Maydos Antik Kenti’nde 4.000 yıllık bir silindir mühürün yanı sıra yaklaşık 3.400 yıllık bir kurşun sapan taşı bulundu.
Maydos Antik Kenti, Çanakkale’nin Eceabat ilçesinde yer alıyor.
Maydos, Kalkolitik Çağ’dan Orta Çağ’a kadar sürekli olarak iskan edilen bir yerleşim alanıdır.
5.000 yıllık Maydos Antik Kenti’ndeki kazı çalışmaları, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Göksel Sazcı başkanlığında, 10 kişilik kazı ekibi ve 6 işçiyle devam ediyor.
Kazı ekibi, 2024 yılı kazı sezonunda Troya-5 dönemi olarak bilinen ve hakkında çok az bilgi bulunan Orta Tunç Çağı’nın başına, yani M.Ö. 2000 yılına tarihlenen katmanlara odaklandı.
Prof. Dr. Göksel Sazcı, “Bu yılın en ilginç buluntularından biri de fritten yapılmış 4000 yıllık bir silindir mühür” dedi.
Silindir mührün üst kısmı zikzaklarla süslenmiştir ve alt kısmı üçgenlerle sınırlanmıştır.
Silindir mühürlerin Anadolu kökenli olmadığını belirten Prof. Dr. Sazcı, bu mühürlerin ilk olarak yaklaşık 5 bin yıl önce Uruk’ta yani Güney Mezopotamya’da ortaya çıktığını söyledi.
“Bu tür mühürlerin ortasında da bir delik var ve bunlar muhtemelen boyunda taşınan ve mülkiyeti simgeleyen buluntular. Truva’da bu mühürlerin hem damga hem de silindir versiyonları vardır ve bunlar ilk olarak Erken Tunç Çağı’nın sonlarında, kabaca MÖ 3. binyılın sonlarında görülür. Sadece bir silindir olarak karşımıza çıkması bölgede benzersizdir. Batı Anadolu’da da benzer bir örnekle yakın zamanda Kütahya’daki Tavşanlı Höyük’te bulundu” dedi.
“Mezopotamya’da başlayan bu ticaret ağının Anadolu’nun içlerine doğru yoğunlaştığını Kayseri yakınlarındaki Kültepe’den elde edilen buluntulardan biliyoruz. Tavşanlı Höyük buluntusu ile bu ticaret ağının bir kolunun Batı Anadolu’ya, Maydos buluntusu ile de bir kolunun Kuzeybatı Anadolu üzerinden Avrupa yakasına yayıldığını söyleyebiliriz.”
“Mühürler kişiliğin sembolleridir, yani belki bir ürünü, bir metayı garanti altına almak, belki de mülkiyetini belirlemek için bir tür ticari marka, bir işarettir. Mühürler hem seramik üzerine hem de bir ürünün bağlantı noktasına yapıştırılan, bir ip ile bağlanan ve daha sonra kurutulan kil üzerine uygulanır. Bu, bir ürünün açılıp açılmadığını belirlemek için yapılır. Ayrıca daha önce de belirttiğim gibi garanti fonksiyonunun yanı sıra hem markasını gösteriyor hem de sahipliğini belirliyor. Mühür bu şekilde farklı işlevlere sahip olabilir.”
Kazılarda bulunan bir diğer nadir buluntu ise kurşun sapan taşı
Silindir mührün yanı sıra bir diğer ilginç buluntunun da kurşun sapan taşı olduğunu anlatan Prof. Dr. Göksel Sazcı, “Bu tür buluntular, avcı-toplayıcı yaşam tarzının hüküm sürdüğü Paleolitik Dönem’den günümüze kadar kullanılmaktadır” dedi.
“Sapan taşları genellikle taş ve pişmiş topraktan yapılır. Kurşundan yapılanlar çok nadirdir ve daha çok Helenistik ve Roma dönemlerinde bulunur. Tunç Çağı’nda bulunanların sayısı çok azdır. Truva’da yarım bir örnek var. Bu tür buluntular çoğunlukla Girit, Knossos yerleşimi ve Kıbrıs’tan bilinmektedir. Bunlar ölümcül silahlar. Bir uçları keskindir ve bir kişiye çarptıklarında kalıcı ve ciddi hasara neden olabilirler.”
Kapak fotoğrafı: İHA