1997’de Arzhan-2 höyüğünde bulunan ve 2001-2003 yılları arasında Rus-Alman araştırmacılardan oluşan bir ekip tarafından incelenen İskit “Kral” ve ‘Kraliçesi’nin” cenazeleri, arkeologlar tarafından şimdiye kadar yapılmış en olağanüstü keşiflerden biridir.
Moskova Miklukho- Maklai Etnoloji ve Antropoloji Enstitüsü ve Novosibirsk Arkeoloji Enstitüsü ve çalışmaları sayesinde şimdi ilk kez altın kaplı, hayranlık uyandıran kıyafetlerle gömülen güçlü çiftin özellikleri gerçeğe yakın heykelleri Etnografya müzesinde görülebilir.
İki antropolog ekibi, büyük bozkır ve dağlık alanları yöneten göçebe insanların yüzlerini yeniden oluşturmak için lazer tarama ve fotogrametri kullanarak, kafataslarının 3 boyutlu modellerini yapmak için aylar harcadılar.
Kralın kafatasının sadece yarısı korunduğu için en çok zaman alan çalışma onunki oldu. Moskova merkezli antropolog Elizaveta Veselovskaya ve Ravil Galeev, kafatası bölgesinin geri kalan yarısı tahrip edilen kısmı yansıtmayı mümkün kıldığını ama yinede çalışmayı tamamlarken zorlandıklarını söylediler.
“Rus Arkeoloji, Antropoloji ve Etnografya Dergisi” makalesinde yaptıkları açıklamada’Yüz bölümünün restorasyonuyla büyük zorluklar ilişkilendirildi. Ne yazık ki, yüzün yarısından azı korunmuş ve kafatasının rekonstrüksiyon için önemli unsurları kaybolmuştur.
Bu nedenle, bu kafatasının restorasyonu uzun zaman aldı: Eksik olan her bir eleman, çevredeki mevcut yapılara göre restore edildi. Korunan alt çene, üst çenenin tahrip olmuş bölgesinin restore edilmesi sayesinde restorasyon sırasında büyük önem taşıyordu. Restorasyon sert heykel kili ve sert poliüretan köpükle gerçekleştirildi.
Moskova’daki yeniden yapılanmadan önce, Novosibirsk Arkeoloji ve Etnografya Enstitüsü Antropoloji bölümü başkanı Tatiana Chikisheva liderliğindeki Novosibirsk antropologları, Arzhan-2 höyüğünün içinde bulunan materyallerin, klasik kraniyometri (kafatası ölçümü ve çalışması), odontoloji (çene ve diş çalışması) ve osteoloji dahil olmak üzere ayrıntılı bir çalışma gerçekleştirdi.
Sibiryalı bilim insanları, Arzhan-2 höyüğüne gömülen insanların sosyal statülerine bakılmaksızın Kafkas ve Moğol ırklarının özelliklerini birleştiren antropoloji açısından oldukça homojen bir gruptan olduklarını ortaya koydular.
Moskova’daki antropologlar, “İskit kralı” için şunları söyledi: “Önümüzde, görünüşünde Caucasoid ve Mongoloid özelliklerinin benzersiz bir kombinasyonunu taşıyan, sertleşmiş bir İskit savaşçısı var”.
Şaşırtıcı derecede zengin cenaze töreni nedeniyle bilim insanları tarafından ‘Kral’ ve ‘Kraliçe’ olarak belirlenmiş olan mezar alanı uzak Tuva Cumhuriyeti’ndeki 80 metre büyüklüğündeki höyüğün altında soygunculardan ustaca gizlenmiş ahşap bir odanın içinde bulundu.
Başka bir teoriye göre ise, kadının ‘Kral’ın en sevdiği cariye olabileceğini ve ona öbür dünyaya eşlik etmek için beşi çocuk olmak üzere 33 kişi ile birlikte gömüldüğünü öne sürüyor.
Altın, bronz ve demirden yapılmış hayvan figürleri dikkat çekiciydi.
İki kat karaçam kütüğüyle kaplı kraliyet mezar odası, bir ev gibi inşa edilmiş ve aynı yapının dışında başka bir mezar odasının içinde duruyordu. Mezarın iç duvarları keçe halılarla kaplanmıştır.
Özenle yapılmış tahta bir zeminde – muhtemelen keçeyle döşenmiş- hükümdarın ve eşinin bedenleri vardı.
Kafatasları vücutlarından ayrılmıştı çünkü muhtemelen bir tür yastığa yerleştirilmişlerdi. İskit kralı, saf altından yapılmış ve her tarafı hayvan oymalarıyla süslenmiş, yüce gücü simgeleyen bir kolye olan ağır bir torkla gömülmüştü.
Dış giysileri, her biri 2-3 cm uzunluğunda, dikey sıralar halinde tutturulmuş, sırtında kanat gibi motifler oluşturan binlerce küçük altın panter figürleriyle süslenmiştir.
Daha mütevazı da olsa ‘Kraliçe’nin’ süslemeleri de dikkat çekiciydi. Turkuaz boncuklar, altın rozetler ve iğneler, minyatür bir altın kazan, altın bir bileklik ve içinde kozmetik bulunan bir çantası vardı. Kemerinde altınla süslenmiş demir bir hançer vardı.
Toplamda, burada ‘sayılamayan altın boncuklar’ hariç, 9300 dekoratif altın parçası bulundu. Başka bir deyişle, kraliyet çiftinin bedenlerini İskit Sanatı tarzında süsleyen küpeler, kolyeler ve boncuklar dahil 20 kilogramdan fazla altın vardı.
Hermitage Müzesi müdürü The New York Times’a verdiği demeçte, “birçok büyük sanat eseri, hayvan figürleri, kolyeler, altın bir yüzeye oyulmuş hayvanların olduğu iğneler bulundu”dedi.
Bu, Altay bölgesinden Karadeniz bölgesine gelen ve nihayet antik Yunanistan ile temas halinde olan orijinal İskit tarzıdır. Ve neredeyse Art Nouveau tarzını andırıyor’ dedi.
Art Nouveau, zarif dekoratif süslemelerin ön plana çıktığı, kıvrımların ve bitkisel desenlerin sıklıkla kullanıldığı bir sanat akımıdır.