5 July 2025 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Halawa Yerleşmesi

Erken Tunç Çağı’nın geç yerleşimlerinden biri olan Halawa ilk olarak M. Van Loon tarafından 1967’de III. binyıl kalıntılarını bulmasıyla keşfedilmiştir.

Tabka barajının inşası nedeniyle su basmış Fırat bölgesinde 1970’lerin ortalarında bir dizi kurtarma kazısı olarak başlanmıştır. Bu sürede 1977-1986 yılları arasında Saarland Üniversitesi; kazı başkanı başta Prof. Dr. Winfried Orthmann olmak üzere Halawa’daki arkeolojik kazılara başlanmıştır. Halawa kazı sonuçları şu ana kadar 1981 ve 1989’da iki ön raporda yayınlanmıştır. Biz de bilgileri bu raporlar sayesinde edinebiliyoruz.

Hawala yerleşmesi
Halawa yerleşmesi harita gösterimi

Halawa yerleşmesi coğrafi konum olarak Suriye’nin kuzeyinde yer almaktadır. Selenkahiye, Emar, Mumbaka ve Habuba Kabira yerleşmelerine komşudur. Bugünkü Halawa köyünün hemen yanında bulunan site, Suriye’nin orta Fırat bölgesindeki Esad Rezervuarı’nın doğu kıyısında yer almaktadır.

Yerleşme de Mâri Kralı Enna-Dagan’dan Ebla Kralı’na yazılan mektup bulunmuştur. Mâri’nin bir zamanlar fethedilen alanlar için Ebla’ya olan iddiasını göstermeyi amaçlayan bir mektuptur. Bu raporlarda, yüksek yerlerde bir prensin varlığından bahsedilir. Bu sebeple bu bölge J.-W. Meyer tarafından arkeolojik olarak doğrulanabilir merkezi yerler olarak tanımlanmıştır. Halawa çevresindeki alan muhtemelen Gasur Prensliği’nin bir parçasıydı ve Halawa, büyüklüğü nedeniyle bu prensliğin merkezi konumu olabilirdi.

Mimari olarak yerleşim, sokaklarla çevrili bloklardan oluşmaktadır. Toplam 80 konut birimi birbirinden ayırt edilebilir şekilde bulunmuştur. Hepsi aynı büyüklükte ve benzer bir kat planına sahiplerdir. Yerleşim genel olarak merkezi planlı bir izlenim vermektedir. Yerleşim yapıları yalnızca ekonomik koşullarla değil, aynı zamanda akrabalık ilişkileriyle ve belirli dini toplulukların sınırlandırılmasıyla da şekillenmiştir.

Binalar, katmanlar olarak ayrılmıştır. Örneğin bina katmanı 3 bina katmanı 2’den tamamen farklı bir yerleşim yapısına sahiptir. Yerleşimde merkezin en yüksek noktasında, 20x13m’lik bir bina kazılmıştır. İlk Tunç Çağı’nda yerleşimde bir şehir duvarının varlığı ortaya çıkmıştır. Kuzey, doğu ve güneyde duvarlı bir alanın varlığı biliniyor. Sadece doğudaki bir kapıdan birkaç binadan oluşan bir tapınak alanına erişimin sağlandığı düşünülüyor. Yerleşme alanları boyut ve oda yapıları açısından büyük farklılıklar göstermektedir.

Araştırmacılar tarafından bu farklılığın merkezi açıdan planlanmayan bir gelişme olduğu düşünülmektedir. Bunun yanında J.W. Meyer evlerde malzemeler için saklama kaplarının ve özel saklama odalarının varlığı nedeniyle, fazlalıkların sadece depolanabileceği değil, aynı zamanda satılıyor olabileceğinden de şüphelenmiştir. Fazlalıklarını doğrudan üst-merkeze taşıyan bir tarımsal üretim merkezi olan bir bina bulunmuştur.

Halawa’nın yerleşim sisteminin hem Erken Tunç Çağı’nda hem de Orta Tunç Çağı’nda yeniden inşa edilmeye çalışıldığı açıktır. Orta Tunç Çağı’nda bina planı olarak yerleşim tamamen farklı bir tabloya sahip ve kamu binalarının eksik olduğu anlaşılıyor. Bu da Halawa’nın bu dönemde merkezi bir yer olarak statüsünü kaybettiğini gösteriyor. Büyük depolama gemilerinin eksikliği de kısa vadeli gıda dağıtımına bağımlı bir nüfusun göstergesidir.

Yerleşimde bulunan kil tabletlerden de elde edilen bilgiye göre Fırat’ın batı yakasında yaklaşık 20 km uzaklıkta bulunan Emar, baskın merkezdir. 1994 yılında Tell Halawa’nın A bölümünde ele geçen küçük buluntular yayınlandı ve ön raporların yayınlanmış seramikleri birkaç kez karşılaştırmalı kronolojik çalışmalara konu olmuştur.

Halawa Yerleşmesinde Seramik

Fırat Vadisi içindeki seramiklerin kronolojik dizisinde Winfried Orthmann seramikleri üç aşamaya ayırdı. Bunların bazı özellikleri 1991’de E. Rova tarafından kaydedilmiştir.

Kısaca bahsedecek olursak En eski aşama yuvarlak zeminli ve eski malların baskın olduğu aşamadır Hama K, Tell Mardih, Mezopotamya dönemi ve Kuzey Suriye dönemlerine karşılık gelir. Sonraki aşama II, boyalı ve siyah bardaklar, dikey delinmiş kordon delikli kaplar, dışı kalınlaştırılmış ağızlı kaplar ve nispeten derli toplu bir görünüme sahip “Hama kapları” ile tanımlandı. Son olarak, en son aşama III’te, testiler ve kâseler üzerinde çok uçlu kenarların ortaya çıkması karakteristik bir özellik olmuştur.

Uruk dönemine tarihlenen seramiklerin de tipik özelliği ‘’S’’ şeklindeki kâselerdir. Seramik, arkeolojik kazılar sırasında ortaya çıkan en yaygın bulgudur. Kırılganlığı nedeniyle, seramiklerin kısa bir ömrü vardır. Bu nedenle seramikler, sürekli değişime tabi olmaları şartıyla kronolojik incelemeler için idealdir. Bunlar hem yerleşimin iç kronolojisine hem de diğer Kuzey Suriye bölgeleriyle karşılaştırmaya yardımcı olmaktadır.

Ele geçen diğer seramik buluntuları, temelde Orta Tunç Çağı’nın başlarına (MÖ 2000-1800)tarihlendirilmiştir. L. Nigro, Erken Tunç Çağı sonu ile Orta Tunç Çağı I arasındaki geçişin pürüzsüz olduğunu düşünmektedir. Buradaki belirleyici faktör tarihleme açısından önemli olan, seramiğin karşılaştırılmasıydı. Kil, taş ve kemik malzemelerinden yapılmış küçük buluntular ele geçmiştir ve malzemelerine göre ayrı ayrı incelenmişlerdir. Kemikler hariç olmak üzere, bulgulara göre münferit malzeme grupları içinde daha da fazla bir ayrım yapmak mümkündür.

Küçük seramik buluntular arasında; antropomorfik ve zoomorfik pişmiş toprak, araba modelleri, tütsü kutuları sayılabilir. Metal buluntular iğnelere ve diğer metal buluntulara ayrılır. Taş buluntulardan kabartma parçaları ele geçmiştir. Bunun yanında sürtünme taşları gibi kötü korunduğu için tasvir edilmeyen parçalar da vardır.

Mezar Gelenekleri

Son olarak biraz da mezarlık geleneklerinden bahsedecek olursak neredeyse tamamen yerleşim alanının dışında bir mezarlık bulunmuştur. Mezar eşyası olarak çömlek bıraktıklarını biliyoruz. Bu çömlekler dışa çekik ağızlı, şişkin ve basık gövdeli, düz diplidir. Oval biçimlendirilmiş, üzeri iri taş levhalarla örülmüş oda mezarlar yapmışlardır.

Kaynak : ORTHMANN, W., MEYER, W.J., ‘’Ausgrabungen in Halawa, Die Kleinfunde von Tell Halawa A, Band 6’’, (1994) Germany, Saarbrücken
ORTHMANN, W., HEMPELMANN, R.,‘’Ausgrabungen in Halawa, Die Bronzezeitliche Keramik von Tell Halawa A, Band 9’’, (2005) Germany, Saarbrücken

Banner
Benzer Yazılar

Mısır’da Zues Kasios Tapınağı’nın kalıntıları ortaya çıkarıldı

27 Nisan 2022

27 Nisan 2022

Mısır’da Olympus Dağı tanrılarının başı Zues’a adanmış bir tapınağın kalıntılarına ulaşıldı. Keşif, Mısır Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı tarafından duyuruldu....

Mısır’ın Berenike antik kentinde keşfedilen Buda heykeli

30 Nisan 2023

30 Nisan 2023

Kızıldeniz’in batı kıyısındaki eski Mısır limanı Berenike Troglodytica’da kazı yapan arkeologlar, MS 2. yüzyıldan kalma ilginç bir Buda heykeli ortaya...

Hitit Bit-Hilaniler’inden Antik Yunan Tapınak Sütunlarına

13 Şubat 2021

13 Şubat 2021

Bit-Hilani kelimesinin Hititçe Hilambar yani kapı sözcüğünden türemiş olduğu düşünülmektedir. Demir çağında sıcak olan her yerde kullanılmış olan yapı türüdür....

Levant Bölgesinde 7.000 Yıllık Mühürler Bulundu

10 Haziran 2021

10 Haziran 2021

Tarih boyunca, mülkiyetin korunmasında, kentin ve sarayın güvenliğinin sağlanmasında, ticari hayat ve mektuplaşmalarda kullanılan mühürler; arkeolojide en önemli veri kalıntıları...

İncil’de Anlatılan Kral Davut’un Çarpıştığı Goliath Dev Olmayabilir!

3 Aralık 2020

3 Aralık 2020

İbranice İncil’de Kral Davut, Filistin devi Goliath’ı öldürmesi ve İsrail’i Kudüs merkezli büyük bir krallığa genişletmesiyle ünlüdür. İncil’de dev Goliath’ın...

Bir araştırmaya göre ilk insanlar geometri ve simetriye önem veriyordu ve 1,4 milyon yıl önce kasıtlı olarak küresel şekiller üretiyorlardı

7 Eylül 2023

7 Eylül 2023

İlk insanların 1.4 milyon yıl önce yaşadığı bir bölgede keşfedilen 4 yuvarlak, beyzbol topu büyüklüğündeki taşların incelenmesi, kasıtlı olarak kürelere...

Kral Tutankhamun’un hançerinin gizemi çözüldü

25 Şubat 2022

25 Şubat 2022

Arkeologlar, 3400 yıl önce keşfedilen Kral Tutankhamun’un hançerinin gizemini çözdüler. 1922’de firavunun mezarında bulunan hançer üzerinde yeni bir kimyasal çalışma...

Yunan Tanrısı Apollon’u Tasvir Eden 2000 Yıllık Mühür Kudüs’te Bulundu

8 Kasım 2020

8 Kasım 2020

Yunan tanrı panteonunda müziğin, sanatların, Güneş’in, ateşin ve şiirin tanrısı, Apollon‘un tasvir edildiği 2000 yıllık mühür Kudüs’te bulundu. Olympos Dağı’nın...

Akhenaton Tek Tanrılı Dinin Kurucusu ya da Akıllı Bir Politikacı

3 Ocak 2021

3 Ocak 2021

Mısır medeniyeti, dünya tarihine her alanda etki bırakan medeniyet olmuştur. Dünyanın yedi harikalarından birisi olan Mısır Piramitleri ile görkemliliğini günümüze...

Mısırlılar köleleri damgalıyordu

29 Aralık 2022

29 Aralık 2022

Eski Mısır metinleri, oymalar ve resimlerinin incelendiği bir araştırmaya göre, Mısırlılar köleleri demirden yapılmış damga mühürler ile damgalıyorlardı. Geçmiş yıllarda...

Neandertaller ve Homo Sapiens Aynı Teknolojiyi Kullanmış

15 Şubat 2021

15 Şubat 2021

Uzun zamandır Nubian teknolojisini sadece Homo sapiens’in kullandığı düşünülüyordu. Yapılan yeni araştırma sonuçları Neandertaller ve Homo sapiens’in aynı teknolojiyi kullandığını...

İlk İnsanlar 300.000 Yıl Önce Ateşi Kullanarak Alet Yapmayı Biliyorlardı!

7 Ekim 2020

7 Ekim 2020

Nature Human Behavior’da yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, İsrail’in merkezindeki Qesem Mağarası’nda bulunan pişmiş çakmaktaşı aletler, erken homininlerin (ilk insanların)...

1800 yıllık kurşun tabutun içinde mücevherlerle süslenmiş Romalı kız

9 Nisan 2023

9 Nisan 2023

Scopus Dağı arkeolojik kazılarında kurşun bir tabut bulundu. Tabut açıldığında mücevherleri ile birlikte gömülmüş bir Romalı kız görüldü. Romalı kız,...

Araştırmacılar, Arap Yarımadası’ndaki 4.500 yıllık cenaze yol ağlarını ortaya çıkardı

15 Ocak 2022

15 Ocak 2022

Batı Avustralya Üniversitesi’nden ( UWA) arkeologlar, antik kuzeybatı Arabistan’da yaşayan insanların uzun mesafeli “cenaze yol ağlarını” (binlerce mezar anıtı ile...

Arkeologlar, Hz. Süleyman ve Hz. Davud Dönemine Ait Kraliyet Giysilerinin Kalıntılarını Buldu

29 Ocak 2021

29 Ocak 2021

Antik bakır madeninde, Kral Hz. Davud ve Hz. Süleyman zamanından kalma kraliyet moru kumaş bulundu. Hz. Davut ve Hz. Süleyman...

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]