2 December 2025 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Anadolu’da Muşki Sorunsalı ve Muşki Seramiği

Muşkiler, Demir Çağı döneminde Anadolu’da yaşamış,  Kafkasyadan gelmiş bir halktır.

Muşkiler yazılı kaynaklara bakıldığında Assur kaynaklarında görülseler de Hitit yazılı kaynaklarında onlarla ilgili bir yazıya rastlanmaması ilginçtir. Acaba Muşki terimi Assur’luların belli bir yargılama kelimesi olabilir mi? sorusunu akıllara getirmektedir.

Bazı yazarlar, Muşkilerin Yunan kaynaklarında geçen Mosçoiler ile aynı halk olduğunu ve bir Gürcü halkı olduğunu iddia etmiştir.  Asur kaynaklarında iki farklı grup Muşki olarak adlandırılmıştır. Biri MÖ. 12 ve 9. yüzyıllar arasında Murat Nehri ile Fırat arasında yaşamış olan “Doğulu Muşkiler”, diğeri ise MÖ 8. ve 7. yüzyıllar arasında Kapadokya ile Kilikya arasında yaşamış olan “Batılı Muşkiler.

Doğulu Muşkiler ile Batılı Muşkiler arasındaki fark kesin değildir, fakat Doğulu Muşkilerin bir kısmının MÖ 10. ve 8. yüzyıllar arasında Kilikya’ya göç ettiği düşünülmektedir. Doğulu veya Batılı Muşki’nin hangi dili konuştuğu hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmese de, bir çeşit Frig, Ermeni, Anadolu veya Gürcü dilini konuştukları tespit edilmiştir.

 Sargon Zamanı Frigler’in Muşkiler İle Olan Bağlantı Teorisi

MÖ 9. yüzyıl başlarıyla MÖ 8. yüzyıl arasında Asur baskılarıyla batıya doğru hareket eden Muşkiler’in daha önce Ege Göçleri ile Anadolu’ya gelen halklarla birleşmiş olmaları büyük bir olasılıktır. Nitekim, bu tarihten sonra Orta Anadolu’da Frigler’in egemenlikleri görülmektedir ki, bu da Muşkiler’in doğudaki etkinlikleri ile aynı zamana denk gelmektedir. Olasılıkla uzun bir süre Batı ve Orta Anadolu’da kalan ve Frigler olarak tanınan Trak budunları bu bölgenin yerel kültürleriyle şekillenirken, MÖ 12. yüzyıldan itibaren Asur’la sürekli çekişmeler içinde olan Muşkiler de doğu kültür değerleriyle yoğrulmuşlardır. Bu olgu, Frig sanatında görülen belirli yöresel farklılıkların da kaynağı olmuştur. Buna ek olarak, Anadolu’da boyalı seramiklerin üretimiyle eşzamanda başlayan Demir çağı yerleşimlerinin MÖ 9. yüzyıldan erkene gitmemesinin nedeni de, yine Muşkiler’in batıya hareketi ve siyasi birliğini yeniden oluşturma yönündeki süreciyle ilgili olmalıdır. Bütün bu değerlendirmeler sonucunda Frig ve Muşkiler’in aynı halk ve devlet olduklarını; batılı komşuları tarafından Frigler, doğulular tarafından ise Muşkiler olarak tanındıklarını, MÖ 8. yüzyılın son çeyreğinde kralları Mita ya da Midas döneminde en parlak dönemlerini yaşadıklarını düşünmektedirler.

Kral Sargon II. ye ait MÖ.713 kil mühür

Elazığ Yöresinde Kazılar ve Muşkiler Sorunu

Önce Keban ve sonra da Karakaya baraj gölü  alanlarında  yapılan  kurtarma  kazıları ile  bunlarla  ilişkili  yüzey  araştırmaları,  son 20 yılda Elazığ yöresini Anadolu’nun arkeolojik yönden en iyi araştırılmış bölgesi durumuna getirmiştir

Hitit imparatoru I. Suppiluliuma’ya ilişkin yazılı belgelerde bir krallık olarak beliren, IV. Tudhalia zamanında ise tümüyle Hitit İmparatorluğu’na bağlanan ve İşuvva denen bu yörede 2.  Bin yılda Hurri kökenli bir halkın oturduğu iyi bir biçimde bilinmektedir

Hitit İmparatorluk çağı ya da bir başka deyişle Son Tunç II döneminde bölge kültürünün pek çok yönüyle Hititleştiğini göstermektedir. Örneğin bu dönemin bölge seramiğini, gerek teknik ve gerekse biçim açısından Orta ve Güney Anadolu’nun büyük Hitit merkezlerinde bulunanlardan ayırt etmek hemen hemen olanaksızdır.

Prof. Dr. Veli Sevin tarafından belirlenmiş Muşki seramik çizimleri

Buna karşılık Hitit İmparatorluk Çağı ile Çağdaş merkezlerin hemen tümünde, söz konusu iskan yerlerinin yıkılışını izleyen yıllarda,  eğer ıssızlaşmamışsa,  farklı özellikleriyle dikkati çeken yeni kültür elemanlarının ortaya çıkmasına tanık olundu. Bunlardan en   belirgini  ise,  2.  binyılın  erken  dönemlerinde  bölgede  hiç  görülmeyen   yeni  bir  seramik  türünün  yaygın  bir  biçimde   kullanıma   girmiş   oluşudur.  Eskinin çok hızlı dönen çarkının aksine, hemen daima elde ya da çok ağır dönen bir çarkta yapılmış.

Çoğu kez koyu kırmızı ya da kahverenginde kalın bir astarla kaplanmış ve iyi açkılanmış olan bu seramiklerin en belirgin özelliği,  keskin profilli çanaklar ve çömleklerin ağız kenarlarından boyun ya da omuzlarına değin uzanan kesimlerinin yatay yivlerle bezenmiş oluşudur.

  Keskin profilli çanaklar.

 

Bölgede ilk kez karşılaşılan ve kimi değişimlere uğrayarak MÖ 8. yüzyılın içlerine  dek  kullanılacak   olan bu  türde  seramiği,  az önce sözünü ettiğimiz, Hitit İmparatorluk Çağı’nın çok hızlı dönen bir çarkta biçimlendirilmiş ve ince astarlı kaplarıyla teknik ve biçim açısından kıyaslamaya  olanak  yoktur.  Fırat ırmağının  batı  kıyısından   uzaklaştıkça  giderek   azalan   ve   Orta   Anadolu’ya   tümüyle   yabancı olan bu  türün  Elazığ  bölgesinde  yoğun   olarak   kullanıldığı   anlaşılmaktadır.

Bu karşılaştırmadan anlaşılacağı üzere,  Elazığ-Malatya yöresinde Erken Demir Çağ malzemesi veren höyüklerin sayısı, kuşkulu olanlar bir yana bırakılsa bile, Son Tunç II malzemesi verenlere kıyasla % 50 oranında bir artış göstermektedir.  Bu durum Erken Demir Çagı’nda nüfusun da artmış olabileceği yolunda bir kanıt olarak değerlendirilebilir.

Görülüyor ki, hem yazılı belgeler ve hem de arkeolojik bulgular, söz konusu tarihlerde Elazığ yöresinin bölgeye yabancı bir halkın göçlerine sahne olduğuna işaret etmektedirler.

Burada genel ya da daha rağbet bulmuş inanışın aksine, MÖ 8. yüzyılın ikinci yarısına ilişkin Asur yazılı belgelerinde karşımıza çıkan Muşkulu Mita’nın Frig  kralı  Midas ile eşitliği görüşünden yola çıkarak, bu halkın, MÖ 1200 yıllarındaki büyük göçler sırasında, tüm öteki Thrak kabileleri gibi, Boğazlar  üzerinden  Anadolu’ya girip, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya değin uzanmış olabilecekleri savını ileri sürmek doğru değil. Çünkü Erken Demir Çağı’nda Elazığ yöresinde yoğun olarak beliren yeni seramik geleneğinin batı dünyası ile hiçbir ilişkisi olmadığı açıktır. Buna karşılık bu türde seramik Transkafkasya’da, ünlü Urartu merkezi Karmir-Blur’un Urartu öncesi tabakasında bol miktarda bulunmuş, Transkafkasya’daki Şeytan dağı ile Doğu Gürcistan’daki 2. binyılın ikinci yarısı ve 1.binyilin başlarina tarihlenen kimi merkezlerde ve Erzurum yöresindeki Güzelova ile Pulur’da ele geçmiştir. Aynı şekilde Kuzeybatı İran’da, Urmiye Gölü’nün güney kiyısındaki Geoy Tepe’nin A katında ve son olarak da Van Gölü’nün güneydoğu kıyısı üzerindeki Dilkaya Höyüğü nekropolünde saptanmıştır. Hatta son olarak Toros Dağları’nın güneyinde, Adıyaman yakınlarındaki Tille Höyüğü’nde de yivli seramiğin varlığı belirlenmiştir.

Bu türde seramiğin kullanım alanı kuzeyde Erzurum çevresi ve Transkafkaya, güneyde Urmiye Gölu’nün batı kıyıları ve Adıyaman yöresi, batıda Fırat Irmağı ile sınırlı kalmaktadır.

Bu verilerden yola çıkarak,  2.binyilin son yüzyılları içinde bir  yandan,  büyük çaplı olarak  Kuzeybatı İran,  öte  yandan da, daha  küçük  çaplı  olmak  üzere  Doğu  Anadolu’yu  etkisi  altına alan Hint-Avrupa kökenli bir göç hareketinin  varlığı  kabul edilebilir. İşte Asur kralı I. Tuku1ti-apil-Eşarra’nın MÖ 12. Yüzyılın ortalarından beri Alzi’de oturduklarinı bildirdiği Muşkiler’in de Elaziğ yöresine bu göçler sirasında, ayrı bir kol halinde kuzeyden indikleri düşünülebilir. Çünkü yukarıda da değinmiş olduğumuz gibi bir devlet olarak tarih sahnesine çıkışları MÖ 8. yüzyılın başlarından daha öteye gidemeyen Frigleri, MÖ12. yüzyılda Elazığ, MÖ 9. yüzyılın başlarında da Yukarı Dicle bölgesinde karşımıza çıkan Muşkilerle eşit gösterebilecek inandırıcı hiçbir kanıta sahip degiliz. Buna  karşı1ık,  Asur belgelerine göre MÖ 8. yüzyılın ikinci yarısında batıda Tabal ülkesi civarı ve Que bölgesinin kuzeyinde ortaya çıkan Mita önderliğindeki Muşkiler’i, bir yandan Urartu, öte yandan da Assur baskısıyla batiya doğru göç etmiş ve bu yeni yöre kültürünü özümsemiş bir grup Doğu Muşkili olarak benimsemek akla daha yatkın görünmektedir.

SEVİN, V.  1998, ‘‘Elazığ Yöresi Erken Demir Çağı Muşkiler Sorunu’’, s.51-65 , makalesinden alınmıştır.

Banner
Benzer Yazılar

İngiltere’de 10.500 yıllık Avcı-Toplayıcı yerleşimi bulundu

21 Ocak 2023

21 Ocak 2023

Chester Üniversitesi ve Manchester’dan bir arkeolog ekibi, İngiltere’nin Scarborough kenti yakınlarındaki kazılar sırasında Avcı-Toplayıcı yerleşimini keşfetti. Ekip tarafından Kuzey Yorkshire’daki...

Arkeologlar, Haltern’deki Roma askeri kampının bulunduğu yerde iki küçük Roma tapınağı keşfettiler

12 Kasım 2023

12 Kasım 2023

Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde yer alan Haltern bölgesinde eski Roma askeri kampının bulunduğu yerde iki küçük Roma tapınağı temel kalıntıları...

Yakın Çağ’ın en güçlü silahlı gemisi Vasa’da bulunan erkek iskelet bir kadına ait çıktı

11 Nisan 2023

11 Nisan 2023

Dünyanın en güçlü silahlı gemisi olarak inşa edilen Vasa, çıktığı ilk yolculukta sadece 1500 metre yol aldıktan sonra battı. Gemide...

Pompeii’de Bulunan Büyük İskender Mozaiği Restore Edilecek

7 Ocak 2021

7 Ocak 2021

Pompeii’de bulunan en önemli eserlerden biri olan Büyük İskender mozaiği restore edilecek. Napoli Arkeoloji Müzesi yetkililerinin yaptığı açıklamada, Pompeii’de bulunan...

2.500 yıllık Fenike gemi enkazı İspanyol arkeologlar tarafından kurtarılıyor

6 Temmuz 2023

6 Temmuz 2023

İspanya’nın güneydoğusundaki Murcia bölgesinde su altında 2.500 yıllık bir Fenike gemi enkazı bulundu. 2.500 yıl öncesine dayanan olağanüstü bir Fenike...

Orta Çağ Avrupası’nın Korkunç İşkence Aletleri

26 Ocak 2021

26 Ocak 2021

İnsanoğlu icatları sadece insanlığın iyiliği için hizmete sokmamıştır. Sadece acı ve ızdırap için aletler tasarlamış, kurbanlarının ölümünü uzatmanın yollarını da...

Arkeoloji Kazı Çalışmaları İçin 64 Milyon TL Destek

20 Haziran 2021

20 Haziran 2021

2021 yılı arkeoloji kazı çalışmaları için Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Türk Tarih Kurumu Başkanlığı tarafından 64 milyon...

Depremde Anadolu’nun ilk camilerinden biri olan Habib-i Neccar Camisi yıkıldı

11 Şubat 2023

11 Şubat 2023

Anadolu’da inşa edilen ilk camilerden biri olan Antakya Habib-i Neccar Camisi, Kahramanmaraş merkezli yaşanan iki depremin ardından yıkıldı. 14 asırlık...

Almanya’nın Unutulmuş Roma Köşesi: Delbrück-Bentfeld Kazılarında Şaşırtıcı Keşifler

9 Nisan 2025

9 Nisan 2025

Kuzeybatı Almanya’nın sakin kırsalında, Delbrück-Bentfeld bölgesinde yapılan arkeolojik kazılar, Roma İmparatorluğu’nun sınırlarının ötesinde, beklenmedik bir Roma varlığını ortaya çıkardı. Bu...

Arkeologlar, 2.000 yıllık yerleşim kazısı sırasında gladyatörlerin vücut kıllarını sökmek için kullandığı cımbızları ortaya çıkardılar

31 Mayıs 2023

31 Mayıs 2023

Roma Britanyası’nın en büyük yerleşim yerlerinden biri olan Shropshire’daki Wroxeter City’deki 2000 yıllık yerleşim yerinin kazı sırasında gladyatörlerin koltuk altı...

Kleopatra Güzel Bir Kadın mıydı?

11 Ocak 2021

11 Ocak 2021

Mö. 48 ‘de erkek kardeşi ile taht için savaş vermekteydi. Bir iç savaşın göbeğinde kendine müttefik arayan Kleopetra’nın destekçisi Roma...

Tarih öncesi insanlar atalarının hatıralarını canlı tutmak için taş aletleri saklıyorlardı

14 Mart 2022

14 Mart 2022

Geçmişe dair yaşanmışlıkları barındıran, sevdiklerimize ait birçok anıyı bizlere tekrar yaşatan eşyaları saklarız. Bu saklama eylemi içgüdüsel bir hareket olarak...

Silla Prensesine Ait 1500 Yıllık Takılar Göz Kamaştırdı

12 Aralık 2020

12 Aralık 2020

Arkeologlar, Güney Kore’nin Kuzey Gyeongsang Eyaletindeki Gyeongju kentinde gömülü bir Silla Prensesinin mezarında yüzlerce mezar eşyası keşfettiler. Silla, MÖ 57’de...

3 Numaralı Bronz Kutsal Sanxingdui Ağacı Restore Ediliyor

9 Nisan 2021

9 Nisan 2021

Sanxingdui Müzesi’nin duyurusuna göre arkeologlar, Güneybatı Çin’in Sichuan Eyaleti, Guanghan Şehrindeki Sanxingdui mevkiinde ortaya çıkarılan 3 numaralı bronz kutsal ağacı...

Pompeii’de şimdiye kadar görülmemiş köle odası keşfedildi

6 Kasım 2021

6 Kasım 2021

Vezüv Yanardağı’nın yerle bir ettiği, gösterişli, zengin Roma kenti Pompeii Antik Kenti kazılarında heyecan yaratacak yeni bulgular ortaya çıkarılmaya devam...

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]