1 April 2025 Gelecek Geçmişin Ürünüdür

Arkeologlar, Hz. Süleyman ve Hz. Davud Dönemine Ait Kraliyet Giysilerinin Kalıntılarını Buldu

Antik bakır madeninde, Kral Hz. Davud ve Hz. Süleyman zamanından kalma kraliyet moru kumaş bulundu.

Hz. Davut ve Hz. Süleyman zamanından kalma kraliyet moru ile boyanmış kumaşa dair nadir kanıtlar bulundu.

Araştırmacılar, İsrail’in güneyindeki eski bir bakır üretim bölgesi olan Timna Vadisi’ndeki renkli tekstil ürünlerini birkaç yıl süren bir çalışmada incelerken, dokuma kumaş kalıntıları, bir püskül ve kraliyet moru ile boyanmış yün lifleri bulduklarında şaşırdılar.

Doğrudan radyokarbon tarihlemesi, bulguların yaklaşık MÖ. 1000’den olduğunu doğruluyor ve bu, Kudüs’teki Davut ve Süleyman’ın İncil’de yazan krallıklarına karşılık geliyor.

Araştırma, İsrail Eski Eserler Kurumu’ndan Dr. Naama Sukenik ve Prof.Erez Ben-Yosef tarafından yapıldı. Beklenmedik bulgu ve sonuçlar PLOS ONE dergisinde yayınlanmıştır.

Akdeniz’de Timna’ya 300 km uzaklıkta bulunan yumuşakça türlerinden üretilen boya İncil’de sık sık bahsedilmekte ve çeşitli Yahudi ve Hristiyan bağlamlarında karşımıza çıkmaktadır. Bu, mor boyalı Demir Çağı tekstillerinin İsrail’de ve tüm Doğu Akdeniz’de bulunduğu ilk kez kanıtlandı.

İsrail Eski Eserler Kurumu’nda organik buluntuların küratörü Dr. Naama Sukenik, “Bu çok heyecan verici ve önemli bir keşif… Bu, prestijli mor boyayla boyanmış, Hz. Davud ve Hz. Süleyman zamanından bulunmuş ilk tekstil parçası. Antik çağda, mor kıyafet asaletle, rahiplerle ve tabii ki kraliyet ailesiyle ilişkilendirildi. Morun muhteşem tonu, solmama gerçeği ve yumuşakçaların vücudunda çok küçük miktarlarda bulunan boyayı üretmedeki zorluk, hepsi onu genellikle altından daha pahalı olan boyaların en değerlisi haline getirdi. Şu anki keşfe kadar, Demir Çağı’ndaki mor sanayinin kanıtı, sadece yumuşakça kabuğu atıkları ve boya lekeli çanak çömlek parçaları ile karşılaşmıştık” dedi.

Timna Vadisi, boyanmış ipliklerle dekore edilmiş yün kumaş parçası Fotograf: Dafna Gazit, İsrail Eski Eserler Kurumu

Tel Aviv Üniversitesi Arkeoloji Bölümünden Prof.Erez Ben-Yosef “Arkeolojik keşif ekibimiz 2013 yılından beri Timna’da sürekli olarak kazı yapıyor. Bölgenin aşırı kuru ikliminin bir sonucu olarak, Hz. Davud ve Hz. Süleyman zamanından beri Demir Çağı’ndan tekstil, kordon ve deri gibi organik malzemeleri de geri kazanabiliyoruz. Bize Kutsal Kitap dönemlerindeki hayata benzersiz bir bakış sağlıyor. Kudüs’te bir yüz yıl daha kazsak, 3000 yıl öncesine ait tekstil ürünlerini bulamazdık. Timna’daki koruma durumu olağanüstüdür ve sadece Masada ve Judean Desert Mağaraları gibi çok daha sonraki yerlerde buna eş değer bir koruma görülmektedir. Son yıllarda, Timna’nın içinde “Köleler Tepesi” olarak bilinen yeni bir yer kazıyoruz. İsmi yanıltıcı olabilir, çünkü köle olmaktan çok uzak olan bu işçiler çok yetenekli metal işçileri idi. Timna bir bakır üretim merkeziydi, günümüz petrolünün Demir Çağı eşdeğeri. Bakır eritme, korunan bir sır olan ileri metalurjik anlayış gerektiriyordu ve bu bilgiye sahip olanlar zamanın ‘Yüksek Teknoloji’ uzmanlarıydı. Slaves Hill, vadideki en büyük bakır eritme alanıydı ve eritme fırınlarından çıkan cüruf gibi endüstriyel atık yığınlarıyla doludur. Bu yığınlardan birinin içinde üç parça renkli kumaş çıkardık. Renk hemen dikkatimizi çekti, ancak bu kadar eski bir döneme ait gerçek moru bulduğumuza inanmakta zorlandık” dedi.

Araştırmacılara göre, gerçek mor [ argaman ] Akdeniz’e özgü üç yumuşakça türünden üretildi: Bantlı Boya Murex ( Hexaplex trunculus ), Dikenli Boya Murex ( Bolinus brandaris ) ve Kırmızı Ağızlı Kaya Kabuğu ( Stramonita hemastom ). Boya, birkaç gün süren karmaşık bir kimyasal işlemle yumuşakçaların gövdesinde bulunan bir bezden üretildi. Günümüzde, iki değerli boyanın mor [ argaman ], açık mavi veya gök mavisi [ tekhelet] farklı ışığa maruz kalma şartları altında mor boya yumuşakçasından üretilmiştir. Işığa maruz kaldığında masmavi elde edilirken, ışığa maruz kalmadan mor bir renk elde edilir. Bu renkler antik kaynaklarda sık sık birlikte anılmaktadır ve her ikisi de günümüze kadar sembolik ve dini öneme sahiptir. Tapınak rahipleri, Hz. Davud ve Hz. Süleyman ve Hz. İsa’nın hepsinin mor renkli giysiler giydiği anlatılıyor.

Kazı, Köleler Tepesi. Fotograf: Sagi Bornstein, Orta Timna Vadisi Projesi.

Prof Zohar Amar ve Dr. Naama Sukenik tarafından yeniden yapılandırılan boyalarla birlikte Bar Ilan Üniversitesi laboratuvarlarında yürütülen analitik testler, Timna tekstillerini boyamak için kullanılan türleri ve istenen tonları belirleyebilir. Yumuşakça boyama sürecini yeniden yapılandırmak için, Prof. Amar İtalya’ya gitti ve burada binlerce yumuşakçayı (İtalyanların yediği) kırdı ve eski boyamayı yeniden inşa etmek için yüzlerce deneme sonucu kullanılan boya bezlerinden hammadde üretmeyi başardı.Prof. Amar, “Pratik çalışma bizi binlerce yıl öncesine götürdü, masmavi ve mor renkleriyle ilişkili belirsiz tarihsel kaynakları daha iyi anlamamızı sağladı” dedi.

Boya, yalnızca belirli yumuşakça türlerinden kaynaklanan benzersiz boya moleküllerinin varlığını gösteren gelişmiş bir analitik araç (HPLC) ile tanımlandı. Dr. Naama Sukenik’e göre, “Timna’da ve genel olarak arkeolojik araştırmalarda bulunan renkli tekstillerin çoğu, kolayca bulunabilen ve boyanması daha kolay olan çeşitli bitki bazlı boyalar kullanılarak boyandı. Hayvan bazlı boyaların kullanımı çok daha prestijli olarak görülüyor ve kullanıcının yüksek ekonomik ve sosyal statüsü için önemli bir gösterge görevi görüyor. Bulduğumuz mor boyalı kumaşın kalıntıları yalnızca İsrail’deki en eski değil, genel olarak Güney Levant’ta en eski olan boyalı kumaş lifleridir. Ayrıca, boyayı zenginleştirmek için iki yumuşakça türünün sofistike bir şekilde kullanıldığı fragmanlardan birinde çift boyama yöntemini belirlemeyi başardığımıza inanıyoruz.”

Prof. Ben-Yosef, Timna’daki bakır üretim merkezini, İsrail krallığını güneyde sınırlayan İncil’deki Edom Krallığı’nın bir parçası olarak tanımlıyor. Ona göre, bu bulgular Demir Çağı’ndaki göçebe toplumlar kavramlarımızda devrim yaratmalı. “Yeni buluntular, tabakalı bir toplumu doğrulayan Timna’da bir elit grup olduğu varsayımımızı güçlendiriyor. Ek olarak, yumuşakçalar Akdeniz’e özgü olduğu için, bu toplum açıkça kıyı ovasında yaşayan diğer halklarla ticari ilişkilerini sürdürdü. Bununla birlikte, Edomite bölgesinde kalıcı bir yerleşim olduğuna dair bir kanıtımız yok. Edomite Krallığı bir göçebeler krallığıydı. Göçebeleri düşündüğümüzde, kendimizi çağdaş Bedevilerle karşılaştırmaktan kurtarmamız zordur ve bu nedenle, muhteşem taş saraylar ve surlarla çevrili şehirler olmadan kralları hayal etmekte zorlanıyoruz. Yine de bazı durumlarda, göçebeler, Kutsal Kitap yazarlarının bir krallık olarak tanımlayabilecekleri karmaşık bir sosyo-politik yapı da oluşturabilirler. Elbette, tüm bu tartışmanın Kudüs anlayışımıza yansımaları var. İsrail Aşiretlerinin başlangıçta göçebe olduğunu ve yerleşim sürecinin kademeli ve uzun olduğunu biliyoruz. Arkeologlar Kral David’in sarayını arıyorlar. Bununla birlikte, David zenginliğini muhteşem binalarda değil, tekstil ve sanat eserleri gibi göçebe bir mirasa daha uygun nesnelerle ifade etmiş olabilir.”

Ben-Yosef’e göre, “Eğer hiçbir büyük bina ve kale bulunmadıysa, Kudüs’teki Birleşik Krallık’ın İncil’deki tanımlarının edebi bir kurgu olması gerektiğini varsaymak yanlıştır. Timna’daki yeni araştırmamız bize gösterdi ki bu tür binalar olmasa bile, bölgemizde karmaşık toplumları yöneten, ittifaklar ve ticari ilişkiler kuran ve birbirleriyle savaşan krallar vardı. Göçebe bir toplumun zenginliği, saraylarda ve taştan yapılmış anıtlarda ölçülmezdi.”

makalenin tamamını okumak isterseniz PLOS ONE (2021). DOI: 10.1371 / journal.pone.0245897 adresini ziyaret edebilirsiniz.

Banner
Benzer Yazılar

Neolitik İnsanı 6000 Yıl Önce Tuz Üretiyordu

31 Mart 2021

31 Mart 2021

M. Ö. 10 bin yılından sonra insan yerleşik düzene geçmiştir. Neolitik insanı, Anadolu’da Hacılar, Boncuklu Höyük, Kuruçay, Çayönü ve Çatalhöyük’de...

Stonehenge Tüneline Tepkiler Büyüyor

6 Aralık 2020

6 Aralık 2020

Tarihin en güzel ve ünlü tanıklarından olan Stonehenge dün tünel karşıtı protestestolara ev sahipliği yaptı. Geçtiğimiz aylarda İngiliz Hükümetinin anıtın...

İzmit’te tümülüsler definecilerin hışmına uğruyor

8 Ekim 2022

8 Ekim 2022

İzmit’te Roma döneminden kaldığı düşünülen “kral mezarları” olarak adlandırılan tümülüsler definecilerin hışmına uğruyor. İzmit’te Kabaoğlu Mahallesi Üçtepeler mevkisinde bulunan, Roma...

İnterpol Tarafından Aranan Mozaik Yasadışı Satış İçin Çevrimiçi Yayınlandı

24 Kasım 2020

24 Kasım 2020

Varşova Üniversitesi’nden araştırmacılar, günümüz Suriye’sinde Apamea’dan çalınan bir mozaiğin, bir Roma hidrolik su çarkının en eski temsili olduğunu belirlediler.  Apamea MÖ....

Arkeologlar Derneği’nin Paylaşımı Kadın Arkeologlardan Tepki Topladı

22 Aralık 2021

22 Aralık 2021

Arkeologlar Derneği’nin sosyal medya hesabından yaptığı “Türkiye’nin kadın arkeologları hiç durmadan mesleğimize katkıda bulunmaya devam ediyor. Yolları açık olsun” videolu...

Bahreyn’de arkeologlar 1200 yıllık insan yapımı ada ortaya çıkardı

13 Şubat 2022

13 Şubat 2022

Bahreyn, Muharrak’taki tarihi Al Sayah Adası’nda kazılar ve arkeolojik araştırmalar yapan bir ekip, adanın “insan yapımı” olduğunu ve en az...

Vikingler, Kıyameti Önlemek İçin Volkanik Mağaraya Devasa Bir Tekne Oydular

26 Nisan 2021

26 Nisan 2021

Arkeologlar, Vikinglerin Ragnarök ile yani tanrıların öldürüldüğü ve dünyanın alevler içinde kaldığı hikaye ile ilişkilendirilen İzlanda da bir mağarada da...

18.000 Yıllık Müzik Aletinin Sesi Kayda Alındı

11 Şubat 2021

11 Şubat 2021

Tarihin en eski müzik aleti olarak kabul edilen deniz salyangozu kabuğu bize 18.000 yıl önceki sesi duymamızı sağladı. 1931 yılında...

Bulgaristan’da Keşfedilen Garip Maskenin Uzaylı Kafası Tartışmaların Göbeğinde

20 Kasım 2020

20 Kasım 2020

Bulgaristan’ın Provadiya kasabasının Solnitsata höyüğünde oldukça ilginç özellikleri olan bir kil maske bulundu. Maskenin uzaylıya benzetilen üçgen yüzü farklı yorumlara...

Türk cevizinin de taşındığı çok kültürlü 1400 yıllık gemi enkazına ulaşıldı

30 Mart 2022

30 Mart 2022

İsrail’in kuzey kıyısında bir kibbutz (servetin ortak olduğu ve elde edilen karın bölgeye verilmesi anlayışına dayalı komün yaşam) olan Ma’agan Michael’da...

Etiyopya’da bulunan Homo sapiens’in yaşı yeniden hesaplandı

13 Ocak 2022

13 Ocak 2022

Etiyopya’da bulunan Homo sapiens fosillerin yaşı bölgede bulunan volkanik küllerin incelenmesi ile bilinenden daha geriye tarihlendi. Etiyopya’da ele geçen fosiller...

Tuzu Para Olarak Sadece Romalılar Kullanmıyordu

24 Mart 2021

24 Mart 2021

Tuz, her dönem değerli bir madendi. Gıdaların korunmasında, yemeklerin lezzetli olmasında, hayvanların beslenmesinde, sağlık alanında kullanılmasına kadar birçok alanda tuza...

Eski bir bronz el, Vaskonik yazının en eski ve en uzun örneği olabilir

21 Şubat 2024

21 Şubat 2024

Araştırmacılar, 2.000 yıllık bronz bir el üzerinde esrarengiz bir antik dilin nadir kanıtlarını keşfettiler. Eldeki yazıt, Vasconik yazının bilinen en...

İranlı çiftçilerin yaklaşık 3.000 yıl önce pirinç yetiştirdiğine dair kanıtlara ulaşıldı

18 Mayıs 2023

18 Mayıs 2023

İran’ın Mazandaran bölgesinde kazı yapan arkeologlar, İranlı çiftçilerin 3000 yıl önce pirinç yetiştirdiklerini ortaya çıkardı. Māzandarān, kuzeyde Hazar Denizi kıyısında...

İspanya’da Faşist İdam Mangaları Tarafından Öldürülen Kadınlara Ait Toplu Mezar Bulundu

17 Aralık 2020

17 Aralık 2020

Kuzeydoğu İspanya’daki arkeologlar, İspanya İç Savaşı’nın ilk günlerinde faşist bir idam mangası tarafından öldürülen 10 kadının toplu mezarını ortaya çıkardı...

Yorumlar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[mc4wp_form id=”621″]