Arkeolojik eserlerin koruyucusu, eski eserlerin yurtdışına çıkarılmasını yasaklayan yazıyı çıkartan kişi, iyi bir ressam, arkeolog, müzeci, aynı zamanda farklı bir düşünce insanı ve iyi bir bürokrattır. Çok yönlü kişiliğini herkesin yakından bildiği Osman Hamdi Bey’i 111 ölüm yıldönümünde saygıyla ve sevgiyle anıyoruz.
30 aralık 1842 yılında doğan Hamdi Bey’in babası Sadrazam Ethem Paşa’dır. İbrahim Ethem Paşa, Sakız adasında doğmuş bir Rum çocuğudur. Kaptan’ı Derya Rüstem Paşa tarafından alınıp iyi yetiştirilmiş bir insandır. Rüstem paşa tarafından II. Mahmuda takdim edilen Ethem Bey II. Mahmud’un desteği ile Fransa’ya gönderilmiş iyi bir eğitim alması sağlanmıştır. Tüm general rütbesiyle sarayda görev almıştır. Bu sırada tahta Abdülmecid geçmiştir. Padişah Abdülmecid’in Fransızca hocalığını yapmaya başlamıştır. Ethem Paşanın da güzel sanatlara ilgisi herkesçe bilinmektedir. Ispartalı Fatma hanımla evlenir ve 4 çocukları olur.
Hamdi Bey’in kardeşleri, Halil Ethem Bey, İsmail Galip Bey ve Mustafa Bey’dir. Halil Ethem Bey, nümizmatik ve arkeoloji uzmanıdır. İsmail Galip Bey Türkiye’de nümizmatik biliminin kurucusudur. Mustafa bey ise gümrük müdürlüğü yapmaktadır.
1860 yılında babası hukuk eğitimi alması için Paris’e gönderir. Fakat kendisi, Paris’te ressam bir çevre edindi ve ressamlığı daha çok o zaman ortaya çıkmıştır. Paris’te, Maria ile evlendi ve 2 çocuğu oldu. Ne yazık ki bu evliliği çok uzun sürmedi ve ayrıldılar. Sonrasında Maria isimli bir başka bir kadınla evlenen Osman Hamdi Bey onunla birlikte İstanbul’a döndü ve eşinin ismini Naile olarak değiştirdi.
Naile hanım, Osman Hamdi Bey’in portrelerinin esin kaynağı oldu. Ünlü Mimozalı kadın tablosunun esin kaynağı da yine o olacaktır. Naile hanımdan olan kızları da çoğu zaman babalarının tablolarına esin kaynağı olmuştur.
İyi bir ressam olan Osman Hamdi Bey ilk olma özelliklerine hayatı boyunca devam edecektir. Kadıköy’ün ilk Belediye Başkanı olmak da bunlardan biri olacaktır. Kendisine Ressam-ı Mahir, Ressam-ı Şehir ismini vermişlerdir. Resimleri yeteneğinin farkına vardığı şehirde, en çok Paris’te sergilendi. Diğer Avrupa şehirlerinde de sergileri oldu. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisini (Sanayi-i Nefise Mektebi olarak da bilinir) kurucusudur.
İyi bir bürokrat olduğunu zaten giriş kısmında belirtmiştik. II. Abdülhamid döneminde getirildiği makamda en çok kalan bürokrattır. 11 Eylül 1881 yılında müze müdürlüğüne atanmıştır.
Onun döneminde şehirde 30 yıldan daha fazla bir süredir bir müze vardı. Çok fakir ve bir eser deposu şeklinde olan bir müze. Bu eser deposunu dünyanın önde gelen birkaç müzesinden biri haline getirmiştir.
Osman Hamdi bey ilk olarak Dethier’in Müze Müdürlüğünde kurulan komisyonda yer almaktadır. Aya İrini’de depolanan eserlerin Çinili köşke taşınması sırasında kurulan bir komisyondur. Dethier ölünce yerine Osman Hamdi bey geçecektir. Sanat tarihçisi Mustafa Cezar beyinde söylediği gibi, Türk müzecilik tarihini Osman Hamdi Bey öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırmak gerekiyor.
1887 yılında Sayda kazılarında çıkarılan İskender lahdi ve beraberindeki 20 kadar lahdin İstanbul’a getirilmesi müze binasının ne kadar yetersiz olduğunu ortaya koyuyor. Sayda ve Sidon kazıları yine Osman Hamdi Bey’in öncülüğü ile gerçekleştirilmiştir. Bu kazılarda çıkarılan kazılarda İstanbul arkeoloji müzesinin binasının yapılmasına da vesile olur.
Osman hamdi Bey, mimar Valori’ye bir plan çizdirir. İstanbul Arkeoloji Müzesi Batı Neo Klasiği ile yani Grekoromen tarzı ile inşa edilmiştir. Ağlayan Kızlar lahdi tarzından ilham alınmıştır.
Eserlerin tasnifi ve sergilenmesi için birçok uzman getirmiştir. Kurduğu müzenin dönemin en iyi müzelerinden biri olabilmesi için çok çalışmıştır.
1884 yılında eski eserler yasasının çıkmasında Osman Hamdi Bey’in çok büyük katkısı vardır. Eserlerinden Kaplumbağa terbiyecisi en çok tanınan tablosu olmuştur. Bununla birlikte; Naile, Mimozalı kadın, Leylak toplayan kız, Harem, Silah satıcısı, Kuran okuyan adam, Kuran’ı okumak gibi birçok bilinen tablonun da sahibidir.
24 şubat 1910 tarihinde, 67 yaşında hayata gözlerini yummuştur.