyor.
2 Bin Yıllık Bir Türk Yerleşimi
Şahruhiye, 1. yüzyılda Benaket adıyla anılıyor ve doğal savunma avantajlarıyla öne çıkan bir kale olarak kuruluyor. Zaman içinde gelişerek, 9.-12. yüzyıllarda demircilik, cam işçiliği ve çömlek üretimi gibi sanayi alanlarında büyük ilerleme kaydediyor. Özellikle Karahanlılar ve Timurlular döneminde bir ticaret ve üretim merkezi hâline geliyor.
TRT Haber’de yer alan bilgilere göre şehir, 1220 yılında Cengiz Han’ın orduları tarafından yıkıma uğradıktan sonra, 1392’de Emir Timur’un hâkimiyetiyle yeniden ayağa kaldırılıyor. Timur, bu önemli şehri oğlu Şahruh’un onuruna “Şahruhiye” olarak yeniden adlandırıyor. Şehir, bir dönem Timurlu ordusunun sağ kanadının konuşlandığı bir garnizon olarak da kullanılıyor.

Kazılarda Saray ve Cephanelik İzleri
Kazı çalışmaları sırasında Emir Timur dönemine ait tahkimat duvarlarının altında büyük yapılar tespit edildi. Bunlar arasında olası saray kalıntıları, cephanelikler ve zanaat atölyeleri yer alıyor. Ayrıca bulunan zırhlar, kasklar, bıçaklar, ok uçları, cam ve seramik parçalar; Şahruhiye’nin, Orta Asya’nın en büyük metalürji ve cam üretim merkezlerinden biri olduğunu gözler önüne seriyor.
Kazı ekibi ayrıca 1560 yılına tarihlenen bir insan iskeleti de buldu. Bu bulgu, dönemin sağlık durumu, hastalıkları ve beslenme alışkanlıkları hakkında detaylı analizler yapılmasına imkân tanıyor.
Tehlike Altındaki Miras: UNESCO Hedefi
Seyhun Nehri kıyısında yer alan Şahruhiye’nin kalıntılarının önemli bir bölümü zamanla nehir sularıyla tahrip olmuş durumda. Kazı ekibi, bugüne kadar korunamayan bölgeleri belgelemenin yanı sıra, alanın kalan kısmını da koruma altına almak için çalışmalar yürütüyor. Projenin en önemli hedeflerinden biri de Şahruhiye’yi UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dâhil etmek.
Kazı başkanı Doç. Dr. Tuba Tombuloğlu şu değerlendirmede bulunuyor:
“Şahruhiye yalnızca tarihî bir kent değil, aynı zamanda 300 milyonluk Türk dünyasının ortak geçmişini temsil eden bir semboldür. Bu projeyle sadece arkeolojik kalıntıları değil, büyük bir medeniyetin izlerini ortaya çıkarıyoruz.”
Kapak fotoğrafı: AA