3 May 2024 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Tarihin İlk Bilinen Barış Antlaşmasına Açılan Kapı Kadeş Savaşı

Takvimler M.Ö. 1274 yılını göstermekte… Yer günümüz Suriye toprakları içinde kalan Kadeş ovası… Dönemin iki büyük egemen gücü Hititler ve Mısır karşı karşıya geldi. Anadolu ve Mezopotamya topraklarının büyük egemen gücü Hititler ile Ortadoğu da söz sahibi olan yüksek medeniyet sahibi Mısırlılar, tarihin ilk bilinen yazılı uluslararası barış anlaşması ile sonuçlanacak bir savaşa sürüklenmişlerdi.

İki dev ordu çarpışıyor: KADEŞ

İnsanlık tarihinde büyük öneme sahip olan Kadeş Barış Antlaşması‘nın gerçekleşmesine yol açan dönemin siyasi sahnesine kısaca göz atalım.

Kadeş Barış Anlaşmasına götüren süreçte Anadolu’da ilk merkezi yönetimi kurarak imparatorluk haline gelen Hititlerin başında Büyük Kahraman Kral II. Muwaattali, Mısır’da ise firavun II. Ramses bulunmaktadır.

II. Muwaattali, kardeşi III. Hattuşili’yi Yukarı Ülke Hakpiş’e kral olarak atayıp başkenti tanrıları ve ölü ruhları da yanına alarak güneye Tarhuntaşşa’ya taşımıştır (CTH 81) . Bu taşımanın nedenleri arasında Mısırlılar ile aralarında uzun zamandır süren Kuzey Suriye topraklarında yer alan stratejik öneme sahip Kadeş ovasının hakimiyetini sağlamak da düşünülmektedir.

Mısır Firavunu II. Ramses, tahta geçtikten sonra Kuzey Suriye üzerinde azalan hakimiyeti tekrar kurmak için hazırlıklara başlar. Hükümdarlığı elinde bulundurduğu 4. yılında M.Ö. 1274 yılının Nisan ayı ortalarında gerçekleştirdiği irili ufaklı seferler ile vasal kralıkları hatta Amurru krallığını bile tekrar kendi tarafına çekmeyi başarır. Lakin, II. Ramses’in aslı hedefi Kadeş’i almaktı.

Firavun II. Ramses’in bu hasmane saldırılarını haber alan Muwaattali kayıtlara geçen şu kelimeler ile durumun vahametini aktarır. “Ben, majeste, nereye sefere çıkarsam çıkayım, siz tanrılar elimden tutarsınız ve Amurru Ülkesi’ni fethedersem-ister silahlarla yeneyim, ister benimle barış yapsınlar- ve Amurru kralını tutsak alırsam… tanrıları armağana boğacağım”

Tanrılar huzurunda ant içen Hatti Ülkesi’nin Büyük Kahraman Kralı, Amurru üzerinden Mısır’a da ders vermek, otoritesini kabullendirmek için derhal karşı hazırlıklara başlar ve Hakpiş Kralı kardeşi III. Hattuşili’nin de desteğini alarak büyük bir ordu ile harekete geçer.

Kadeş Savaşı iki süper güç Hitit ve Mısır arasında M.Ö. 1274 yılında gerçekleşti.

Hitit ordusunun ilerlemeye başladığını haber alan Ramses ise, bu yaklaşan Hitit ordusuna karşı 4 büyük tabur oluşturdu. Bu 4 büyük tabur; kendisinin bizzat yönettiği Amon taburu, Ptah, Ra ve Set taburları idi.
Ramses’in müteffikleri ile birlikte oluşturduğu bu dört taburun mevcudu Mısır kaynaklarından edinilen bilgilere göre 20 bin piyade ve güçlü donanıma sahip 2 bin atlı arabadan oluşmaktadır. Hititler ise bu konuda yazılı bir kaynak bırakmamış ya da bırakmışlarsa da henüz elde edilemediğinden Hitit ordusunun kuvvet gücü bilgisine Mısır kaynaklarından ulaşılmaktadır. Mısırlılara göre, Hititlerin ordusu 37 bin piyade ve 3 bin 500 atlı arabadan oluşmaktaydı. Bu sayılar dönemin o zamana kadar kurulan en büyük orduların olduğunu göstermektedir.

M.Ö. 1274 yılında 4 taburu ile Kadeş’e doğru yürüyüşe geçen Ramses, Muwaattali’nin kurduğu casus tuzağına düşürmüştür. Muwaattali’nin bilerek Mısır ordusu içine gönderdiği İki bedevi casusunun verdikleri bilgilerle Ramses’in taktiksel hata yapmasını sağlar. Bu hata savaşın ilk gününde Hititlerin Mısırlılar karşısında hakimiyet kurmasına yol açar. Amon taburu dağılmak üzere iken Ramses diğer taburların acele yetişmesini sağlatması, ve ilk gün zaferinin coşkusu ile ganimete dalan Hitit ordusunda yer alan vassal krallık askerlerin düzensizliği bu sefer de Mısırlıları ezici güç durumuna getirir. Ancak, gerek Muwaattali’nin gerekse da kardeşi Hattuşi’nin askeri zeka ve taktiksel hareketleri savaşı Hititler lehine döndürmüştür. Ramses, geri çekilmeye başlayınca Hitit ordusu da Amurru’ya girer.

II. Ramses, Kadeş Savaşı’nın galibi kendisinin olduğunu göstermek için Karnak tapınağına propanga da çizimler yaptırmıştır.

Binlerce insanın öldüğü bu büyük meydan savaşında kimin galip geldiği şu an için bilinmezliğini korumaktadır. Savaş sonrası Mısır’a dönen Ramses’in Karnak tapınak duvarlarına yazdırdığı bilgilere göre bu savaşı Hititler kaybetmişti. Ama bunun iç politikaya yönelik bir propaganda olduğu düşünülmektedir. Hitit kaynaklarında ise başarı Hititlere aitti. Bu başarıyı destekleyici bilgi ise, savaş sonrası Muwaattali’nin, Mısır ülkesinin sınır eyalet kenti Apa’ya kadar ilerlemesi olabilir.

Büyük savaş kardeşim politikasına evriliyor

İki koca gün süren ve yukarıda da değindiğimiz gibi binlerce insanın ölmesine neden olan ve kazananın tam olarak belli olmadığı dönemin en büyük meydan savaşı Kadeş savaşı sonrası Hititlerde dengeler değişmiştir. Mısır’da ise hükümdarlık hala II. Ramses’in elinde idi.

Muwaattali savaş sonrası tanrı olmuştur. Yerine oğlu, Urhi-Teşup (III. Murşili) tahta geçmiştir. Urhi-Teşup hanedanlığının ilk zamanlarında amcası III. Hattuşili ile iyi ilişki içerisindeydi. Hattuşili’de, yiğeni Urhi Teşup’a destek vermekte ve onu korumaktaydı. Lakin, Urhi-Teşup, amcası Hattuşili’yi kendisine rakip olarak görmeye başlayınca onun elindeki tüm yetkileri geri aldı. Bu yetki geri alımı ve Urhi Teşup’un kızdırıcı siyaseti yüzünden Hattuşili’nin tevazusu yerini kine bırakmıştır. Hattuşili, Yukarı Ülke (Hakpiş) krallığı sırasında ve Kadeş’te gösterdiği askeri başarılarla ordu içinde takdir edilen bir kişilikti. Bundan dolayı, askeri ve siyasi kanattan almış olduğu destekle Hattuşili, Urhi Teşup’u tahtan indirerek onu sürgüne göndermiştir. Sürgüne gönderilen Urhi-Teşup, Mısır ülkesine kaçmış ve iadesi istenilmesine rağmen Mısır tarafından verilmemesi kısa çaplı siyası kriz yaşanmasına neden olmuştur.

Kardeşi II. Muwaattali’nin tahtına yiğeni Urhi-Teşup’u devirerek oturan III. Hattuşili, her ne kadar Urhi-Teşup yüzünden Mısır ile belli bir süre sıkıntılar yaşamış olsa da, çoğunlukla Hattuşili hükümdarlığı sırasında Mısırla iyi ilişkiler içerisinde kalmıştır. Bu iyi ilişkilere Hattuşili ve Ramses’i sürükleyen en önemli unsurlardan birisi Kuzey Suriye ticaret yoları üzerinde güçlenmeye başlayan Asur etkisi olmuştur. Kuzey Suriye ticaret yolları uğruna uzun yıllar hasım olan iki ülke bu sefer bu ticaret yolllarının paylaşımı için dostluk ve kardeşlik içinde yaşamaya başlamışlardır. Ve M.Ö. 1286 yılında yaşanan dostluk ve kardeşlik atmosferinin bir göstergesi olarak Hattuşili ile Ramses Kadeş Barış Antlaşması’nı mühürlemişlerdir.

Tarihin ilk bilinen yazılı uluslararası barış antlaşması “Kadeş Barış Antlaşması”

Tarihe ilk bilinen uluslararası yazılı barış anlaşması olarak kayda geçen ve günümüzde Kadeş Barış Anlaşması olarak bilinen III. Hattuşşili tarafından gümüş levhalara yazdırılarak Mısır’a gönderilmiştir. Lakin, günümüze kadar gümüş tablet bulunamamıştır.

Kadeş Barış Anlaşması’nın dili günün diplomatik dili Akadça olarak yazılmış, Hitit ve Mısır tanrılarının şahitliği altında Hitit Kralı III. Hattuşili ve Mısır Firavunu II. Ramses tarafından mühürlenmiştir.
Antlaşmanın kil tablet kopyası, 1906 yılı Boğazköy kazılarında kırık olarak bulunmuştur. Bulunan bu tablet şu an İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergilenmektedir. Mısır tarafında ise, tapınakların duvarlarına kopyalanmıştır. Bu anlaşmanın bir kopyası da şu anda Birleşmiş Miletler binasının 2. katında sergilenmektedir.
Dostluk ve kardeşlik göstergesi olan ve ilk bilinen barış anlaşmasının bir diğer özelliği ise, Hattuşili’nin karısı Pudehepa’nın da mührünün metin üzerinde olmasıdır. Günümüzde dahi hala kadın erkek eşitliği sağlanamamış ve kadının yeri ikinci üçüncü planda olmasına rağmen günümüzden 3500 yıl önce büyük bir antlaşmaya iki büyük kralın mührünün olduğu tablete kraliçenin de mührü yer alması oldukça önemlidir.

Kadeş Anlaşması’nın mühürlenmesi ile Hitit ve Mısır arasında dostluk rüzgarları esmeye başlamıştır. III. Hattuşili ile II. Ramses arasında sıklıkla mektuplaşmalar başlamıştır. Mektuplaşmalarda hitap “kardeşim” olarak kullanılmıştır. Hatta, bu hitap Kraliçe Pudehepa tarafından da kullanılmıştır.

Banner
Benzer Yazılar

Hattuşa’da heyecanlandıran keşif; 3 Bin 500 yıllık hiyeroglif işaretler bulundu

11 Eylül 2022

11 Eylül 2022

Anadolu’da ilk merkezi devleti kuran Hititler’in başkenti Hattuşa, her kazı sezonunda olduğu gibi bu yılda şaşırtan keşfe sahne oldu. Günümüz...

Diyarbakır Zerzevan Kalesi’nde ABD ulusal sembolünü taşıyan bir rozet bulundu

4 Ekim 2021

4 Ekim 2021

Daha önce Roma İmparatorluğu döneminde askeri bir yerleşim yeri olarak kullanılan Diyarbakır Zerzevan Kalesi’nde kazılara devam ediliyor. Kazılarda, ABD’nin Büyük...

Van’da 2800 yıllık Urartu Kalesi Bulundu

17 Haziran 2021

17 Haziran 2021

Arkeologlar, Van ilinin Gürpnar bölgesinde deniz seviyesinden 2.500 metre (8.200 fit) yükseklikte bir dağda 2.800 yıl öncesine dayanan kale kalıntılarını...

Bergama Antik Kenti’nde 2500 yıllık yeni sur duvarları keşfedildi

14 Şubat 2022

14 Şubat 2022

Bergama Antik Kenti’nde MÖ 500 yıllarına tarihlendirilen yeni sur duvarları keşfedildi. Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğünün Bergama Antik Kenti’ni...

3 Bin 500 Yıllık Hitit Kenti Büklükale Kazılarında Yeni Binaların Çıkarılması Hedefleniyor

1 Haziran 2022

1 Haziran 2022

Büklükale, Hitit İmparatorluğu’nun en önemli yerleşim alanlarından biri olarak dikkat çekiyor. Her yıl Mayıs ve Haziran aylarında devam eden Büklükale...

Erken Bizans Dönemi 1400 yıllık yapı restore ediliyor

21 Ocak 2022

21 Ocak 2022

Bodrum’da yer alan en erken MS 6’ncı yüzyıla tarihlendirilen Erken Bizans Dönemi yapı Bodrum Belediyesi tarafından restore ediliyor. Bodrum’un, Çiftlik...

Yumuktepe Höyük’te ortaya çıkarılan 4500 yıllık yapıda tören yemekleri servis edilmiş olabilir.

3 Kasım 2021

3 Kasım 2021

Mersin’de yer alan Yumuktepe Höyük’te gerçekleştirilen 2021 kazılarında çok sayıda çömlek ve yemek fosillerinin bulunduğu 4500 yıllık bir yapı ortaya...

Abydos’da M.Ö 3000’lere Tarihlenen Bira Üretim Tesisi Bulundu

14 Şubat 2021

14 Şubat 2021

Bira, eski çağlardan bu yana tarihin en çok sevilen ve tüketilen içkisi olmuştur. Bira, eski çağlarda sadece insanların tükettiği  bir...

Anaia Höyüğü’nde 13’üncü Yüzyıl Mezarlar Ortaya Çıkarıldı

6 Mayıs 2021

6 Mayıs 2021

Aydın Kuşadası ilçesinde kazı çalışmalarının devam ettiği Anaia Höyüğü’nde 13’üncü yüzyıldan kaldığı tahmin edilen ikisi çocuk 5 insana ait iskeletlerin ...

Patara Antik Kenti Deniz Feneri Yapay Zeka İle Yeniden İnşaa Ediliyor

24 Mart 2021

24 Mart 2021

Patara Antik Kenti içinde yer alan, Roma İmparatoru Nero’nun yaptırdığı ve  M. S. 1481 yaşanan tsunamide yıkıldığı tahmin edilen deniz...

Katar Müzesi Asaila’da Yaptığı Yeni Keşifleri Duyurdu

13 Ocak 2021

13 Ocak 2021

Katar Müzeleri Arkeoloji Bölümü (QM), Katar’ın batısında, Umm Bab’ın yaklaşık 12 kilometre doğusunda yer alan ve ülkenin en eski arkeolojik...

Sular çekilince Kura-Aras Kültürü izlerini taşıyan Pulur Sakyol ve Yeniköy höyükleri gün yüzüne çıktı.

7 Aralık 2021

7 Aralık 2021

Kura Nehri ile Aras Nehri arasında kalan alanda kurganlarla temsil edilen Kura-Aras Kültürü izlerini taşıyan önemli kültürel alanları Pulur Sakyol...

71 yıl aradan sonra Yazılıkaya/Midas Kale arkeolojik kazıları yeniden başlıyor

21 Temmuz 2022

21 Temmuz 2022

Anadolu medeniyetlerinden Friglerin önemli yerleşim alanı Yazılıkaya/Midas Kale’de 71 yıl aradan sonra yeniden arkeolojik kazı çalışmaları başlıyor. Anadolu Üniversitesi öncülüğünde...

Çavuştepe Höyüğü’nde Urartulu kadın yöneticinin mezarına ulaşıldı

8 Eylül 2021

8 Eylül 2021

Geçtiğimiz günlerde atı, sığırı, köpeği ile gömülen Urartulu üst düzey insanının mezarı haberini yapmıştık. Bugünde yine aynı yerde Çavuştepe Höyüğü...

Assos Antik Kenti 500 Gün Boyunca Ziyarete Kapalı

28 Nisan 2021

28 Nisan 2021

Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde bulunan Assos Antik Kenti, 500 gün boyunca ziyaretçilere kapalı olacak. Assos’un uzun bir süre kapalı olmasına antik...

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]