Hitit İmparatorluğu’nun güçlü krallarından III. Hattusili’nin karısı Puduhepa’nın doğup büyüdüğü yer olan Lawazantiya’nın yerinin belirlenmesini sağlayacak bulgulara Tatarlı Höyük kazıları ile ulaşılmaya çalışılıyor.
Hitit İmparatorluğu’nda önemli ve etkin kraliçe olan Puduhepa, Lawazantiya kentinde doğmuş, büyümüş ve babası ile birlikte Tanrıça İştar’ın hizmetine girmiştir. Kadeş Savaşı sonrası Hattuşa’ya dönmekte olan III. Hattusili, zaferin kendilerine verilmesinden dolayı Tanrıça İştar’a kurban vermek için Lawazantiya’ya gelmiş ve burada gördüğü bir rüya sonrasında Puduhepa ile evlenmiştir.
Hitit tarihinde önemli bir yer olan Tawananna Puduhepa’nın memleketi Lawazantiya’nın bugüne kadar yeri kesinleştirilmiş değildi.
Tatarlı Höyük’ün, Lawazantiya’nın yerini kesinleştirmesine yardımcı olacak
Adana’nın Ceyhan ilçesine bağlı Tatarlı Mahallesi’nde yer alan Tatarlı Höyük’te, yörenin, Tunç Çağı devletlerinden Kizzuwatna’nın en önemli kentlerinden Lawazantiya olduğunu kanıtlayan bulgulara ulaşılmaya çalışılıyor.
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Heyeti Başkanı Doç. Dr. Serdar Girginer, AA muhabirine, 15. sezon kazı çalışmaları ile ilgili olarak şu bilgileri verdi.
“Seramiksiz Neolitik Çağ’dan Erken Roma’ya kadar iskan sunan Tatarlı’nın milattan önce ikinci bin yılda Hitit Dönemi’nde de “megapol” bir kenttir. Buradan çıkacak her buluntunun Çukurova’nın tarihini aydınlatması açısından önemlidir.”
Girginer, üç açmada 16 işçiyle devam eden kazılarda, dört bin yıl önce Orta Tunç Çağı’nda kullanılan çöp çukurunu ortaya çıkardıklarını hatırlattı.
Tarihe ışık tutacak yeni buluntularla karşılaştıklarını ve son olarak bölgede depolama alanı bulduklarını dile getiren Girginer, şöyle devam etti:
“Orta Demir Çağı’na ait mekanda çeşitli depolama kapları bulduk. Onları kazı evine kaldırdık. Bu kapların içi toprakla dolu. Botanikçi ekip üyelerimizle içindeki karbonlaşmış hububat kalıntılarını bulacağız. Büyük kapların içinden ölçü kapları da çıktı ama içerisinde mercimek mi, arpa mı veya buğday mı var onları uzmanlar söyleyecek. Bunun dışında Helenistik Dönem’e ait bir sığır iskeletiyle karşılaştık. Bu iskelet özel bir çukura gömülmemiş. Eğer özel bir çukura gömülmüş olsaydı belki o dönemin Helenistik Dönem’in tanrılarına adak olduğu akla gelebilirdi. Sığır her zaman zenginlerin kestiği, beslediği bir tabakanın hayvanı. Suyu çok seven bir hayvandır, dolayısıyla burası çok sulak bir bölge. Ölü yemeğiyle ilgili de bir yorum yapılabilir ama bizim sığır iskeletimiz büyük ihtimalle olduğu yerde ölmüş. Onunla ilgili de zooarkeolog arkadaşımız bir sürü ayrıntıyı verecek.”
Girginer, çıkan depolama kaplarındaki tohum tanelerinden Orta Demir Çağı’ndaki besinler ve bunların üretim şekilleriyle ilgili bilgilere ulaşmayı hedeflediklerini anlattı.
“Bu höyük, Adana’nın tarihini tekrar yazıyor”
Bu sezon Kalkolitik Çağ ile ilgili de bir açmada çalışma yapılacağını belirten Girginer, şunları kaydetti:
“Bakalım Tatarlı Höyük hangi sürprizlere gebe. Tatarlı Höyük’teki kazılarla Neolitik’in en erken seramiksiz döneminden başlayarak Erken Roma’ya kadar yerleşme şekilleri, karakterleri, insanların elinden çıkan her şeyi incelediğimiz için herhalde bu höyük Adana’nın tarihini tekrar yazıyor.”
Girginer, Çukurova’nın en eski yerleşim yeri olan höyüğün, gün yüzüne çıkan kalıntılarla açık hava müzesine dönüşme yolunda ilerlediğini ifade etti.