Amasya yakınlarındaki Oluz Höyük’te yürütülen kazılarda gün yüzüne çıkarılan bir tandır, Anadolu’nun binlerce yıldır süren mutfak geleneğine ışık tutacak. Toprağın hemen altına yerleştirilmiş, pişmiş kilden yapılmış bu yapı, yaklaşık 2 bin 600 yıl önce, Pers egemenliği döneminde kullanılıyordu. Dikkat çekici olan ise tandırın formunun, bugün Anadolu’nun birçok yerinde hâlâ kullanılan örneklerle neredeyse birebir aynı olması.
Keşif, Oluz Höyük kazılarının son sezonunda gerçekleştirildi. Yerleşmenin Pers dönemine tarihlenen tabakalarında ortaya çıkarılan tandır, gündelik yaşamın en temel unsurlarından biri olan yemek pişirme pratiğinin ne kadar köklü olduğunu gözler önüne seriyor.
Kazı Başkanı İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Şevket Dönmez, tandırın teknik özelliklerine dikkat çekerek, “Bu yapı, gövdesi toprağa gömülü şekilde inşa edilmiş. Kullanım biçimi ve formu, günümüzde Anadolu’da gördüğümüz tandırlarla neredeyse aynı. Aradaki tek fark, 2 bin 600 yıllık olması” değerlendirmesinde bulundu.

Pers Döneminde Oluz Höyük’te Gündelik Yaşam
Oluz Höyük, Orta Karadeniz hinterlandında, uzun süreli yerleşim izleri taşıyan önemli bir arkeolojik merkez olarak biliniyor. Geç Tunç Çağı’ndan Pers ve Hellenistik dönemlere kadar uzanan tabakalarıyla höyük, farklı siyasi dönemlerde yaşamın nasıl sürdüğüne dair güçlü veriler sunuyor.
MÖ 6. yüzyılda bölgenin Ahameniş Pers İmparatorluğu egemenliği altına girmesiyle birlikte Oluz Höyük, imparatorluk düzeni içinde varlığını sürdüren yerleşimlerden biri hâline geldi. Kazılarda ortaya çıkarılan mimari kalıntılar, buranın yalnızca küçük bir kırsal yerleşme değil; konut alanları, depolama mekânları ve idari yapılarıyla planlı bir yerleşim olduğunu gösteriyor.
Yeni bulunan tandır da bu yerleşimin ev içi yaşamına dair somut bir kanıt sunuyor.
Binlerce Yıllık Bir Mutfak Düzeni
Tandır, tek başına bir buluntu değil. Arkeologlar, tandırın tam karşısında, hamur açma ya da tahıl işleme amacıyla kullanıldığı değerlendirilen taş bir tezgâh da tespit etti. Bu düzenleme, alanın açık biçimde bir mutfak ya da yiyecek hazırlama mekânı olarak kullanıldığını gösteriyor.

Bu durum, Anadolu’daki pişirme geleneklerinin sürekliliği açısından büyük önem taşıyor. Neolitik dönemden itibaren ekmek ve tahıl temelli beslenmenin merkezinde yer alan tandır benzeri yapılar, Oluz Höyük örneğinde olduğu gibi, Pers döneminde de kullanımını sürdürüyor. Siyasi iktidarlar değişse de mutfak alışkanlıklarının büyük ölçüde korunduğu anlaşılıyor.
Önceki kazı sezonlarında da bu tabloyu destekleyen bulgular elde edilmişti. Pers dönemine ait bir saray mutfağında bulunan toprak kap içerisinde kemik parçaları ve tahıl tanelerine rastlanmış, yapılan analizler bu kapta keşkek benzeri bir yemeğin pişirildiğini ortaya koymuştu. Araştırmacılar, bu tür yemeklerin söz konusu tandırlarda hazırlanmış olabileceğini değerlendiriyor.
Anıtsal yapılar ve yazılı belgeler çoğu zaman antik imparatorlukları anlamanın temel araçları olarak görülse de, Oluz Höyük’teki bu tandır farklı bir hikâye anlatıyor. Gündelik hayatın sürekliliğini, kuşaktan kuşağa aktarılan bilgi ve alışkanlıkları yansıtıyor.
Bu açıdan bakıldığında tandır, yalnızca bir pişirme ünitesi değil; Anadolu’nun mutfak kültürünün ne kadar derin bir geçmişe sahip olduğunu kanıtlayan güçlü bir tanık niteliği taşıyor.
Kazılar ilerledikçe Oluz Höyük, Pers dönemi Anadolu’sunda yaşamın nasıl sürdüğünü, sıradan insanların gündelik pratikleri üzerinden anlamamıza katkı sunmaya devam edecek.
