20 December 2025 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Hansel ve Gretel Masalının Ardındaki Acımasız Tarihi Gerçekler

1314 ve 1317 yılları arasında Avrupa’nın büyük bir kısmını etkileyen bir kıtlık süreci başladı. 1322 yılına kadar devam eden kıtlık süreci boyunca yüksek oranlarda suç kaydı, kitlesel ölümler, hastalık ve en kötüsü de yamyamlığa varan açlık boyutu oldu.

İklim koşullarının stabil kalmaması tarlalarda ekim yapmayı neredeyse imkansız hale getirmişti. Yunanistan’da başlayan kıtlık, İtalya, Almanya ve Fransa’ya ardından İngiltere’ye kadar hızla yayıldı. Yiyecek sıkıntısı zengini fakiri bütün halkı etkiledi.

Peki Hansel ve Gretel gibi bir çocuk masalının bu kıtlıkla alakası ne diye düşünebilirsiniz ama bilim adamları bu masalın ortaçağ’da Avrupa’yı vuran kıtlığın trajik hikayesi olduğunda hemfikirler.

Grimm kardeşler, Hansel ve Gretel’i 1812’de Almanca olarak yayınladıktan sonra tam 160 dile çevrildi.

Hikaye okuyanlara masum gibi görünsede karanlık olduğu kadar şiddette içermektedir. Hikayenin alt yapısını çocuk terketme, yamyamlık girişimi, köleleştirme ve cinayet konularını içermektedir. Bu taraftan bakıldığında hiç de masum olmamakla birlikte aslında dehşet vericidir.

Hikaye’ye çoğu kişinin hakim olduğundan eminim ama yinede olmayanlar için küçük bir hatırlatma geçelim. Hikaye aç anne ve babaları tarafından ormanda terkedilen bir çift çocukla başlar. Çocukların bundan haberi olur ve daha önce bıraktıkları taşları takip ederek evin yolunu bulup dönerler. Anne yada üvey anne babayı tekrar ikna eder ve çocukları birkez daha ormanda bırakmaya karar verilir. Bu kez Hansel, evi takip etmek için ekmek kırıntılarını bırakır ama kuşlar ekmek kırıntılarını yerler ve çocuklar ormanda kaybolur.

Açlık çeken çocuklar, açgözlü bir şekilde yemeye başladıkları zencefilli bir eve gelirler.Ev aslında Gretel’i köleleştiren ve onu cadı tarafından yenilebilmesi için Hansel’i aşırı beslemeye zorlayan yaşlı bir cadı tarafından kurulan bir tuzaktır.

Gretel cadıyı fırına ittiğinde çift kaçmayı başarır. Cadının hazinesiyle birlikte eve dönerler ve kötü annelerinin artık orada olmadığını ve öldüğünü varsayarlar, bu yüzden sonsuza dek mutlu yaşarlar.

Bu şekilde anlatıldığında mutlu sonla biten bir hikayeye benzer, ama gerçek hiçte öyle değildir.

Grimm kardeşler
Jacop ve Wilhelm Grimm

İlk başta da belirttiğimiz gibi hikaye Alman kardeşler Jacop ve Wilhelm Grimm tarafından yazılmıştır. Bu iki kardeş ortaçağ tarihi üzerine çalışmışlardı ve Alman folklorunu derleme konusunda inanılmaz bir tutkuya sahiptiler.

Jacob ve Wilhelm Grimm, hikayelerinin çocuklar için olmasını amaçlamadılar, aksine bu iki kardeş, Napolyon Savaşları sırasında kültürü Fransa tarafından istila edilen bir bölgede Cermen folklorunu korumaya çalışmaktalardı.

Aslında,Grimm kardeşlerin Kinder und Hausmärchen veya Çocuk ve Ev Masalları olarak yayınlanan çalışmalarının ilk baskılarında illüstrasyonlar yoktu. Akademik dipnotlar çoktu. Hikayeler karanlıktı, cinayet ve kargaşayla doluydu.

Hikayeler yine de hızla yakalandı. Grimm’in Peri Masalları o kadar evrensel bir çekiciliğe sahipti ki, sonunda yalnızca Amerika Birleşik Devletleri’nde 120’den fazla farklı baskısı yapıldı.

Bu hikayeler, Cinderella, Rapunzel, Rumpelstiltskin, Pamuk Prenses, Kırmızı Başlıklı Kız ve tabii ki Hansel ve Gretel gibi tanınmış karakterlerden oluşan yıldız bir diziyi içeriyordu.

Hansel ve Gretel’in gerçek öyküsü ise 1314-1322 yılları arasındaki büyük kıtlık sırasında Baltık bölgelerinde ortaya çıkan bir dizi masal grubuna dayanıyor . Güneydoğu Asya ve Yeni Zelanda’daki volkanik faaliyet, dünya genelinde mahsul kıtlığına ve büyük açlığa yol açan uzun süreli bir iklim değişikliği dönemini başlattı.

avrupada yaşanan büyük kıtlık
Bir bilim insanı, Büyük Kıtlığın Avrupa’nın 400.000 mil karesini, 30 milyon insanı etkilediğini ve belirli bölgelerde nüfusun yüzde 25’ini öldürmüş olabileceğini tahmin etti.

Avrupa’da, gıda arzı zaten kıt olduğu için durum özellikle korkunçtu. Büyük Kıtlık vurduğunda sonuçlar yıkıcıydı. Bir bilim insanı, Büyük Kıtlığın Avrupa’nın 400.000 mil karesini, 30 milyon insanı etkilediğini ve belirli bölgelerde nüfusun yüzde 25’ini öldürmüş olabileceğini tahmin etti.

Bu süreçte yaşlılar, gençlerin yaşamasına izin vermek için gönüllü olarak açlıktan ölmeyi seçtiler. Diğerleri çocuklarını öldürdü veya terk etti. Yamyamlığın da kanıtı var. William Rosen, The Third Horseman  adlı kitabında, 1315 yılında “annelerini çocukların doyurduğunu” belirten bir Estonya kronolojisinden alıntı yapıyor.

İrlandalı bir tarihçi, kıtlığın o kadar kötü olduğunu yazdı ki, “insanlar açlıktan öylesine mahvoldular ki, ölülerin cesetlerini mezarlıklardan çıkarıp yediler ve kadınlar açlıktan çocuklarını yedi” diye yazmıştı.

O dönemde insanlar, açlığın etkisiyle kendilerini kaybetmişlerdi. Açlıktan kurtulmak için sürekli olarak bir yerden bir yere gidenler, sığındıkları evlerde gece dövülerek öldürülüyor ve ev sahipleri tarafından yeniliyordu. Çoğu kimse çocukları bir meyve parçası veya bir yumurtayla kandırıp ısısız bir yere götürüyor, öldürüp yiyordu. Ne yazıkki bunların hiç biri bir masal yada hikaye değil gerçekti.

Hansel ve gretel ormanda

Hansel ve Gretel’in hikayesi bu korkunç kaostan doğdu.

Hansel ve Gretel’den önce gelen uyarıcı hikayelerin tümü, doğrudan terk edilme ve hayatta kalma temalarıyla ilgiliydi. Bu hikayelerin neredeyse tamamı ormanı tehlike, sihir ve ölüm için bir tablo olarak kullandı.

Grimm kardeşlerin Hansel ve Gretel’in orijinal versiyonları zamanla değişti. Belki de kardeşler hikayelerinin çocuklar tarafından okunduğunun farkındaydılar ve bu yüzden yayınladıkları son sayıya kadar hikayeleri bir şekilde sterilize etmişlerdi.

Annenin biyolojik çocuklarını ilk versiyonlarda terk ettiği yerde, son 1857 baskısı basıldığında, arketipik kötü üvey anneye dönüşmüştü. Babanın rolü de 1857 baskısıyla yumuşadı çünkü davranışlarından daha fazla pişmanlık duydu.

Bu arada, Hansel ve Gretel’in hikayesi gelişmeye devam etti. Bugün, çocuk yazarı Mercer Mayer’in çocuk terk etme temasına dokunmaya bile çalışmayan hikayesi gibi, okul öncesi çocuklar için hazırlanmış versiyonları var.

Banner
Benzer Yazılar

Umman’da Ziyaret Edilmesi Gereken Yerler

9 Ocak 2021

9 Ocak 2021

Umman’da ziyaret edilmesi gereken bir çok yer var. Bizde bu yazımızda pandemi dönemi boyunca evde çok sıkılanlar için tatil hayali...

Homo sapiens ve Neandertal beraber yaşadı mı?

13 Ekim 2022

13 Ekim 2022

Arkeologlar, insan evriminin son halkasını oluşturan Neandertal ile Homo sapiens tarihin herhangi bir anında beraber yaşamış olabilirler mi? Sorusuna cevap...

Orta Asya’da ilk defa bir Boğa Jeoglifi Keşfedildi

29 Eylül 2021

29 Eylül 2021

Rusya Bilimler Akademisi Maddi Kültür Tarihi Enstitüsü (IIMK RAS) ve LLC Krasnoyarsk Geoarchaeology’den arkeologlar, Rusya’nın Moğolistan sınırına yakın, Tuva Cumhuriyeti’ndeki...

Seyitömer Höyüğü kazılarında 4 bin 500 yıllık urgan parçası bulundu

25 Aralık 2021

25 Aralık 2021

Kütahya’da yer alan Erken Tunç Çağı 2 ve 3’üncü dönemleri ile Roma Dönemi’ne ait yerleşimlerin ortaya çıkarıldığı Seyitömer Höyüğü kazılarında...

Dünyanın En Eski Mumyaları Güneydoğu Asya’da Bulundu: 12.000 Yıl Öncesine Tarihleniyor

17 Eylül 2025

17 Eylül 2025

Bilim insanları, dünyanın en eski bilinçli mumyalarının 12.000 yıl önce Güney Çin ve Güneydoğu Asya’da ortaya çıktığını gösteren bulgular keşfetti....

Hırvat Kıyılarında 6 Bin Yıllık Ada Yerleşimi Bulundu

25 Haziran 2021

25 Haziran 2021

Uydu görüntüleri, Hırvat kıyılarında 6 bin yıllık bir ada yerleşimini ortaya çıkardı. Zadar Üniversitesi’nde profesör olan arkeolog Mate Parica ,...

ABD ve İngiltere’ye kaçırılan 42 tarihi eser Türkiye’ye döndü

2 Şubat 2024

2 Şubat 2024

ABD’de ve İngiltere’de ele geçirilen ve aralarında ünlü Roma İmparatoru Caracalla’nın genç ve yaşlı halini tasvir eden başlarında bulunduğu Anadolu...

Restorasyonu tamamlanan 2300 yıllık Kahta Kalesi ziyarete açıldı

4 Eylül 2022

4 Eylül 2022

M. Ö. 3’ncü yüzyılda Kommagene Krallığı tarafından yaptırılan Kahta Kalesi 17 yıl süren restorasyon çalışmaları sonrası ziyarete açıldı. Adıyaman’ın Kahta...

Atina’da Yunan Tanrısı Hermes’e Ait Heykel Başı Bulundu

17 Kasım 2020

17 Kasım 2020

Antik Yunan Medeniyeti mitolojisinde yolcuların, tüccarların, habercilerin, kumarbazların ve hırsızların tanrısı olarak nitelendirilen Hermes’e ait heykel başı Atina‘da bulundu. Yunanistan...

Almanya’da Batavi savaşçılarına ait nadir bir süvari maskesi keşfedildi

23 Temmuz 2022

23 Temmuz 2022

4 yıl önce Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin Krefeld kentindeki bir savaş alanında bulunan paslı aşınmış bir plakanın, 1. yüzyıla kadar...

Antik Roma’da İkizlerin Dokunaklı Hikayesi: Hırvatistan’da Keşfedilen Roma Mezarı

12 Mart 2025

12 Mart 2025

Hırvatistan’ın Trogir (antik Tragurium) kentinde yapılan son arkeolojik kazılar, Roma dönemine ait, 1. ve 2. yüzyıllara tarihlenen olağanüstü ve yürek...

Dünyanın ilk mobil CT tarayıcısı ile zarflı kil tabletler açılmadan okunabilecek

28 Ocak 2024

28 Ocak 2024

Sümerliler tarafından keşfedilen yazı insanlık tarihinin en önemli mihenk noktasıdır. Günümüze kadar ulaşabilen çivi yazılı kil tabletler, Sümer, Akad, Asur...

Altay’da Keşfedilen Erken Türk Çağı’na Ait Nadir Petroglifler

30 Kasım 2020

30 Kasım 2020

Devlet Arkeoloji Üniversitesi tarafından yapılan bir arkeolojik yüzey araştırması, Ulazhonsky Bölgesi’ndeki Pazyryk mezar höyüklerinin yakınında bulunan ortaçağ kaya sanatı incelendi....

Notre Dame Katedrali’de bulunan iki lahit sırlarını ortaya çıkarmaya başladı

12 Aralık 2022

12 Aralık 2022

Bu yılın başlarında Notre Dame Katedrali’nin nef ve transeptinin kesiştiği noktada yapılan bir kazıda bulunan iki lahitten birinin sahibi tespit...

İspanya’da Dev Fenike Savunma Hendeği Keşfedildi

5 Ocak 2021

5 Ocak 2021

İspanya’nın güneydoğusundaki Costa Blanca’daki Alicante eyaleti Guardamar del Segura kasabasında bulunan Cabezo Pequeño del Estaño’nun Fenike bölgesinde kazı yapan arkeologlar,...

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]