5 December 2025 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Tanrıça Kybele Anavatanına Dönüyor

Bu toprakların hazineleri yıllarca yasadışı yollarla kaçırılmıştı. Bu hazinelerin birisi de bolluk ve bereket tanrısı Kybele Tanrıçası‘ydı. 60 yıl önce öz vatanından kaçırılan Kybele, nihayet hasretliğine son veriyor ve asıl toprağına tekrar dönüyor.

60 yıllık hasretliğin bitişini Kültür ve Turizm Bakanlığı verdi. Bakanlık konu ile ilgili bir açıklama yayınladı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Kybele’nin dönüşü ile ilgili yayınladığı basın bildirisinde şu bilgilere yer verildi.

Türkiye’den 1970’li yıllarda İsrail’e kaçırılan “Kybele Heykeli” uzmanlarca milattan sonra 3’üncü yüzyıla tarihlendiriliyor.

Yapılan incelemeler neticesinde, söz konusu heykelin tipolojik özelliği, kullanılan mermerin cinsi, işçiliği ve yazıtından edinilen bilgiler ışığında kuvvetle Anadolu kökenli olduğu anlaşılıyor.

Bir müzayede evinde satılmak üzere İsrail’den Amerika’ya ulaştırılan eserin iadesi sürecinde Bakanlığın ısrarlı takibi ile eser sahibinin son aşamadaki uzlaşmacı yaklaşımı önemli bir rol oynuyor.

Uzun yolculuk hikâyesinin ayrıntıları ise şöyle:

Türkiye’den kaçak yollarla İsrail’e ulaşan Roma Dönemi eseri olan “Kybele” burada bir İsrail vatandaşı tarafından satın alınıyor.

Yurt dışına çıkarmak üzere 2016 yılında İsrail makamlarına başvuruda bulunan eseri elinde bulunduran kişi heykelin Anadolu kökenli olduğunu beyan ediyor.

İsrail makamlarının eser fotoğraflarını Türkiye’ye iletmesi üzerine ise hemen takibe başlanıyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı eser Amerika’ya ulaşmak üzereyken Anadolu kökenli olduğunu bildiriyor.

Ancak eser sahibinin heykeli bir müzayede evi aracılığıyla satmak istemesi üzerine Bakanlık ABD makamlarından bu satışın durdurulmasını talep ediyor.

Eseri elinde bulunduran kişi bu takibin ardından kendi malı olduğunu beyan ettiği heykele iyi niyetli bir alıcı olarak sahip olduğunu belirterek Amerika’da bir dava başvurusunda bulunuyor.

Anadolu’nun bolluk ve bereket tanrıçası Kybele

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye’nin New York Başkonsolosluğu “Kybele”nin iadesi konusundaki karşı iddialarını mahkemeye taşıyor.

Bir yandan da eserin ülkemize ait olduğunu ispatlamaya yönelik çalışmalar devam ediyor. Bu çalışmalar da yine Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığının Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlıklarının katkılarıyla gerçekleştiriliyor.

Heykelin, 1964 yılında Afyonkarahisar’da yapılan bir yol çalışmasında bulunmuş olan ve ilin müzesinde sergilenen “Kovalık Eserleri”ne tipolojik benzerliğinin İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü uzmanlarınca bilimsel raporla vurgulanması üzerine, kolluk kuvvetleri koordinasyonunda, Afyonkarahisar Müzesi Müdürlüğünce eserlerin çıkmış olduğu düşünülen bölgede 1960-1970’li yıllarda yaşamakta olan kişilerin bilgisine başvuruluyor.

Bu kişiler, kültür varlığı kaçakçılığı yaptığı adli kayıtlardan da bilinen bir şahsın 1960’lı yıllarda bölgede bulunduğunu ve köylerinde kaçak kazı yapan bir kişiden kültür varlığı satın aldığını ifade ediyor.

Ayrıca, ifadesine başvurulan kişilerden birinin heykeli fotoğrafını görmeden tarif edebilmesi ve kaçırılan “Kybele Heykeli”ni diğer benzer heykel fotoğraflar arasından seçebilmesi eserin Türkiye’de bulunduğunun destekleyici bir kanıtını oluşturuyor.

Söz konusu heykelin ortaya çıkarıldığı yıllarda Afyonkarahisar Müzesi Müdürü olarak görev yapmış olan merhum Hasan Tahsin Uçankuş’un ailesi onun kişisel arşivini Bakanlık uzmanlarına açıyor.

Hasan Tahsin Bey’in arşivinde yapılan incelemelerde bir takım belgeler bulan uzmanlar, Afyonkarahisar’da meydana gelen tarihi eser kaçakçılığı olayının o dönem Konya’da ikamet eden bir kişi ile ilişkili olabileceğini sonucuna ulaşıyor.

Bu kişinin de Afyonkarahisar’daki tanık ifadesinde adı geçen kişiyle aynı kişi olması tanık ifadesinin tutarlılığını arttırıyor.

Konya’daki şahsın evine 1960’lı yıllarda yapılan baskına ilişkin bilgiye ulaşmak bu kişinin Afyonkarahisar’dan benzer eserleri yurt dışına kaçırmak üzere bulundurmuş olduğunu gösteriyor.

Konya Müzesi Müdürlüğünce bulunan savcılık belgeleri ise Afyonkarahisar’da anılan bölgede kaçakçılık eylemlerinin olduğunu ortaya koyuyor ve benzer eserlerin yasa dışı edinimi hususunda da ek deliller sağlıyor.

Bilimsel kanıtlar ve eserin ortaya çıkarıldığı yıllarda bölgede yaşayan görgü tanıklarının ifadeleri ile Afyonkarahisar’daki kaçakçılık olaylarına ilişkin belgeler “Kybele Heykeli”nin Türkiye’ye ait olduğunu doğruluyor.

Türkiye’nin hızlı ve titiz takibi sonucunda Amerika’da dava görülmeye başlamadan eser sahibi “Kyble Heykeli”ni uzlaşmacı bir tavır göstererek Türkiye’ye iade etmeyi kabul ediyor.

Kybele Heykeli Hakkında

Kybele, prehistorik dönemlerden itibaren Akdeniz Havzası’nda özellikle Anadolu’da bereket ve bolluğun sembolü ve koruyucusu Anatanrıça olarak tapınım görür.

Kybele’nin iki yanındaki aslanlar ana tanrıçanın doğa ve hayvanlar üzerindeki hâkimiyetini gösterir.

Antik dönem sosyal ve dini yaşamında kişilerin olmuş ya da olmasını diledikleri istekleriyle ilgili ya da inandıkları tanrısal varlığı onurlandırmak üzere tanrı ya da tanrıçalara adak sunmaları yaygın bir gelenektir.

Tanrıyı onurlandırmak üzere tapınaklar ya da kutsal alanlara sunulan materyaller ‘adak objesi’ olarak değerlendirilir.

Kişinin sosyal ve ekonomik statüsüne göre adak objeleri basit bir taş parçasından gösterişli bir heykele kadar çok çeşitlilik gösterir.

Yazıtında da yer aldığı üzere Sideropolisli Asklepiades’ın Oniki Tanrı Ana’ya sunduğu bu Kybele Heykeli bir adak heykelidir.

Heykelin kaidesinde bulunan yazıt bölümünde “Hermeios’un oğlu Sideropolis’li Asklepiades adağı Oniki Tanrı Ana’ya dikti” ifadesi yer almaktadır.

Banner
Benzer Yazılar

Dünyanın en büyük ikinci su altı arkeoloji gemisi denize inmeye hazır

24 Ağustos 2022

24 Ağustos 2022

Dünyanın en büyük ikinci su altı arkeoloji gemisinin inşası tamamlandı. Modern teknolojiler ile donatılmış su altı arkeoloji gemisi denize indirilmek...

Arkeologlar, Gloucestershire’daki bir kazıda yedi mezarda yedi çift Anglo-Sakson broş buldular

5 Nisan 2022

5 Nisan 2022

Arkeologlar, İngiltere’nin güneybatısındaki Gloucestershire’da yapılan bir kazıda ortaya çıkarılan yedi mezarın her birinde birer çift olmak üzere yedi çift Anglo-Sakson...

Zonguldak İnönü Mağarası’nda 5 Bin Yıllık Kömürle Tedavi ve Antibiyotik Direncine Dair Kanıtlar Bulundu

12 Eylül 2025

12 Eylül 2025

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜN) öncülüğünde yürütülen disiplinlerarası bir proje, Türkiye’nin Karadeniz kıyısındaki tarih öncesi topluluklara dair çarpıcı bulgular ortaya...

İtalya’da keşfedilen 7.000 yıllık kanolar, Akdeniz’de denizcilik teknolojisinin erken gelişimini gösteriyor

21 Mart 2024

21 Mart 2024

İtalya’nın başkenti Roma’nın yaklaşık 30 km kuzeybatısındaki Neolitik (Geç Taş Devri) göl kıyısındaki La Marmotta köyünde 7.000 yaşında olduğu tahmin...

İnşaat işçileri 2 bin yıllık Roma mezarları buldu

17 Şubat 2022

17 Şubat 2022

Erken, Orta, Geç Tunç Çağı, Arkaik Dönem, Mısır, Roma, Bizans kültür izlerine ev sahipliği yapan Gazze Şeridi’nde Mısır tarafından finanse...

İskandinav tanrısı Odin’e atıfta bulunan bilinen en eski yazıt

8 Mart 2023

8 Mart 2023

Bilim insanları, 2020 yılında iki amatör arkeolog tarafından bulunan Vindelev hazinesinde ortaya çıkarılan altın bir diskin parçası üzerinde İskandinav tanrısı...

Klazomenai Antik Kenti’nde ilk defa mühür keşfedildi

20 Kasım 2022

20 Kasım 2022

12 İon Kent Devleti’nden biri olan Klazomenai Antik Kenti’nde sürdürülen arkeolojik kazılarda ilk defa kente ait kilden yapılmış mühür keşfedildi....

Peru’daki anıtsal tapınakta zoomorfik tasvirli boyalı kumaşlara sarılmış mezarlar keşfedildi

11 Mart 2023

11 Mart 2023

Peru’nun Barranca şehri yakınlarındaki Cerro Colorado tepesinde yer alan anıtsal tapınak içinde üzerinde zoomorfik tasvirlerin yer aldığı boyalı kumaşlara sarılmış...

Altay’dan gelen genetik veriler, bölgede daha önce bilinmeyen insan topluluğunun varlığını gösteriyor

12 Ocak 2023

12 Ocak 2023

Altay’dan elde edilen genetik veriler daha önce bilinmeyen yaklaşık 7500 yıllık yeni bir insan topluluğunun keşfedilmesini sağladı. Çalışma, Sibirya ve...

Moğolistan’da bir mezarda keşfedilen boyalı bir ahşap eyer, modern biniciliğin en eski kanıtlarını temsil ediyor

14 Aralık 2023

14 Aralık 2023

Araştırmacılar, Moğolistan’ın Khovd eyaletinin engebeli arazisinde halk arasında “atlılar mağarası” olarak bilinen Urd Ulaan Uneet’teki bir mezarda demir üzengi ile...

Smyrna Antik Tiyatrosu’nun kulisinde latrina bulundu

3 Kasım 2021

3 Kasım 2021

2400 yıllık Smyrna Antik Kenti’nin kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan ilginç buluntular heyecan yaratmaya devam ediyor. İzmir’in Kadifekakale semti yakınlarında yer...

Almanya’da Osmanlı Dönemine Ait Eserlerinde Bulunduğu 1000 Yıllık Kilise Ortaya Çıkarıldı

2 Temmuz 2021

2 Temmuz 2021

Almanya’nın Saksonya-Anhalt eyaletindeki Eisleben’de keşfedilen Helfta Kraliyet Sarayı’nın büyük kilisesinin temel duvarları arkeologlar tarafından gün ışığına çıkarıldı. Kilise bu ayın...

Kırk Yıldır Devam Eden Zominthos Minos Sarayı Kazısı Tamamlanmak Üzere

1 Ocak 2022

1 Ocak 2022

Girit adasının Kaz Dağı eteklerinde yer alan bölgenin ilk ve tek Minos sarayının yaklaşık 40 yıl süren kazıları tamamlanma aşamasına...

Runik Yazıtlı Hz. İsa’nın Sözleri Olan Tahta Parçası Bulundu

30 Aralık 2021

30 Aralık 2021

Norveç’te arkeologlar Oslo’da Medieval Park’ta runik yazıtlı üzerinde Hz.İsa’nın sözleri olarak bilinen tahta parçası buldu. Buluntu yerinde ayrıca yine runik...

Portekiz’in Balsa antik Roma kentinde antik balık işleme atölyeleri keşfedildi

19 Temmuz 2022

19 Temmuz 2022

Güney Portekiz’deki en önemli ve sembolik arkeolojik alanlardan biri olan Roma kenti Balsa’da, arkeologlar M. S. 1. ve 2. yüzyıllarda...

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]