İsrail’in kuzey kıyısında bir kibbutz (servetin ortak olduğu ve elde edilen karın bölgeye verilmesi anlayışına dayalı komün yaşam) olan Ma’agan Michael’da içinde Türk cevizinin de bulunduğu Hristiyan ve Müslüman mürettebattan oluşan 1400 yıllık gemi enkazına ulaşıldı.
MS 648-750 tarihlenen gemi enkazı daha önce iki amatör dalgıç tarafından 2015 yılında bulundu. Ancak, dip dalgalar enkaza ulaşmaya izin vermemiş kalıntılar kumla kaplanmıştı.
Hayfa Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından yeniden keşfedilen enkaz üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda geminin erken İslami dönemden kalma 1400 yıllık bir tüccar enkazı olduğu ve daha önemlisi yalnızca savaşların damgasını vurduğu karanlık bir çağ olarak düşünülen bir dönemin algısını değiştirebilecek kanıt teşkil edeceği ortaya çıktı.
Ma’agan Michael B gemisi (MMB) olarak tescillendi. B tescilinin nedeni daha önce MÖ 500 Pers dönemine tarihlenen 1980 yılında keşfedilmiş daha küçük antik bir geminin Ma’agan Michael A gemisi olarak tescillenmesidir.
Hayfa Üniversitesi’nde sualtı kazılarına liderlik eden deniz arkeolojisi profesörü Deborah Cvikel, “yedi yıllık sualtı kazılarında enkazdan toplanan kanıtların, geminin Hristiyan ve Müslüman kontrolündeki bölgeler arasında mal taşıdığını ve çok kültürlü bir mürettebat tarafından yönetildiğini gösteriyor” dedi.
Hayvan kemikleri üzerinde çalışan bir doktora adayı Sierra Harding’de, “bu durumun, denizdeki faaliyetlerin esas olarak Müslümanlar ve Bizans İmparatorluğu arasındaki deniz çatışmalarından ibaret olduğu, Akdeniz bölgeleri arasında çok az temasın olduğu bir dönem olarak erken İslam döneminin geleneksel görüşüne meydan okuduğunu söylüyor” açıklamasını yaptı.
Cvikel ve ekibi yayınladığı araştırma makalesinde, geminin ceviz, zeytin, hurma, incir ve garum ( eski bir Roma fermente balık sosu ) gibi ürünlerle dolu en az 200 amfora taşıdığını bunun da geminin farklı coğrafi bölgeleri dolaştığını gösterdiğini belirttiler.
Ürünü depolamak için kullanılan kil amforalar da çeşitlilik gösteriyor. Amforaların biçimleri ve kimyasal analizleri Mısır, güney Filistin ve Kıbrıs dahil olmak üzere farklı noktalardan geldiklerini düşündürüyor.
“İlginç bir şekilde, bir Mısır amforasında ceviz bulduk ama Mısır’da ceviz yok, peki ne nereye gitti?” sorusuna Cvikel, şöyle yanıt arıyor. “Ceviz Türkiye’den Mısır’a gelip bu amforaya mı yüklendi yoksa amfora Mısır’dan Türkiye’ye mi gitti? Hâlâ çözmeye çalıştığımız şeylerden biri de bu.”
Gemi ayrıca Nil’den gelen sepetler dolusu tatlı su yumuşakçalarını ve kuzey Sina’dan göç eden kafesli yabani kuşları da taşıyordu.
Kaynak Ariel David/haaretz.com