7 December 2025 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Şeytan’ın İkonografisi

Bu yazımızda Şeytan’ın ikonografisi ile şeytan kimliğinin sanatta nasıl yavaş yavaş şekillendiğini Sanat tarihini esas alarak kısaca irdelemeye çalıştık.

Şeytanın varoluşu Tüm zamanların en ünlü hikayesi olan Hz. Adem ile Havva’nın Cennet bahçelerinden kovuluşuyla başlar. Herkesin bildiği bu hikaye Yaratılış Kitabı’ndaki İbranice İncil’in başlangıcında bulunur.

Hikaye herkes tarafından bilindiği için burada tekrar etmeye gerek görmedim. Ahlak ve İtaat hakkında ki bu büyüleyici hikayede Yılan esas roldedir, Hz. Adem ve Havva’yı yasak elmayı (-ki elma olarak hiç tanımlanmadı!) yemeğe ikna eden kişidir.

Aslında burada şeytanın önceden yılan olmadığı açıkça belirtilmiştir. Yaratılış 3:14 uyarınca Tanrı, “Karnınızın üzerinde sürünecek ve hayatınızın her gün toz yiyeceksiniz” diyerek yılanı lanetledi.(Belki de anlatılmak istenen o zamanlar yılanın iki ayak üzerinde olmasıydı, kim bilir?) Eski İbranice de “şeytan” basitçe “düşman” veya “suçlayıcı” anlamına geliyordu.

Yeryüzünde ortaya çıkan yüzlerce uygarlık, yukarda da kısmen anımsatıldığı gibi Yaratılışın birçok anlatısını üretmiştir. Gerçekten de insanın en derin kaygısı kendine kökenler yaratmaktır. Bu kökenleri bilemediği zaman da uydurmuştu.

Erken Hristiyanlıkta Şeytan’ın kesin bir imgesi yoktur. İlk Günah kavramından hareketle yine yılan ön plandadır. Şeytan betimleri Constantinus’un tahta çıkmasından önce ve sonralarında tam anlamıyla yerine oturmaktadır. Siyasi etkilerle şeytan kimliği belirmektedir. Roma ve Helen kültürlerinin bilmedikleri bu şeytan ve kötülük kavramı bazı Tanrıların düşkünler olarak yeniden betimlenmesiyle canlanacaktır.

Luther Link’in de belirttiği gibi Şeytan’la ilgili düşüncelerimizin ille de Şeytan’ın resimlerdeki imgesiyle ilgili olmasa da, üç kaynağı vardır: Yeni Ahit’in ilk yorumları: Milton’un yarattığı Asi melek ile Blake’in ve Baudelaire’in romantik edebiyat geleneği; Şeytan’a ait kültlerin ve ortaçağda, Rönesans’ta, cadı ve büyücülerin şeytana bağlılıklarını yinelemek üzere zaman zaman toplandıkları kara günlerin popüler geleneğinden kaynaklıdır.

Şeytan IX. Yüzyılda ortaya çıktı ancak XIV. Yüzyıla kadar bizim bugün bildiğimiz Şeytan değildi! Genelde elinde üç çatallı mızrağı vardı ve bu mızrak aslında insanlara hiçte yabancı değildi. Poseidon’un meşhur 3 çatallı mızrağıydı bu! Tabii ki Poseidon’un mızrağının kökü ise M.Ö. 2000’den önce Eski Babil’in İklim Tanrısı Adad’ın üçlü şimşeğiydi. Ve edebi kaynaklarda şeytanın neden bir mızrak tuttuğu yazmaz. Böylece şeytan Klasik etkilerin ışığında IX. Yüzyılda karşımıza üç çatallı bir mızrakla çıkar.

Poseidon ve Mızrağı

Şeytanın sanatta ki özellikleri ikonografik özelliklere göre belirlenmesi zordur. XII. yüzyılda Romanesk bir kilise olan Autun’daki St. Lazare katedralinde, tek bir heykeltıraşa ait olan eserlerde bile Şeytan’ın temsili değişir. Üç yüzyıl sonra, Fra Angelico’nun Floransa’daki San Marco Manastırı’nda bulunan Kıyamet Gününde olduğu gibi aynı eser içinde bile değişik gösterimlere sahiptir. Kimi zaman kanatları ve boynuzları varken bazen de ne boynuzu ne de kanatlara sahiptir.

Dante’nin İnferno’sunda (1307) tüylü kanatların yerini yarasa kanatları alacaktır. Bruegel’in 1562’de yaptığı Asi Meleklerin Düşüşü ikonografik olarak X. yüzyılda Morgan Beatus’un bir dua kitabına yaptığı tezhiplere benzer. İkinci olarak da Kıyamet Günü gelir, burada Şeytan düşman değildir; Tanrı’nın işini yapmakta ve günahkârları cezalandırmaktadır. İlahi düzene hizmet eden bir varlığa dönüşmüştür.
Yeraltı mezarlarında ve lahitlerde hiç bir şeytan simgesi bulunmaz. Bu yüzden ikonografik olarak resmedilmek istenen şeytanı sanatına dahil etmek isteyenleri zor saatler beklemektedir. Şeytan’ın tek bir imgesinin olmamasının ve ikonografinin değişip durmasının önemli nedenlerindendir.

Brugel- Asi Meleklerin düşüşü (1562)

Şeytan’ın sanattaki işlevi ve rolü V. yüzyıl teolojisinden gelir, isimleri de. Yüzü ve şekli ise Hellenistik kaynaklardan – benimsenmiş Osiris’le ilişkili tanrılar ve Bes dahil- ve toplu dua niteliğindeki tiyatro oyunlarından gelir.

İlk Hristiyan resimleri Roma’daki yer altı mezarlıklarındadır, ama bunlarda Şeytan yoktur, V. yüzyıldan önce Şeytan resminin olmamasının nedeni bugün hala bu konuda çalışmalar yürüten sanat tarihçilerinin zihnini yorar. Şeytan ilk olarak IX. yüzyılda Pan’ın yüzüyle ve mağara adamı etekleriyle Utrecht Zeburu’nda ortaya çıkar.

Şeytan, Romanesk eserlerde tüylü, ilkel bir insandır; Gotik eserlerdeyse insan vücudu ve çirkin yüz hatları olan çıplak bir yaratıktır. Gotik dönemde ve Rönesans’daki Kıyamet Günlerinde de grotesk bir canavar olarak kalır.

Rönesans’ın tek büyük Şeytan ressamı Giotto’ydu, tek büyük Şeytan heykeltıraşıysa Donatello’ydu. Donatello’nun son eserleri arasında Floransa’daki Lorenzo’nun iki kürsüsü için yaptığı bronz kabartmalar vardır. Donatello’nun küçük yarasa kanatlı şeytanını görmek için dikkatlice bakmak gerekir.Görünen odur ki ünlü heykeltraş için bile şeytan o kadarda önemli değildir.

XVII. Yüzyıla gelindiğinde şeytan Shakespeare tarafından güzel bir şekle girecektir. Dante’nin korkunç Lucifer’ı artık modern dünyada kendini daha şık sunmayı öğrenmiş gözükmektedir.

Şeytan’ın özellikleri giderek etkisizleşirken, acımasız özelliklerle tanımlanan düşmanı şeytanlaştırma yönünde giderek artan bir eğilim oluşur. Antikçağdan beri, düşman her zaman “öteki”, yabancılaştırılandır. Şeytan’ın yerini alan bu düşmana önem vermeye başlayan modern dünya olsa da, o düşman aslında her zaman var olan olmuştur

Kaynak: Gerald Messadié, Şeytanın Genel Tarihi, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 1998

Luther Link, Şeytan: Yüzü Olmayan Maske, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2003

Umberto Eco, Çirkinliğin Tarihi, Doğan Kitap, İstanbul, 2009

 

Banner
Benzer Yazılar

Yeni araştırma; Hint-Avrupa dillerinin Anadolu kökeni hakkında yeni bir bakış açısı getiriyor

31 Temmuz 2023

31 Temmuz 2023

Anadolu’nun kadim medeniyetleri Hitit, Luvi, Likya ve Friglerin kullandığı ve günümüzde dünyanın yarısının konuştuğu Hint-Avrupa dillerinin Anadolu kökeni hakkında yeni...

Suriye’de 4000 Yıllık Savaş Anıtı “Beyaz Anıt” Ortaya Çıkarıldı

28 Mayıs 2021

28 Mayıs 2021

Arkeologlar, Suriye‘de Mısır Sakkara’da bulunan Eski Mısır Basamaklı Piramidine benzeyen 4.000 yıllık bir savaş anıtı ortaya çıkardılar. Yapımında kullanılan malzemelerin...

Dünya Arkeoloji Günü Kutlu Olsun!

17 Ekim 2020

17 Ekim 2020

Arkeoloji, Türkçe’ye yanlışlıkla da olsa kazı bilim olarak çevrilmiş bilim dalıdır. Halbuki kazı çalışmaları arkeolojinin sadece alt dallarından biridir. Arkeoloji...

Antik Mısır’da Bulunan Mezarlık Dünyanın En Eski Evcil Hayvan Mezarlığı Olabilir

3 Mart 2021

3 Mart 2021

2011 yılında Berenice limanında bulunan yüzlerce hayvan iskeleti buranın bir evcil hayvan mezarlığı olarak kullanıldığını düşündürmüştür. Hayvanların boynundaki tasma ve...

Almanya’da bir Roma tanrısını tasvir eden bir heykel keşfedildi

22 Nisan 2024

22 Nisan 2024

Almanya’nın Stuttgart kentindeki Roma kalesini kazan arkeologlar, bir Roma tanrısını tasvir eden bir heykel ortaya çıkardılar. MÖ 7000 yılından beri,...

Japon Arkeologlar Kaman Kalehöyük’te 4.200 Yıllık Demir İşçiliğine Dair Kanıt Buldu

19 Şubat 2025

19 Şubat 2025

Japon arkeologlar, Orta Anadolu’daki Kaman Kalehöyük kazı alanında 4.200 yıllık bir Tunç Çağı katmanında demir işçiliğinin tarihini değiştirebilecek önemli kanıtlar...

Gümüşler Manastırı: Anadolu’nun Petrası ve “Gülümseyen Meryem Ana”

22 Nisan 2025

22 Nisan 2025

Kapadokya’nın en iyi korunmuş manastırlarından biri olan Gümüşler Manastırı, sıkça “Anadolu’nun Petrası” olarak anılıyor ve tarihi yapısı ile göz alıcı...

Arkeologlar, 1386 yıl önce aynı adı taşıyan ünlü savaşa tanık olan Jalula antik kentinin izlerini keşfetti

2 Aralık 2023

2 Aralık 2023

Irak Devlet Eski Eserler ve Miras Kurulu (SBAH), Jalula antik kentinin sınırlarının ve çeşitli yapılarının keşfedildiğini duyurdu. Irak Devlet Eski...

Anadolu arkeolojisi tarihinde ilk defa Med kültürü eserleri bulundu

17 Ekim 2022

17 Ekim 2022

Anadolu arkeolojisi tarihinde ilk defa Med kültürüne ait eserler ortaya çıkarıldı. Oluz höyük kazı başkanı Prof. Dr. Şevket Dönmez, “Bu...

İran’dan Kaçırılan Antik Sırlı Tuğlaları İsviçre İade Etti

30 Aralık 2020

30 Aralık 2020

Yaklaşık 40 yıl önce İran’dan kaçırılan 49 sanat eseri İsviçreli yetkililerin yardımlarıyla evlerine iade edildi. Kültürel Miras, Turizm ve El...

2.000 Yıl Önce Guatemala’da Geliştirilen Antik Maya Su Arıtma Sistemi ‘Bugün Hala Çalışacak’ Durumda!

26 Ekim 2020

26 Ekim 2020

Antik Maya, Mesoamerica halkı dünyanın en eski su arıtma sistemlerinden biri geliştirdi. Bugün bile bu çalışma kullanılabilir durumdadır. ABD’li uzmanlar,...

Knidos’ta Helen ve Roma dönemi heykel başları ortaya çıkarıldı

9 Aralık 2021

9 Aralık 2021

Muğla’nın Datça ilçesinde bulunan Karya dönemine ait antik yerleşim Knidos’ta Helen ve Roma dönemi heykel başları ortaya çıkarıldı. Bilim, mimarlık...

Arkeologlar, Endonezya’da 7.000 yıllık kaplan köpekbalığı dişi bıçakları keşfetti

30 Ekim 2023

30 Ekim 2023

Endonezya’nın Sulawesi adasında yapılan kazılar inanılmaz bir bulgu ortaya çıkardı; bıçak şeklinde şekillendirilmiş ve yaklaşık 7.000 yaşında olduğu düşünülen iki...

50 milyon yıllık suikastçı böcek fosili alışılmadık derecede iyi korunmuş cinsel organlara sahip

21 Ocak 2021

21 Ocak 2021

50 milyon yıllık suikastçı böcek fosili bulundu. Bulunan fosilleşmiş böceğin genital organının oldukça iyi korunduğu görüldü. Günümüz Colorado’daki Green River...

Küllüoba Höyük’te yapılan kazılarda 4500 yıllık kapların içinde ağrı kesici kalıntıları bulundu

20 Eylül 2022

20 Eylül 2022

Anadolu’da 5000 yıl öncesine ait ilk kentleşme yapısının ortaya çıkarıldığı Eskişehir’deki Erken Tunç Çağı Küllüoba Höyük kazılarında, ağrı kesici ilaç...

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]