Işid tarafından tahrip edilen Palmira Antik Kenti ve onu savunurken ölen Halid El Es’ad’ın çalışmaları Getty Research Institute tarafından sergilenecek.
18 Ağustos 2015’te, Suriye’nin Palmira kentindeki eski eserler ve müzeler müdürü Halid Al-Es’ad, antik kentin kültürel mirasını korumaya çalıştığı için IŞİD tarafından öldürüldü. Seksen üç yaşındaydı ve hayatını dünyanın en önemli arkeolojik alanlarından birinin korunmasına adamıştı.
Saklanmasına yardım ettiği eserlerin yerini açıklamayı reddettiği için başı kesilen Halid el-Es’ad’ın infazı dünyayı şok etti ve dehşete düşürdü. Ölümünün ardından IŞİD, Bel Tapınağı ve Tetrapylon da dahil olmak üzere Palmira’nın birçok anıtsal kalıntılarını yok etmeye başladı. Bunu yaparken, insan ustalığının bir şaheserine ve antik dünyanın en önemli kültür merkezlerinden birine onarılamaz hasarlar verildi.
Arkeolog Halid El Es’ad’ın oğlu ve Palmira’daki antika ve müzelerin emekli yöneticisi Waleed Khaled al-Es’ad, “Babam için Palmira, dünyanın merkezi ve Suriye medeniyetine açılan kapı oldu. Mirasın korunmasının önemi konusunda kesin bir inancı vardı. Her zaman geçmişi olmayan bir insanın bugünü ve geleceği olmayan bir insan olduğuna inandığı için, elinden gelenin en iyisini yaptı ve anıtların kazılması ve restore edilmesinde 50 yıldan fazla bir süredir aktifti” dedi.
Şam’ın yaklaşık 218 kilometre kuzeydoğusundaki Palmira’nın tahribatı önemliydi. Bel Tapınağı ve Tetrapylon, Baal Shamin Tapınağı, Zafer Takı, Mezarlar Vadisi’ndeki sütunlar ve birkaç farklı kule mezarın yanı sıra, antik sitenin büyük bir bölümü kısmen veya tamamen yok edildi. UNESCO’ya göre ise hala yapılar bütünlüğünü ve özgünlüğünü koruyor.
Babası hakkında yaptığı bir röportajda Waleed Khaled al-Es’ad, “Bir palmiye ağacı gibi ölmeyi seçti, doğduğu, yaşadığı, öldürüldüğü ve uğruna çarmıha gerildiği topraklarda ayakta ve derinlere kök salmıştı. Bu şövalye, kalmakta ısrar ederse hayatının son bölümünü yazacağını biliyordu, ancak savaş alanını terk etmemeye karar verdi. Ayrılırsa kimsenin kalmayacağına inanıyordu ” diyerek duygularını anlattı.
Sanat ve arkeoloji tarihçisi Ridha Moumni’nin Al-Es’ad ile derinlemesine röportajı, Getty’nin 3 Şubat’ta başlatılan ve nadir bulunan 18. yüzyıl gravürlerini içeren bir sergi olacak. Getty’nin ilk Arapça çevrimiçi sergisi “Palmira’ya Dönüş’ün” olucak. Louis-François Cassas, Getty’nin 2017’de başlattığı “The Legacy of Ancient Palmira” nın yeni bir sunumu olan sergi için, güncellenmiş teknoloji, yeni metinler, klasik bir Arapça çeviri ve Louis Vignes’in 19. yüzyıl fotoğrafçılığını içerecek.
Getty Research Institute’un küratörü ve fotoğraf başkanı aynı zamanda serginin küratörü Frances Terpak, “Sergi, şehrin antik dünyadaki önemini, canlı kültürü ve ticaretin merkezi olarak uzun tarihi hakkında farkındalığı artırmayı amaçlıyor. İzleyicilere Palmira’nın neden önemli olduğunu hatırlatacak ve aynı zamanda şehrin bir gün halkı tarafından yeniden inşa edileceğine dair bir umut mesajı da paylaşıyor. Kısaca bu sergi “Palmira’ya dönüş” anlamına geliyor” dedi.
Sergi üç yıl sürecek ve Batılı olmayan bir merceğe ait yeni materyallerin yanı sıra Metropolitan Museum of Art Eski Yakın Doğu Sanatı küratörü Joan Aruz tarafından yazılan ayrıntılı bir de yerel tarih içerecek.
Kavramsal Alman fotoğrafçı Ursula Schulz-Dornburg’un renkli fotoğrafları ve çeşitli siyah-beyaz baskılarını içeren Getty sergisinin en büyük amacı, sitenin kırılgan durumunu vurgulamak ve içinde bulunduğu kötü durumu dünyanın dikkatine sunmak.
Sanat ve arkeoloji tarihçisi Ridha Moumni’nin, Waleed Khaled al-Es’ad ile yaptığı röportajın hepsini okumak isterseniz buradan OKUYABİLİRSİNİZ.