İstanbul Küçükçekmece Gölü’nün ortasında yer alan bir yarımada üzerinde gerçekleştirilen arkeolojik kazılarda 4.000 yıllık çok önemli bir ticaret limanı ve kültür tabakası ortaya çıkarıldı.
Kazı başkanlığını Doç. Dr. Şengül Aydıngün’ün yaptığı Bathonea kazılarında İstanbul tarihine ışık tutacak verilere ulaşılıyor.
İstanbul‘un M. Ö. 680 yıllarında Antik Yunanlılar tarafından keşfedildiğini belirten Doç. Dr. Şengül Aydıngün, Bathonea kazı bölgesinin o dönemlerde kullanılmaya başlandığını ve sonrasında Bizans’ın kurduğu Bizantion Kent Devleti’nin de liman yerleşmesi olarak tanımlanabileceğini söyledi.
Kültür Tabakasına Ulaştık
Aydıngün, “Bathonea’nın açma temelinde yaklaşık 20-25 cm. deniz kumu ve onun üzerinde toprak oluşumunu gözlemledik. Deniz çekildikten sonra tarım toprağı oluşmuş. B iki katmanın oluşmasından sonra insanlar gelmeye ve ilk yapıları oluşturmaya başladıklarına dair izleri bulduk. Bu yapılardan birisi erken Hristiyanlık eseri 3 nefli bir kilisedir. Birkaç defa yıkılmış, yapılmış ve nihayetinde M.S. 11. yüzyılda yaşanan bir depremle tamamen terkedilmiş. Biz burada 6. yüzyıldaki ve 11. yüzyıldaki depremleri tespit ettik.
Orta tunç çağı malzemeleri de veren bu bölge de İstanbul için çok önemli bir kültür katmanını tespit etmiş olduk. Çünkü; İstanbul’da bugüne kadar M. Ö. 2 bine ait bir tabaka bugüne kadar kaydedilmemişti” dedi.
Kalay, bölgeyi stratejik bir konuma sokuyor
Çok önemli bir ticaret merkezi olduğunu düşünüyoruz. Günümüzden 3.500/4.000 yıl öncesine dayanan bir ticaret yeri… Kalay madeninin geldiğini düşünüyoruz. Tunç yapımı için çok önemli bir maden olan kalay bölgeyi stratejik bir konuma sokuyor diyen Arkeolog Dr. Haldun Aydıngün, şöyle konuştu: “Ortaya çıkarılan duvar sistemine baktığımızda bunun ne bir eve ne bir tapınağa ait olmadığı görülüyor. Bence biz burada depolar kazıyoruz. Depoların dibinde de bol miktarda kalay malzemesine rastladık. Başka malzemelerde bulduk. Bulunan malzemeler, kıtalararası bir ticaret alanının tam ortasından geçerken Bathonea limanında depolanmış fakat müşterisine götürülememiş burada kalmış…”
Kazı çalışmalarına Polonya Wroclaw Üniversitesi’nden katılan Prof. Dr. Blazej Stanislawski ise şunları söyledi: “Karşılaşılan limanın büyük ihtimalle Bizans başkentinin en büyük ve önemli limanı idi. Surlar içerisinde kalan büyük bir liman olması bayağı ilginç bir durum. 9. yüzyıldan 11. yüzyıla kadar Baltık Denizi bölgesinden önce Doğu Avrupa’daki Rus Bölgesi’nden oradan Karadeniz’e ve Konstantinopolis’e uzanan çok önemli bir ticaret yolunun olduğunu da biliyoruz”