Türkiye’nin zengin tarihi mirası, definecilerin yağmasıyla sınırlı kalmıyor. İmar faaliyetleri, yol projeleri, maden ocakları ve “restorasyon” kisvesi altında yapılan yanlış uygulamalar, antik kentlerimizi ve höyüklerimizi tehdit ediyor. Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gül Işın, bu acı gerçeği çarpıcı örneklerle gözler önüne seriyor.
Höyükten Otoparka
Gazete Duvar‘dan Ceren Deniz’e konuşan Prof. Dr. Gül Işın, “Ankara’daki Hacıbayram Camisi’nin altında höyük olduğunun yıllardır biliyoruz. Bölge plancısı Prof. Dr. Mehmet Tuncer’in beraberinde birçok sivil inisiyatifle birlikte davalar açmasına rağmen, bu alan ne yazık ki belediye tarafından otoparka çevrildi. Tarihte ilk kez böyle bir şey yapıldı. Höyük kazıp otopark yapan tek milletiz” dedi.

Kapadokya’da Tarih Yolu
Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki Kapadokya‘da, turizm bahanesiyle tarihi mirasın içinden geçirilen yol projesi, peri bacalarını ve Bizans manastırlarını geri dönülmez bir şekilde tahrip ediyor. Mimarlar Odası’nın açtığı davalar reddedilse de, bu proje, tarihi ve doğal güzelliklerimize yapılan bir ihanet olarak hafızalara kazınıyor.

Antalya’da Gönüllü Direniş
Antalya’da ise, Orhan Deniz Kaplan gibi bireysel çabalarla kültür varlıklarını korumaya çalışanlar var. Kaplan, “Antalya Kültür Varlıkları Envanteri” çıkararak, tarihi eserlere yapılan her türlü saldırıyı belgeliyor ve kamuoyuyla paylaşıyor. Magydos-Perge güzergahındaki antik yol üzerinde yapılan şantiye çalışmaları, bu duyarlılık sayesinde gündeme taşınıyor.

Hatay’da Defineciler ve “İzinli Tahribat”
Hatay’da, 2024’te ele geçirilen 15 binden fazla tarihi eser, afet bölgesindeki yağmanın boyutlarını gözler önüne seriyor. Prof. Dr. Işın, “Gözbebeğimiz gibi korumamız gereken afet alanında ele geçirilen eserler bunlar. Belki alınan gücenen olur da izinli tahribat diye bir şey de var” diyerek, yetkililerin sorumsuzluğuna dikkat çekiyor.
