Takvimler 1954 yılını gösteriyordu. İstanbul, uzun yıllardan sonra aşırı dondurucu bir kışı yaşıyordu. Yoğun kar yağışı, uçan kuşu bile havada donduracak kadar sert soğuk İstanbul‘da hayatı zora sokmuştu. İstanbul Boğazı bile donmuş insanlar karşıya yürüyerek geçebiliyorlardı.
İstanbul, tarihinde 3 kere bu şekilde bir kış yaşamıştı.
Avrupa kıtası ile Asya kıtasını ayıran İstanbul, Bizans İmparatoru Arkadius (M.S. 401) zamanında kayıtlara geçen en soğuk kışı yaşamıştı. Öyle ki; İstanbul Boğazı yirmi gün donmuştu.
İstanbul, ikinci yoğun acımas1z kışı, 1621 yılının Ocak ayında hükümdar Genç Osman zamanında yaşamıştır. Arkadius döneminde olduğu gibi İstanbul Boğazı yine tek parça olmuştu.
İstanbul’da öyle bir kar yağmış ki; tam 16 gün aralıksız sürmüş. Geceleri oluşan ayaz Haliç’in tamamen donmasına İstanbul Boğazı’nın ise daralıp bir dere gibi görünmesine yol açmış. İnsanlar, karşıya geçmek için kayıklara ihtiyaç duymazlarmış. Tarihçi Tuği “Musibetname” adlı eserinde “1621 senesinde Boğaziçi dondu. Üsküdar ve Beşiktaş arası kara olup, üzerinde adamlar gezip, Üsküdar’dan İstanbul’a gidip gelirlerdi” diye durumu gözler önüne serer.
Ancak, karakış beraberinde kıtlığı getirir. Çünkü; İstanbul’a gıda sevkiyatı yapılamaz deniz yolu kardan dolayı kapanınca…
İstanbul en son olarak 1954 yılında yaşamıştır bu denli ağır geçen karakışı… 23 Şubat tarihinde başlayan şiddetli kar yağışı, kuvvetli rüzgarlar hayatı tamamen felç etmiştir. Ulaşım hava, deniz, karayolu tamamen durmuş. İnsanlar evlerinden dışarı çıkamaz hale gelmişlerdi. Tuna Nehri’nin taşıdığı buz kütleleri İstanbul Boğazı’nı kapatmıştır. 1621 yılında olduğu gibi İstanbullu karşıya Anadolu’dan Avrupa’ya yürüyerek geçer olmuşlardı.