Ankhesenamun, MÖ 1350 civarında Kral Akhenaten ve Kraliçe Nefertiti‘nin kızı olarak doğdu.
Bir prenses olarak dünyaya gözlerini açan Ankhesenamun’un hayatı göründüğü kadar kolay olmadı. Bir firavunun kızı olmaktan ziyade, Kral Tutankhamun veya Kral Tut’un hazine yüklü mezarı ile ünlendi.
Neden?
Çünkü Ankhesenamun, hem Kral Tut’un üvey kız kardeşi hem de karısıydı.
Mısır bu dönemde dinsel kargaşa yaşıyordu ve iktidarını sürdürmek isteyen bir hanedan vardı. Aslında, yönetici sınıf arasında ensest evlilikler emsalsiz değildi. Sadece bu seferki kurban Ankhesenamun’du o kadar. Onun bu evliliğe sıcak bakıp bakmadığını bilmiyoruz tabii ki..
Ancak görünüşe göre Ankhesenamun’un Tutankhamun ile evliliği onun ilk aile içi evliliği ya da sonuncusu olmayabilir.
Eski Mısır yöneticileri soylarının kutsal olduğunu ve tanrılardan geldiklerini düşünüyorlardı. En azından bunu iddaa ediyorlardı. Bu nedenle ensest onlar için mantıklı bir seçim gibi görünmüşdü. O halde aile içi evlilikler sadece kutsal bir soyu saf tutmakla ilgiliydi!
Genetiği anlamadıkları için ensestin tehlikelerini kavrayamadılar ve bunun bedelini sakatlıklarla ve dermansız hastalıklarla ödediler. Ebeveynliği belirsiz olsa da, birçok kişi Tutankhamun’u bir akraba evliliği kurbanı olduğuna işaret ediyor ve kalıntıları çarpık ayak ve diğer ciddi doğuştan gelen sağlık sorunlarına dair kanıtlar gösteriyor.
Tarihçiler, gizemli kraliyet hanımının Firavun’un üçüncü kızı olarak Nefertiti’nin ölümünden sonra – ama kardeşi Tutankhamun ile evlenmeden önce – babası Akhenaten’in gelini olarak hizmet ettiğine dair ikna edici kanıtlar ortaya çıkardılar. Bu durum sadece Ankhesenamunla da sınırlı değildi muhtemelen ablaları da aynı durumdaydılar. Mezarlarında bulunan birçok cenin bu girişimin başarısızlıkla sonuçlandığını gösteriyor.
Akhenaten, asırlık Mısır dini geleneğini tektanrıcılığa doğru çarpıcı ve benzeri görülmemiş bir şekilde elden geçirme sürecindeydi. Bu dönemde hanedanını bu şekilde güvence altına almak istemiş olabilir.
Akhenaten’in bu kararı, tüm Mısır güç yapısını zayıflatma potansiyeline sahipti. Dahası, güçlü rahiplerin otoritesinin kaldırılması, hanedanın yalnız kaldığı anlamına geliyordu.
Ankhesenamun Tut ile Evlendi
Başlangıçta kademeli olarak Amun-Ra’dan ve Mısır panteonunun geri kalanından ayrılışın Mısır devleti üzerinde dramatik bir etkisi oldu. Rahiplerin hakları ellerinden alındığında, kontrol orduya ve merkezi hükümete geçti; bürokrasi hüküm sürdü ve bu yolsuzluğu besledi.
Mısır’ın en büyük dini devrimi Akhenaten’in ölümüyle sona erdi ve Tutankhamun tahta çıktı.
Tutankhamun, genç kız kardeşi Ankhesenamun ile evlendi ve birlikte babalarının radikal dininden hızla geri çekildiler.
Önce, muhtemelen rahiplerin baskısı altında isimlerini değiştirdiler. Tutankhaten, “Aten’in yaşayan görüntüsü” anlamına gelen, babasının güneş diskini Mısır panteonunun geleneksel güneş tanrısı ile değiştirerek adındaki son eki “Amun” olarak değiştirdi.
Genç kral ve kraliçe, ülkeyi yönetmesi için danışmanlara bel bağladı. Bu durum daha fazla kafa karışıklığına yol açtı.
Kral Tut, birçok hastalıktan muzdaripti. Muhtemelen desteksiz yürümekte güçlük çekiyordu. Bu hipotez, ünlü mezarında yüzlerce süslü bastonun keşfedilmesiyle doğrulandı.
Tutankamon’un saltanatı ünlü olmasına rağmen çok kısa sürdü. Kral 19 yaşında öldü. Ölümü hakkında birçok teori öne sürüldü. Ancak araştırmalar, ölüm nedeninin kırık bir bacak olduğunu göstermiştir. Tapınak duvarlarında yapılan resimlerinde her ne kadar bir savaş arabası kullanıyor gibi görünse de genç kral bunu hiç bir zaman yapamadı.
Tutanhamon’un ölümüyle ilgili en son düşünce, sol uyluğundaki bir kırılmadan kaynaklanan bir enfeksiyonu suçluyor- bir araba kazasının sonucu değil, çünkü kral bir dizi fiziksel engelle asla yarışamazdı. Bağışıklık sistemi birkaç sıtma krizinden dolayı zayıfladı ve enfeksiyonla savaşamadı.
Kral öldü ve Ankhesenamun kendi başının çaresine bakmak zorunda kaldı.
Tut Öldükten Sonra Ankhesenamun’a Ne Oldu?
Ankhesenamun bundan sonra hem kendisine hem de Tut’a yakın olan güçlü bir danışman olan Ay ile evlenmiş olabilir- belki de dedesi olduğu için buna mecbur kalmış olabilir. Ancak tarihsel kayıtlar bu konuda belirsizdir.
Kralın ölümünden sonra hayatın onun için zor olduğunu söylemek mümkün. Ne de olsa kral ve kraliçenin hiç çocuğu olmamıştı.
Hititlerin kralı I. Şuppiluliumaya yazılan tarihsiz bir mektubun yazarı olabilir. Mısırlı bir kraliçe mektubunda kocasının öldüğünü söyler ve Hitit kralından oğullarından birini eş olarak Mısır’a göndermesini ister.
Suppiluliuma oğlu Zananza’yı gönderir, ancak yolda öldürülür. Beklenen kurtuluş asla gelmez.
Ankhesenamun, MÖ 1325 ile 1321 yılları arasında tarihsel kayıtlardan kaybolur- tarihçilerin ölümüne işaret eden bir yokluk olarak düşünülebilir. Ama kimse tam olarak ne olduğunu bilmediği için, bazı tarihçiler ondan “Mısır’ın Kayıp Prensesi” olarak bahseder.
Antik Mısır’ın en çekişmeli dönemlerinden birinde Ankhesenamun’un rolü kasıtlı olarak kaybedildi, sadece on yıllar sonra iktidara gelen yeni hanedan tarafından tarih kayıtlarından çıkarıldı.
Yeni hükümdarlar Akhenaten’i kafir olarak damgaladılar, onu ve torunlarını firavunlar listesinden çıkardılar.