Smyrna Antik Tiyatrosu’nda 2021 yılı kazı çalışmalarında “sanatçı tuvaleti” olarak nitelendirilen latrina bulunmuştu. Arkeologlar şimdi de 2000 yıllık antik geçit, vomitoryum keşfettiler.
Kadifekale ile Smyrna Agorası arasında kalan yamaçta inşa edilmiş tiyatroda 13 kişinin bir arada kullanabileceği “sanatçı tuvaleti” latrinanın ortaya çıkarılmasıyla arkeoloji dünyasında ses getiren bir keşfe imza atan kazı ekibi şimdi de 2000 yıllık L tipi geçit, vomitoryum ortaya çıkardılar.
26 metre uzunluğunda 4 metre genişliğinde inşa edilmiş vomitoryumun oturma sıralarını güçlendirecek kemer ve tonoz bilgisiyle inşa edildiği tespit edildi.
Kazı Heyeti Başkanlığını yürüten İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Türk İslam Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Akın Ersoy, AA muhabirine, 2021 yılındaki kazılarda çok önemli 2 buluntuya rastladıklarını söyledi.
Buluntulardan ilkinin sahne binasındaki tuvalet mekanı olduğunu ifade eden Ersoy, çalışmalarına ilişkin şunları kaydetti:
“Arkeoloji terminolojisiyle ifade edersek latrina yani bir tuvalet tespit etmiştik. Sahne binasında tuvaleti olan bir tiyatro örneğine Akdeniz Havzası’ndaki başka hiçbir tiyatroda rastlanmamıştı. Devamında da vomitoryum yani bir alt geçit bulduk. 1950’li yıllarda alanda çekilmiş bazı fotoğraflarda onu fark etmiştik. Tespitlerimiz üzerine çalışmalarımızı tiyatronun giriş bölümünde yoğunlaştırdık. Oldukça iyi kondisyonda bir yapı ortaya çıkardık. Tiyatroya dışarıdan gelen izleyicilerin oturma yerlerine ulaşmak için kullandığı bir alt geçide ulaştık.”
Ersoy, geçidi “Batı Vomitoryum” olarak adlandırdıklarını ifade ederek, “Doğu Vomitoryumu da olması gerekir. Umarız ki 2022 kazılarında da onu ortaya çıkarız ve böylece İzmir tiyatrosunun 20 bin seyirci kapasitesini vurgulayacak bir başka mimari buluntuyla karşılaşmış oluruz.” dedi.
Smyrna Tiyatrosu’ndaki geçidin kemer ve tonoz sistemleri ile inşa edildiğine dikkati çeken Ersoy, şöyle konuştu:
“Kemer ve tonoz sistemleri Anadolu ve Akdeniz coğrafyasında birkaç örnek dışında Roma Dönemi öncesinde kullanılmıyordu. Roma Dönemi ile örnekler ortaya çıkıyor. Matematik ve statik bilimini buluşturan yeni inşaat teknolojileri söz konu. Aynı dönemde yapılan hamam ve diğer tiyatro yapılarında da tonoz ve kemer sistemlerinin rahatlıkla kullanılabildiğini, buna bağlı olarak da çok büyük ve yüksek yapılar inşa edilebildiğini görüyoruz. Bu yapılar aynı zamanda insanların kötü hava koşullarından kendilerini korumaları ve sığınmaları amacıyla da kullanılmış.”
Doç. Dr. Akın Ersoy, yeni buluntularla İzmir’in tarihi zenginliğinin bir kez daha ortaya çıktığını ifade ederek, “Anadolu’daki Roma Dönemi başlarında Vitruvius adlı bir mimar buradaki tiyatrodan övgüyle söz eder. Bu övgüyü hak eden bir tiyatroyla karşılaşacağımızı kazı çalışmaları öncesinde biliyorduk. Çalışmalarımız bu övgüleri boşa çıkarmadı. Tiyatro yavaş yavaş şekilleniyor.” diye konuştu.