21 November 2025 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Afrika’nın Unutulmuş Krallığı “Kush”

Sudan’da kurulmuş olan en eski krallıklardan biridir. Bu krallık 5000 yıl önce muhteşem bir krallık kurmuş ve nedense akabinde unutulmuştur. Bu krallığı ananların ise sanki Mısır ülkesinin bir parçası gibi bahsetmesi oldukça şaşırtıcıdır. Peki bu ülke neden tarihin tozlu sayfalarında unutulmaya bırakılmıştır?

Sudan’ın başkenti olan Hartum’dan kuzeye doğru gidildiğinde Kush krallığının başkenti olan Meroe’ye ulaşılır. Meroe antik kentini bir yol ortadan ikiye ayırmaktadır. Doğuda Kraliyet mezarları batıda ise saray ve bir tapınağın kalıntıları bulunmaktadır.

14. yüzyıla ait Soleb Tapınağı, Mısır’ın saltanatının eski Nubia’yı kapsadığı bir dönemde Mısır firavunu III.Amenhotep tarafından inşa edilmiştir.

Bu ülke tarihte farklı isimlerle anılmaktaydı. Ta-Seti ya da Yay Ülkesi, bu isim ülke sakinlerinin uzman okçular olması sebebiyle bu şekilde adlandırıldı. Ta-Nehesi veya Bakır Ülkesi, Yunanca’dan Etiyopya veya Yanık Yüzler Ülkesi, Nubia ise muhtemelen bol miktarda bulunan altın için eski bir Mısır kelimesinden türetilmiştir.

Yaklaşık MÖ 2500 ile MS 300 arasında bölgeye hakim olan krallıktır Kush! Bazı dini geleneklerde Kush, Ham’ın oğlu ve soyundan gelenleri kuzeydoğu Afrika’da yaşayan Nuh’un torunu olan İncil’deki Cush ile bağlantılı olduğunu söyler.

Nedense Avrupalı ve Amerikalı arkeologlar yıllarca bu krallığı kendi önyargılarıyla değerlendirmişlerdir.  20. yüzyılın başlarında, Harvardlı bir Mısır bilimci olan George Reisner, Nubia yerleşim yeri olan Kerma’nın kalıntılarını gördükten sonra, burayı bir Mısır karakolu ilan etmiştir. Bununla da kalmayıp Boston Güzel Sanatlar Müzesi için Ekim 1918’de yayınlanan bir bültende, “Yerli zenci ırkı, ne ticaretin ne de anılmaya değer bir endüstriyi asla geliştirmemişti ve kültürel konumlarını Mısırlı göçmenlere ve ithal Mısır medeniyetine borçluydu” diye yazdı.

20 yy ortalarına kadar süren arkeolojik kazılar neticesinde Kerma’nın MÖ. 3000 lere kadar giden bir geçmişi olduğu kanıtlandı. Kerma güçlü ve en önemlisi yerli bir krallığın başkentiydi.

Mısır’a dahil olmak bir kenara Mısır’ın en büyük rakibi oldu ve zaman zaman onun önüne bile geçti.

Kush Krallığı harita. Kaynak

İlk Kush krallığı doğuya Kızıldeniz boyunca, Mısır ve antik Punt gibi komşu devletlerle fildişi, altın, bronz, abanoz ve kölelerle ticaret yaptı ve mavi sırlı çanak çömlek ve ince cilalı lale şeklindeki kırmızı- kahverengi seramikleriyle ünlendi.

İsviçreli arkeolog Charles Bonnet 1970 lerden itibaren bölgede bir çok çalışma yaptı. Kush krallığının ve başkent Kerma’nın eski tarihini yeniden yazacak olan keşifler yaptı. Dukki Gel olarak bilinen ve MÖ 2. binyıldan kalma bir Kushite metropolünü belirledi ve kazdı.

Kerma antik şehri. SUDAN

MÖ 1500 civarında, Mısır’ın firavunları Nil boyunca güneye yürüdüler ve Kerma’yı fethettikten sonra kaleler ve tapınaklar kurarak Mısır kültürünü ve dinini Nubia’ya taşıdılar. Mısırlılar, Jebel Barkal’da kutsal bir tapınak inşa ettiler. Eski Mısırlıların Yaratılışın kaynağı olduğuna inandıkları, gün batımını ölümle ilişkilendiren bir tapınaktı.

Mısır yönetimi MÖ 11. yüzyıla kadar Kush’ta hüküm sürdü. Mısır çekilirken Kushite krallarının yeni bir hanedanı, Kerma’nın 120 mil güneydoğusundaki Napata şehrinde yükselişe geçmişti. Napata’nın üçüncü kralı olan ve Sudan’da daha çok Piankhi olarak bilinen Piye, atlılardan, yetenekli okçulardan ve Nil’in kuzeye yelken açan deniz kuvvetlerinden oluşan bir orduyla kuzeye yürüdü. Mısır prenslerinden oluşan bir koalisyonu mağlup eden Piye, kralları genellikle Kara Firavunlar olarak bilinen Mısır’ın 25. Hanedanlığını kurdu.

Kara Firavunlar Dönemi

Piye, zaferini bugün Kahire’deki Mısır Müzesi’nde korunan koyu gri granit bir stel üzerinde Orta Mısır hiyeroglifleriyle yazılmış 159 satırlık bir yazıta kaydetti. Daha sonra yeni genişleyen krallığını yönetmek için Napata’ya döndü.

Piye’nin oğullarından biri olan ve Sudan’da Tirhaka olarak bilinen Taharqa’dan İbranice İncil’de Kudüs Kralı Hizkiya’nın müttefiki olarak bahsedilmiştir. Kraliyet mezarlığını 14 mil ötedeki Nuri’ye taşıdı ve kendisi için Kushite krallarını onurlandırmak için dikilenlerin en büyüğü olan bir piramit yaptırdı. Arkeologlar hala neden kraliyet mezarlığını taşıdığını tartışıyorlar.

El Kurru’da bulunan Kral Tantamani’nin mezarı

Kara Firavunların Mısır hakimiyeti yaklaşık bir asır sürdü, ancak Taharqa Mısır’ın kontrolünü Asurlular işgaliyle  kaybetti. MÖ altıncı yüzyıldan başlayarak, Napata Mısırlılar, Persler ve Romalılar tarafından tehdit edildiğinde, Kush kralları başkentlerini güneye Meroe’ye taşıdılar. Demir ve diğer değerli metaller açısından zengin bölgede birçok önemli ticaret yolunun kesişme noktasında bulunan bu şehir, Afrika ile Akdeniz arasında bir köprü haline geldi ve zenginleşti.

Krallık dışarıdan Mısır etkileri, Greko-Romen etkileri, ama aynı zamanda Afrika’dan da etkiler aldı.

Münih’teki Mısır Devlet Müzesi’nden Arnulf Schlüter, “bu etkiler ile birlikte kendi fikirlerini, kendi mimari ve sanatlarını oluşturduklarını” söyledi.

Meroe piramitleri

2011 yılında Unesco Dünya Mirası alanı olarak adlandırılan Meroe’deki piramitler, şüphesiz buradaki en çarpıcı özellik. Mısır’daki piramitler kadar eski veya büyük olmasalar da, daha dik olmaları bakımından benzersizdirler ve hepsi kraliyet ailelerine adanmamışlardır; soylular (en azından bunu karşılayabilenler) piramitlere gömülmeye başlanmıştır. Bugün birçok Sudanlı, ülkedeki ayakta duran antik piramitlerin sayısının (200’den fazla) Mısır’dakilerden fazla olduğunu biliyor.

Kush’u yaklaşık MÖ 40’tan MÖ 10’a kadar yöneten bir savaşçı-kraliçe olan Amanirenas’dı.Yunan coğrafyacı Strabon onu “erkeksi ve tek gözü kör bir kadın” olarak tanımlar.

Diğer bir ünlü kraliçesi ise Naga kasabasında, başka bir kandake M.Ö. 1’den MS 25’e kadar hüküm süren Amanitore, yerli aslan tanrısı Apedemak’a adanmış bir tapınağın giriş kapısı duvarında eş vekili Kral Natakamani’nin yanında tasvir edilmiştir.

Kraliçe Amanitore

Pek çok bilim adamı Amanitore’nin halefi Amantitere’nin Yeni Ahit’te “Etiyopyalıların kraliçesi Candace” (Saba melikesi Belkıs) olarak anılan  ibadet için Kudüs’e giden Kushite kraliçesi olduğuna da inanılmaktadır.

MS. dördüncü yüzyılda, Kush’un gücü azalmaya başladı. Tarihçiler, bunu iklim değişikliğinden kaynaklanan kuraklık ve kıtlığın, doğuda rakip bir medeniyet olan Aksum’un yükselişi dahil olmak üzere bunun için farklı yorumlarda bulunuyorlar.

Yıllarca, Kush’un tarihi ve dünya medeniyetine katkıları büyük ölçüde göz ardı edildi. Erken Avrupalı ​​arkeologlar, burayı Mısır’ın bir yansımasından daha fazlası olarak göremediler.

Sudan’daki siyasi istikrarsızlık, ihmal ve az gelişmişlik, ülkenin eski tarihi hakkında yeterli araştırmayı engelledi.

Yine de Kush’un mirası, kendine özgü kültürel başarıları ve medeniyeti nedeniyle önemlidir: kendi dili ve yazısı vardı; ticarete ve vasıflı çalışmaya dayalı bir ekonomi; okçulukta iyi bilinen bir uzmanlık, sığır yetiştirmeye izin veren bir tarım modeli; süt, darı ve hurma gibi yerel çevreyi yansıtan yiyecekler içeren özgün bir mutfak. Eşsiz şehir planlaması ve güçlü kadın asilleriyle Mısır, Levant ve Mezopotamya’daki komşularından farklı olarak örgütlenmiş bir toplumdu.

Kaynak: Török, László. The Kingdom of Kush: History and Civilization (İngilizce). Brill. s. 49. ISBN 978-9004104488.

  • Kerma – İsviçre’nin Sudan’da yürüttüğü arkeolojik çalışmanın resmi internet sitesi
Banner
Benzer Yazılar

Arkeologlar Van İremir Höyük’te Erken Tunç Çağına Ait Yaşam Alanı Buldu!

11 Ekim 2020

11 Ekim 2020

Van’ın Gürpınar ilçesindeki İremir Höyük’te (Höyük) Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş kazılarda, muhtemelen erken Tunç Çağı’na ait bir dizi...

Tehdit oluşturan 360 tonluk kaya sabitlendi. Sümela Manastırı ziyarete açılıyor.

29 Nisan 2022

29 Nisan 2022

Sümela Manastırı, giriş kapısının üzerinde tehlike arz eden 360 tonluk kayanın sabitlenmesi ile yarın 1 Mayıs 2022 tarihinde yeniden ziyarete...

Arkeologlar, Utah Çölü’nde Buzul Çağı insan ayak izlerini keşfettiler – 12.000 yıldan daha eski olabilir.

27 Temmuz 2022

27 Temmuz 2022

Cornell Üniversitesi’nde Araştırma Bilimcisi olan Daron Duke ve Thomas Urban, Utah Çölü’nde 88 korunmuş Buzul Çağı insan ayak izi keşfetti....

Araştırmacılar, Linear Elamit yazısını deşifre ettiklerini iddia ediyorlar

4 Eylül 2022

4 Eylül 2022

Araştırmacılar, İran’ın güneybatısında yer alan Susa şehrinde 1903 yılında yapılan kazılarda bulunan Linear Elamit yazı sistemi ile yazılmış kil tabletin...

Vikinglerde Kan Kartalı İşkencesi

14 Haziran 2021

14 Haziran 2021

Vikingler hakkında anlatılan bir çok hikaye var ve bu hikayeleri gerçekte olanlarla aslında hiç olmamış olanları birbirinden ayırt etmek bazen...

Tarihteki ilk kadın parfümörü Tapputi’nin 3 bin 200 yıllık parfümü yeniden hayat buldu

24 Temmuz 2022

24 Temmuz 2022

Mezopotamya ve Anadolu kültüründe çiçek ve baharatlardan elde edilen kokular tanrılara sunu olarak kullanıldığı için önemli bir madde idi. Soyluların...

Karadeniz’in Zeugması Restore Edilecek

8 Şubat 2021

8 Şubat 2021

Hadrianaupolis Antik Kenti Karabük’ün Eskiyapar ilçesinin 3 km batısında yer almaktadır. Bu antik kentimiz ortaya çıkarılan eşsiz güzellikteki mozaikleri nedeniyle...

Hititlerin Önemli Kült Merkezi Samuha’da Nadir Çivi Yazılı “Kuş Alâmeti Tableti” Keşfedildi

24 Temmuz 2025

24 Temmuz 2025

Sivas ‘da yer alan Hititlerin önemli bir kült merkezi olan Samuha’da (günümüzde Kayalıpınar) önemli bir keşif yapıldı. Arkeologlar, Hititlerin manevi...

İstinat Duvarı Çalışmasına Bakarken Roma Döneminden Kalma Stel Keşfetti

14 Ocak 2021

14 Ocak 2021

Erdoğan Tunaboylu, Bursa iline bağlı Nilüfer ilçesinde ki Evinin karşısında yapılan istinat duvarının yapımını izlerken Roma döneminden kalma steli keşfetti....

Altay’da Keşfedilen Erken Türk Çağı’na Ait Nadir Petroglifler

30 Kasım 2020

30 Kasım 2020

Devlet Arkeoloji Üniversitesi tarafından yapılan bir arkeolojik yüzey araştırması, Ulazhonsky Bölgesi’ndeki Pazyryk mezar höyüklerinin yakınında bulunan ortaçağ kaya sanatı incelendi....

2 Bin 700 Yıllık Dikilitaş Assur Kralı Sanherip’in Zafer Anıtı mı?

10 Şubat 2021

10 Şubat 2021

Mersin’in Akdeniz ilçesinde 2 bin 700 yıllık dikilitaş hakkında belirsizlik hala sürüyor. Portakal bahçesi içerisinde kalan 9 metre yüksekliğindeki anıtın...

Kayıp Olduğu Bilinmeyen Da Vinci Kopyası Bulundu

20 Ocak 2021

20 Ocak 2021

Leonardo da Vinci’nin ünlü “Salvator Mundi” tablosunun önemli bir kopyasının, geçen yıl kaybolduğu ve bugüne kadar da kimsenin haberinin olmadığı...

Şiva Tapınağının Altındaki Altın Sır: 103 Altın Sikke Yüzyıllar Sonra Gün Yüzüne Çıktı

7 Kasım 2025

7 Kasım 2025

Hindistan’ın güneyindeki Tamil Nadu eyaletinde yürütülen bir restorasyon çalışması, bölge tarihine ışık tutan şaşırtıcı bir keşfi ortaya çıkardı. Javvadu Tepeleri...

Dünyanın Bilinen En Eski Tek Yumurta İkizlerini Barındıran 31.000 Yıllık Mezar Bulundu

14 Kasım 2020

14 Kasım 2020

Avusturya’daki eski bir mezar, kaydedilen en eski ikiz mezarını temsil ediyor. 31.000 yıllık mezar, Eski Taş Devri olarak da bilinen...

İtalya’da daha önce bilinmeyen bir Etrüsk tapınağı keşfedildi

12 Kasım 2022

12 Kasım 2022

Freiburg Üniversitesi ve Mainz Üniversitesi’nden arkeologlar, İtalya’nın Lazio bölgesindeki Vulci antik kentinde daha önce bilinmeyen bir Etrüsk tapınağı keşfetti. 45...

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]