Duygusal evrim, yerleşik kültüre geçen toplumlarda öbür dünya bilincini oluşturmaya başladı. Bu bilinç, ölü gömme ritüellerinin oluşmasını ve çeşitlenmesini sağladı.
İnsanlar, sevdiklerini kaybedince onlarla arasında ki bağın kopmaması, anıların taze ve devamlı kalabilmesi ve en önemlisi de diğer dünya yolculuğuna hızlı ve sorunsuz başlayabilmesi için çeşitli uğurlama ritüelleri geliştirdiler.
Bu ritüellerin bilinen en eski uygulamalarından birisi Neolitik Çağ’da yaşamın devam ettiği evlerin altı ya da sekilerin içine ölüleri gömme şeklidir. (inhumasyon, ceset halinde toprak altına gömme)
Bu ölü gömme şekline çoğunlukla, Anadolu’da Neolitik Çağ yerleşimi Çatalhöyük’te karşılaşıyoruz.
Bu gömme şeklinden başka en çok görülen bir diğer uygulama kremasyon, ölülerin yakılarak gömülmesidir.
Kremasyon nedir?
Kremasyon, cesedin derisinin, kaslarının tamamen kemiklerin ise büyük ölçüde bozulmasını sağlayacak şekilde yakılarak uygulanan gömme ritüeline verilen isimdir.
Kremasyon işlemi, cesetten geriye kalan kemik parçacıkları ve küllerin toplanması ve urne olarak tabir edilen mezar kabı içine konulması ve toprağa gömülmesi işlemlerinden ibaret bir ölü gömme şeklidir.
Kül ve kemik parçaları her zaman urnelerin içine konulmamakta doğrudan toprağa da gömüldüğü görülmektedir.
Cesedin bazı durumlarda kısmen yakıldığı da bilinmektedir.
İnsanlar ölülerini neden yakarak gömmeyi tercih ediyorlardı?
İnsanların ölülerini yakarak gömmeyi tercih etmelerinin sebepleri arasında şunlar sayılabilir.
Ölen kişinin ruhunun ve bedenin günahlardan temizlenmesi
Öteki dünya yolculuğuna başlayan bedenin ve ruhun eksiksiz olarak ulaşabilmesi
Ölünün ruhunun huzura erdirilmesi ve ruhun bedene geri dönmemesinin sağlanması
Ruhun bedenden çıkışı ve öteki dünyaya geçişinin hızlandırılması
Anadolu’da yakarak ölü gömme ritüeli nerelerde görülüyor
Yeryüzünde bilinen en eski yakarak ölü gömme (kremasyon) ritüeli, Avustralya’nın Mungo Gölü’nde bulunan 26 bin yıllık gömmü olarak kayıtlara geçmiştir.
Kremasyona Yakındoğu’da Levant bölgesinde Kebara Mağarası ve Wadi Hammeh’in Natufyan kültür evrelerinde(yakl. M.Ö. 11500-9500) karşılaşıyor. Ayrıca, Gezer, Jericho ve Ala Safat yerleşimlerinin Proto-Urban A Dönemi’ne ait yapı katlarında da kremasyon geleneğinin varlığı görülmüştür.
Anadolu’da kremasyon geleneğinin, Akeramik Neolitik Çağ’a kadar uzandığını gösteren sonuçlara ulaşılmıştır. Çayönü’nde yapılan kazılarda, Kafataslı Bina’nın kuzeyindeki bir çukur içinde depolanan çok sayıda kemiğin bazılarında belirgin yanma izleri tespit edilmiştir.
Yine Çayönü Akeramik Neolitik Dönem’e ait DE yapısının kuzeyindeki bir platformunda kremasyon izleri ile karşılaşılmıştır. Platformda bulunan İskeletin ayak ucuna çakmaktaşı ve obsiyenden gibi bazı aletlerin bırakıldığı belirtilmiştir. Gözlemlenen yanma izleri bilinçli bir uygulama sonucunda kalmış ise kremasyon geleneğinin Anadolu’daki en eski kanıtlarını oluşturmaktadır.
Demirköy, bir diğer kremasyon uygulamasının görüldüğü merkezdir. Burada ortaya çıkarılan iskeletin bir dereceye kadar yakılmış olduğu kaydedildi.
Neolitik Çağ yerleşimlerinden biri olan Aşıklı Höyük’te de kremasyon ile ilgili bulgulara varılmıştır. Yerleşimde ele geçen iskeletler üzerinde inceleme yapan Arkeometri uzmanı M. Özbek, Aşıklı Höyük’te inhumasyon geleneğinin yanında kremasyon geleneğinin de var olduğunu gösteren bulgular tespit ettiklerini söyledi. Özbek, yerleşim alanında cesetlerin 200 C’yi geçmeyen hafif bir ateşe maruz bırakıldığını Her yaştan ve her cinsiyetten bireylerin yakılabildiği hatta birkaçaylık bebeklerin bile yakıldıktan sonra gömüldüğünü raporladı.
İslâhiye Ovası’nda, Gedikli-Karahöyük’te, Erken Tunç Çağı’nın sonundan M.Ö. II. binin başına kadar uzanan süreçte kullanılan mezarlıkta, 270’e yakın yakarak gömme mezar bulunmuştur. Gedikli mezarların ölü yakma geleneğini gösteren birçok bulguyu içermesi, bu geleneğin Anadolu’ya geliş yönüne ışık tutması ve M.Ö. II. binde Anadolu’da yaygın hale gelen bu geleneğin öncüsü olması bakımından da büyük öneme sahiptir.
Erken Tunç Çağı’na ait yakarak gömme geleneği Girnavaz yerleşimde de tespit edilmiştir. Yerleşimin kuzeydoğu terasındaki mezarlıkta bulunan ve ikinci kezkullanıldığı görülen kerpiç sanduka mezarlardan birisinde kemikler üzerinde yer yer yanık izlerine rastlanmıştır. Özellikle iskeletlerden birinin kemik yapısı bozulmayacak şekilde tamamen yandığı ifade edilmiştir.
Kaynak Hamza Ekmen, Yeni Veriler Işığında Başlangıcından M.Ö. II. Binin Sonuna Kadar Anadolu’da Yakarak Gömme (Kremasyon) Geleneği, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (2012/1)