16 November 2025 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Her Devrin Fenomeni, Paranın Enteresan Tarihi

“Paraya dair yazmak onu elde etmekten daha kolaydır; ve onu kazananlar, para hakkında sadece yazmayı başarabilenlere büyük destek verirler.

“Voltaire, Felsefe Sözlüğü (1764)

Paranın tarihine giriş yapmak için Voltaire’nin bu sözü kadar etkili bir giriş olamayacağını düşündüm!

İnsanlık tarihinde çok az fenomen para kadar ilgi odağı olmuş pek çok ahlaki ve dinsel yönden kınanmaya yol açmış, gerek bireyler gerekse devletler arası bu denli şiddetli çekişme ve rekabetin nedeni olmuştur.

Tarih kitapları bize paranın ilk olarak Anadolu topraklarında Lidyalılar tarafından ve yaklaşık 2500 yıl önce icat edildiğini anlatır. Ve bu bilgi hemen hemen herkes tarafından bilinen bir bilgidir. Teknik olarak bu doğru bir bilgi olmakla birlikte, pratikte paranın kökenlerinin Lidyalılardan çok daha geriye doğru uzandığını biliyoruz.

Bu dönemden önce ise çeşitli deniz hayvanlarına ait kabukların ve çeşitli dönemlerde tuz gibi minerallerin kullanıldığı görülüyor. Bir diğer ilginç örnek ise Aztek krallığının uygulaması. Aztekler, uzun dönemler boyunca para olarak kahve çekirdeklerini kullanmış. Kahve çekirdekleri, kahve ağacının zorlu koşullar altında yetiştirilmesi ve hasat edilmesinden dolayı değerli kabul edilmiş.

Değerli metallerin (gümüş, altın gibi…) para gibi kullanımına çok eski kültürlerde rastlamaktayız. Hatta insanların bunları para gibi kullanmakla kalmayıp üstüne üstlük faiz getirisini de bulduklarını görüyoruz.

Mezopotamya kentlerinde tapınaklar, parasal ortam diye adlandırabileceğimiz ilişkiler üzerinde merkezi bir rol oynamaktaydılar. Saygın ve eğitim düzeyi yüksek kuruluşlar olmaları ve zengin gümüş ve altın ambarı sıfatını taşımaları nedeniyle tapınaklar aynı zamanda borç ve ödeme kayıtlarının tutulup saklandığı merkezlerdi. M .Ö . 1823 tarihli bir belgede (British Museum, WA 82279), Sittar kentindeki tanrı Şamaş tapınağındaki bir borç kaydı gösteriliyor:

“lli-kadari oğlu Puzurum, tanrı Samaş’dan 38 1 /16 şekel gümüş almıştır. Şamaş tarafından belirlenen oranda faiz ödeyecektir. Hasat zamanında aldığı gümüşü ve faizini geri verecektir.”

Bu belgede de anlaşılacağı üzere gümüş zaten para yerine kullanılmaya çoktan başlanmıştı. Kral ve tapınaklar ağırlık standartlarını oluşturmakta ve bir dizi durumda yasalar uyarınca ödenecek gümüş miktarlarıyla birlikte -cezalar, faizler, gündelikler ve benzerleri- belirli malların da gümüş cinsinden değerlerini yazıtlar aracılığıyla duyurmaktaydılar. Buna benzer belgeler Hitit döneminde de kayıtlara geçmiştir.

Mısır da Yeni Krallığın geç dönem metinlerinde (yak. M.Ö. 1295-1069) Mezopotamya’dakine benzer biçimlerde -hem doğrudan ödeme aracı yerine geçmesi hem de takasa konu işlemlerdeki belirli malların değerlendirilmesi anlamında-, hangi metallerin para yerine kullanılacağına uygun olarak, standart ağırlıklardan (91 gramlık deben ve bunun onda birine denk düşen kite) sıklıkla söz edilmektedir.

Yeni Krallık döneminden günümüze ulaşmış bir belgede, muhafız Amunmes’in, işçi Penamun’dan 50 deben bakır (yaklaşık 4.55 kg) değerinde bir öküz satın aldığı, ancak yalnızca 5 deben bakırın ödendiği kaydedilmiştir. Hesap, değerleri yine bakır deben cinsinden ifade edilen çeşitli tüketim mallarıyla kapatılmıştır. İç yağı (30 deben), sıvıyağ (5 deben) ve kumaş (10 deben). Bu metin, Krallar Vadisi’ndeki kral mezarlarını süsleyen yetenekli zanaatkarların yaşadığı Teb kenti yakınlarındaki Deyr el-Medine köyünde bulunmuştur.

Söz konusu sistemde almanın ve satmanın yaygın olduğunu ve ödemelerdeki değer birimlerini ifade etmek üzere gümüşün ortak bir metal olarak kullanıldığını gösteren buna benzer pek çok belge, oldukça eğitimli bu topluluktan günümüze değin gelmiştir.

Başka açılardan tümüyle birbirinden farklı iki toplum olan Mısır ve Mezopotamya arasındaki temel benzerlikler kolayca gözlenebiliyor. İkisinin de ortak yanı, hacim cinsinden tahıl ya da ağırlık cinsinden değerli metal biçimindeki bir değer standardının kabulüdür.

Özellikle de Mezopotamya’da kullanılan ağırlıklar, şekel ve mina, Akdeniz dünyasına yayılmış ve M .Ö . bininci yüzyıl başlarında Yunanlar tarafından benimsenmişti. Değerli metalin para yerine kullanılmasında uzak mesafe ticaretinin önemli bir rol oynadığı düşünülebilir, çünkü tüccarlar açısından mallarını Akdeniz’in tüm bölgelerinde satmak herhalde çok önemliydi.

Anadolu’daki Lydia krallığının durumu da buydu. Son kralı Kroisos (hükümranlığı, krallığının M.Ö. 547 dolaylarında Persler tarafından istilasını takiben sona ermiştir) kudreti ve servetiyle antik dünyada efsaneye dönüşmüştü.

Tebaasından topladığı büyük miktardaki paradan ayrı olarak, Lydialıların servetlerini, bölgedeki, doğal altın ve gümüş alaşımı olan elektron kaynağı Paktolos çayı (Sart çayı) ile madenlerden elde ettikleri söylenmekteydi.

Lydialıların elektron sikkesi, M.Ö.7. yüzyıl. İlk sikkeler altın ve gümüş alaşımı olan elektrondan basılmıştı, bu yüzden soluk sarı renkteydiler. İlk sikkelerin bir yüzünde bir ya da birkaç kaba incus (çukur), öteki yüzünde de figürsel bir tasarım bulunmaktaydı. Bu sikke üzerinde bir aslan başı ile boynu yer almaktadır; solda ise bir kişi adı olan ve muhtemelen sikkeyi çıkaran kişiye atıfta bulunan Valvel yazısına ait bazı Lydia harfleri görülebilmektedir.

Lydia paraları, kabaca oval biçimdeydiler ve bu yüzden de küçük altın külçelerini andırıyorlardı. Ancak bunlar, büyük sikkelerden (17,2 gram, 16,1 gram, 14,1 gram), büyük parçaların bir bölıi doksan altısı ağırlığındaki ufak parçalara dek çeşitlilik gösteren düzenli bir ağırlık sistemine uygun düşmekteydiler.

Daha enteresan olan başka bir bilgide Lydia döneminde ilk elektron paraların ortaya çıkış döneminde Çin de de bronz’dan yapılma sikkelerin görülmesidir.

6. yüzyıl ortalarından itibaren, elektron sikkelerin basımının terk edildiğini ve pek çok bölgede yerlerini gümüşten ve kimi zaman da altından yapılan sikkelerin aldığını görüyoruz.

İlk gümüş ve altın sikkeler Lydia krallığında, belki de Kroisos’un egemenliği sırasında basılmıştır (M .Ö . yak. 560-547). Genellikle Anadolu’nun batısında bulunan bu sikkeler, bir aslan ve boğanın ön kısmını göstermekteler. Diğer gümüş sikkeler, Yunanistan’da ilk sikkelerin düzenli biçimde ortaya çıktığı sıralarda, Karia ve Anadolu’nun diğer bölgelerinde basılmışlardır.


Sikkelerin hangi nedenlerle benimsendiğini anlamak daha da güçtür. Neden bazı devletler belirli dönemlerde gümüşü bu biçime sokmayı arzu ettiler? Antik dönemlerde bile insanlar bu sorunu tartışıyordu; 4. yüzyılda yaşamış düşünür Aristoteles, anayasal incelemesi Politika’nın ünlü bir bölümünde, ölçülmüş gümüş parçalarının yerine damgalanmış sikkelerin benimsenmesinin, her bir işlemde tartma sıkıntısından kurtulmak gibi basit bir nedeninin bulunduğunu ileri sürmekteydi. Bir tasarımın eklenmesi ise sadece değeri gösterme amacı taşıyordu (Politika, 1257a)

Tabii ki paranın bulunmasıyla birlikte bankalarda gündeme gelmiştir. M .Ö . 5. yüzyılın sonuna doğru Atina bankalarının varlığı belgelense de, bulgularımızın çoğu 4. yüzyıla dayanmaktadır. Bunları, günümüzün bankaları gibi karmaşık finansal kurumlar olarak değil, bir döviz bürosuyla bir rehinci arasındaki bir kavşak noktası gibi düşünmeliyiz.

Bankalar için uluslararası standartları düzenlemek üzere 1930 yılında kurulan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Komitesi’nin (Basel Komitesi) gerçekleştirdiği temel çalışmaların benzer örneklerine, M.Ö.750 yılında yazılan Hammurabi kanunlarında rastlıyoruz.

Kaynak : Catherina Eagleton, Jonathan Williams “Paranın Tarihi” kitabından alıntılar yapılmıştır.

Banner
Benzer Yazılar

Kadı Kalesi-Anaia Höyüğü’nde 1.500 yıllık vaftizhane bulundu

3 Aralık 2021

3 Aralık 2021

Aydın’ın Kuşadası ilçesinde yer alan Kadı Kalesi-Anaia Höyüğü’nde MS 5’nci yüzyılda yapıldığı tahmin edilen vaftizhane ortaya çıkarıldı. Kuşadası Kadı Kalesi...

Aşıklı Höyük’ten sonra bir başka sıradışı trepanasyon (beyin ameliyatı) buluntusu Van’da keşfedildi

12 Kasım 2022

12 Kasım 2022

Anadolu’da ilk defa trepanasyon (beyin ameliyatı) buluntusuna Aşıklı Höyük kazılarında ulaşılması arkeoloji dünyasında büyük ses getirmişti. Aşıklı Höyük’ten sonra Anadolu’da...

9.000 Yıl Önce Kadınların Toplumdaki Yeri Nasıldı? Çatalhöyük’te Yeni Bulgular Bu Soruyu Cevaplıyor

27 Haziran 2025

27 Haziran 2025

Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Çatalhöyük, 9.000 yıl öncesine ışık tutmaya devam ediyor. Neolitik döneme ait bu yerleşim...

Apollon Tapınağı’nın bulunduğu Kız Ada kazıları devam ediyor

13 Ekim 2022

13 Ekim 2022

Bursa’nın Nilüfer ilçesinde yer alan Gölyazı’daki 5 bin kişilik olduğu düşünülen antik tiyatro ve Apollon Tapınağı’nın yer aldığı Kız Ada...

Kastabala Antik Kenti’nde 2500 yıllık masklar bulundu

7 Ocak 2022

7 Ocak 2022

Osmaniye’nin 12 km doğusunda yer alan Kastabala Antik Kenti’nde gerçekleştirilen kazılarda 2500 yıllık masklar bulundu. Roma İmparatorluğu ve Roma döneminin...

“Cehennem Kapısı”nın bu yıl ziyaretçilere açılması bekleniyor

26 Temmuz 2021

26 Temmuz 2021

Denizli Pamukkale ilçesinde bulunan Hierapolis antik kentinde yer alan “Cehennem Kapısı”nın bu yıl içinde ziyaretçilere açılması bekleniyor. 2 bin 200...

Halikarnassos Surları Bodrum Turizmine Kazandırılıyor

22 Ocak 2021

22 Ocak 2021

Muğla’nın Bodrum ilçesinde tarihi “Halikarnassos Surları’nın” kurtarma çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Bodrum Sualtı ve Arkeoloji Müzesi denetimdeki Halikarnassos Batı...

Çivril’deki 1000 yıllık balballar, Türk medeniyetinin ve inanç sisteminin izlerini taşıyor

1 Nisan 2024

1 Nisan 2024

Denizli’nin Çivril ilçesindeki Özdemirci Mezarlığı’ndaki balballar, tarih meraklılarının ve arkeologların ilgisini çekmeye devam ediyor. Yaklaşık 1000 yıllık bir geçmişe sahip...

Karadeniz’in Zeugması Restore Edilecek

8 Şubat 2021

8 Şubat 2021

Hadrianaupolis Antik Kenti Karabük’ün Eskiyapar ilçesinin 3 km batısında yer almaktadır. Bu antik kentimiz ortaya çıkarılan eşsiz güzellikteki mozaikleri nedeniyle...

Kayalıpınar’da Hitit tarihini etkileyecek III. Hattuşili’ye ait bir mühür baskısı keşfedildi

14 Eylül 2023

14 Eylül 2023

Hititlerin Yukarı Ülke olarak kabul ettikleri Sivas ili sınırları içerisinde yer alan Kayalıpınar Harabeleri’nde yapılan kazılarda III. Hattuşili’ye ait bir...

Herakles’in 12 görevinin tek bir panoda sergilendiği taban mozaiği ortaya çıkarıldı

25 Temmuz 2022

25 Temmuz 2022

Mitolojide Miken Kralı Eurystheus’un yarı tanrı Herakles’e verdiği ünlü 12 görevin tek bir panoda sergilendiği eşsiz bir taban mozaiği ortaya...

Assos kazılarında 1300 yıllık bebek ayak izi

3 Eylül 2021

3 Eylül 2021

1300 yıl önce bir bebek ekmek pişirme fırını yapmak için hazırlanan pişmiş tuğlalara bastı. Bebek yeni yürüme döneminde olmalı ki...

Çatalhöyük’te “Ölüler Evi” bulundu: 20 insan kalıntısı ortaya çıkarıldı

31 Ağustos 2025

31 Ağustos 2025

Konya’nın güneydoğusunda yer alan ve Neolitik çağın en önemli yerleşimlerinden biri olan Çatalhöyük’te, Polonyalı arkeologların yürüttüğü kazılar yeni bir keşfi...

Karaburun yüzey araştırması, 11.000 yıl öncesine ait avcı-toplayıcı insanların yaşamlarıyla ilgili verileri ortaya çıkardı

24 Ocak 2024

24 Ocak 2024

İzmir’in Karaburun ilçesinde yapılan yüzey araştırmalarında, bölgede 11 bin yıl önce yaşamış göçebe, toplayıcı-avcı gruplara ait arkeolojik kanıtlara rastlandığı açıklandı....

9.750 Yıllık Sokak, Orta Anadolu’da Gün Işığına Çıktı: Neolitik Dönem Anlayışını Sarsıyor

26 Ağustos 2025

26 Ağustos 2025

Arkeologlar, insanlık tarihinin bilinen en eski sokak örneklerinden birini ortaya çıkarmış olabilir—bu keşif, ikonik Çatalhöyük neolitik dönem yerleşiminden yaklaşık 750...

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]