Moğolistan’da yürütülen jeolojik araştırmalar, ülkenin kadim göçebe geçmişine açılan beklenmedik bir pencere sundu. Oyut Sahası’nda gerçekleştirilen maden aramaları sırasında, Tunç Çağı’ndan Orta Çağ’a uzanan en az 3 bin yıllık mezar yapıları tespit edildi. Keşif, ekonomik faaliyetlerle kültürel mirasın nasıl kesişebileceğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Bulgu, MONTSAME tarafından duyurulurken, mezarların Moğolistan’ın Orkhon ve Bulgan bölgelerinde yer aldığı belirtildi. Bu bölgeler, tarih boyunca Orta Asya bozkırlarında şekillenen göçebe kültürlerin ana geçiş güzergâhları arasında kabul ediliyor.
Maden sahasında beklenmedik keşif
Oyut Sahası’ndaki jeolojik çalışmalar 2023 yılında, devlet şirketi Erdenet Mining Corporation tarafından yürütülen arama faaliyetleri kapsamında başladı. Araştırmalar, yaklaşık 357 milyon ton cevher ve 1,1 milyon tondan fazla saf bakır rezervini ortaya koyarak sahayı Moğolistan’ın en önemli yeni maden alanlarından biri hâline getirdi.

Ancak 2024 yılında yapılan arazi çalışmaları sırasında, taş yığıntılarından oluşan yapılar dikkat çekti. Yapılan ilk incelemeler, bu yapıların “khirgisuur” olarak bilinen antik göçebe mezarları olduğunu ortaya koydu. Bunun üzerine, Moğolistan’ın kültürel miras yasaları gereği bölgede madencilik faaliyetleri durduruldu ve arkeologlar sahaya davet edildi.
Kazılar Tunç Çağı’na uzanıyor
Arkeolojik çalışmalar, National University of Mongolia bünyesindeki Göçebe Arkeolojisi Enstitüsü ile iş birliği içinde yürütüldü. Aylar süren saha çalışmaları sonucunda toplam 10 mezar yapısı belgelendi ve kazıldı.
Bu mezarların dördü Tunç Çağı’na tarihlendirildi. Dört mezarın dönemsel analizi henüz kesinleşmezken, iki mezarın ise yaklaşık 8–13. yüzyıllar arasına, yani Orta Çağ’a ait olduğu belirlendi. Araştırmacılar, sert iklim koşullarına rağmen özellikle Tunç Çağı mezarlarının dikkat çekici derecede iyi korunduğunu vurguluyor.
Mezarlardan bronz toli (ayna), keçe parçaları, hayvan kemikleri ve çeşitli adak eşyaları çıkarıldı. Bu buluntular, göçebe toplumlarda ölü gömme geleneğinin yalnızca defin değil, aynı zamanda sembolik ve ritüel bir anlam taşıdığını gösteriyor.
Khirgisuur nedir?
Khirgisuur, Moğolistan ve İç Asya genelinde yaygın olarak görülen taş yığma mezar yapıları için kullanılan bir terimdir. Genellikle Geç Tunç Çağı’na tarihlenen bu anıtlar, sadece bir mezar değil; toplumsal hafızayı, aidiyeti ve ritüel alanları temsil eden simgesel yapılar olarak değerlendiriliyor. Çoğu zaman dikili taşlar veya kurban edilen hayvan kalıntılarıyla çevrili olmaları, bu alanların törensel işlevine işaret ediyor.
Oyut Sahası’nda khirgisuur mezarlarının varlığı, Orkhon ve Bulgan bölgelerinin binlerce yıl boyunca göçebe hareketliliği ve ritüel pratikler açısından merkezi bir rol oynadığını ortaya koyuyor.

Daha geniş bir tarihsel çerçeve
Yakın çevrede yer alan Orkhon Valley, Göktürk Kağanlığı’ndan Moğol İmparatorluğu’na kadar uzanan bozkır imparatorluklarının doğuşuna sahne olmuş bir alan olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Oyut’ta belgelenen mezarlar, bu kültürel peyzajın tarihsel derinliğini Tunç Çağı’na kadar geri götürüyor.
Toplamda 1.032 hektarlık bir alanı kapsayan arkeolojik değerlendirme, son yıllarda madencilik faaliyetleriyle bağlantılı en kapsamlı kültürel miras çalışmalarından biri olarak dikkat çekiyor.
Bakırdan geçmişe
Moğolistan, ekonomik kalkınma ile kültürel mirasın korunması arasında hassas bir denge kurmaya çalışırken, Oyut Sahası’ndaki bu keşif önemli bir örnek sunuyor. Bakır arayışıyla başlayan jeolojik çalışmalar, sonunda Avrasya bozkırlarında yaşamış kadim toplulukların izlerini gün yüzüne çıkardı.
Bu keşif, modern endüstriyel faaliyetlerin doğru denetim ve iş birliğiyle, insanlığın en eski hikâyelerine de ışık tutabileceğini gösteriyor.
Cover Image Credit: Montsame
