Paris’in güneyindeki ünlü kumtaşı masifinde yer alan Ségognole 3 mağarasında çalışan bilim insanları, dünyanın en eski üç boyutlu (3D) haritası olabilecek eşsiz bir gravür tespit etti.
Oxford Journal of Archaeology‘de yayınlanan yeni bir çalışma, 20.000 yıl önce avcı-toplayıcıların mağara ortamını su akışını ve potansiyel olarak çevredeki manzarayı temsil edecek şekilde nasıl şekillendirdiğini ve uyarladığını ortaya koyuyor. Arkeologlar haritanın yanı sıra mağarada at ve kadın insan formu gravürleri de buldu ve bu da alanın sembolik bir anlamı olabileceğini gösteriyor.
Médard Thiry ve Anthony Milnes liderliğindeki araştırma ekibi, mağaradaki gravür setinin çevredeki peyzajın yapay bir temsili, bölgenin hidrolojik ve jeomorfolojik varyasyonlara sahip bir tür “ölçek modeli” olduğunu varsayıyor.
Noisy-sur-École‘un peyzajının ölçekli modeli, Ségognole 3 mağarasının arkasındaki zeminde yer almaktadır. Detay ve doğruluk düzeyi hayret vericidir. Mağaranın eski sakinleri olan avcı-toplayıcılar, bölgenin hidrolojik ve jeomorfolojik özelliklerinin inanılmaz bir minyatür tasvirini yaratmışlardır.
Araştırmacılar, zeminin yüzeyinin, su akışını doğru kanallar, çöküntüler ve havzalar aracılığıyla yönlendirmek için ustaca oyulduğunu söyledi. Taştaki belirli girintiler ve eğimler, bölgedeki çeşitli tepeleri ve bunların çevredeki nehirler, göller ve deltalarla nasıl ilişkili olduğunu temsil ediyor.
Araştırmacılar, “Oyulmuş motifler ve bunların barınağın kumtaşındaki doğal özelliklerle ilişkisi, çevredeki peyzajdaki başlıca jeomorfolojik özelliklerle karşılaştırılabilir” dedi.
Yazarlar, barınak üzerindeki gravürlerin bir bölgenin bilinen en eski üç boyutlu haritası olabileceğini, bunun da dönemin taşınabilir ve iki boyutlu diğer temsillerinden farklı olduğunu iddia ediyor.
Bu son keşifler, mağaradaki gravürlerle ilgili 2020 yılında başlayan bir araştırmanın sonuna işaret ediyor. Thiry ve Milnes, mağaranın oluklarından geçen suyun tamamının vulva benzeri bir çöküntüde son bulduğunu, mağaradaki diğer çöküntü ve kırıkların ise suyu başka yollardan akmaya yönlendirdiğini keşfettiklerinde, mağaradaki desenlerin belirli bir anlamı olduğunu fark ettiler. Yağmur suyunun, doğrudan rüzgârın itişiyle gelen yağışı yakalamak üzere tasarlanmış küçük yüzey çatlaklarından girdiğini açıkladılar.
Oymalar ve doğal çatlaklar böylece hem çevredeki manzarayı hem de kadın bedenini temsil ediyor.
Araştırmacılar mağarayla ilgili bir makalede, “Ségognole 3 sığınağının doğal jeomorfolojik özellikleri, Üst Paleolitik Çağ’da açıkça önem taşıyan bir tema olan kadınlığın bu parçalı temsilini damgalamak için uygun bir ortam sağlamıştır” dedi.
Paleolitik avcı-toplayıcılar, avcılık ve toplayıcılıktaki becerilerinin yanı sıra, Ségognole 3’teki keşfin de kanıtladığı gibi, çevreleri hakkında derin bir farkındalık ve bunları soyutlama ve pratik yollarla kullanma kapasitesi de göstermişlerdir.
https://doi.org/10.1111/ojoa.12316
Kapak fotoğrafı: SYGREF, CC BY-SA 4.0, Wikimedia Commons aracılığıyla