23 November 2024 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

İstanbul’un İlk Ev Sahipleri Gerçekten Yunanistan’dan Gelen Megaralılar mı?

İstanbul’un ilk kuruluşu denildiği zaman akla ilk gelen çeşitli efsanelerle düzenlenmiş Yunanistan’dan gelen Megaralılara ait hikayelerdir. Tarihsel anlatımlar efsanelerden hoşlanmış olmalı ki bir yer kurulurken, yıkılırken ya da o yerin başına bir şey geliyorken hep bu anlatımlardan yararlanılmıştır.

Bunlara en güzel örneklerden biri Khalkedon bugün ki adıyla Kadıköy’ün “Körler Ülkesi” olması gibi… Kadıköy’ün “Körler Ülkesi” olması hikaye olarak mantığa çokta yatkın değildir. Nitekim insanların tamda hedeflediği verimli toprakların ve bugün kurbağalı dere denilen mevkii de kurulmuş olması hikayenin tam tersine tamamen planlı ve bilinçli bir seçim olduğunu göstermektedir. Nitekim buraya yerleşenlerin burada ki geniş ve verimli topraklarından yararlanmak tarım yapan yerleşikler için oldukça akıllı bir seçimdir. Yerleşimcilerin tarım konusunda tecrübeli oldukları bile düşünülebilir. (Dere kenarında kurulmuş olması sulamayı kolaylaştıracağı da hesaba katılmıştır.)

Khalkedon’ a yerleşenlerin neden karşı yakadaki, Byzantion yerleştiği yeri almadıkları konusunda eleştirilere maruz kalması acaba bu yerde Byzantion da zaten hali hazırda yerleşiklerin olması olduğu gerçeğini örtmek için midir?

İstanbul’un yerleşik düzenini MÖ.675 kadar geç bir tarihe tarihlendirmek! Acaba kasıtlı bir öne çekme midir diye düşünülmelidir. Anadolu’da yakın zamana kadar Neolitik dönemin bulunmadığını söyleyen düşünenler ile İstanbul tarihini öne çekenler aynı kişiler midir? Diye sormak sanırım yanlış olmayacaktır.

Sultanahmet meydanında bulunan insan yüzlü cam boncuk. MÖ. 5 yy.

İstanbul’un ilk yerleşimlerine dair bilgilerimiz her geçen gün artmaktadır. Özellikle son zamanlarda tesadüfen keşfedilen eserlerin buna katkısı oldukça büyüktür. Yenikapı ve Sultanahmet’te alt yapı çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen kazılarda İstanbul’un yerleşim tarihini MÖ.6500 neolitik döneme kadar geri götürmüştür.

İstanbul’un sahip olduğu yoğun ve düzensiz yapılaşmanın neticesinde suriçi ve diğer bölgelerde derinlemesine kazılar yapılabilecek alanların olmaması birçok eski yerleşmenin yerinin bulunmasını zorlaştırmıştır.

Ayasofya ve Sultanahmet civarında demir çağına ait bulguların burada yaşamış olduğu ve bu bölgenin esas sahibi olduğu düşünülenler Thrako-Frigler’dir. Byzantion önce Thrakion bu bölgedeydi.

Aya İrini’de gerçekleştirilen kazılarda bulunan gri renkli çanak çömlek parçalarının bu bölgede Byzantion’dan önce yerleşim olduğunun kanıtıdır.

Prof. Dr. Afif Erzen hocamızın da eski bir makalesinde bu kazıların neticeleri hakkında yazdığı makalenin bugüne kadar çok dikkate alınmadığını da özellikle belirtmek isteriz. Tarihi yarımadanın antik Thrakya’nın bir parçası olduğu gerçeğini de hatırlatmakta fayda vardır.

Efsaneler yerine  arkeolojik ve bilimsel bulguların ışığında ilerlemek Dünya tarihinin doğru yazılması için daha güvenilir kaynaklar ve ispatlardır.

Thrako-Frig kökenli halkların erken demir çağı (Mö.1200-1000) Sultanahmet (At meydanı) düzlüğünde Megaralılar gelene değin (MÖ. 7 yy.) bu bölgede yaşıyor olma olasılıkları dikkate alınması gereken önemli bir olasılıktır.

Öne çıkan gelişmeler ışığında İstanbul’un Megaralılardan önce yerleşime sahip olduğu daha derinlemesine çalışılması gereken bir konudur. Zaten böyle bir bölgede daha erken dönemde yerleşim olmaması gibi bir ihtimalin olmayacağı aşikardır.

Bugüne dek gözardı edilen bir başka konuda Byzantion’u kurduğu söylenen komutanla ilgilidir. Yine afif erzen yıllar önce yazdığı makalesinde özellikle bu konuya değinmiş ama gözardı edilmiştir. Afir Erzen Byzas adının Thrak kökenli olduğuna özellikle değinmiştir. Kentin kurucusu olarak aktarılan bu isim Thrak kökenlidir.

Tarihin gerçekleri arkeoloji gibi bir bilimin elleriyle ortaya çıkarma gibi bir yeteneği vardır. Zamanla bu kuruluşun gerçek hikayesini de bizlere yazma fırsatını vereceğine eminim.

Kaynak: Dönmez,Ş. 2017, “Şehr-i Istanbul’un Kuruluş Ezberlerine Arkeoloji Darbesi”, Tarih Dergisi, S:34

 

Banner
Benzer Yazılar

Kuveyt’in Failaka Adası’nda 4.000 yıllık Dilmun Tapınağı keşfedildi

12 Kasım 2024

12 Kasım 2024

Mosgard Müzesi liderliğindeki Danimarka-Kuveyt ortak kazı ekibi, Basra Körfezi’ndeki Kuveyt’in Failika Adası’nda M. Ö. 3.200-320 yılları arasında yaşamış erken Dilmun...

İznik’te mumyalanmış 3 iskelet bulundu

7 Ekim 2021

7 Ekim 2021

İznik’te devam eden kazılarda, M. S. 2’nci yüzyıla tarihlenen iki lahit ortaya çıkarıldı. Lahitlerden mumyalanmış iskeletler çıktı. İznik Hisardere Nekropolü...

“Posta pullarının Mona Lisa’sı” 15 Milyon Dolara Satışa Çıkıyor

28 Nisan 2021

28 Nisan 2021

Dünyanın en eski pulu olarak bilinen 1 sentlik posta pulu “Posta Pullarının Mona Lisa’sı” başkent Londra’daki Sotheby’s Müzayede Evi’nde gösterime...

Meksika’da Esrarengiz Boyalı El İzleri Ortaya Çıkarıldı

1 Mayıs 2021

1 Mayıs 2021

Maya, Aztek ve İnka gibi antik medeniyetlere ev sahipliği yapan Meksika’da Arkeolog Sergio Grosjean, yeraltı mağarasının duvarlarında düzinelerce esrarengiz siyah...

ABD, kaçırılan 12 eseri Türkiye’ye iade ediyor

21 Mart 2023

21 Mart 2023

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy katıldığı bir televizyon programında Anadolu kökenli 12 eserin yarın Türkiye’ye gönderilmek üzere New...

Çin’de 9.000 yıllık pirinç birası tarifi ortaya çıktı

3 Eylül 2021

3 Eylül 2021

Arkeologlar, Çin’in güneyinde bulunan bir mezarlıkta 9.000 yıllık pirinç birası tarifi ortaya çıkardılar. Eski çağlarda bira ve şarap tanrılara libasyon...

Norveç’te Thor ve Odin’e Ait 1200 Yıllık Tanrı Evi

10 Ekim 2020

10 Ekim 2020

Norveç’in batı kıyısında, Bergen Üniversitesi Müzesi’nden arkeolog Søren Diinhoff liderliğindeki bir araştırma ekibi tarafından 1.200 yıllık Eski İskandinav tapınağının direk...

Çatalhöyük’te 8 bin 500 yıllık trepanlı kafatası keşfedildi

23 Aralık 2023

23 Aralık 2023

Konya’da Neolitik Çağ yerleşimi 9.000 yıllık Çatalhöyük’te bulunan bir kafatasında trepanasyon (kafatası delme işlemi) izleri bulundu. Güneyde Mezopotamya şehirlerinin yükselişinden...

Ata Tohumları Üzerinde Tasarruf Türkiye’nindir!

17 Ağustos 2021

17 Ağustos 2021

Gıda ve su savaşlarının dünyanın geleceğinde görülme ihtimalinin her geçen gün yükseldiğine şahit olmaktayız. İnsanlık açlık ve susuzluk yoksunluğu tehdidi...

Dünyanın en eski runik alfabesi ile yazılmış sözcüğün yer aldığı taş keşfedildi

18 Ocak 2023

18 Ocak 2023

Yazı, Sümerliler tarafından bulundu ve geliştirildi. Zamanla dünyanın birçok noktasında yazı kullanılmaya başladı. Norveç’te bilinen en eski yazı rün bunlardan...

Aziz Konstantin ve Helena’ya adanmış Bizans manastır kilisesi bulundu

4 Ekim 2023

4 Ekim 2023

Ordu’da 2021 yılında yol yapım çalışması sırasında Antik Roma dönemine ait 8 mezarın bulunduğu alanda başlatılan arkeolojik kazı çalışmasında Bizans...

Antik dünyanın ‘Las Vegas’ı olarak bilinen Baia’daki Batık bir Roma villasında bulunan mermer kakma zeminler

11 Nisan 2023

11 Nisan 2023

Antik dünyanın ‘Las Vegas’ı olarak bilinen batık Baia kentinin Terme del Lacus bölgesinde gerçekleştirilen yeni araştırmalar antik Roma lüks villalarının...

Topraklarını kiralayarak gelir elde eden Amos

30 Eylül 2021

30 Eylül 2021

Antik Çağ boyunca Anadolu’da kurulmuş küçük büyük krallıkların hepsinin gelir kaynağı savaşlardan elde edilen ganimetlerdi. Halktan alınan vergiler, vassallardan gelen...

Almanya’da ortaya çıkarılan İskandinav Bronz Çağı salonu, efsanevi Kral Hinz’in toplantı salonu olabilir

6 Kasım 2023

6 Kasım 2023

Almanya’nın Berlin kentinin kuzeybatısındaki Seddin’deki (Prignitz bölgesi) “kraliyet mezarı” yakınında yapılan kazılarda Tunç Çağı’ndan kalma bir salon keşfedildi. Yapının, altın...

Çeşme Kalesi’nin görüntüsünü bozan büfeler tepki topluyor

17 Şubat 2022

17 Şubat 2022

Osmanlı padişahı II. Bayezid döneminde 1508 yılında inşa edilen Çeşme Kalesi’nin önünde inşası devam eden betonarme 4 büfe ilçe halkının...

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]