Kazakistan’da bir köy okulunun müzesinde tesadüfen fark edilen tek satırlık bir yazıt, Oğuz Türklerinin tarihsel hafızasına dair yerleşik kabulleri sarsacak nitelikte bir keşfe dönüştü. 9–10. yüzyıla tarihlenen Kültöbe Yazıtı, Oğuzların Selçuklu öncesinde de yazı kullandığını ortaya koyarak Türk dili ve siyasi tarihi açısından yeni bir tartışma alanı açtı.
Yazıt, aynı zamanda Oğuzlar ile Hazar Kağanlığı arasındaki ilişkilere dair uzun süredir tartışılan görüşleri yeniden gündeme taşıyor.
Bir Köy Okulunun Müzesinde Saklı Kalan Yazı
Kültöbe Yazıtı, Kazakistan’ın Türkistan kenti yakınlarında bulunan Oranğay köyünde ortaya çıktı. Yazıtın bulunduğu yer ise alışılmış kazı alanlarından biri değil; köydeki bir ortaokulun küçük müzesi. Keşfi gerçekleştiren Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi öğretim üyesi Hayrettin İhsan Erkoç, yazıtla karşılaşma anını şu sözlerle aktardı:
“Oranğay’da Kültöbe adlı bir Oğuz yerleşimine ait kalıntıların bulunduğunu biliyorduk. Köy okulunda küçük bir müze olduğunu öğrenince ziyaret ettik. Gezerken yazıta tesadüfen denk geldik. Ardından kapsamlı bir literatür taraması yaptık ve bu yazıt hakkında bugüne kadar herhangi bir bilimsel çalışma yapılmadığını gördük. Bunun üzerine yazıtı inceleyerek bilim dünyasına kazandırmaya karar verdik.”

Tarihleme Oğuz Göçleriyle Örtüşüyor
Yazıtın kesin tarihi için bilimsel analizler devam ederken, mevcut veriler 9–10. yüzyıllara işaret ediyor. Bu dönem, Oğuzların Orta Asya’daki yerleşim ve göç süreciyle doğrudan örtüşüyor.
Erkoç’a göre, Kazak arkeologların bölgede yürüttüğü çalışmalar Oğuzların 9. yüzyılda bu coğrafyaya geldiklerini, 11. yüzyıl başlarında ise büyük ölçüde bölgeden göç ettiklerini gösteriyor. Bu nedenle Kültöbe Yazıtı, Oğuzların bölgede aktif oldukları sınırlı fakat kritik bir zaman aralığına yerleşiyor.
Tek Satırlık Metin, Büyük Anlam
Kültöbe Yazıtı yalnızca tek bir satırdan oluşuyor. Ancak bu kısa metnin okunması ve yorumlanması aylar süren titiz bir çalışmayı gerektirdi. Yazıtın çözümleme sürecini anlatan Erkoç, öne çıkan ifadeye dikkat çekti.
Erkoç: “Okuma önerilerimiz arasında ‘kazar kan kul’, yani ‘Hazar Hanı’nın kulu’ şeklinde yorumlanabilecek bir ifade öne çıkıyor.”
Yazıt, 6 Ağustos 2025’te belgelendikten sonra Türkiye’de uzmanlarla birlikte yeniden değerlendirildi. Rehber Alparslan Kavaklı ve eski Türk yazıtları uzmanı Erhan Aydın ile yapılan karşılaştırmalı okumalar sonucunda, yorumların örtüştüğü görüldü ve bulguların yayımlanmasına karar verildi.
Oğuzların Yazı Kültürü Yeniden Değerlendiriliyor

Kültöbe Yazıtı’nı bilim dünyası açısından çarpıcı kılan asıl unsur, Oğuzların yazı kültürüne dair yerleşik görüşleri sorgulaması. Uzun yıllar boyunca Oğuzcanın ancak 13. yüzyıl ortalarından itibaren yazı dili olarak kullanıldığı kabul ediliyordu.
Bu yazıt ise Oğuzların Selçuklu öncesinde de Türk yazısını kullandıklarını gösteriyor. Eğer “Hazar Hanı’nın kulu” okuması ilerleyen çalışmalarla doğrulanırsa, bu durum Oğuz Yabguluğu’nun Hazar Kağanlığı ile siyasi veya idari bir bağ içinde olduğu tezini güçlendirebilir.
Yazıtın altında yer alan damga, yalnızca dil tarihi açısından değil, Türk kültür ve kimlik tarihi bakımından da ayrı bir önem taşıyor.
Yazıtın 1990’lı yıllarda kaçak bir kazı sırasında bulunmuş olmasına rağmen bugüne kadar bilimsel literatüre girmemiş olması, Orta Asya’da hâlâ keşfedilmeyi bekleyen pek çok eserin varlığına işaret ediyor.
Kültöbe Yazıtı, yalnızca Oğuzların değil, Türk tarihinin erken dönem yazılı hafızasının sanılandan çok daha köklü ve yaygın olabileceğini gösteren nadir bulgulardan biri olarak öne çıktı.
Hayrettin İhsan Erkoç ve Alparslan Kavaklı tarafından kaleme alınan “Kültöbe Yazıtı: Erken Oğuzlarda Yazı Kullanımına İlişkin Yeni Bir Buluntu” başlıklı bilimsel çalışmayı buradan ulaşabilirsiniz.
