Yağışların azalması ve artan buharlaşma ile birlikte Van Gölü’nün su seviyesi düşünce Çarpanak Adası’nı kıyıya bağlayan bir kilometrelik Urartu yolu ortaya çıktı.
Van Gölü içerisinde bulunan 4 büyük adadan biri olan Çarpanak Adası üzerinde bulunan Ktouts Manastırı ile dikkat çekmektedir.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, AA muhabirine, eski adı Tuşba olan Van’ın Urartulara uzun yıllar başkentlik yaptığını söyledi.
Urartuların hem kara hem de deniz yoluyla Van Gölü etrafına ulaşım ağları kurduğunu anlatan Çavuşoğlu, “Bu yollardan biri de Tuşba’dan başlayıp, Kalecik, Topaktaş daha sonra da Çarpanak Adası’na kadar devam eden yol. Çarpanak Adası’ndaki kalıntılar yani Çarpanak Kilisesi, Orta Çağ’a ait. Burası Antik Çağ’da yarım ada şeklindeyken yolun seviyesi yükseltilerek ulaşım karadan sağlanmış. Aslında Tuşba’dan başlayıp gölün kıyısından devam eden, kalelere ulaşımı sağlayan bir yol. Ayanıs ve Amik kalelerinden sahili takip ederek Muradiye’ye kadar devam eden bir Urartu yolu söz konusu.” diye konuştu.
Çarpanak Adası’na giden yolun zamanla su altında kaldığı bilgisini veren Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
“Buradaki en önemli husus 2021’den sonra havaların kurak geçmesi sonucu Van Gölü su seviyesinin çekilmesi. Bu nedenle mevcut yol daha net bir şekilde görülüyor. Dönem dönem Van Gölü yükselip, alçalıyor. En son 1994 yılındaki yükselme sonrası bu yol daha çok su altında kalmıştı. Tuşba’dan başlayıp, göl kenarında kurulmuş olan Urartu dönemi kaleleri ve daha sonra Orta Çağ’da devam eden yerleşimlere kara yolundan ulaşımı sağlamak amacıyla yapılmıştı. Bir at arabasının sığabileceği genişlikte yapılan ve hem Çarpanak’a erzak ve günlük ihtiyaçların götürülmesi hem de Çarpanak’tan geriye taşımacılık ve ulaşımın yapılabilmesi amacıyla inşa edilmiş antik bir yol. Havadan çekilen görüntülerde yolun taşlar dizilerek yapıldığı, suyun zamanla yolu aşındırmasıyla sadece ana taşların kaldığı net bir şekilde görülüyor.”
Urartular, Demir Çağı döneminde Uruatri ve Nairi gibi birkaç beyliğin bir araya gelerek Doğu Anadolu bölgesinde dönemin güçlü siyasi varlığını oluşturmuşlardır. Mimari ve maden işlemeciliği özellikle el sanatları alanında dikkat çeken bir medeniyettir.