27 April 2024 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Yay Ve Oku Erkeklerden Daha İyi Kullanan Savaşçı Kadınlar “Amazonlar” Türk Kökenli mi?

Savaşmak bir çok medeniyette sadece erkeklere özgü bir meslek bir yaşam tarzı olarak görülmüştür. Oysa ki tarihin gizli kalmış sayfalarında erkeklerden çok daha iyi savaşan onlardan daha iyi silah kullanan efsaneleşmiş kadınlardan bahsedilir.

Yunanlılar “Grekler” bu savaşçı kadınlara Amazon ismini vermiştir. Günümüze kadar da bu isimle anılmaya devam etmişlerdir. Savaşçı bir kadın denilmek istendiğinde bile bu isme başvurulduğunu görmek insanlar için şaşırtıcı değildir.

Antik Yunan tarihçi ve yazarı olan Herodot ki kendisi gezilerinde gördüğü yerleri ve insanları anlattığı, Herodot Tarihi olarak bilinen eseriyle tanınır. Eserinin esas konusu, Pers İmparatorluğu ile Antik Yunan kent devletleri arasında MÖ 499 ile MÖ 449 yılları arasında yapılan Pers-Yunan savaşlarıdır.

Pers ve Yunan savaşlarından bahsedildiğinde tarihte yerini almış olan İskitlere yer vermek gerekir. Peki İskit kökenli oldukları düşünülen Amazonlar aslında kimdir?

İskitler Türk mü?

İskit/Saka adını açıklamak üzere şimdiye kadar bazı görüşler ileri sürülmüştür. Togan, İskitlerin kabile isimleri olan Targutae, Skolot ve Parulat kelimelerinin de Türk, Çigil ve Barula adlarının “T”li cemi şeklinin yani Türküt, Sikilüt ve Barulat demek olmasının pek mümkün olduğunu belirtiyor ve İskit kelimesinin Cengiz’in ilk dayandığı kabilelerden Sakait kabilesinin adı gibi, Saka adının “T”li cem şekli olmasını hatıra getirdiğini ileri sürüyor. Kuun ise Part topluluklarının kolektif adında, Arsak (Romalılar arasında Arsac-es), Massagetlerin etnik adında Mas-sag ve Sakaların Grekler arasındaki “Sakai” adının kuşkuya yer bırakmaksızın oriantal Türk sözü “sağ”, “akıllı”, “yetenekli”, “ileri görüşlü” anlamına gelen sözlerle aynı olduğunu belirtiyor.

Saka/Sak adının Türk diline ait bir kelime olduğunu kabul eden Günaltay iseÇağatay lügatinde Sak kelimesinin yan manasına geldiğini belirterek Sakaların oturdukları yerlerin ana Türk iline nispetle yan taraf olduğu düşünülürse onlara bu adın verilmiş olması münasebetinin anlaşılacağını bildiriyor. Aynı bilim adamı, vaktiyle bu adı taşıyan Türklerden Sibirya içlerine ve kuzeydoğuya doğru göç etmek mecburiyetinde kalmış olan ve günümüzde Ruslar tarafından verilen Yakut adıyla anılan boyların kendilerini hâlâ Saka adıyla anmakta olmalarının da eski Sakaların Türklüklerini gösterdiğini belirtiyor.

Seyidof ise Sag/Sak’ın birden çok anlamı olan Türk menşeli bir kelime olduğunu ileri sürüyor ve Günaltay’ın da belirttiği üzere, Sak(a)/Sa’ların Yakutlarla soyca ya aynı ya da yakın akraba olduklarını kabul ediyor. Birçok Türk lehçesinde Sa/Sak kelimesinin yaygın manalarından birinin “yay” olduğunu, bazı Türk lehçelerinde “kuvvet”, “güç” manalarının bulunduğunu belirtiyor.

Eski yazarların gösterdikleri delillere göre onlara Türk dilinde bazı adlar verilmiştir. Bunlara, Temerinda, Karım Paluk, Graucasus örnek olarak verilebilir. Temerinda birleşik kelimesinin ilk kelimesi olan Temer, Türkçe Tengiz ve Macarca Tenger olarak bilinmektedir.İskitler Graucasus Dağı’na Graucasim demiştir. Türk dilinde “kar”, “kar”ı ve “okar”, “yüksek”i nitelemek için kullanılmaktadır. Formalardaki “augan”, Uygurca “okan”, Çağatayca “ogan” yani “Büyük Tanrı”ya işaret etmektedir. İskitlerin Karım Paluk adı da balık gölüne işaret etmektedir.

İskitlerin Ural-Altay ırkına mensup bir kavim olduğu ve hatta Türk olduğu tezi gitgide bilim âleminde daha çok taraftar bulmaktadır. Orta Asya ve Kafkaslar da yapılacak olan yeni Arkeolojik kazıların bu tezi daha fazla doğrulayacaği da düşünülmektedir.

 

Amazonlar

 

 

Herodotos’un verdiği bilgiye göre, Karadeniz’in kuzey bölgesindeki bu kadınlar, İskitlerce “Oiorpata” olarak anılmaktadırlar. Bu terim “oior”, “erkek” ve “pata”, öldürmek sözcüklerinden türetilmiştir. Böylece “erkek öldürenler” anlamına gelmektedir.Yazılı kaynaklarda Amazonlar hakkında verilen bilgiler tek başına fazla bir değer taşımamaktadır.

En iyi bilinen kadın birliği Hector’un ölümünden sonra Truva’ya giren Amazonların lideri Penthesilea’nın başkanlığındaki Karadeniz’in güneyinden gelen orduydu. Atlı genç kadının miğferi, göğüs zırhı, baldır zırhları ve çift yarım ay şeklinde kalkanı bulunuyordu. Silahları ise kılıç, çift ağızlı savaş baltası ve mızraktı; aynı zamanda yay ve ok da kullanmaktaydı ve okluğu hareketli atının terkisinde taşıyordu.

Herodotos da İskit ülkesi ve doğusundaki Sauromat ülkesi ilgili birçok Amazon hikâyesinden söz etmektedir. Burada verilen en kayda değer bilgi onların ata binip ok atmaları, savaşmaları, düşman öldürmeleri ve erkekler gibi giyinmeleridir.

Sonra ki yıllarda yapılan Arkeolojik çalışmalar ve kazılar neticesinde sınırlı olan bilgilerimizi doğrulayacak neticede buluntular ele geçirilmiştir. Ukrayna’nın güneyinde 1950’li yıllardan beri yapılan kazılarda çok sayıda Amazon mezarı bulunmuştur ve Kafkaslar’da bile bu tür mezarlar ortaya çıkarılmıştır. Bu mezarlarda ziynet eşyalarının yanında savaş araç ve gereçleri bulunmuştur. Bu tür buluntular arasında oklar, okluklar, mızraklar bulunmuştur.

Fiziksel güçleri erkeklerde daha az Amazon kadınları için silah kullanmalarında ki yetenek, teknik ve ustalıkları oldukça önemliydi. Yay ve okun bütün mezarlarda bulunmuş olması bu silahların kendileri için en uygun silah olarak seçtiklerinin kanıtıdır. Şüphesiz kas gücü olarak erkeklerden zayıf oldukları için hem ustalık gerektiren hem de uzaktan savaş için en uygun silah kuşkusuz ok ve yaydır. Bu silah seçiminin bilinçli olarak yapıldığı aşikardır. Bu nedenledir ki bir çok genç kız mezarında ok ve yay bulunması kesinlikle tesadüf değildir.

Amazonlar için belirli ve sürekli eğitimler yapmak çok önemliydi. Bu eğitimler sayesinde çeviklik kazanıyorlardı. Avlanma ve savaşma hızlı tepki verebilmek için gerekli meziyetlerdendir. Ok ve yay kullanımı değişkenlik göstermeyen soğukkanlı bir dikkat gerektirmekteydi. Savaşlar üzengisi olmayan atlar üzerinde yapılırdı bu nedenle atların iyi kontrol edilmesi ve göz, kol ve nefesin iyi kontrol edilmesi gerekmekteydi. Uzaklığın doğru olarak algılanması çok iyi bir zamanlama için son derece önemliydi.

Kaynak: Bu yazımızda Prof Dr. İlhami Durmuş ‘un “İskitler ve Sakalar” isimli kitabından alıntılar yapılmıştır.

Banner
Benzer Yazılar

İzmir Arkeoloji Müzesi’nde Şarap Tanrısı Dionysos’a adanan eserler sergileniyor

6 Eylül 2022

6 Eylül 2022

İzmir Arkeoloji Müzesi, “Görmediklerinizi Göreceksiniz” etkinlikleri çerçevesinde Yunan şarap, eğlence ve tiyatro tanrısı Dionysos’a adanan eserleri ziyarete açtı. “Göremediklerinizi Göreceksiniz”...

Eskişehir’de İnşaat İşçileri Antik Bir Lahit Buldular

2 Mart 2021

2 Mart 2021

Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde belediye tarafından yapılan inşaat çalışmaları sırasında antik bir lahit bulundu. Anadolu Ajansının yaptığı habere göre, Yazıdere mahallesinde...

Araştırmacılar, Neandertallerin İnsanlarla Aynı İşitme Kapasitesine Sahip ve Konuşabildiklerini Söylüyor

2 Mart 2021

2 Mart 2021

Bilim insanları, insan evrimi konusunda uzun süredir devam eden bir soruyu çözmüş olabileceklerine inanıyorlar. Neandertal kulaklarının sanal olarak yeniden yapılandırılması...

Roma Britanyası’nda aslanlı infaz yapıldığına dair yeni kanıt bulundu

8 Ağustos 2021

8 Ağustos 2021

Roma Britanyası’nda mahkumların aslanlara atılarak vahşi bir şekilde infaz edildiğine dair yeni kanıt bulundu. Halka açık gösteriler sırasında uygulanan mahkumların...

Arkeolojide Mimari Kalıntıların Önemi

2 Nisan 2021

2 Nisan 2021

Mimari oluşumlar bir yerleşimin genel görünümü dışında bize birçok bilgi verir. Bir yerleşimin nasıl bir organizasyona sahip olduğu, sosyal farklılaşmasını...

Yeni Arkeolojik Keşifler İncil’deki Tarihi Olayları Doğrulayabilir

22 Mart 2021

22 Mart 2021

İlk arkeolojik gelişmelerin İncil’i doğrulamak ve antika eşyalar biriktirmek için yapıldığını hepimiz duymuşuz veya okumuşuzdur. Temeli buna dayanarak kutsal kitaplarda...

Çocuklar Kum Havuzunda Tunç Çağı Mezar Buldu

5 Temmuz 2021

5 Temmuz 2021

Arkeolojik kazı çalışmalarında ya da yüzey araştırmalarında bazen kültürel varlıkların toprak altından çıkartılması ilginç inanılmaz hikayelerin yaşanmasına sahne olur. Bu...

Sırp Gümrüğü Bir Kamyona Gizlenmiş 2113 adet Tarihi Eser Buldu

2 Ocak 2021

2 Ocak 2021

Sırp gümrüğünde bir tır kamyonunda gizlenmiş olarak tam 2113 adet tarhi eser bulundu.   Sırp Gümrüklerinin “büyük tarihi ve arkeolojik...

Seydişehir’deki Gökhöyük kazı çalışmaları ile Neolitik Dönem’den Demir Çağı’na kadar olan süreç araştırılacak

8 Temmuz 2023

8 Temmuz 2023

Konya’nın 100 km güneyinde bulunan Seydişehir ilçesindeki Gökhöyük arkeolojik alanında kazı çalışmaları başlıyor. Kazılarda Neolitik Dönem’den Demir Çağı’na kadar olan...

Sofular Kazısında Yeni Bir Bovit Türü Bulundu

27 Ağustos 2022

27 Ağustos 2022

Nevşehir’in Ürgüp ilçesi Sofular Köyü’nde devam eden kazılarda yeni bir bovit türü keşfedildi. Dünya literatürüne girmesi beklenen yeni bovit türüne...

Leonardo Da Vinci’nin Bilinmeyen Çizimi Sanatın Kutsal Kasesi Olabilir mi?

25 Kasım 2020

25 Kasım 2020

Leonardo Da Vinci (1452-1519), Rönesans’ın en büyük dahilerinden biriydi. Buluşları, resimleri ve heykelleri bugün milyonlarca kişi tarafından beğeniliyor, ancak şimdiye...

Mısır’da Kölelerin Yaşamı Düşündüğümüz Kadar Zor Değildi!

23 Ekim 2020

23 Ekim 2020

Mısır Bilimci Dr. Andrzej Ćwiek Mısır’daki kölelerin hayatının düşündüğümüz kadar zor olmadığını anlatıyor. Popüler düşüncenin aksine Piramitlerin yapımında kölelerin çalışmadığını...

Türk Müzeciliğinin Kurucusu “Osman Hamdi Bey”

24 Şubat 2021

24 Şubat 2021

Arkeolojik eserlerin koruyucusu, eski eserlerin yurtdışına çıkarılmasını yasaklayan yazıyı çıkartan kişi, iyi bir ressam, arkeolog, müzeci, aynı zamanda farklı bir...

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]