21 November 2025 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Antik Yunan “Ejderha Evleri”nin Çözülemeyen Megalitik Gizemi

Muhtemelen Antik Yunanistan’ın Klasik Öncesi dönemine tarihlenen Euboea’nın Ejderha Evleri, henüz tam olarak çözülememiş tarihi gizemlerden biridir.

Yunanistan’ın Girit’ten sonra en büyük adası olan Euboea adasının dağlarında, çoğunlukla Ochi Dağı ve Styra bölgelerinde ‘Ejder Evleri’ adı verilen 23 antik megalitik yapı bulunuyor.

Ejderhalarla hiçbir ilgileri olmamasına rağmen, “drakospita” veya ejderha evleri olarak adlandırılan bu yapılar, mimarileri, sadelikleri ve dayanıklılıkları ile günümüzde hala takdir edilmektedir.

Bu megalitik evler, Hanedan Öncesi Mısır’daki Djoser’in basamaklı piramidine ve Kolomb öncesi Teotihuacan tapınak komplekslerine benzeyen harçsız yapılardır. Çoğunlukla kare veya dikdörtgen olmak üzere taşlardan yapılmıştır.

Çoğu zaman devasa yekpare taşlar kullanılır. Dikkat çeken bir diğer özellik ise temelsiz olmalarıdır. Çatıları, piramidal bir desende birbiri üzerine yığılmış muazzam plakalarla ustaca inşa edilmiştir.

Höyük Oche drakospito, dağın ikiz zirveleri arasında oluşan küçük plato üzerinde 1386 m (4547 fit) yükseklikte yer almaktadır.
Höyük Oche drakospito, dağın ikiz zirveleri arasında oluşan küçük plato üzerinde 1386 m (4547 fit) yükseklikte yer almaktadır.

Bu ejderha evleri hakkında pek bir şey bilinmese de yapı sayısı beklenenden fazladır. Euboea adasında, çoğu Ochi Dağı ile Styra arasında yer alan bu megalitik evlerden yaklaşık yirmi üç tane var. Aslında, birlikte bir geçit oluşturan benzer büyüklükteki iki direk taşı üzerinde oturan tek megalitin büyüklüğü ve ağırlığı, akademisyenleri sürekli olarak hayrete düşürüyor. Bu megalitin yükseltilip direklere yerleştirildiği mekanizma, yapılarının ardındaki mantık kadar gizemlidir.

Uzmanların neden var olduklarını uzun süredir sorguladıkları gerçeğine ek olarak, ejderha evlerinin konumunun da benzer şekilde şaşırtıcı olduğunu eklemek gerekir. Taştan yapılmış bu yapılar, çevredeki alanın uzun mesafeli gözlemine izin veren kilit alanlarda konumlandırılmış gibi görünüyor. Özellikle Ochi’nin (veya Oche’nin) Dragon House’u yaklaşık 1.400m yükseklikte yer almaktadır.

Megalitlerin ağırlığı ve büyüklüğü, bu ejderha evlerinin çok yüksek rakımlarda yer aldığı düşünüldüğünde daha da şaşırtıcı. Bu yükseklikte konutlar inşa etmek için, inşaatçılar bu kadar büyük taşları çok daha düşük bir yükseklikten hareket ettirmek için bir teknik bulması gerekiyordu. Ek olarak, her binanın çatısında, muhtemelen doğal güneş ışığının veya ay ışığının yapıların içini aydınlatmasına izin vermek için orada bulunan Pantheon benzeri bir açıklığa sahiptir.

Drakospito’yu Oche Dağı’nda bulan ilk kişi, onun eski bir tapınak olduğunu düşünen İngiliz coğrafyacı ve jeolog John Hawkins (1758-1841) idi.

Ejderha Evleri Yunanistan

Daha sonra bölgede çalışan araştırmacılar drakospita’nın (veya ejderha evlerinin) boyutlarını ölçtüler ve yönünü gün batımı ve ayın doğuşunun azimutuna göre hesapladılar.

Araştırmacılara göre, MÖ 1100 yılına tarihlenen ve yapının içinde keşfedilen eserlere dayanan daha önceki arkeolojik tarihlemeyle uyumlu olan bir Sirius yükselişi yönelimi, yapının dini veya astronomik bir amaca hizmet ettiğini gösteriyor. En azından, Oche Dağı’ndaki ünlü drakospito’nun hem bir ibadet yeri hem de astronomi için tarihi bir gözlemevi olarak hizmet ettiği iddia edilebilir.

Yerel halk, bunların çiftlik evleri, barınaklar veya askeri yapılar olduğuna inanıyor. Eski yerel geleneğe göre, “ejderha” kelimesi sadece efsanevi canavara değil, insanüstü güce sahip herhangi bir kişiye atıfta bulunuyordu. Bu, birçok kişinin evlerin kökeninin eski Yunan tanrılarına dayandığına inanmasına neden oldu.

Styra yakınlarındaki Pálle-Lákka Dragò olarak bilinen üç drakospita özellikle heybetlidir, ancak hepsinden daha etkileyici olanı Oche Dağı'ndaki drakospito'dur.
Styra yakınlarındaki Pálle-Lákka Dragò olarak bilinen üç drakospita özellikle heybetlidir, ancak hepsinden daha etkileyici olanı Oche Dağı’ndaki drakospito’dur.

Arkeolojik kazılar da yapıldı, ancak ejderha evlerinin gizemlerine çok az cevap verdiler. 1959’da Profesör Nikolaos K. Moutsopoulos, Oche Dağı drakospito ve on bir benzer binayı inceledi ve 1960 ve 1978-1980 yıllarında çevredeki alanı kazdı. Mount Oche binasının içinde çok sayıda çanak çömlek ve ayrıca içinde bazı mutfak eşyaları ve hayvan kemiklerinin olduğu bir yeraltı yapısı olan bir apothetes, ayrıca Klasik Öncesi Dönem’den Helenistik Dönem’e kadar uzanan çanak çömlek parçaları ve yazıtlar keşfetti; çanak çömlek parçalarından birinin üzerinde bilinmeyen bir yazı tipine sahip yazıtlar vardı.

Bu yapılara “doğaüstü varlıkların meskenleri” olarak atıfta bulunmak, nasıl yapılar oldukları ve/veya onları kimin inşa ettiği hakkında daha fazla bilgi sahibi olunana kadar dikkate değer ölçüde doğru bir tanımlamadır.

Kapak Fotoğrafı: Wikiwand

Banner
Benzer Yazılar

Caligula’nın Ünlü Zevk Bahçesi

12 Ocak 2021

12 Ocak 2021

12 Sezar’ın dördüncüsü olan Caligula (31 Ağustos 12- 24 Ocak 41) – resmi adı- Gaius Julius Caesar Germanicus – Julio-Claudian...

Kibyra Antik Kentinde Yeni Keşifler

27 Kasım 2020

27 Kasım 2020

Burdur ilindeki Kibyra antik kentinde ait iki tanrı heykeli ortaya çıkarıldı. Kibyra (veya Cibyra Magna), MÖ ikinci yüzyılda dört şehir...

Süpermarket inşaat alanında Roma taban mozaiği bulundu

18 Mart 2023

18 Mart 2023

Oxford Arkeolojisi arkeologlarından oluşan bir ekip, İngiltere’nin Buckinghamshire kentindeki Olney kasabasında kurulacak süpermarketin inşaat alanında Roma taban mozaiği keşfetti. Bir...

İtalya’da Nebatilere ait bir tapınağın kalıntılarına ulaşıldı

12 Nisan 2023

12 Nisan 2023

İtalyan sualtı arkeologları, MS 1. yüzyıla tarihlenen Nebatilere ait bir tapınağın iki mermer sunağını keşfettiler. Sunaklar, İtalya’nın Campania bölgesindeki Phlegrean...

İngiltere’de Romalılara Ait Tuz Üretim Alanı keşfedildi.

9 Ekim 2020

9 Ekim 2020

Spalding Western Relief Road için hazırlık çalışmaları kapsamında bir grup arkeolog Pinchbeck’te bir kazı çalışması yürütüyor. Yine bu çalışmalar kapsamında...

Antik Dünya’nın en büyük agorasına sahip İtalya’nın Selinunte kentinde yapılan kazılarda “Sonuçlar beklentilerin çok ötesine geçti”

29 Temmuz 2022

29 Temmuz 2022

Yunan döneminin en önemli arkeolojik alanlarından biri olan İtalya’nın Selinunte Antik Kenti’nde, 33.000 metrekarelik alana sahip antik dünyanın en büyük...

Araba Yarışları Konstantinopolis’i Nasıl Kurtardı?

16 Şubat 2021

16 Şubat 2021

Araba yarışları “ludi cirenses” Roma ve Bizans İmparatorlukları için vazgeçilmez sporlardan biriydi. Ludi’lerin düzenlendiği günler tatil günleri kabul edilirdi ve...

Roma’yı sarsan Teutoburg savaş alanında yok edilen 19. Lejyonu’nun metal imzası keşfedildi

6 Aralık 2022

6 Aralık 2022

Araştırmacılar, yeni bir kimyasal analiz yöntemi kullanarak, Almanya’nın Kalkriese kentindeki Teutoburg Ormanı Savaşı alanında elde edilen eserlerde Roma 19. Lejyonu’nun...

Kıbrıs’ta Stibadium Mimari Yapısı Bulundu

13 Temmuz 2021

13 Temmuz 2021

Baf Arkeoloji Parkı’nda kazı çalışmalarına devam eden arkeologlar, stibadium adı verilen mimari yapı ortaya çıkardılar. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer...

Antik Çağın En İyi 5 Komutanı

31 Ocak 2021

31 Ocak 2021

Dünya’nın her yerinde ordu muhafazakar bir kurumdur ve bu nedenle eski dünyanın askeri liderleri, kariyerlerinin sona ermesinden binlerce yıl sonra bile...

Bulunan İskelet Vezüv’den Kaçanları Kurtarmaya Çalışan Subaya Ait Olabilir

11 Mayıs 2021

11 Mayıs 2021

2.000 yıl önce patlayan Vezüv Yanardağı birçok insanın ölümüne yol açmıştı. Patlamanın şiddeti ve Vezüv’ün çıkardığı lav ve küf bulutu...

London Bridge yakınlarında nadir bir Roma mozaiği keşfedildi

22 Şubat 2022

22 Şubat 2022

Londra Arkeoloji Müzesi’nden bir arkeolog ekibi, Southwark’taki London Bridge yakınlarında ki bir alanda bir odayı süslemiş olabilecek iyi korunmuş nadir...

Mısır’da Bulunan Mumya Portresi ile Mumyanın 3D Rekonstrüksiyonu Karşılaştırıldı.

15 Ekim 2020

15 Ekim 2020

Bilim adamları bizleri şaşırtmaya devam ediyor. Ms.1000 ‘ler de yaygın bir gelenek olan ölü gömme işlemlerinde mumyaların yüzüne koyulan ölü...

Ege antik kentlerinde bulunan taşlar Yunan masa oyununun parçası olabilir

10 Ekim 2022

10 Ekim 2022

Arkeologlar, Ege ve Akdeniz’de yer alan antik yerleşimlerde bulunan taş kürelerin, Yunan masa oyununun bir parçası olabileceğini düşünüyorlar. Yunan masa...

Antik Roma Kenti Sınırlarını Gösteren Nadir Sınır Taşı Bulundu

17 Temmuz 2021

17 Temmuz 2021

İtalyan arkeologlar, Roma döneminden kalma kanalizasyon şebekesinin kazımı sırasında antik Roma kenti sınırlarını belirleyen nadir sınır taşlarından birisini buldular. MS...

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]