M. Ö. 2 binli yıllarda Anadolu’da tapınım gören Ana Tanrıça Ma’nın Tokat Niksar’da yer alan Komana Antik Kenti’nde bulunan tapınağının ortaya çıkarılması hedefleniyor.
Helenistik Dönem’de tapınım gören Ana Tanrıça Ma’ya ithaf edilen Anadolu’da iki kült merkezi bulunuyor. Bu merkezlerden birisi Kappadokia’daki Komana (Adana, Tufanbeyli, Şar Köyü) antik kenti bir diğeri de 13 yıldan beri kazı çalışmaları devam eden Tokat Niksar’da bulunan Pontus Komana’sı Antik Kenti’dir.
Bugüne kadar Tanrıça Ma tasvirinin işlendiği çok az esere ulaşılmıştır. Ma tasvirleri çoğunlukla, Pontus Komana, Neokasareia ve Kappadokia Komana’sında ele geçen Roma Dönemi sikkelerinde görülür.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık Fakültesi Yerleşim Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Burcu Erciyas, aynı zamanda bir ticaret merkezi olarak da kullanılan Komana Antik kenti kazılarında bu yıl Ana Tanrıça Ma’ya ithaf edilen tapınağının çıkartılmasının hedeflendiğini söyledi.
Bu yıl garnizon yapısının detaylarına ulaşılması amaçlanıyor
Burcu Erciyas, İHA muhabirine “Komana, Anadolulu bir tanrıça olan Ma’ya adanmış. Helenistik dönemden itibaren bir ziyaret merkezi diyebiliriz. Hem festivallerin düzenlendiği, hem de ticaretin canlandığı bir yerleşim olarak dikkat çekiyor. Kazı çalışmalarını da bu kutsal merkezi ortaya çıkarmak üzere başlattık. Kutsal mabetle ilgili doğrudan doğruya tapınak yapısını henüz ortaya çıkarmadık. Ama hamam tepe denilen merkezinde yer alan tepede çok katmanlı bir yerleşim ortaya çıkarmaktayız. Geç Osmanlı döneminden başlayarak derinlere doğru indikçe erken Tunç’a kadar ulaşan bir katmanlaşmamız ve yerleşim tarihçemiz var” dedi.
Kazı çalışmalarının Karadeniz çevresindeki tüm ülkelerin arkeolojik bulgularına katkı sağlayacağına dikkat çeken Erciyas, “Özellikle Balkanlar’la da ilişkileri olduğunu bu bölgenin erken Tunç’tan itibaren biliyoruz. Ama tabii en önemlisi Tokat’a sağlayacağı katkı ve buradaki toplum bilincini, kültürel miras bilincini arttıracak veriler” diye konuştu.
Erciyas, bu sene yapılacak kazı çalışmalarında iki hedefleri olduğuna işaret ederek, “Bunlardan bir tanesi geçen yıl garnizon olduğunu anladığımız veya öngördüğümüz yapının daha detaylı ortaya çıkarılması. İkincisi de yine Roma dönemine ait. Geçen yıl içerisinden kılıç gelen üçüncü yüzyıl yapısı yangın geçirmiş bir bina. Bu binanın içerisinde de çalışmalarımızı derinleştirmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“Ma” ismi Mezopotamya kökenli olduğu düşünülüyor
Anadolu’da yerel tapınım gören Ana Tanrıça Ma’nın adı, Hitit tabletlerinde görülen “MAH” ideogramından ya da ikinci binde karşılaşılan “Mamma-Amamma” formundan geldiği düşünülmektedir.
Ma isminin köken olarak çocuk dilinde ‘Anne’ kelimesinin bozuk formu olduğu ve ismin Mezopotamya kökenli olup Anadolu’ya transfer olduğu da iddia edilmektedir.
Ma’ya Anadolu’da ilk olarak ne zaman rastlandığı bilinmemekle birlikte tanrıçanın kökeni ve kült pratiği hakkında bildiklerimiz Anadolu’daki diğer ana tanrıçalarla karşılaştırıldığında nispeten daha kısıtlıdır.
Tanrıçanın, Hititlerdeki fırtına tanrısı Tešup’un eşi olan Arinna’nın Güneş Tanrıçası’ndan köklendiği düşünülse de Ma hakkında yapılan güncel bir çalışmada tanrıçanın kökeni konusunda farklı bir yorum getirilmiştir; Anadolu kökenli tanrıçaların daha çok bereket, doğurganlık gibi özelliklerle vurgulandığı fakat Ma’nın bu özelliklerden çok savaşçı ve cinselliği ön planda olan bir karekter ortaya koyması nedeniyle, Hurri kökenli bir tanrıça olan Šavuška’nın bir devamı olduğu iddia edilmiştir.
Kaynak Melih Arslan, “Roma Dönemi Yüzük Taşları Üzerinde Tanrıça Ma Betimlemeleri ve Yayımlanmış Bazı Eserlerdeki Ma İkonografisi İçin Yeni Öneri ve Değerlendirmeler”, Colloquium Anatolicum, 2018 / 17.