Anadolu’nun yazılı tarihini başlatan Kültepe kazıları Haziran ayında başlıyor. Kültepe kazı başkanı Prof. Dr. Fikri Kulaklıoğlu, Haziran ayında başlayacak ve Ekim ayına kadar sürmesini planladıkları bu yılki kazılarda Suriye’de bilinmeyen bazı olayların çözülebileceğini söyledi.
Anadolu’ya gelen Asurlu tüccarların en faal olduğu ve kurdukları diğer karumların merkezi konumunda olan Kültepe’de kazılar 48 yıldır Türk Tarih Kurumu ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü adına devam ediyor. Kazılardan elde edilen başta çivi yazılı tabletler olmak üzere ortaya çıkarılan birçok eser Anadolu tunç dönemine ışık tutuyor.
Asur çivi yazısı ile yazılan bu tabletlerle dönemin siyasi, hukuki ve sosyal ilişkileri gösteren mektuplar, senetler, mühürler ve anlaşma metinlerine ulaşılıyor. Söz konusu tabletler 2015 yılında Unesco Dünya Belleği listesine alınmıştır.
Getirdikleri yazı ile Anadolu’da proto dönemini başlatan Asurlu tüccarlar Kültepe’de binlerce çivi yazılı tablet bırakarak bizlerin M. Ö. 2000 ve sonrası ile ilgili dönemin bilgilerine ulaşmasını sağlamışlardır. Bu kadar önemli bilgi barındırdığı için de Kültepe karumu kazıları, Türkiye ve dünya arkeoloji çevresinde sıkı takip edilmektedir.
Kültepe karumunda gerçekleştirilecek bu yılki kazılarda neler hedeflendiği konusunda bilgi veren Prof. Dr. Fikri Kulaklıoğlu, “2021 çalışmalarına yakın zamanda başlayacağız. Biliyorsunuz Kültepe 12 aylık kazı programı içinde yer almaktadır. Bu yıl sanıyorum ki geçen yıldan daha uzun bir süre kazı çalışması yapılacak. Bu Haziran ayı başında kazılara başladığımızda, Ekim ayına kadar kazılar yapacağız” dedi.
DHA’nda yer alan habere göre; Prof. Dr. Kulakoğlu, “Tabii kazı sadece arazide kazmak değil, onun dışında da biz biliyorsunuz kampta çalışmalar devam ediyor. Yapılan kazılar sırasında bulunan eserler, objeler ve kayıtlar elden geçiriliyor ve bunlar depolanıyor. Bu yıl ağırlıklı olarak tepede gerçekleşecek. Bu Asurlu tüccarlar gelmeden önce daha önceki dönemleri anlamak üzere tepede çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalar ilginç sonuçlar veriyor. Açıkçası şimdiye kadar bizim Kültepede keşfettiklerimiz çok özel veriler. Gerçekten sadece Türkiyede değil, uluslararası camiada da yakından takip ediliyor. Dolayısıyla biz burada yaptığımız çalışmaların sonucunu bir şekilde alıyoruz” şeklinde konuştu.
ASURLU TÜCCARLARIN GELDİKLERİ DÖNEMLERİ AYIRIYORUZ
Prof. Dr. Kulakoğlu, çalışmaların eski Tunç çağı denilen bir alanda yapılacağını söyleyerek şöyle konuştu:
“Daha önceden bulduğumuz 100e yakın idol dediğimiz, su mermerinden yapılmış heykeller vardı. O bölgede çalışmayı sürdüreceğiz. Onu keşfedebilirsek çok özel bir alanı çıkarmış olacağız. Bununla beraber sadece bu dönemler değil, aslına bakarsanız Kültepeye ilk kez ne zaman yerleşildiği konusunda da bilmediklerimiz var. Yine bu amaçla bizim höyük üzerinde Varşama sarayının kıyısında bir test sondajımız olmuştu. Orada çalışmalara devam etmek istiyoruz. Orada daha erken dönemleri açığa çıkaracağımızı geçen yıl gördük. Bunu yapmayı planlıyoruz. Biz Asurlu tüccarlar gelmeden önceki dönem ile geldikten sonraki dönemi ayırıyoruz. Umarım bu sene hem olanaklar hem de pandemi buna müsaade eder ifadelerini kullandı.”
SURİYE’DE BİLMEDİĞİMİZ BAZI OLAYLARI BURADA ÇÖZECEĞİZ
Prof. Dr. Kulakoğlu, şöyle devam etti:
“Kültepe’nin önemli bir yapı olduğunu belirterek, Kültepe özellikle günümüzden 4 bin yıl önce günümüzü aydınlatan önemli bir merkez. İçinde çivi yazılı çıkan tabletler bunu bize gösteriyor. Buradaki bilgiler sadece Kültepeyi aydınlatmıyor. Suriye’nin milattan önce 2 bin yılına ait önemli bulgular veriyor. Hatta şu an yaptığımız kazılar 3 bin yıla ait bulgular da verecek. Yani Suriye’de bilmediğimiz bazı olayları burada çözmüş olacağız. Aynı zamanda bugünkü Mezopotamya dediğimiz Irak’ın büyük bir kısmını içine alan bölgede dönemin bilinmeyenlerini Kültepe’de ki tabletler veriyor. O zamanki dünya tarihini aydınlatması açısından son derece önemli. Tabii buradaki tabletler okunduğu zaman muhakkak faydası var. Biz çok fazla tarihi bilgiler veriyor. Aslında o zamanlar yapılmayan bir ticaretten bahsediyoruz.”
BİZ ESER DEĞİL, VERİ PEŞİNDEYİZ
“Bu yıl iki ayrı yerde çalışacağız. Aslında bakarsanız biz eser peşinde değil, veri peşindeyiz. Yani o eserler bize veri verecek diye takip diyoruz. Birincisi Asurlu tüccarlardan önce bizim yaklaşık günümüzden 4 bin 500 yıl önceki yapılarda daha önce bulduğumuz dini inanç sembollerinin devamını açığa çıkarmaya çalışacağız. Bunların yanında çıkacak diğer malzemelerde bizim için muhakkak son derece kıymetli olacak. Eğer gerçekleştirebilirsek Karum’da yapacağımız çalışmalarda da yine bir tüccar arşivine ve evine ulaşarak, zengin buluntularla Kayseri müzesine katkıda bulunmak istiyoruz.”