Hurriler; MÖ 16. yüzyılın sonlarına doğru Kuzey-Batı Mezopotamya bugünkü Mardin civarına gelen Indo-Ari kökenli (Indo-Ari terimi Hint-Avrupa dil ailesi içinde bugün Hintçe ile akraba olan Doğu dillerini konuşan bir zümreye verilen addır.) olan savaşçı ve yönetici bir sınıf ile bir devlet örgütü haline gelmişlerdir. Bu devlete ise resmi bir ad olarak Mitanni Devleti denilmiştir.
Halkının büyük çoğunluğunu Hurri’li nüfusun oluşturduğu, yönetici sınıfın ise Mitanniler’den oluştuğu karma bir halk ortaya çıkmıştır. Bu karma halkın yaşadığı Mitanni Ülkesi, yaklaşık olarak M.Ö. 16. yüzyılın ikinci yarısında büyük bir siyasal güç halini almıştır.Mitanni kralları dil olarak Hurrice’yi benimsemişlerdir.
Başkenti Vaşukanni (Ṷašukanni) olan Mitanni Devleti güçlü olduğu sırada Fırat’ın batısında etkin olmaya başlamış böylece Mısır, Hitit ile birlikte dönemin siyaset sahnesinde üçüncü büyük güç olarak araya girmiştir.
En eski Hurri kralları olarak bilinen Kirta ve Şuttarna (Šuttarna) genellikle mühür baskılarından bilinmektedirler. Alalah’ta (Alalaḫ) bulunan mühür baskılarında “Šu-ut-tar-n[a] DUMU Ki-ir-ta LUGAL Ma-i-ta-ni” (Maitani kralı, Kirta’nın oğlu, Şuttarna (Šuttarna)) yazısı okunmaktadır. Kral Sauştatar (Sauštatar) dönemine ait olan bu tabletlerde adı geçen Kirta’nın; Şuttarna’ya(Šuttarna) ait mührü kullanması belki de bu kralın Mitanni Devleti’nin kurucusu olduğunu göstermektedir.
Mitanni coğrafyası genel hatlarıyla, ortasında Habur kollarının meydana getirdiği üçgen olmak üzere, Fırat kavsi ve Dicle’nin üst kesimleri arasında yer almıştır. Mitanni Hanedanlığı, gücünün zirvesindeyken, Habur’dan Mari’ye ve Fırat’tan Karkamış’a kadar olan ticaret yollarını kontrolünde tuttu. Hanedanlık ayrıca, Ninive’deki Yukarı Dicle ve onu besleyen kolların Kontrolünü elinde tutmuştur.
Mitannilerin müttefikleri, Güneydoğu Anadolu’daki Kizzuwatna; Ugarit ile Qanta arasında, denize doğru uzanan Asi Nehri’nin batısındaki Mukish (Alalah – Açana); Asi Nehri’ni doğu kıyısını Alalah’tan aşağıya doğru Halep, Ebla ve Hama ve oradan da Qanta ve Kadeş’e kadar kontrol eden Niya Krallığı’dır.Suriye’nin kuzeyindeki Mitanni toprakları, batıda Doğu Anadolu’yla sınırlanmıştır ve doğuda Nuzi (Bugünkü Kerkük) ve Dicle Nehri’ne kadar uzanır. Güneyde, Halep’ten doğuda Fırat’taki Mari’ye kadar yayılmıştır.
Bütün bu bölge, suni sulama olmadan tarım yapmaya elverişliydi. Sığır, koyun, at ve keçi yetiştirilmekteydi ve Mitanniler binicilik ile at arabaları konusunda ünlüydü. Sümerlerin kullandığı gibi katı ahşap tekerleklerden ziyade kendilerinin geliştirdiği hafif savaş arabası kullanmaları, arabaların daha hızlı ve daha rahat manevra yapabilmelerine olanak sağlamıştır.
Günümüzde Boğazkale yakınlarındaki Hattuşa arşivlerinin kazısında, dünyadaki en eski at antrenman kitapçığı bulundu. Bu kitapçık, MÖ 1345 yılına aittir ve dört tabletten (1080 satır) oluşmaktadır ve Kikkuli adlı bir at eğiticisi tarafından yazılmıştır. Kikkuli, giriş cümlesine şunları yazar: “Mitanni topraklarının usta at eğiticisi olan Kikkuli konuşur” ve devamında atlara verilecek uygun eğitimi ayrıntılı bir şekilde anlatır.
MÖ 16. yüzyılda en tanınmış krallar Kirta, Shuttarna ve Barratarna gibi gözüküyor. Kral Shaushtatar (hükümdarlığı takriben 1430 yıllar), Mitanni’nin sınırlarını Alalah, Nuzi, Assur ve Kizzuwatna’ya kadar genişletti III. Tuthmosis (1479-1425) döneminde Mısır, Suriye bölgesini kendi denetimine alma konusundaki uzun süren mücadelesi neticesinde Mitanni’yi hâkimiyetinde olan Halep şehrinde bozguna uğrattı.
Mısır Hanedanları ile Mitanni arasında, iki ulusun gücünü dengelemek maksadıyla anlaşmanın bir parçası olarak Mitanni Kralı Tushratta’nın kızı Taduhepa ile III. Amenhotep’in evlenmesine karar verildi. Bu anlaşma, Washukanni’de süren Tusratta ve önceki kralın akrabası Shuttarna (Artatama II olarak da bilinir) arasındaki iktidar mücadelesi esnasında yapıldı. Bu iktidar mücadelesinde Mısır Tushratta’yı desteklerken, Hitit Kralı I. Suppiluliuma da II. Artatama’yı destekledi.
Hititlerin gittikçe artan gücünden korkan Mısır desteğini çekmesine rağmen Tushratta başarılı olmak için dimdik ayakta durdu.‘‘Tušratta için diğer bir sorun I.Šuppiluliuma’nın Kizzuwatna kralı ile gerçekleştirdiği ittifak ile Mitanni topraklarını tehdit etmesi olmuştur. Ancak Tušratta’yı asıl etkisiz kılan hamle I. Šuppiluliuma’nın saldırısı ile gerçekleşmiştir. Bu saldırıdan başarılı bir sonuç elde eden I. Šuppiluliuma, Mitanni’nin akıbeti ile ilgili olarak, Mitanni tahtına çıkacak kralın belirlendiği bir antlaşma metni hazırlatmıştır.
Bu antlaşma metninden, Tušratta’nın oğlu Mattiwaza’nın (Šattiwaza) Mitanni kralı olarak atandığı anlaşılmıştır’’.(Mitanni kralı tuşrattanın mektupları s.161-162) I. Suppiluliuma, diplomatik bıkkınlık ve artık Mısır’ın karşılık vermeyecek olmasının verdiği güvenle askerî güçlerini Washukanni’ye yönlendirdi ve bu şehre harabeye çevirdi. Tushratta oğlu tarafından öldürüldü; muhtemelen şehri en az hasarla kurtarmak için. Bu yenilgiden sonra Mitanni, Hitit kralları tarafından yönetildi.
Sonuç olarak; Wassukanni’nin I.Suppılulıuma tarafından ele geçirilmesinin ardından Hititler Mitanni kasabalarına yeni yöneticiler yerleştirdiler, Asuriler Mitanni’ye kaybettikleri bölgenin kontrolünü tekrar ele geçirdi. Tusratta öldürüldü ve oğlu Shattiwaza, Hitit Suppiluliuma’nın varisi oldu (MÖ 1344 – 1322). Aynı zamanda asi Artatama, I. Assur-Uballit (MÖ 1364-1328) liderliğindeki yeniden doğmuş bir Asur’un önem verilmeyen kralı oldu. Wassukanni, M.Ö. 1290 civarında Asur kralı Adad-Nirari tarafından yeniden ele geçirildi.
Mitanni Krallığı var olduğu dönem boyunca birçok olay yaşanmış ve , bulunduğu bölgede çok fazla etki göstermiş ve etkilemiş bunun sayesinde adından söz ettirmiş bir krallık olmuştur.
Kaynak: YILDIRIM, N. (2017) ‘‘ Mitanni Kralı Tuşratta’nın Mektupları Çerçevesinde Diplomatik Evlilikler Üzerine Bir Değerlendirme’’ s. 151-16
EDULJEE, K.E. (2005) ‘‘ Indo-Iranians Of Asia Minor’’