22 September 2023 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Moğol İmparatorluğu’nun başkenti Karakurum’un haritası yeniden çizildi

Cengiz Han’ın, Orta Asya’da göçebe bozkır kabilelerini Moğol çatısı altında birleştirerek kurduğu, Pasifik Okyanusu’ndan Hazar Denizi ve Karadeniz’in kuzeyine kadar uzanan Moğol İmparatorluğu’nun başkenti Karakurum’un haritası yeniden çizildi.

Arkeologlar, surlarla çevrili şehir ve çevredeki peyzajın yeni manyetik ve topografik araştırmalarının sonuçlarından yola çıkarak oluşturulan Moğol İmparatorluğu’nun başkenti Karakurum’un haritasını yayınladılar.

Moğol İmparatorluğu başkenti Karakurum

Karakurum, Ögödei ile şehirleşmeye başladı

Cengiz Han’ın (1206–1227) oğlu Ögödei başkent olarak seçilen Karakurum’da M. S. 1220’den itibaren mimari yapılaşmayı başlatmıştır. 1235 yılında muhteşem bir saray inşa edilmiştir.

Yılda iki kez kaldığı Karakurum’da Han, tüccarlara, seçkinlere sarayın çevresinde bina yapmasını istemiş böylelikle bozkır toprağının kentleşmesini ve coğrafyanın önemli uğrak yeri olmasını sağlamıştır.

Ögödei ile başlayan şehirleşme faaliyetleri, Möngke Khan (1251-1259) zamanında tamamlanmıştır.

1260 yılında imparatorluk ikiye ayrılınca Karakurum belli bir süre daha varlığını göstermiş Yuan İmparatorluğu’nun yıkılması ile birlikte 15. yüzyılda terkedilmiştir.

Yazılı kaynaklarda her ne kadar sıklıkla adından bahsedilse de, kentin konumu hakkında net bir bilgi yoktu.

Kentin haritalandırılması ile ilgili ilk çalışma,1891’de Wilhelm Radloff gerçekleştirildi.

Karakurum'un ilk çizilen haritası
1891’de Orhun Seferi tarafından çizilmiş, modern manastır Erdene Zuu’yu tasvir eden ilk Karakurum haritası, şehrin gövdesi kuzeyde (Radloff’tan sonra A. Stefanischin tarafından değiştirilmiştir).

Antiquity dergisinde, Karakurum’un haritalanmasına yönelik araştırmayı yayınlayan Almanya Bonn Üniversitesi’nden Jan Bemmann ve uluslararası bir araştırma ekibi, Karakurum’un yollarını, semtlerini ve daha önce hiç olmadığı kadar ayrıntılı bir şekilde ortaya çıkardı.

Jan Bemmann ve araştırma ekibinin yazdığı araştırma makalesinde, Radloff ve diğer çalışma ekiplerinin araştırmalarında ortaya konulan Karakurum’un daha geniş bir alana yayıldığı, surların dışına taşınan bir yerleşim yeri olduğuna dikkat çekildi.

Profesör Bemmann, “Ancak, şehrin iç düzenini ve gerçek duvarlarla çevrili alanın ötesindeki kapsamını ve ayrıca şehir nüfusunun sosyal organizasyonunu çok az anlıyoruz” dedi.

Haritanın çiziminde yüksek çözünürlüklü “SQUID” aleti kullanıldı

Genişletilmiş jeofizik araştırmalar, manyetik ve topografik verilerin aynı anda yüksek çözünürlük ve hızda kaydedilmesine izin veren motorlu bir ölçüm cihazı kullanılarak gerçekleştirildiğini söyleyen Bemmann, “ekip, “SQUID”(Süper İletken Kuantum Girişim Cihazı) ile 52 gün boyunca 465 hektar alanı inceledi. Bu alet, farklı manyetik özelliklere sahip farklı malzemeler olarak, yüzeyin topografyasını ve altındaki zeminin manyetik alanlarını ölçer. Saha araştırmaları, hava fotoğrafları ve tarihi kayıtların analizi ile birleştirildiğinde, bu, ekibin bir mala kaldırmaya gerek kalmadan bir Karakurum haritası oluşturmasını sağladı” dedi.

SQUID ölçüm cihazı
SQUID ölçüm sistemi

“Çalışmamızın benim için en heyecan verici yönü, saha sezonu boyunca veri toplamanın ilerlemesini görmekti. Haritanın her geçen gün artan boyutuna ve bununla birlikte haritanın dijital olarak yeniden yapılandırılmasına tanık olmak şaşırtıcıydı” diyen Bemmann, Karakurum. her gün, haritaya eklenen her yeni şehir parçasıyla birlikte şehir anlayışının da büyüdüğünü söyledi.

Ekip, şehir surlarının haritasını çıkardı ve tarihi kayıtlarda belgelenen dört ana kapıdan üçünü ortaya çıkardı. Bu duvarların dışında, şehrin bazı yaklaşan yollar boyunca üç kilometreden fazla uzandığını buldular. Ortaya çıkan sonuç, diğer araştırma ve tarihi kayıtlardan çok daha büyük bir alan olduğunu gösterdi.

Çalışma, kentin net sınırlarının olmadığını ve yerleşik alanların merkezden uzaklaştıkça daha az yoğunlaştığını ortaya koydu.

 Manyetik ve topografik haritalamaya dayalı olarak Karakurum içindeki ve Karakurum'a giden yol sisteminin ön rekonstrüksiyonu (J. Bemmann ve S. Reichert tarafından çizilen grafik).
Manyetik ve topografik haritalamaya dayalı olarak Karakurum içindeki ve Karakurum’a giden yol sisteminin ön rekonstrüksiyonu (J. Bemmann ve S. Reichert tarafından çizilen grafik).

Ekip, “Karakurum’da çok fazla kalıcı konut inşa edilmemiş olabilir”

Şehir, surların içinde, 1.33 kilometrekarelik bir alana yayılmış. Farklı bina tasarımlarından oluşan mahalleler ile şehrin çeşitli yerlerinde farklı işlevlere veya sakinlere işaret ediyor.

Araştırmacılar, şehrin merkezinin çok daha yoğun tortulara sahip olduğunu ve bunların şehrin en uzun süre işgal edilen bölgeleri olduğunu düşündüler.

Ancak, ekip, sonuçta Karakurum’un sur içinde kalan alanın %40’ı boş bırakılmış gibi göründüğünü de belirttiler. Bu, Moğol İmparatorluğu’ndaki birçok kişinin göçebe ve hareketli kaldığı gerçeğini yansıtabilir. Bu nedenle, şehri çok fazla ziyaret etmeleri gerekmeyecek, hatta kalıcı konutlar inşa etmeleri gerekmeyecekti. Ögödei ve Möngke bile, saraylar inşa etmelerine rağmen, yılın sadece bir kısmını orada geçirmişlerdi.

Yeni topografik haritanın (gri gölgeleme), Radloff'un (1892) haritasının (beyaz çizgiler) ve günümüz hava görüntüsünün birleşimi. Yeni topografik harita, manyetik ölçümlerin yanı sıra SQUID sistemi ile toplanan yüksek çözünürlüklü irtifa verilerine dayanmaktadır. Duvarların ve binaların ana hatları Radloff'un haritasından sayısallaştırılmıştır. Topografik harita ve havadan görüntü tam olarak coğrafi referanslıdır, Radloff'un haritası yaklaşık olarak (havadan görüntü © Esri, DigitalGlobe, GeoEye, Earthstar Geographics, CNES/Airbus DS, USDA, USGS, AeroGRID, IGN ve GIS Kullanıcı Topluluğu; grafik S. Linzen tarafından yapılmıştır.)
Yeni topografik haritanın (gri gölgeleme), Radloff’un (1892) haritasının (beyaz çizgiler) ve günümüz hava görüntüsünün birleşimi. Yeni topografik harita, manyetik ölçümlerin yanı sıra SQUID sistemi ile toplanan yüksek çözünürlüklü irtifa verilerine dayanmaktadır. Duvarların ve binaların ana hatları Radloff’un haritasından sayısallaştırılmıştır. Topografik harita ve havadan görüntü tam olarak coğrafi referanslıdır, Radloff’un haritası yaklaşık olarak (havadan görüntü © Esri, DigitalGlobe, GeoEye, Earthstar Geographics, CNES/Airbus DS, USDA, USGS, AeroGRID, IGN ve GIS Kullanıcı Topluluğu; grafik S. Linzen tarafından yapılmıştır.)

Bunun yerine, şehrin tek kalıcı sakinleri, onu sürdürmek için ihtiyaç duyulan emekçiler ve zanaatkarlar olabilir. Çoğu, şehrin yabancı doğasına ek olarak, zorla yer değiştirecek veya savaş esiri olarak alınacaktı. Araştırmacılar makalelerinde, “Bu şehirlerin özelliği, sabit mimarisi olmayan bir manzaraya hükümdar tarafından ‘yerleştirildikleri’ ve daimi sakinlerin yurt dışından getirildiği gerçeğinde yatmaktadır” diye yazdı. “Dolayısıyla, bu şehirler, onlara bağımlı olmadıkları için pastoral göçebeler için varlığının devam etmesi önemsiz olan yabancı varlıklar olarak kaldı.”

Bemmann, Kharkhorin sum belediye başkanının yoğun çabalarına ve desteğine rağmen, antik kentin doğusundaki tarım kooperatifinin geniş arazisine erişimine izin verilmediğini söyledi.

Makale, “Mapping Karakorum, the capital of the Mongol Empire,” by Jan Bemmann, Sven Linzen, Susanne Reichert and Lkh. Munkhbayar, is published in Antiquity. de yayınlanmıştır.

Banner
Benzer Yazılar

Via Tiburtina’da Cumhuriyet dönemine ait bir Roma köprüsü keşfedildi

28 Şubat 2022

28 Şubat 2022

Roma Şehri’nin kuzeydoğusuna giden antik Roma yolu Via Tiburtina’nın 12. kilometresinde, Cumhuriyet döneminden kalma nadir bir köprünün kalıntıları keşfedildi. Köprü,...

Demir Çağı Savaşçılarının Kuş Tüyü Yatakları Araştırmacıları Şaşırttı

28 Mart 2021

28 Mart 2021

İsveç’te bulunan 7 nci yüzyıla ait Viking öncesi döneme tarihlendirilen mezarlardan şaşırtıcı sonuçlar geliyor. Demir çağına tarihlendirilen mezarlıktaki savaşçıların kuş...

Tanrıça Durga’nın 1200 yıllık heykeli ortaya çıkarıldı

8 Eylül 2021

8 Eylül 2021

Hinduizm’de en üst tanrıça olarak kabul edilen Tanrıça Durga’nın 1200 yıllık heykeli ortaya çıkarıldı. Tanrıça Durga, Hinduizm’de dişil ve yaratıcı...

Mukiş Krallığı Başkenti Aççana Höyük Kazıları Devam Ediliyor

16 Temmuz 2021

16 Temmuz 2021

Bereketli toprakları, Doğu Akdeniz kara ve deniz ticaretinin önemli kesişme noktası M. Ö. 2 bin yılında varlığı görülen Mukiş Krallığı’nın...

İran’da 5000 yıllık taş eşya atölyesi bulundu

24 Ocak 2023

24 Ocak 2023

İranlı arkeologlar, İran’ın Kerman Eyaleti’ndeki Jiroft’ta yaptıkları kazılar sırasında MÖ 3. Binyıla kadar uzandığı tahmin edilen bir taş eşya atölyesinin...

Kayseri Endürlük Kilisesi’nin İçler Acısı Hali

4 Temmuz 2021

4 Temmuz 2021

Anadolu’nun her karış toprağı birçok medeniyetin bıraktığı kültürel varlıkları ile dolu… Anadolu, tarih öncesinden başlayan, Hatti, Hitit, Troia, Frig, Urartu...

Deniz arkeoloğu Wisconsin Gölü’nde 3.000 yıllık kano keşfetti

23 Eylül 2022

23 Eylül 2022

Amerika Birleşik Devletleri’nin Wisconsin eyaletinin adını aldığı Wisconsin gölünde bir deniz arkeoloğu 3.000 yıllık kano keşfetti. Kızılderili kabilelerinin 14 bin...

İspanya’da Dev Fenike Savunma Hendeği Keşfedildi

5 Ocak 2021

5 Ocak 2021

İspanya’nın güneydoğusundaki Costa Blanca’daki Alicante eyaleti Guardamar del Segura kasabasında bulunan Cabezo Pequeño del Estaño’nun Fenike bölgesinde kazı yapan arkeologlar,...

30 bin yıl önce Sibirya’dan başlayan göç Göbeklitepe’yi şekillendirmiş olabilir

24 Haziran 2022

24 Haziran 2022

Neolitik tarihinin başlangıç noktasını M. Ö. 10 binlere çeken Göbeklitepe kültürünün şekillenmesinde 30 bin yıl önce Sibirya’dan başlayan göç dalgasının...

Myrleia Antik Kenti Açık Hava Müzesi Olacak

29 Ocak 2021

29 Ocak 2021

Bursa’nın Mudanya ilçesinde bulunan Myrleia Antik Kenti‘nin, açık hava müzesi olması için beklenen kamulaştırma Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’ndan onay...

Konuşma Dilinin Kayıp Halkası Bulundu mu?

21 Mayıs 2021

21 Mayıs 2021

İnsan, konuşan bir varlıktır. Konuşma dili sayesinde evrimini hızlandırmıştır. İnsanın, konuşma ile diğer canlı varlıklar arasında sivrilmesini sağlamıştır. Peki, konuşma...

500 yıllık tarihi Surp Sargis Ermeni Kilisesi restore edilecek

6 Şubat 2022

6 Şubat 2022

Diyarbakır’da 16. yüzyılda inşa edilen, cemaati olmadığı için harap durumda bulunan Surp Sargis Ermeni Kilisesi restore edilecek. Diyarbakır’ın merkez Sur...

Obsidyen taşlarının analizi Minos Uygarlığı’nın yıkılış düşüncelerine farklı boyut kazandırıyor

25 Ağustos 2022

25 Ağustos 2022

Tunç Çağı döneminde Girit Adası’nda yüksek medeniyet kuran Minos Uygarlığı’nın yıkılıp Miken Uygarlığına evrilme süreci üzerine kurulan teorileri sarsacak yeni...

Ege’de Küçük Bir Kayalıkta Bulunan Antik Kent Şaşırtmaya Devam Ediyor

9 Kasım 2020

9 Kasım 2020

Tesalya Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden arkeologlar, bir zamanlar erken Bizans döneminde önemli bir şehre ev sahipliği yapan Yunan adası Kythnos yakınlarındaki...

North Yorkshire’da bir evin mutfak zemininin altında bir fincan içerisinde bulunan altın sikkeler açık artırma ile satılıyor

8 Eylül 2022

8 Eylül 2022

Kuzey Yorkshire’daki bir çift, mutfaklarının döşeme tahtalarının altına gömülü 18. yüzyılın başlarından kalma altın sikkeler buldu. Sikkeler, nesiller boyunca Kuzey...

Yorumlar
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]