8 bin 850 yıl önce Ege Bölgesi’ne yerleşen ilk çiftçilere ev sahipliği yapan Ulucak Höyük kazılarında bu yıl bereket ve bolluk getirmesi için kullanılan kadın figürlü heykelcik bulundu.
İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde yer alan Ulucak Höyük 2022 kazı sezonunda evlerde bolluk ve bereketin artması için 7 bin 800 yıl önce yapıldığı düşünülen kadın figürlü heykelcik ortaya çıkarıldı.
Ulucak Höyük kazı başkanlığını yapan Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistoriya ve Ön Asya Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özlem Çevik, “Genellikle bu tür figürleri kırık buluyoruz. Bunu bütün halinde bulduk. Çok nadir bir eser. Şimdiye kadar bütün bulunan 3’üncü eser” dedi.
Evin bereketi ve bolluğu artsın diye kullanılıyor
Bu yılki kazıların ilk buluntusunun kadın figürlü heykelcik olduğunu belirten Prof. Dr. Özlem Çevik, “İlk buluntumuz, bir kadın figürü. 7 bin 800 yıl öncesine ait bir buluntu. Kilden yapılmış bir figür. 8 santimetre boyunda.
Bu kil heykelcikler, birtakım ritüellerde kullanılıyor. Örneğin evin bereketini bolluğunu arttırmak için kullanılabilir.
Genellikle bu tür figürleri kırık buluyoruz. Bunu bütün halinde bulduk. Çok nadir bir eser. Şimdiye kadar bütün bulunan 3’üncü eser” dedi.
Ulucak Höyük, Batı Anadolu’nun anahtar yerleşim yeridir.
Ulucak Höyüğü kazılarıyla birlikte sadece İzmir’in değil, Batı Anadolu’nun günümüzden 8 bin 850 yıl önce iskan edilmiş. İzmir’in tarihinin 8 bin 500 yıl öncesine götürmesi nedeniyle bu kazılar önemli” diyen Kazı Başkanı Prof. Dr. Çevik, höyük hakkında şu bilgileri verdi.
“Bölge, verimli bir ovada yer alıyor. Anahtar bir yerleşim yeri. 1150 yıl boyunca kesintisiz olarak iskan görmüş bir yerleşim yeri. İzmir’in ilk çiftçilerinin yerleştikten sonra iskan ve toplumsal olarak nasıl dönüştüğünü göstermesi açısından da önemli. Mimari olarak çit ve çamur tekniğiyle ilk olarak evler yapılmış. Genellikle birbirinden bağımsız konutlar yapılmış. Kimi zaman ise bitişik konutlarda var. 900 yıl sonra derme çatma mimariden taş temelli kerpiç mimariye geçildiğini görüyoruz. Aynı zamanda evlerin avlularının da yapıldığına tanık oluyoruz. Duvarlar çekilip, yerleşimlerin sokaklarla birbirinden ayrıldığını görüyoruz.
Mahremiyet derecesinin yüksek olduğunu görüyoruz. Daha kolektif bir topluluktan, daha müşterek bir toplum yapısından, mahrem yapısı yüksek bir yapıya geçişi görüyoruz.”
Kaynak DHA