16 August 2025 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Tunç Çağında Görülen Nadir Hastalıkların İlginç Sosyal Boyutları

Nadir Hastalıklar denilince hemen hemen hepimizin aklına gelen şey bu hastalığın çok az kişiyi etkilemiş olmasıdır. Muhtemelen bahsedilen bu hastalık 10.000’de 1 ila 5 kişi arasında kişiyi etkilemiş olan hastalıklardan biridir. Hatta bazı nadir görülen hastalıklarda bu rakam yüzbinlerin üzerindedir. Nadir hastalıklar, günümüzde tıbbi-farmasötik araştırma ve tedavide özel bir alandır.

Peki bu nadir hastalıklara bir de antik nadir hastalıklar olarak sadece insan iskeletlerinden teşhis edebilmek mümkün mü?

Kiel Üniversitesi Klinik Moleküler Biyoloji Enstitüsü’nde fiziksel antropolog olarak çalışan Dr. Katharina Fuchs bu soruyu bizler için araştırmış.

Kuzey Kafkasya Tunç Çağı’ndan (yaklaşık MÖ 2200-1650) bir erkeğin hastalık geçmişini kullanarak, bugün kullanılan nadir hastalıklar için kriterlerin basitçe geçmişe aktarılamayacağı sonucuna varmıştır. Kısa süre önce International Journal of Paleopathology’de yayınlanan bu çalışma, sadece nadir hastalıkların teşhisi ve insidans ve prevalansın yani sıklığın hesaplanmasının araştırmacılar için zorlayıcı olduğunu gösteriyor. Bireysel sakatlığın ve sosyal entegrasyon ve desteğin derecesinin de yeniden yapılandırılması zordur.

kuzey kafkasyada bulunmuş erkek iskeleti
Kuzey Kafkasya eteklerinde bulunan erkek iskeletinin kazılmış mezarı. Fotograf: B.Atabiev, Institut für die Archäologie des Kaukasus, Naltschik

Antropolog K. Fuchs’un, çalışmanın bir parçası olarak incelediği Kafkasya’daki adamın iskeletinden çıkarabileceği birçok sonuç var: Gençliğinden beri nadir bir kalça hastalığı olan Legg-Calvé-Perthes Hastalığından muzdaripti, ve bu içe doğru bükülmüş bacak nedeniyle topallayarak yürümüş olmalıydı. Dahası, bir yetişkin olarak kafatasının ve kalçasının şiddetli kırılmasından sağ kurtuldu. Bunun dışında dişlerinin aşınma kalıpları, dişlerini alışılmış olduğu gibi çalışma süreçlerinde alet olarak kullandığını gösteriyor. Ayrıca, gömüldüğü nesnelerden, özellikle yüksek bir sosyal konuma sahip olmadığı sonucuna varılabilir.

K. Fuchs’un, “Birlikte ele alındığında sonuçlar, bu adamın toplum için önemli olduğunu gösteriyor. Katlandığı kırıklar yüksek düzeyde bakım gerektiriyordu. Yaralarını muhtemelen yoldaşları ona baktığı için atlattı. Bu bize, içerideki insanların nasıl olduğuna dair bir fikir veriyor. Kuzey Kafkasya’da 4.000 yıl önce insanların birbirlerine ve hayatının büyük bir bölümünde fiziksel olarak kısıtlı olan birine nasıl davrandıklarını açıklıyor ” dedi.

Kuzey Kafkasya'dan erkek bireyin sağ ve sol femur kemikleri.
Kuzey Kafkasya’dan erkek bireyin sağ ve sol femur kemikleri. Kemikler, çalışmada incelenen patolojik değişiklikler sergilemektedir. Fotograf:Katharina Fuchs, Institut für Klinische Molekularbiologie

Bu tür düşünceler, eski nadir hastalıklar konusunun çok ötesine geçmekte ve  araştırmanın sosyal boyutunu göstermektedir.

Çalışmanın bir başka sonucuda, eski nadir hastalıklarla ilgili olarak “nadirlik” kriterinin katı eşiklerle tanımlanamayacağıdır. Günümüzde bir hastalığın nadir görülmesi, geçmişte de nadir görüldüğü anlamına gelmez. Bir hastalığın ortaya çıkma nedenlerine, etiyolojiye, ortaya çıkmasına, kaybolmasına ve en ilginç olanı, nadir görülen bir hastalık modelinden ortak bir hastalık modeline geçiş, sosyal ve insani ekolojik dinamiklere bağlıdır. Bu, yaşam tarzını ve dış etkileri önemli bileşenler olarak tanımlayan modern tıbbın bir bulgusudur.

Geçmişteki nadir hastalıklarla ilgili araştırmalar, bu nedenle günümüz hastalıklarını anlamamızla da ilgilidir. Araştırmanın ortak yazarlarından biri olan Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Dr. Julia Gresky şunları vurguluyor: “Antik Nadir Hastalıklar çalışma grubunun araştırması 2019’daki kuruluşundan bu yana, aynı zamanda bugün etkilenen kişilere ulaşma görevi de taşıyor.İnsanoğlunun her zaman nadir hastalıklarla karşı karşıya kaldığına dikkat çekerek halkın bilincine katkıda bulunmayı umuyoruz – ama aynı zamanda etkilenmenin sosyal izolasyon anlamına gelmek zorunda olmadığını da vurguluyoruz.

Makalenin tamamını okumak isterseniz: Kiel Üniversitesi https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1879981720300656?via%3Dihub

Banner
Benzer Yazılar

Tunceli’de Urartulara ait olduğu düşünülen iki açık hava tapınağı keşfedildi

28 Mart 2024

28 Mart 2024

Arkeologlar, biri Tunceli’nin en doğusunda, diğeri ise en batısında olmak üzere iki kale içinde açık hava tapınağı keşfettiler. Açık hava...

İstanbul Boğazı Donunca İstanbullular Avrupa’dan Asya’ya Yürüyerek Geçiyordu

17 Ocak 2021

17 Ocak 2021

Takvimler 1954 yılını gösteriyordu. İstanbul, uzun yıllardan sonra aşırı dondurucu bir kışı yaşıyordu. Yoğun kar yağışı, uçan kuşu bile havada...

Büyük İsyan’ın üçüncü yılından kalma nadir bir yarım şekel sikke keşfedildi

21 Aralık 2022

21 Aralık 2022

Tapınak Dağı’nın güneyindeki Ophel arkeolojik alanında İbrani Üniversitesi’nden arkeologlar tarafından yapılan son kazılarda, MS 70 yılında tahrip edilen İkinci Tapınak...

Arkeologlar, Carlisle kazılarında nadir görülen Tyrian moru buldu

5 Mayıs 2024

5 Mayıs 2024

2023’te arkeologlar, Carlisle Kriket Kulübü’nün arazisindeki bir Roma Hamamı’nda yapılan kazılar sırasında nadir görülen bir Tyrian moru yumrusu keşfettiler. Roma...

5.000 Yıllık Hafıza Taşları: Ürdün’de Anlamı Hâlâ Çözülemeyen Tören Kompleksi Keşfedildi

7 Ağustos 2025

7 Ağustos 2025

Madaba yakınlarında yer alan Murayghat’ta, yapı taşlarıyla değil, ritüelleriyle inşa edilmiş bir tören kompleks alanı gün yüzüne çıkıyor. Ürdün’ün Murayghat...

Peru’daki anıtsal tapınakta zoomorfik tasvirli boyalı kumaşlara sarılmış mezarlar keşfedildi

11 Mart 2023

11 Mart 2023

Peru’nun Barranca şehri yakınlarındaki Cerro Colorado tepesinde yer alan anıtsal tapınak içinde üzerinde zoomorfik tasvirlerin yer aldığı boyalı kumaşlara sarılmış...

Myrleia Antik Kenti Açık Hava Müzesi Olacak

29 Ocak 2021

29 Ocak 2021

Bursa’nın Mudanya ilçesinde bulunan Myrleia Antik Kenti‘nin, açık hava müzesi olması için beklenen kamulaştırma Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’ndan onay...

Hititlerin ünlü altın kabzalı demir hançeri dünya dışı kökenleri olan demirden dövülmüş

17 Nisan 2024

17 Nisan 2024

Anadolu medeniyet sahnesinin en büyük oyuncusu Hititler demiri işleme ve kullanımında da öncü toplumdu. Alacahöyük kazılarında ele geçen altın kabzalı...

2.500 yıllık Fenike gemi enkazı İspanyol arkeologlar tarafından kurtarılıyor

6 Temmuz 2023

6 Temmuz 2023

İspanya’nın güneydoğusundaki Murcia bölgesinde su altında 2.500 yıllık bir Fenike gemi enkazı bulundu. 2.500 yıl öncesine dayanan olağanüstü bir Fenike...

Yunan tanrılarının kenti Bergama’da halk Kibele kültünü yaşatıyor

25 Ağustos 2021

25 Ağustos 2021

Yunan tanrılarına adanmış birçok kutsal mimari yapının görüldüğü Bergama Antik Kenti’nde ortaya çıkarılan Anadolu’nun bereket tanrıçası Kibele figürünleri ve kutsal...

İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü; “Ayasofya Paylaşımı Gerçeği Yansıtmıyor”

9 Mayıs 2022

9 Mayıs 2022

Ayasofya Camii’nin Osmanlı dönemi tarihi su haznesinin kapağı kırılarak ayakkabı konulduğuna dair yapılan haberler üzerine İstanbul İl Kültür ve Turizm...

Tarihin En Acımasız Türk ve Kadın Düşmanı ve Onun Şatosu

19 Aralık 2020

19 Aralık 2020

Acımasızlık, kan ve vahşetin esiri olmuş hükümdarlar tarihin her döneminde olagelmiştir. Yaptığı acımasız ve zalim işkenceler ile adı hiç silinmeyen,...

İngiltere’de keşfedilen Demir Çağı köyünde zengin Roma buluntularına ulaşıldı

13 Ocak 2022

13 Ocak 2022

Arkeologlar, İngiltere’nin HS2 yüksek hızlı demiryolu güzergahı üzerinde keşfettikleri geniş bir Demir Çağı köyünde Roma dönemine ait zengin bulgulara ulaştılar....

Noceto Vasca Votiva’nın gizemi su ritüeli miydi?

13 Haziran 2021

13 Haziran 2021

Noceto Vasca Votiva, 2005 yılında kuzey İtalya’daki küçük bir tepede keşfedilen türünün tek örneği bir ahşap yapıdır. Bir müstakil ev...

Bergama’da basılan İmparator Caracalla Madalyonu Bulgaristan’daki Roma mezarında bulundu

15 Şubat 2024

15 Şubat 2024

2023’ün sonlarında Bulgaristan’ın Veliko Tırnovo bölgesindeki Strazhitsa belediyesine bağlı Nova Varbovka köyü yakınlarında keşfedilen Roma mezarların birinde, Roma imparatoru Caracalla’nın...

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]