27 July 2024 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Hitit Ekonomisinde Ticaret Para ve Faiz

MÖ. 1650 yılında kurulmuş olan Hitit devleti. Zaman için de güçlenmiş ve eski dünyanın büyük İmparatorluklarından biri olarak tarihteki yerini almıştır. Hititlerin başkenti olan Hattuşa’da bulunmuş olan arşivler de bu toplum hakkında önemli bilgilere ulaşılmıştır.

Başta başkent Hattuşa olmak üzere bulunan bütün kayıtların hepsi devlet arşivlerinden oluşmakta ve hemen hepsi de devlete ait kamu binalarından çıkarılmıştır. Dolayısıyla bütün arşiv yazımları devlet tarafından yapılmıştır. Ne yazık ki bu arşivler de çok fazla ticari bilgiye rastlanmaması Hititlerin ticarete çok önem vermediği gibi bir algıya sebep olurken bu konuda ki merakı da arttırmıştır.

Hitit başkenti Hattuşa

Assur Ticaret Kolonileri çağındaki gibi şahıslara ait kira kontratları, satış belgeleri, veya mektup yazışmaları ele geçmemiştir. Bu dönemlerde bulunan bu belgelerin varlığı olmasaydı bugün o tarihlerde ticaretin olmadığını yada kayda geçecek kadar önemli olmadığını konuşuyor olacaktık.

Bu dönemde ciddi bir kayıt arşivi olduğu belgelenmiştir. Hititlerde ticaretin devlet tekelinde olduğunu kabul edersek bulunan arşivlerin daha fazla ticaret hakkında olması gerekmez miydi? Bu soruya dayanarak Hitit devletin de ticaretin böyle bir tekel altında olmadığını şu anki buluntularla rahatlıkla söyleyebiliriz.

Hitit Krallarının tüccarları kanunlarla güvenliğe almaları da önemlidir. Tamamen ilgisiz kalacakları bir ticaret ortamında kralların kanun kuralları yapması da anlamsız olacaktır. Hititçe “Happira” kelimesinin Pazar yeri anlamına gelmesi de ticaretin günlük yaşamda varlığına ve önemine işarettir. Bu kelimenin zenginlik anlamına gelen “Happina” kelimesinden türetilmesine de özellikle dikkat çekmek gerekir.

Tüccarların, Hitit Devleti’nin koruması altında oldukları, elimize geçen kanun metinlerinden anlaşılmaktadır:

“Eğer biri bir tüccarı öldürürse, o 100 mina gümüş ödesin ve onun evine baksın. Eğer bu, Luwiya’da (Arzawa) ya da Pala’da olursa, o, 100 mina gümüş ödesin ve malları yerine koysun. Eğer bu Hatti Ülkesi’nde olursa, o kendisi bahsedilen tüccarı (gömülmesi için) getirsin/götürsün”

Bir tüccarı öldürmek büyük bir suç sayılmaktadır. 100 mina gümüşün yaklaşık 4000 koyuna ya da 400 sığıra denk geldiği düşünüldüğünde, bu cezanın ne denli ağır olduğu daha da iyi anlaşılmaktadır.

Hitit mührü

En ilginç olan durumda Hitit Devletinde ticareti yapılan malların birçoğu yasalarca belirlenmiştir. Ticari mallar Hititlerin, genellikle kullandıkları ağırlık ölçüsü šekel ile gösterilmiştir. Bir Hitit šekeli yaklaşık 12,5 grama eşittir. Kanunlarda da geçen bir diğer ağırlık ölçüsü ise mina’dır. Hititlerde 60 šekel bir mina ile eşittir, dolayısıyla bir mina yaklaşık 500 gramdır. Ancak her yerde bu ağırlık ölçüleri aynı değerde değildi. Babil’de örneğin bir šekel sadece 8,3 gram idi. Bu nedenle yazılı kaynaklarda bazı durumlarda hangi ülkenin ağırlıklarıyla ölçüldüğü özellikle belirtilmektedir.

Ugarit’in, Hititler tarafından ele geçirilişinden sonra, Hitit-Ugarit ticari ilişkileri de doğal olarak artmıştır. Daha önce Yakın Doğu ticaretinde ağırlık Assurlu tüccarların elindeyken ikinci binyılın ortalarında bu ağırlık Doğu Akdeniz kıyılarındaki Ugarite kaymıştır. Hititlerin Akdeniz’e açılan kapısı Ura Limanı idi. Bu nedenle Hititlerin tüm deniz ticareti de Ura üzerinden yapılmaktaydı.

Ticaret o denli artmıştı ki, Ura’lı tüccarlar, Ugarit’te büyük güç sahibi olmuşlardı. Tüccarların bu denli güç kazanması Krallıkta rahatsızlığa neden olmuş olmalıdır ki Hitit Kralı III. Hattušili’nin Ugarit için çıkarmış olduğu bir fermanda bunu net olarak görmekteyiz.

Bu metne göre, Uralı tüccarlar, Ugarit’te fazlasıyla gayrimenkul ve arsa satın almışlardır, ayrıca Ugarit halkına faizli borç vererek onları kendilerine bağlamışlar ve halkı mağdur etmişlerdir. Bu duruma engel olmak amacıyla, Hitit kralı bir ferman çıkarmıştır. Bu fermana göre, Uralı tüccarlar sadece yaz aylarında, yani ticaret yapma döneminde, Ugarit’te kalma hakkına sahiptir. Gayrimenkul satın almaları ya da faizle borç vermeleri ise yasaklanmıştır.


Görüldüğü gibi Hitit Kralı direkt olarak uluslararası ticarete el koymaktadır.

Hitit Kralı ticareti, başka bir ülkeyi baskı altında tutabilmek için de kullanabiliyordu. Böyle bir durum, Šaušgamuwa Antlaşması adlı bir metinde görülmektedir. Hitit Kralı IV. Tuthaliya ile Amurru kralı Šaušgamuwa arasında imzalanan antlaşma şöyledir:

“Assur kralı majesteme nasıl düşman ise, o sana da aynı şekilde düşman olsun. Senin tüccarın, Assur Ülkesi’ne gitmesin! Onun tüccarını ise, ülkene bırakma, senin ülkenden de geçmezsin! Fakat eğer o senin ülkene gelirse, onu yakala ve onu majesteme gönder”.

Metinde de açıkça görüldüğü üzere Hitit Kralı Assur devletine ticaret ambargosu uyguluyor ve bu ambargo ile onu zayıflatmaya çalışıyordu. Bu durum aynı zamanda dünyanın ilk ambargosu da sayılabilir.

Hitit devletinin kurulması ve Hattuşa merkezli yönetilmesi belki de kolonilerin ortadan kalkmasını ve Assur’lu tüccarların Anadolu’dan çekilmelerinin nedeni Hitit devletinin ticareti tek elde tutma konusundaki kararlılığı olabilir. Prof. Dr. Ali Dinçol’un da belirttiği üzere “Hitit Kralları kendi topraklarında olasılıkla yabancı tüccarların ticaret yapmasına olanak vermemişlerdir”.

Daha önce de değindiğimiz gibi Hititler para yerine gümüş şekelleri kullanmaktaydılar. Özellikle Ugarit halkının faizle borçlanması yüzünden Ura’lı tüccarlara getirilen yasaklar arşivlerde okunmaktadır. Halkın bu şekilde mağdur olmasının önüne yasalarla geçilmeye çalışılmıştır. Ura’lı tüccarların ticaretine düzenleme getirilerek halkın mağduriyeti giderilmiştir.

Ura’lı tüccarların kışın kendi kentlerine gitmesi faizle borç veren bu tüccarların Ugarit halkına verdikleri borç karşılığında onların mülklerine el koymaları sebebiyle alınmış bir karardı. Mülklerin Ugarit’te kanunlarla garanti alınmasına çalışılmış olsa da borcunu ödeyemeyen kişi tüccarın hizmetine girerek borcunu ödemeliydi. Kuşkusuz kanunlar yöre halkına ait mülklerin el değiştirmesine engel olmaya çalışmaktaydı.

Bir  ‘mahpus’ luzzi’yi ifa etsin ve bir ‘mahpus’ ile ticaret hiç kimse yapmasın, oğlunu, ekin alanını, bağını hiç kimse satın almasın. [ki]m (kendisi için) bir ‘mahpus’la ticaret yaparsa, o zaman o ticaretten [vazgeçs]in: ‘mahpus’ ticarete koyduğunu o zaman geri als[ın].

Bu maddede ki kanuna göre ise: Mahkûmların tarım işi ile uğraşması istenilmiş ticaret yapmaları yaptırmaları yasaklanmıştır. Hitit coğrafyasında yaşayan herhangi bir kişi mahkûmla ticaret yapmış ise alım satımı yapılan ürünlerin geri alınması kanun tarafından istenilmiştir. Yine bu kanun maddesinde mahkûm kişiye ait arazilerin diğer kişilerce alım satımı yasaklanmıştır. Devlet bazı vatandaşlarının tarım sektörü dışına çıkmasını kanunun maddesi ile engellemiş, tarımsal üretimde yaşanabilecek ürün düşüşleri engellemeye çalışılmıştır.

Kanunlarda kişilerin borçları karşılığında tarım yapılan arazinin alınıp satılamayacağına dair de kesin kurallar konulmuştur. Bu kuralların tarımın devamlılığı için olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

Hitit İvriz kaya kabartması

Sonuç olarak Hititler de krala bağlı bir ticaretin varlığı söz konusuyken serbest ticaret yapan kişilerinde olduğu görülmektedir. Serbest ticaret yapan tüccarların kayıtlarına ulaşılmamasının nedeni devlet kayıtlarında fazla bahsedilmemiş olmalarından ileri gelmektedir. Tabi bu duruma sebep olarak ahşap üzerine yazılmış belgeler olabileceği de unutulmamalıdır. Ahşap belgelerin bozulmadan günümüze denk ulaşması organik olan malzeme nedeniyle mümkün görünmemektedir. Ticaretin kanunlarla korunduğu ve gerektiğinde baskı unsuru olarak kullanıldığı da dikkatten kaçırılmamalıdır.

Kaynak: Alpaslan, M. 2003 “Hititler Çağında Anadolu ve Çevresinde Ticaret” İstanbul Üniversitesi Tarih Araştırma Merkezi, “Globus” Dünya Yayınevi, İSTANBUL

 

 

 

Banner
Benzer Yazılar

Hitit kenti Büklükale’nin, Hurri toplumu ile yakın bağları olduğunu gösteren “önemli keşif”

20 Ekim 2022

20 Ekim 2022

Japon arkeologlar, Büklükale’de Hitit İmparatorluğu’nun ilk yıllarına ait Hurri dini arınma metnini içeren kil tablet parçasını keşfettiler. Araştırmacılara göre keşif,...

Solhan Kalesi, Urartu Krallığı’nın aşiret merkezi olabilir mi?

18 Ağustos 2022

18 Ağustos 2022

Urartu Krallığı, günümüz Doğu Anadolu Bölgesi, Kuzeybatı İran, Irak’ın küçük bir bölümü ile kuzeyde Aras Vadisi’ne kadar geniş bir coğrafyada...

Myrleia-Apemeia Antik Kenti’nin teras duvarları ortaya çıkarıldı

5 Aralık 2022

5 Aralık 2022

Bursa’nın Mudanya ilçesinde yer alan Myrleia-Apemeia Antik Kenti’nde yürütülen kazı çalışmalarında kentin üst villa yapılarına ait teras duvarları ortaya çıkarıldı....

Dara Antik Kenti’nde daha önce görülmeyen ampulla bulundu

11 Ocak 2022

11 Ocak 2022

Ampulla, antik dönemlerde Hristiyan hacıların kutsal merkezleri ziyaretleri sırasında oradan getirdikleri koku kaplarına verilen genel isimdir. Birçok antik dönem kent...

Şamuha Kenti Tanrıçası İştar’ın tapınağı çıkarılacak

11 Eylül 2021

11 Eylül 2021

Hitit İmparatorluğu’nun başkenti Hattuşa dışında bir dönem başkentlik yapan Şamuha (Kayalıpark-Sivas) idari kent olma dışında dini özelliği ile de dikkat...

Aizanoi Antik Kenti kazılarında 2 bin yıllık güneş saati ortaya çıkarıldı

19 Eylül 2022

19 Eylül 2022

Aizanoi Antik Kenti arkeolojik kazı çalışmalarında Roma Dönemine ait 2 bin yıllık güneş saati ortaya çıkarıldı. UNESCO Dünya Miras Geçici...

6.500 yıllık İnönü Mağarası Anadolu Tarihine Işık Tutuyor

21 Ağustos 2021

21 Ağustos 2021

Kuzey Anadolu’da bilinen en eski Protohistorik insan yerleşim izleri görülen 6.500 yıllık İnönü Mağarası, Erken Tunç Çağı dönemi kültürü hakkında...

Tepecik Höyük kazılarında seramik fırını ortaya çıkarıldı

23 Ağustos 2021

23 Ağustos 2021

Kalkolitik Çağ’dan Roma dönemine uzanan kültür katmanlarına ev sahipliği yapan Tepecik Höyük kazılarında 3.500 yıllık seramik fırın ortaya çıkarıldı. Aydın...

3 Bin Yıllık Antik Kent Tehlike Altında

2 Ocak 2021

2 Ocak 2021

İzmir’in Aliağa ilçesi’nde yapılması planlanan liman için 3 bin yıllık antik kentin bir kısmı yok olma tehlikesi ile karşı karşıya…...

Sular çekilince Skepsis Antik Kenti’nin hamam ve kilise kalıntıları ortaya çıktı

26 Kasım 2022

26 Kasım 2022

Çanakkale’nin Bayramiç ilçesi Kurşunlu Tepesi’nde yer alan Skepsis Antik Kenti’nin hamam ve kilise kalıntıları Bayramiç barajının sularının çekilmesi ile tekrar...

Doğu Anadolu’nun Kapadokya’sı Meya Antik Kenti

14 Kasım 2020

14 Kasım 2020

Meya mağaraları, Ağrı iline bağlı Diyadin ilçe merkezinin 15 km. güneybatısında Günbuldu köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Tarihi alan, köyün...

Diyarbakır Zerzevan Kalesi’nde ABD ulusal sembolünü taşıyan bir rozet bulundu

4 Ekim 2021

4 Ekim 2021

Daha önce Roma İmparatorluğu döneminde askeri bir yerleşim yeri olarak kullanılan Diyarbakır Zerzevan Kalesi’nde kazılara devam ediliyor. Kazılarda, ABD’nin Büyük...

Van’da 2800 yıllık bir Urartu tapınağı ve çivi yazılı iki yazıt bulundu

25 Ekim 2023

25 Ekim 2023

Van’ın Muradiye ilçesinde bulunan Körzüt Kalesi’nde devam eden kurtarma kazılarında 2800 yıllık bir Urartu tapınağı keşfedildi. Tapınakla birlikte çivi yazılı...

Boncuklu Tarla kazılarında 12 bin yıllık tapınak ortaya çıkarıldı

21 Ekim 2021

21 Ekim 2021

Mardin Dargeçit ilçesinde Epipaleolitik dönemden Geç Çanak Çömlek Öncesi Neolitik dönem B evresine kadar kalıntılara ev sahipliği yapan Boncuklu Tarla...

Diyarbakır’da ilk defa sivri uçlu amfora bulundu

31 Temmuz 2022

31 Temmuz 2022

Diyarbakır Tarihi Surları’nın restorasyon çalışmaları sırasında bölgede ilk defa 1700 yıllık sivri uçlu amfora bulundu. Diyarbakır ilinin Sur ilçesinde yer...

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]