Arkeologlar, Danimarka’da 5000 yıl önce insan kurban edildiğine dair kalıntılara ulaştılar.
İnsan kurban edilmiş olabileceğini gösteren iskelet kalıntıları, Danimarka’nın Zelanda adasındaki Egedal’da keşfedildi.
Kemikler, belediye binası çevresinde geliştirilmesi planlanan bir alanın arkeolojik araştırmasında bulundu.
Kazılarda önce bir femur (uyluk kemiği) ve çene kemiği bulundu ve daha sonra bacakları, pelvisi ve çenenin daha fazlasını ortaya çıkardı.
Bulunan kemiklerin tek bir bireye ait olduğu belirlendi. Kemikler üzerinde ilk osteolojik incelemede, iskelet kalıntıları üzerinde doğrudan bir kurban edilme kanıtı bulunamamış olsa da, Neolitik bir çakmaktaşı baltasının keşfi ve vücudun yanında hayvan kemikleri ve çanak çömlek konsantrasyonu, Danimarka Neolitik (M.Ö. 3900-1700) ‘den törensel bir kurban bağlamını güçlü bir şekilde göstermektedir.
“Bu Danimarka Neolitik Çağı’nın erken evresi” olduğunu belirten Roskilde’deki ROMU müzelerinde arkeolog ve küratör olan kazı lideri Emil Struve, “İnsan kurban etme geleneklerinin bu kadar eskiye dayandığını biliyoruz – bunun başka örneklerine sahibiz” dedi.
Struve, cesedin yakınında bulunan çakmaktaşı balta kafasının yapıldıktan sonra cilalanmadığını ve hiç kullanılmamış olabileceğini ve bu nedenle bunun da kasıtlı bir ölü hediyesi olmasının muhtemel göründüğünü söyledi.
Baltanın stili onu M.Ö. 3600 yıllarına tarihlendirir.
Antik Egedal’ın etrafındaki alan, yerleşim yerleriyle noktalanmış Værebro nehri vadisi boyunca iyi seyahat edilmiş bir ulaşım koridoruydu. Buluntu alanı bataklık bir alandı ve ondan gelişen bataklık, 20. yüzyıla kadar turba için hala aktif olarak mayınlıydı. Bataklık gövdeleri, turba bataklıklarının anaerobik ortamında meydana gelebilecek yumuşak doku ve organik materyallerin korunması ile bilinir, ancak sadece bu bireyin kemikleri korunmuştur.
Kalıntılar şimdi temizleniyor ve inceleniyor. Araştırmacılar, kemiklerin tam yaşını belirlemek için radyokarbon yöntemini kullanacaklar. Ayrıca, dişlerdeki aşınmayı dikkate alarak tarih konusunda kesinleştirmeyi sağlamayı düşünen araştırmacılar ayrıca cinsiyeti de pelvisin şekline göre belirlemeyi düşünüyorlar.
Antik DNA’nın dişlerden çıkarılıp çıkarılamayacağı konusunda daha fazla soru cevaplanabilir.