Anadolu’daki dinsel inanç ve ritüeller açısından önemli bulgular sunan Amasya Oluz Höyük’te, 2 bin 600 yıllık kayıp Kubaba Tapınağı ortaya çıkarıldı.
Oluz Höyük, Amasya ilinin Göynücek ilçesinde, Yeşilırmak’ın (antik İris) kollarından biri olan Çekerek Nehri’nin (antik Skylax) kenarında yer almaktadır.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Prof. Dr. Şevket Dönmez başkanlığında sürdürülen kazılarda, Medler’e ait olduğu belirlenen ateş sunakları ve mimari yapılar gün yüzüne çıkarıldı.
Anadolu’da çeşitli dönemlerde dini merkezi olarak kullanılan Oluz Höyük’te bu sezon yürütülen kazılarda, Frig dönemine ait 2 bin 600 yıllık kayıp Kubaba Tapınağı ortaya çıkarıldı.
Prof. Dr. Şevket Dönmez, Oluz Höyük’ün 6 bin 500 yıl öncesine dayandığını belirterek, “Yerleşim yerini Hitit dönemine kadar götürebiliyoruz. Hitit dönemine henüz tam olarak ulaşamadık ama o döneme ait bazı eşyalar bulduk. Bunlar çoğunlukla boğa tasvirleri. Boğanın önemi, Hitit kültüründe fırtına tanrısının kutsal hayvanı olmasıdır. Ayrıca altında büyük bir Hitit kentinin olduğunu da biliyoruz” dedi.
Kazı çalışmaları sırasında Friglere ait önemli eserler de bulduklarını belirten Dönmez, şunları kaydetti:
“2010 yılından bu yana Demir Çağı katmanının altında, ana tanrıçanın kutsal alanı olan Kubaba’yı ve sunaklarını ortaya çıkarıyoruz. Bu alandaki titiz çalışmalarımız sonucunda, tanrıça Kubaba’yı temsil eden kutsal taşı içeren kutsal alanın kutsal odasını ortaya çıkardık . Böylece bu kutsal alanın ve tapınağın büyük bir kısmı artık ortaya çıkarıldı. Artık buna Kubaba Tapınağı veya Kubaba Kutsal Alanı diyebiliriz. Bu, bu yıl ki Oluz Höyüğü kazılarında önemli bir başarı ve keşfi temsil ediyor.”
Dönmez, tapınağın “4-B” olarak adlandırdıkları tabakada ortaya çıkarıldığını belirterek, “Oluz Höyük’teki Kubaba kutsal alanı ve tapınağı, kutsal odanın ve Kubaba’yı temsil eden taşın ortaya çıkarılmasıyla Anadolu’da kaybolmuş bir tapınağı ortaya çıkardı. Tapınak etrafında çok sayıda kemik obje bulduk. Bunlar delikli objeler. Bunlar arasında koyun falanksları ve omurları da var. Muhtemelen bir kırbaca bağlanmış ve ana tanrıça için ritüel yapan rahipler bunlarla vücutlarına vuruyorlardı. Bu ritüeller kutsal mekanın etrafında dans ederek ve dönerek, bir nevi kutsal alanın etrafında tavaf yaparak gerçekleştiriliyordu.”
Kapak Fotoğrafı: Cihan Okur/Anadolu Ajansı