İranlı arkeologlar, İran’ın batısındaki Hamedan eyaletindeki modern Nahavand kasabasının altına gömüldüğüne inanılan esrarengiz Laodikea Tapınağı kalıntılarını gün yüzüne çıkarmak için son bir girişimde bulunacaklar.
Tehran Times’ın yaptığı habere göre, Nahavand’ın turizm şefi Mohsen Khanjan yaptığı açıklamada, altıncı ve son arkeoloji sezonunun Laodikea Tapınağı’nın ana yapısını ortaya çıkaracak şekilde planlandığını duyurdu.
“Esfand ayında (19 Şubat’tan itibaren) başlayacak olan göreve üç milyar riallik bir bütçe (dolar başına 42.000 rial resmi döviz kuru üzerinden yaklaşık 71.000 dolar) tahsis edildi.”
Yetkili, son beş arkeolojik sezonun başarılarıyla ilgili olarak şunları kaydetti: ” [Nahavand’ın] Dokhaharan mahallesinde, Yunanca bir yazıtın yanı sıra, Yunan tanrılarının bronz heykelleri, bir taş sunak, sütun başı, sütun şaftı, sütun kaidesi ve çanak çömlek parçaları gibi diğer önemli nesneler de keşfedildi. ”
“Bu bulgularla ilgili olarak, Nahavand tarihinin daha önce inanılanın aksine, sadece Seleukos dönemine kadar değil, tarih öncesi çağlara kadar gittiği sonucuna vardık.”
Yetkili, “Önceki kazıların sonucu, tarih öncesi yerleşim kalıntıları üzerine bir Seleukos kentinin kurulduğunu belirledi ve altıncı sezonun Laodikea Tapınağı’nın ana yapısını keşfetmeyi amaçladığını söyledi.
Mohsen Khanjan, beşinci kazı sezonunda, önceki dört sezonda yapılan spekülasyonlar ve keşiflere dayanılarak 12 hendek dikkatlice kazıldığını ve bu kazı sezonunun antik kutsal alan hakkında bazı yeni ipuçları verdiğini açıkladı.
Arkeolojik proje aynı zamanda 50 yılı aşkın süredir bina inşa etmesine izin verilmeyen site yakınındaki semt sakinlerinin sorunlarını çözmeyi de hedefliyor.
1943’te arkeologlar, Nahavand halkını hükümetin yasalarına uymaya çağıran Yunanca yazılmış 30 satırlık 85×36 cm’lik eski bir yazıt keşfettiler. Yazıt, Küçük Asya’yı yöneten Seleukos kralı Büyük Antiochus III (MÖ 223-187) tarafından eşi Kraliçe Laodikya için yaptırılan Laodikea Tapınağı’nın varlığını göstermektedir.
Bölgede ortaya çıkarılan yazıtlardan ikisi ve dört bronz heykelciği Tahran şehir merkezindeki İran Ulusal Müzesi’nde sergileniyor. Sütun başlıkları ve kaideleri şu anda Nahavand’ın Hacı Çarşısı’nda ve şehrin diğer birkaç yerinde dekorasyon olarak kullanılıyor.
Antiochus, Seleukoslar arasında en seçkin olanıydı. Bugünkü kuzeydoğu İran ve Baktriya’da (Orta Asya’da eski bir ülke) Partlara vasal devletler kurarak, Mısır kralı V. Ptolemy’ye karşı başarılı bir şekilde savaştı ve MÖ 198’de tüm Filistin ve Lübnan’a sahip oldu.
Daha sonra MÖ 191’de Thermopylae’de ve 190’da Magnesia’da (şimdi Manisa) kendisini mağlup eden Romalılarla çatışmaya girdi. Barışın bedeli olarak Toros dağlarının batısındaki bütün hakimiyetlerini teslim etmek ve çok pahalı haraçlar ödemek zorunda kaldı. Saltanatının başlarında Seleukos İmparatorluğu’nu yeniden kuran Antiochus, sonunda Roma’nın yükselen gücünü tanımadığı için Doğu Akdeniz’deki etkisini kaybetti.
Seleukos İmparatorluğu, MÖ 312’den MÖ 63’e kadar var olan Seleukos hanedanı tarafından yönetilen Helenistik bir devletti; Seleucus I Nicator, Makedonya İmparatoru Büyük İskender tarafından büyük ölçüde genişleyen imparatorluğunun ardından kuruldu. Seleucus, Babil’i (MÖ 321) aldı ve oradan İskender’in yakın doğu bölgelerinin çoğunu kapsayacak şekilde egemenliğini genişletti. İmparatorluk gücünün doruğunda Orta Anadolu, İran, Levant, Mezopotamya, Afganistan, Pakistan ve Türkmenistan’ın bazı bölgelerini içeriyordu.