Knossos Sarayı, Minos Uygarlığı’na başkentlik yapan antik Knossos’un, ünlü bir mimari yapısıdır. Girit’in kuzeyinde, Kandiye şehri yakınlarında yer alan Knossos’un ünlü sarayını Arkeolog Arthur Evans ortaya çıkarmıştır. Evans, Minos uygarlığı hakkında birçok bilgiye sahip olmamızı sağlamıştır.
Knossos’ta, Neolitik döneme inen yerleşim tabakaları görülmekle beraber en görkemli zaman dilimi Minos Uygarlığı ile yaşanmıştır. M. Ö. 1500 yılına gelindiğinde Knossos’un nüfusu 100 bine kadar ulaşmıştı.
Knossos Sarayı eski görkemli günlerine sanal ortamda kavuştu
Natalie Martin‘in haberine göre, Knossos Sarayı’nın eski görkemli günlerinde nasıl göründüğünü merak edenler için Avustralya sigorta şirketi Budget Direct, sarayı yeniden sanal olarak inşa ettirdi.
Sarayı’ın sanal ortamda inşası için bir mimar ekibi ve çok sayıda masa başı çalışanı katkıda bulundu.
Knossos Sarayı Minos Uygarlığı’nın merkeziydi
Knossos Sarayı, Girit’in kuzey kıyısına yakın, günümüz Kandiye’sinin hemen güneyinde yer almaktadır. Arthur Evans’ın başlattığı kazılar sonucunda sarayın ilk olarak M. Ö. 1900 yılı civarında inşa edildiği düşünülüyor. Saray çok sayıda avlu ve odalardan oluştuğu için labirenti andırmaktaydı.
M.Ö. 1900 civarında inşa edilen Knossos Sarayı, Yunanistan’ın en kompleksi ve Orta Minos IO döneminde inşa edilen ilk saray olduğu düşünülüyor. Saray Geç Minoan IIIC’de, MÖ 1380 – 1100’de büyük ölçüde bilinmeyen nedenlerle terk edildi.
Tunç Çağı boyunca saray, Minos Medeniyetinin törensel, dini, ekonomik ve politik merkeziydi.
Knossos Sarayı’nın arkeolojik alanı, yaklaşık 20.000 metrekareyi kapsıyor, üç dönümlük bir alana yayılmış ve 1.500’den fazla odadan oluşuyor.
Alanın kazılması, tarihçilere Minos Uygarlığı hakkında zengin bir iç görü sağlamıştır.
Saray kazılarında elde edilen kil ve taştan oyulmuş makaralar ve ağırşaklar gibi aletler, var olan bir kumaş yapım endüstrisinin göstergesidir.
Saray temellerinin kalıntıları, küçük koridorlar, merdivenler ve konutlar, atölyeler, idari alanlar içeren özel odalardan oluşan birbirine bağlı geniş bir labirenti ortaya çıkarmaktadır.
Knossos Sarayı’nın karmaşık iç mekanı ortaya çıkarıldığından, kalıntılar boyunca her zaman mevcut olan boğa sembolizmiyle birleşen bu karmaşık yapının, Theseus ve Minotaur Yunan mitinde labirentin arkasındaki uzak ilham kaynağı olduğu tahmin ediliyor .
Ahşap merdivenler, büyük üst odalara götüren çağlar boyunca ayakta kalamadı, ancak muhtemelen bir zamanlar beş kat yükseklikte olduğu tahmin ediliyor.
Ayrıntılı ve gelişmiş bir kanalizasyon sistemi, kanallar ve pişmiş toprak borular su ve sanitasyon sağlıyordu.
Işık kuyuları olarak bilinen yapıdaki dikey şaftlar, doğal ışığı alt seviyelere getirmek için tasarlanmış, havadar ve rahat bir atmosfer yaratmıştır.