14 October 2025 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Hititlerde Bira Tutkusu

Biranın keşfi günümüzden binlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Mezopotamya kültürlerinden başlayarak hemen hemen bir çok uygarlıkta biranın karşılığına denk gelen kelimelerin olması da buna kesinlik kazandırmaktadır. Hititler biraya Sümerceden alınma KAŠ kelimesini kullanırlardı. KAŠ’ın Hititçe karşılığı ise šeššar dır. Šeššar sözcüğünün Akadcası ise ŠIKARU dur. Günümüzde ise bira kelimesinin etimolojik kökeninin İbranice olduğu kabul
edilmektedir. İbraniler, biranın asıl maddesi olan arpa tohumunun İbranicede “bre” kökünden geldiğini ileri sürerler. Latince’de ise “bibere” sözü “içmek” anlamına gelir. Bir başka görüş olarak da Sakson dilinde arpa sözcüğünün karşılığı “bere” olduğudur.

Bir çok eski inanışta sarhoşluğun kutsal sayılmasında biranın üretim ve tüketim yolculuğunda değer kazanmasına sebep olmuştur. Mısır’da tanrıça Hathor-Sahmet için kutsal olan bir durumdur sarhoşluk! Bu yüzden sarhoş tanrıçaya şölenler hazırlanırdı. Adanan bu şölenler tanrıçayı yatıştırma anlamına geliyor ve sarhoşluğa ortam hazırlıyordu. Ayrıca Tanrı Seth de sarhoşluğu simgelemekteydi. Seth alkole, hasta olan bir insanın bedeninden cinleri uzaklaştırma yetisini bağışlamıştı. Eski Mısırlılar birayı tanrısal bir içecek olarak görmekte ve sarhoşluğu doğal ve tanrısal bir olgu olarak kabul etmektedirler. Mısır’da biranın bu kadar yaygın olarak kullanılması sonucu II. Ramses tarafından yaklaşık olarak M.Ö. 1350’lerde bira sarhoşluğunu önlemek için içki düşmanlığı derneği kurulmuştur. Sarhoşluk tek tanrılı din inanışı ortaya çıkana kadar son derece revaçta bir olgu olarak görülmektedir.

Anadolu’da ise Hititler bira tutkusu olan bir uygarlıktır. Hititler de bira ve şaraptan sonra oluşan sarhoşluğu kutsal olarak görmüşlerdir. Hititler’de tapınaklarda bira imalathanesinin olması ve tabletlerde Tanrılara testiyle bira sunulduğunun yazılması, biranın dinsel törenlerde coşturucu özelliği nedeniyle, coşkulu tapınım törenlerinde tercih edildiğini gösterir. Sivas yakınlarındaki Kuşaklı-Sarissa Hitit tapınak yapısında açığa çıkarılan bira imalathanesi gerek dini gerekse sosyal hayatta biranın önemini göstermesi bakımından son derece önemlidir. Yapılan kazılarda ele geçen bu kompleks yapı yaklaşık olarak 110 odalı ve iki katlıdır. Planda “58 nolu oda” kazıcısı tarafından “bira imalathanesi” olarak tanımlanmaktadır. Burada üretilen bira gerek tanrılara libasyonda gerekse sosyal hayatta kullanılmaktadır. Kuşaklı-Sarissa’da ele geçen bir tablet üzerinde aylık olarak kutlanan bir bayram töreninde Sarissa beyinin bir kap bira sunduğundan söz edilmektedir. Tanrılara Hanisa kabıyla veya bir testiyle bira sunduğunu ve bunun bazen unutulduğunu yine ele geçen bu tabletten öğrenmekteyiz.

Yazılı kaynaklarda tespit edilen bir metne göre Hitit kralı I. Arnuwanda Batı Anadolu’da yaşayan Madduwatta’ya ve ailesinin fertlerine kıtlık zamanında tohumlukların yanında bira, şarap, malt, bira ekmeği ve peynir vererek kesin ölümden kurtarmıştır. Ele geçen bir tıp tableti üzerinde de hasta kişiye bira ilaç olarak verilirdi. Ayrıca Hitit mutfağında bira ile birlikte yapılan yemekler de yer almaktadır.

Hitit döneminde bira üretiminde kullanılan bir ton arpadan 800-900 kg. malt elde edilmekte ve elde edilen bu malttan 40 ile 50 hektolitre36 bira elde etmişlerdir. Kuşaklı-Sarissa kazılarında ele geçen seramikler içerisinde yapılan analizlerde çimlendirilmiş arpa kalıntılarına rastlanılmıştır. Kazıcısı tarafından bu yapı bira
imalathanesi olarak açıklanmıştır.

Hititler arpaya Akadçadan alınma Še derlerdi. Ayrıca Hitit metinlerinde geçen halki de arpa olarak açıklanmaktadır. Hititlerde biranın šeššar olarak bilinmesinin sebebi de arpanın Še olarak bilinmesi olmalıdır. Metinlerde geçen Še zenantaš “güz arpası”, Še haršandaš ise tam olarak açıklanamamakta ancak arpa ile ilişkili olmalıdır. Üretilen arpanın samanı atlara yem olarak verilmektedir. III. Hattuşili’nin m GALD IŠKUR-aš’ı muaf tuttuğu vergilerin arasında arpa samanı da yer almaktadır.

Hititler arpa birasının yanında buğday birası da üretmişlerdir. Hitit tabletlerinde geçen ZÍZ kelimesi buğday ile ilişkilendirilmiştir. Ancak bazı araştırmacılar ZÍZ kelimesini ekmeklik bir çeşit tahıl olan “kızılca buğday” olabileceğini savunmaktadırlar.

Hitit birasının üretim aşamaları ile ilgili herhangi bir yazılı kaynak bulunmamaktadır. Ancak geç dönemde Mısır birasının yapım aşamalarını anlatan Yunanca bir metin bilinmektedir. Bu metinden yola çıkarak Hitit birasının yapım aşamalarının da benzer olabileceği düşünülmektedir.
Bu metne göre: “Bira üretim talimatnamesi. Açık renkli, arı ve güzel arpayı al ve onu bir gün boyunca ıslat ve
kabarmasını sağla; veya kuytu bir yerde ertesi günün sabahına kadar beklet ve beş saat boyunca tekrar ıslat. Bir kulaç derinliğindeki gözenekli (su sızdıran) bir kaba boşalt ve sürekli nemli tut. Sonra da topak topak oluncaya kadar kurut. Topaklaşma başlar başlamaz onları gevşeyinceye kadar güneşte kurut; aksi taktirde tadı acı olur. Öğüt ve
tıpkı sıradan ekmek hazırlarken yaptığın gibi maya ekleyerek ekmek haline getir. (Bu ekmekleri) fazla yakmadan kızart; renk almaya başlar başlamaz tatlı suyu süz ve dinlendir (ve ekmekleri suyun içine yerleştirerek maya tutmasını sağla) ve bir süzgeçten geçir. Bazıları ekmekleri kızartırlar, suyla karıştırarak bir tekne içine koyarlar ve
köpürmesini sağlarlar. Yavan olmasını önlemek için çok kısa bir süre kaynatırlar; kabarmasını beklerler, süzerler, üzerini kapatırlar, ıslatırlar ve içmeye hazır hale getirirler” şeklinde açıklanmaktadır.

Boğazköy metinlerinde biranın bir çok tablette adı geçtiği görülmektedir. Hititler birayı severek tükettikleri gibi
kutsal törenleri içinde kullanmışlardır. Bu nedenle bira bir nevi kutsal bir içecek statüsüde kazanmıştır. Bununla birlikte biranın tıp alanında  kullanıldığı da görülmektedir. Keyif için olduğu kadar ölü gömme hediyesi olarak da kullanılması oldukça ilginçtir.

Bu makale de Gencay Güloğlu’nun Yüksek Lisans Tezi’nden alıntılar kullanılmıştır.
Banner
Benzer Yazılar

Diyarbakır’daki 1900 yıllık kaya kilisesinde Pasifik Okyanusu kıyılarında yaşayan canlının fosili bulundu

4 Mart 2024

4 Mart 2024

Diyarbakır’ın Eğil ilçesinde Hıristiyan dünyası için önemli bir yapı olan 1900 yıllık kaya kilisesinde yapılan çalışmalarda Pasifik Okyanusu kıyılarında yaşayan...

Euromos Antik Kentine Ait Zeus Tapınağı Eski İhtişamına Kavuşuyor

18 Mart 2021

18 Mart 2021

Muğla iline bağlı Selimiye’nin 4 km güneydoğusunda bulunan antik şehrin Milasa olan uzaklığı 12 kilometredir. Euromos antik kenti, oldukça iyi...

Urartu Kralı II. Rusa Döneminde Yapılan Sarayın Fil Ayakları Çıkarılacak

15 Ekim 2021

15 Ekim 2021

M. Ö. 685-645 yılları arasında hüküm süren Urartu Kralı II. Rusa tarafından inşa edilen sarayın fil ayaklarının çıkarılması için çalışmalar...

5 bin yıl önce yemeği tabakta bırakıp kaçmalarının sebebi neydi?

4 Ekim 2022

4 Ekim 2022

Öyle arkeolojik buluntular vardır ki; elinize aldığınızda doğal felaket ya da düşman saldırısı sırasında insanların yaşadığı korkuyu, paniği, dehşet duygularını...

9.750 Yıllık Sokak, Orta Anadolu’da Gün Işığına Çıktı: Neolitik Dönem Anlayışını Sarsıyor

26 Ağustos 2025

26 Ağustos 2025

Arkeologlar, insanlık tarihinin bilinen en eski sokak örneklerinden birini ortaya çıkarmış olabilir—bu keşif, ikonik Çatalhöyük neolitik dönem yerleşiminden yaklaşık 750...

Patara Antik Kenti Deniz Feneri Yapay Zeka İle Yeniden İnşaa Ediliyor

24 Mart 2021

24 Mart 2021

Patara Antik Kenti içinde yer alan, Roma İmparatoru Nero’nun yaptırdığı ve  M. S. 1481 yaşanan tsunamide yıkıldığı tahmin edilen deniz...

Sular çekilince Skepsis Antik Kenti’nin hamam ve kilise kalıntıları ortaya çıktı

26 Kasım 2022

26 Kasım 2022

Çanakkale’nin Bayramiç ilçesi Kurşunlu Tepesi’nde yer alan Skepsis Antik Kenti’nin hamam ve kilise kalıntıları Bayramiç barajının sularının çekilmesi ile tekrar...

Anadolu’da bir ilk “İmparatorun koruyucusu” unvanını taşıyan lahit bulundu

29 Nisan 2022

29 Nisan 2022

Kocaeli’de Anadolu’da ilk defa “İmparatorun koruyucusu” unvanını taşıyan lahit bulundu. 2017-2019 yılları arasında bir binanın temel inşaatı sırasında arkeolojik maddi...

Zeus Tapınağı’nın Ortaya Çıkarılması Planlanıyor

9 Temmuz 2021

9 Temmuz 2021

Magnesia Antik Kenti 2021 kazı çalışmalarında kent içerisinde yer alan Zeus Tapınağı’nın ortaya çıkarılması planlanıyor. Aydın’ın Germencik İlçesi, Ortaklar Bucağı’na...

Urartu Arkeolojisine Adanmış Bir Ömür Altan Çilingiroğlu

19 Haziran 2021

19 Haziran 2021

Arkeoloji camiası çok değerli bir bilim insanını Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu’nu kaybetti. Urartu, Doğu Anadolu, İran ve Kafkas tarihi ve...

Türkiye’de eşi görülmemiş 1800 yıllık mermer küvet

22 Nisan 2022

22 Nisan 2022

Türkiye’de eşi görülmemiş 1800 yıllık mermer küvet, tarihi eser kaçakçıların elinden kurtarılarak Afrodisias Müze Müdürlüğü’ne teslim edildi. Aydın’ın Karacasu ilçesinde...

Antandros Antik Kenti’nde 2 bin 350 yıllık Kibele Heykeli’ne ulaşıldı

21 Ağustos 2022

21 Ağustos 2022

Balıkesir’in Edremit İlçesi Altınoluk Beldesi’nin 4 kilometre doğusunda, İda Dağı (Kazdağı) eteklerinde, Pelasglar tarafından kurulmuş olan Antandros Antik Kenti’nde devam...

İstanbul’un İlk Ev Sahipleri Gerçekten Yunanistan’dan Gelen Megaralılar mı?

22 Aralık 2020

22 Aralık 2020

İstanbul’un ilk kuruluşu denildiği zaman akla ilk gelen çeşitli efsanelerle düzenlenmiş Yunanistan’dan gelen Megaralılara ait hikayelerdir. Tarihsel anlatımlar efsanelerden hoşlanmış...

Atatürk’ün Arkeolojiye Verdiği Önem

28 Ekim 2020

28 Ekim 2020

Tabiatın esrar dolu sinesine her gün daha çok girmekte olan insan zekası, realiteye kavuşmak için çalışanları tatmin edecek ve insanlık...

Karkamış Antik Kenti kazıları Geç Hitit Dönemine Işık Tutuyor

6 Mayıs 2022

6 Mayıs 2022

Türkiye Suriye sınırında yer alan Karkamış Antik Kenti’nde devam eden kazılar Tunç Çağı özellikle de Geç Hitit Dönemine ait bulgular...

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]